(bkz: don t fear the reaper)
belki de eski sevgiliye kendini yeniden beğendirmeye çalışıyordur bunu yapan insan. önem verdiği içindir yani.
misal;
"senin o ağzını caaaaart diye yırtatım be!"
edit:
yansıma kökten gelir. bir şeyin yırtılmasıyla çıkan ses cart olarak yer etmiştir dilimizde. kedinin miyavı, kuşun ciki, köpeğin kavı, kırılmanın çatı gibi bu da ağzın cartıdır.
"senin o ağzını caaaaart diye yırtatım be!"
edit:
yansıma kökten gelir. bir şeyin yırtılmasıyla çıkan ses cart olarak yer etmiştir dilimizde. kedinin miyavı, kuşun ciki, köpeğin kavı, kırılmanın çatı gibi bu da ağzın cartıdır.
ritim tutan cow bell’e bayıldığım şarkıdır. ölümden korkulmaması gerektiğini belirtir sözleri. ayrıca pek güzel bir 70ler klasiğidir.
(bkz: zorluk)
(bkz: portofino)
gözlerinin yanda olmasından dolayı geriyi de görebilirler az biraz ancak cismin uzaklığını ya da yakınlığını hesaplayamazlar.
sinir sistemlerinde magnetik minerallerden oluşmuş doğal pusulaları olduklarından mütevellit çok pis yol bulurlar. ancak göç esında geri dönerken jeomagnetik fırtınalara yakalanıp dönemeyenler de olmuştur fazlasıyla. ki zaten bu yöntem de onların esas aldıkları yön bulma şekli değildir, vardır sadece.
internetten yapılan iletişime de denmeli bence. habire facebooktan msnden ordan burdan mesaj atmayı iletişimden saymak istemiyorum.
bu ne sanallık bu ne yapaylık. görüşsün insanlar daha sık.
bu ne sanallık bu ne yapaylık. görüşsün insanlar daha sık.
(bkz: alabora)
bobrek naklinden çağrıştığına dair şüphelerim var.
eskiden güvercinlerin yaptığı görevi devralan ve kendilerine özgürlük kavramını sonuna kadar bağışlayan uçan alet.
amerikada, farklı mezheplerdeki kiliselerden insanlar evleri kapı kapı dolaşır, ilan, kitap, cart curt dağıtırlar. bundaki ama kendi kiliselerine daha çok insan gönderebilmektir, o mezhebin popülasyonunu arttırmaktır.
kapıdan satış gibi geldi bana bu durum biraz. kapı kapı dolaşıp din dağıtıyorlar. demin 2. grup geldi. bunlar mormon denilen amerikada doğduğuna inandıkları dini tanıtıyorlar 8 saat konuşuyor bir de. gönüllü yaptıkları için sus kardeşim git be! falan da diyemiyorsunuz, yazık diyip dinliyorsunuz. gittiklerinde de oh çok şükür diyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz karşı komşunuzu rehin almışlar...
kapıdan satış gibi geldi bana bu durum biraz. kapı kapı dolaşıp din dağıtıyorlar. demin 2. grup geldi. bunlar mormon denilen amerikada doğduğuna inandıkları dini tanıtıyorlar 8 saat konuşuyor bir de. gönüllü yaptıkları için sus kardeşim git be! falan da diyemiyorsunuz, yazık diyip dinliyorsunuz. gittiklerinde de oh çok şükür diyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz karşı komşunuzu rehin almışlar...
ortamın havasını değiştirir birden. bambaşka şeyler yaşanbilir, orası meçhul.
ingilizce ruj demektir ve asıl amacı dudakları yumuşatmak değil ona renk vermektir. moru olur, kırmızısı olur, siyahını süren bile olur. dudak yumuşatıcı için; (bkz: chapstick).
ing. dudak yumuşatıcı.
lipstickin aksine dudağa renk vermek zorunda olmayan, asıl amacı çatlamış dudakları yumuşatmak olan rujumsudur.
lipstickin aksine dudağa renk vermek zorunda olmayan, asıl amacı çatlamış dudakları yumuşatmak olan rujumsudur.
internetten canli izlenebilitesi var midir diye merak ettigim ama bu merakimi gidermek icin de usengecligimden kaynakli her hangi bir caba sarf etmedigim yarisma.
simetri hastaligi olan kimselerde cokca gorulen sifatlardan biri.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?