confessions

aello

- Yazar -

  1. toplam entry 2101
  2. takipçi 1
  3. puan 35157

mansur yavaş

aello
mhpnin belediye başkan adayıdır,
kendisine ait reklam panolarnın ancak kavşaklara konduğunda işe yarayacağını düşünmekteyim. hani insanlar, adını gördüğünde yavaşlar da, fazladan "dur!", "yavaş!" gibi tabelalara gerek kalmaz, belediyeye de boşu boşuna masraf çıkmaz.

demokrasi

aello
tehlikelidir. günümüzde, özgürlük ve eşitlik taraftarı gibi görünse de, özünde ikisiyle de alakası olmayan bir sisteme dönüşmüştür.
misal, herkesin 1 oy hakkı var, tamam. ancak o herkes aynı mı? biri cahil biri bilgili; biri güdülür biri düşünür.
o cahil kişinin verdiği oy bir partiye giderken, okumuşun verdiği oy bir başkasına gider. bu durumda taraflardan hangisi çoğunluksa o istediğine ulaşır ancak ya öteki taraf? onlar diğer topluluğun seçtiği parti tarafından yönetilmek istemiyorlardı, ama şimdi zorunda bırakıldılar. hal böyle olunca bir de çoğunluğa uyum sağlama güdüsüyle yaşayan kitle vardır ki (bkz: sürü psikolojisi) bunların hepsi bir olur, karşıdaki azınlığı ezerler, ister istemez. nerede eşitlik, hani?

hele hele bizim ülkemiz gibi cehalet oranının yüksek olduğu ülkelerde, başa akp gibi bir parti geçtiği vakit ülke, demokrasi ve açıkları sayesinde gerilemeye başlar. geri kalmış ya da gerileme sürecine geçmiş ülkelerde özgürlük ve eşitlik kavramları ilkeleşmiş midir ilkelleşmiş midir?
demokrasi bilinçli kullanıldığı zaman güzellikler, açıklarından yararlanılıp araç haline getirildiğinde ise görüldüğü gibi, beklenen ya da beklenmeyen her türlü bokluğu getirme yetisine sahiptir. işte bu yüzden tehlikelidir.

(bkz: antik çağ kalıntısı)

spor

aello
yapıldığında güzel, hoş olup, durum taraf tutmaya dönüştüğünde saçmalaştığına inandığım faaliyet.

edit: bkz: #128358 şimdi bu saçma değil de nedir?

attila ilhan

aello
zeynep beni bekle

zeynep beni bekle / gece ağaçlarına
yağmur çiseliyorum / cam tozu su beyazı
yalnızlığını mutlaka değiştireceğim
bir yaprak halinde süzülüp saçlarına
eski teşrin’lerden / kederli kırmızı
zeynep beni bekle mutlaka döneceğim
söyle kim önleyebilir buluşmamızı

geceleyin ışıkları söndürdüğün zaman
benim şiir kitaplarından sızan aydınlık
elinde uyuyakaldığın heyecanlı roman
pancurların çarpıldığı lodos geceleri
rüzgârın değil benim / pencerendeki ıslık
her akşam koridordaki ayak sesleri
yanlış çaldığını zannetiğin telefon
zeynep beni bekle mutlaka geleceğim
hem bu ne ilk ayrılığımız ne de son

pikapta eminağa acemaşirân saz semaisi
sokakta çocuklar saklambaç hırsız polis
hayat akıp gidiyor olsam da olmasam da
saati durmamalı ufak sorumlulukların
resmi bırakmadın ya / son çektiğin hangisi
bak mektuplar birikmiş yine masamda
fakülteler açılacak bak bugün yarın
zeynep beni bekle mutlaka geleceğim
başladığımız filmi birlikte bitireceğiz

kim ne derse desin içimde delice bir his

orhan veli

aello
her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
her zaman güzel mi bu kadar,
bu eşya, bu pencere?
değil,
vallahi değil;
bir iş var bu işin içinde.
101 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol