mutlaka guzel olmalidir ama ne yazik ki yok boyle bir sey.
duygu asena, yolda yurumektedir. parkin birinde kucuk asimi masum masum oynarken gorur: "napiyorsun sen evladim?" diye sorar. kucuk asim: "feminist yapiyorum teyze" der. asena, dogal olarak birtakim camurlarla nasil feminist yapilabildigini merak eder. kucuk asim anlatir: "iste, su comaklari su camurdan bedene yapistiriyorum, otlardan sac yapiyorum, gazoz kapagindan sapka, sonra uzerine sicinca feminist oluyor!"
duygu asena, duygulu bir kadin olarak sinirlenir ve cocuga bir saplak patlatir. ertesi gun kucuk asimi yine gorur ve akillanmistir umuduyla yine sorar: "napiyorsun evladim?". "feminist yapiyorum teyze".. nasil yapildigi konusunda da yine ayni cevabi alinca, bu sefer adamakalli dover. bu, bir hafta boyunca boyle gider. asena, feminist inadiyla hala asima egitim amacli dayaklar atmaktadir. nihayet birgun, kucuk asim, farkli bir cevap verir, "erkek yapiyorum" der. asena, buyuk bir zevkle "nasil yapiyorsun evladim?" diye sorar. cocuk anlatir: "iste, su comaklari su camurdan bedene yapistiriyorum, otlardan sac yapiyorum, gazoz kapagindan da sapka yapinca erkek oluyor!". asena, merak icerisinde sorar: "eeee, uzerine sicmayacak misin?". kucuk asim, siritir: "yok teyze, uzerine sicarsam, feminist olur."
duygu asena, duygulu bir kadin olarak sinirlenir ve cocuga bir saplak patlatir. ertesi gun kucuk asimi yine gorur ve akillanmistir umuduyla yine sorar: "napiyorsun evladim?". "feminist yapiyorum teyze".. nasil yapildigi konusunda da yine ayni cevabi alinca, bu sefer adamakalli dover. bu, bir hafta boyunca boyle gider. asena, feminist inadiyla hala asima egitim amacli dayaklar atmaktadir. nihayet birgun, kucuk asim, farkli bir cevap verir, "erkek yapiyorum" der. asena, buyuk bir zevkle "nasil yapiyorsun evladim?" diye sorar. cocuk anlatir: "iste, su comaklari su camurdan bedene yapistiriyorum, otlardan sac yapiyorum, gazoz kapagindan da sapka yapinca erkek oluyor!". asena, merak icerisinde sorar: "eeee, uzerine sicmayacak misin?". kucuk asim, siritir: "yok teyze, uzerine sicarsam, feminist olur."
(bkz: sozlukte kampanya furyasi)
bonus:
haydi kizlar okula kampanyasi
haydi erkekler okula kampanyasi
haydi erkekler keraneye kampanyasi
haydi bilgicler sandik basina
bonus:
haydi kizlar okula kampanyasi
haydi erkekler okula kampanyasi
haydi erkekler keraneye kampanyasi
haydi bilgicler sandik basina
guvenlik gerekcesiyle kullanicilarina kesinlikle emuleu onerecegim programdir.
erkegin tersine kadin, calismayan bir insandir. aslinda ona iliskin soylenecekler bununla kalabilirdi, cunku temel insan kavrami hem erkegi hem de kadini kapsayacak kadar cok genel, cok hatali olmasaydi, kadin icin soylenecek pek fazla bir sey kalmazdi.
yasam insanlara iki secenek sunar: hayvansal bir varolus -dusuk bir yasam duzeyi- ve manevi bir varolus. kadin kuskusuz ilkini sececek ve fiziksel refahi one cikaracak, kuluckaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin ureme aliskanliklariyla oyalanacak bir ortam arayisina koyulacaktir.
erkekle kadinin ayni zeka potansiyeliyle dogdugu ve cinsler arasinda zeka acisindan temel bir fark olmadigi kesin bir gercek olarak kabul edilebilir. ayrica, korelmeye, kisirlasmaya birakilan her potansiyelin, islevini yitirecegi de cok iyi bilinmektedir. kadinlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. aslinda bilerek bu kapasitelerinin bozulmasina goz yumarlar. birkac yillik aralikli egitimden sonra, tali (sonradan gelisen) ve geri dondurulemez bir aptallik durumuna yonelirler.
neden kadinlar kendi zihinsel kapasitelerinden yararlanmiyor? kadinlarin kendi beyinlerini kullanmamalarinin tek bir nedeni vardir, o da ihtiyac duymamalaridir. yasamlarini surdurmeleri icin zihinsel kapasiteleri vazgecilmez degildir.
teorik olarak guzel bir kadin, bir sempanzeden daha az bir zekaya ihtiyac duyar ve buna karsilik kimse onu topluma uymayan bir yaratik olarak degerlendirmez.
olsa olsa en gec 12 yasina kadar, kadinlarin cogu fahise olmaya karar vermistir. ya da baska bir deyisle, kendileri icin, bir erkek secip butun isi onun yapmasini saglamaktan olusan bir gelecek tasarlamislardir. bu islevlerine karsilik olarak kadinlar da erkegin belli zamanlarda vajinalarini kullanmasini goz yummaya hazirdir. bir kadin buna karar verdigi anda beynini gelistirmekten vaz gecer. elbette cesitli dereceler ve diplomalar alabilir. bunlar onun erkeklerin gozundeki piyasa degerini arttirir, cunku erkekler, birseyleri ezbere bilen bir kadinin, ayrica erkekleri de taniyip anlayacagina inanir. ama cinsler arasindaki iletisim olasiligi da iste bu noktada ortadan kalkar. yollari sonsuza kadar ayrilir.
erkegin tekrar tekrar yaptigi en buyuk hatalardan birisi, kadini kendi esiti olarak, yani esit zihinsel ve coskusal kapasiteye sahip bir insan olarak degerlendirmesidir. kadini gozleyebilir, dinleyebilir, tepkilerine bakarak duygularini yargilayabilir, ama her seye karsin, kadini sadece yuzeysel belintilerle yargilamaktadir. cunku kendi deger olculerini kullanmaktadir.
erkek, kadinin yerinde olmasi halinde ne soyleyecegini, dusunecegini ya da yapacagini bilir. can sikici iliskiler durumuna baktigi zaman, kadin gorunurde amansiz bir davranisa girmisse, onun yerinde olmasi halinde yapacagi seyi kadinin da yapmasina engel olan bir sey olmasi gerektigini dusunur. bu da erkegin tarafinda dogal bir tepkidir, cunku insanlarin kendilerini soyut dusunme yetisi olan yaratiklar olarak degerlendirmesi durumunda kendini herseyin olcusu saymaktadir, bunda da haklidir.
bir erkek bir kadinin yemek pisirme, bulasik yikama ve temizlik islerinde saatler harcadigini gordugu zaman, bu islerin onu belki de mutlu ettigi, cunku tam da onun zeka seviyesine uygun isler aklina hic gelmez. o anda, butun bu on angaryanin, kadini, bir erkek olarak onemli ve arzu edilir buldugu onca seyi yapmaktan alikoydugunu dusunur; bu nedenle kadinin yasamini kolaylastirmak ve onu, erkegin dusledigi yasam bicimine suruklemek icin otomatik bulasik makineleri, elektirikli supurgeler, hazir yemekler icat eder.
ama hayal kirikligina ugrayacaktir. kadin, kazandigi zamani tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir bicimde ilgilenmek icin kullanmak yerine, pasta yapar, ic camasirlarini utuler ve oya yapar ya da ozellikle maceraciysa banyo duvarini cicek cikartmalariyla bezer. bu nedenle erkek bu tur seylerin, varlikli yasamin temel ogeleri oldugunu dusunur. bu fikrin ona kadin tarafindan asilanmis olmasi gerekir, cunku erkek, pastanin disaridan satin alinmasina da, ic camasirinin utusuz olmasina da, banyo duvarlarinda cicek desenlerinin bulunmamasina da gercekten aldiris etmez. kadinin bu amaca ulasmasini kolaylastirmak ve onu angaryadan kurtarmak icin mikserler, mutfak robotlari, utusuz giyilebilen camasirlar ve cicek suslemeli tuvalet aletleri, fayanslari icat eder; ama kadin hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir sekilde ilgilenmez. onun icin yeni bulunan bu bos zaman tam zamaninda imdada yetismistir. artik kendisiyle ilgilenebilir; ve elbette entelektuel basari ozlemi ona yabanci oldugu icin, o da dis gorunusu uzerine odaklasir.
bu asama bile, erkek acisindan kabul edilebilir. karisini gercekten sever, onun mutlulugunu dunyada baska her seyden cok ister: bu nedenle akmayan rujlar, su gecirmez maskara, utu gerektirmeyen gomlekler, kullanilip atilan alt bezleri, vb. gelistirir; hepsinin tek bir amaci vardir. ihtiyaclari bu kadar duyarli, bu kadar ari olan bu yaratigin sonunda ozgurlesmesini umar. bu ozgurluk, kadinin, erkegin dusledigi yasam duzeyine ulasmasi -ozgur bir erkegin hayatini yasamasi- icin gereklidir.
sonra da oturup bekler. sonunda kadin ona kendi iradesiyle gelmedigi icin, onu kendi dunyasina cekmeye calisir. erkegin yasam bicimine alismasi icin cocukluktan karma egitimi getirir. her turden bahaneyi kullanarak, kadini universitelere ceker ve yasamin harikalarina ilgisini uyandirma umuduyla, onu kendi buluslarinin gizemlerine cekmeye calisir. kadinin, en son erkek kalelerine girmesini saglar, boylece boylesine emekle kurmayi basardigi yonetim sistemini degistirecegi umuduyla oy hakkini kullanarak gelenekleri kendi gorusleri dogrultusunda degistirmesi icin kadini ozendirir, kendi degerlerinden vazgecer. belki de kadinin dunyaya baris getirecegini de umar, cunku ona gore kadinlar, basaridan yana bir guctur.
butun bunlarda oylesine kararli ve inatcidir ki, kendini aptal yerine koydugunu (elbette kendi standartlariyla) goremeyecek duruma gelir. kadinlar, olaylara belli bir mesafeden bakma yetisinden yoksundur, bunun sonucu olarak da mizah duygusundan tamame nyoksun kalmaktadirlar.
hayir, kadin erkege gulmez. olsa olsa sinirlenir. eski ev ve yuva kurumlari, kadinin entelektuel arayislarin tamamindan ve daha iyi is iddialarindan vaz gecmesini hakli cikarmayacak kadar cagdisi degildir. ancak ev isleri daha cok mekanize oldugu, yeterince anaokullari acildigi, ya da erkekler cocuklarin vazgecilmez olmadigini anladigi (ki daha once anlamis olmalari gerekirdi) zaman ne olacagini insan merak ediyor.
erkek, amansiz ilerleme kosusunda bir an durup bu iliskiler durumunu dusunecek olursa, kacinilmaz olarak, kadinlara bir zihinsel uyarim duygusu verme cabalarinin tamamen bosuna oldugunu gorecektir. kadinlarin daha zevkli, daha cekici, daha "kulturlu" oldugu dogrudur, ama yasam beklentileri dahe entelektuel degil, hep maddeci olacaktir.
kadin, erkegin universitelerinde kendi teorilerini gelistirmesi icin ogretilen zihinsel islemlerden hic yararlandi mi? kendine ait orijinal bireysel arastirmalar yapmasi icin ardina kadar acilan arastirma kurumlarindan hic yararlandi mi? kadinlarin, kutuphaneleri dolduran o harika kitaplari okumadigi erkeklerin kafasina dank etmeyecek mi? kadin, muzelerde erkeklerin yarattigi harika sanat eserlerine hayranlik duyabilse de, kendisi hic bir zaman yaratmayacak, sadece kopye edecektir. kendini ozgurlestirmesi icin kadinlara yonelik olarak hazirlanan oyunlar, filmler ve gorsel gosteriler bile tasidiklari eglendirici degeriyle yargilanmaktadir. devrime giden ilk adimi asla kadinlar atmayacaktir.
kadini kendi esiti olarak goren bir erkek, kadinin yasam biciminin bosunaligini kavradigi zaman, dogal olarak, bunun erkegin hatasi oldugunu, kadinin erkek tarafindan baski altina alindigini dusunme egilimi gosterir. ama cagimizda kadinlar artik erkeklerin iradesine tabi degildir. aslinda tam tersine. kadina, ozgurlesmesi icin her turlu firsat taninmistir ve bunca olandan sonra eger hâlâ zincirlerini kirmamissa, bundan tek sonuc cikar: aslinda kirilacak bir zincir yoktur.
erkeklerin kadinlari sevdigi, ama ayrica kucumsedigi dogrudur. hayatini kazanmak zorunda oldugu icin sabah erken kalkip yeni dunyalar fethetmeye giden (ve ender olarak basarili olan) bir insan, bu tur arayislarla ilgilenmeyen bir baskasini mutlaka kucumseyecektir. bu asagilama, kadinlarin zihinsel gelisimini saglamak icin erkegin giristigi cabalarin temel nedenlerinden birisi bile olabilir. erkek, kadinlardan utanir ve onlarin da kendilerinden utanmalari gerektigini dusunur. bu nedenle, bir centilmen oldugu icin de yardim etmeye calisir.
erkekler, kadinlarin hicbir hirs tasimadigi, bilgi arzisi, kendini kanitlama ihtiyaci hissetmedigihi kavramaktan acizdir; oysa butun bunlar onun icin hayati bir oneme sahiptir. kadinlar, erkeklerin ayri bir dunyada yasamalarina goz yumarlar, cunku o dunyaya katilmak istemezler. neden katilsinlar ki? erkegin bagimsizligi onlar icin hicbir anlam ifade etmez, cunku kendilerini bagimli hissetmezler. hatta hicbir entelektuel hirslari olmadigi icin erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utanma bile hissetmezler.
kadinin erkek karsisinda buyuk bir avantaji vardir: kadinin secme ozgurlugu vardir: bagimsiz bir yasamla, aptalca, simarikca, asalakca bir yasam arasinda secme yapabilirler. bu sonuncusunu tercih etmeyen kadinlarin sayisi cok azdir. erkeklerinse elbette tercih sansi yoktur.
eger kadinlar gercekten de erkeklerin baskisi altinda oldugunu hissetseydi, tipki buyurganlardan korkulup nefret edilmesi gibi onlar da erkeklerden korkup nefret ederdi. erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utansalardi, durumu degistirmek icin her careye basvururlardi. kadinlar gercekten bagimli ve kelepceli olsaydi, elbette tarihin bu en elverisli doneminde kelepcelerini coktan kirmis olmazlar miydi?
dunyanin en gelismis ulkelerinden biri olan isvicre’de (ki son zamanlara kadar kadinlarin oy kullanma hakki yoktu), kantonlardan birisinde kadinlarin oy kullanmak isteyip istemediklerini belirlemek icin bir arastirma yapilir. kadinlarin cogunun kadinlarin oy kullanmasina karsi oldugu ortaya cikar. erkekler soke olur, cunku dunyalik olmayan bu tutum, yuzyillar suren erkek egemenliginin bir baska kaniti olarak degerlendirilir!
oysa ne kadar yaniliyorlar! kadinin hissettigi en son sey baski altinda olmaktir. tersine, cinsler arasi iliskideki en can sikici gerceklerden birisi, kadinin dunyasinda erkegin olmadigidir: bu nedenle kadinin kendini asagilik ve dolayisiyla isyankar hissetmesine nasil yol acmis olabilir ki? her sey bir yana onun erkege bagimliligi sadece, tipki bir turistin ucaga, bir café sahibinin kahve makinasina, bir arabanin benzine, bir televizyonun elektirige bagli olmasi gibi nesnel, "fiziksel" bir bagimliliktir. bu tur bir iliskide can sikici hic birsey olamaz.
diger erkeklerle ayni yanilgiya dusen ibsen, doll’s house adli oyununun, kadin ozgurlugu icin bir manifesto olmasini ister. 1880 yilindaki gala gecesi erkekleri gercekten soke eder ve erkekler, kadinin durumunu duzeltme yonunde daha keskin bir mucadele vermeye and icerler. bu moda surerken kadinlar kendilerini ozgurlesme mucadelesine kaptirir ve kadina secme ve secilme hakki icin hakki icin mucadele eden kadinlar olarak yeni oyunlarinin tadini cikarirlar.
sartre da daha sonra kadinlar uzerinde derin bir etki birakmistir. kadinlar, sartre’in felsefesini ne kadar iyi anladiklarinin bir kaniti olarak saclarini bele kadar uzatip siyah suveter ve pantolon giyerler.
yazinin orjinal adresi:
http://www.hassas.org/arsiv/eli1.html
yasam insanlara iki secenek sunar: hayvansal bir varolus -dusuk bir yasam duzeyi- ve manevi bir varolus. kadin kuskusuz ilkini sececek ve fiziksel refahi one cikaracak, kuluckaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin ureme aliskanliklariyla oyalanacak bir ortam arayisina koyulacaktir.
erkekle kadinin ayni zeka potansiyeliyle dogdugu ve cinsler arasinda zeka acisindan temel bir fark olmadigi kesin bir gercek olarak kabul edilebilir. ayrica, korelmeye, kisirlasmaya birakilan her potansiyelin, islevini yitirecegi de cok iyi bilinmektedir. kadinlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. aslinda bilerek bu kapasitelerinin bozulmasina goz yumarlar. birkac yillik aralikli egitimden sonra, tali (sonradan gelisen) ve geri dondurulemez bir aptallik durumuna yonelirler.
neden kadinlar kendi zihinsel kapasitelerinden yararlanmiyor? kadinlarin kendi beyinlerini kullanmamalarinin tek bir nedeni vardir, o da ihtiyac duymamalaridir. yasamlarini surdurmeleri icin zihinsel kapasiteleri vazgecilmez degildir.
teorik olarak guzel bir kadin, bir sempanzeden daha az bir zekaya ihtiyac duyar ve buna karsilik kimse onu topluma uymayan bir yaratik olarak degerlendirmez.
olsa olsa en gec 12 yasina kadar, kadinlarin cogu fahise olmaya karar vermistir. ya da baska bir deyisle, kendileri icin, bir erkek secip butun isi onun yapmasini saglamaktan olusan bir gelecek tasarlamislardir. bu islevlerine karsilik olarak kadinlar da erkegin belli zamanlarda vajinalarini kullanmasini goz yummaya hazirdir. bir kadin buna karar verdigi anda beynini gelistirmekten vaz gecer. elbette cesitli dereceler ve diplomalar alabilir. bunlar onun erkeklerin gozundeki piyasa degerini arttirir, cunku erkekler, birseyleri ezbere bilen bir kadinin, ayrica erkekleri de taniyip anlayacagina inanir. ama cinsler arasindaki iletisim olasiligi da iste bu noktada ortadan kalkar. yollari sonsuza kadar ayrilir.
erkegin tekrar tekrar yaptigi en buyuk hatalardan birisi, kadini kendi esiti olarak, yani esit zihinsel ve coskusal kapasiteye sahip bir insan olarak degerlendirmesidir. kadini gozleyebilir, dinleyebilir, tepkilerine bakarak duygularini yargilayabilir, ama her seye karsin, kadini sadece yuzeysel belintilerle yargilamaktadir. cunku kendi deger olculerini kullanmaktadir.
erkek, kadinin yerinde olmasi halinde ne soyleyecegini, dusunecegini ya da yapacagini bilir. can sikici iliskiler durumuna baktigi zaman, kadin gorunurde amansiz bir davranisa girmisse, onun yerinde olmasi halinde yapacagi seyi kadinin da yapmasina engel olan bir sey olmasi gerektigini dusunur. bu da erkegin tarafinda dogal bir tepkidir, cunku insanlarin kendilerini soyut dusunme yetisi olan yaratiklar olarak degerlendirmesi durumunda kendini herseyin olcusu saymaktadir, bunda da haklidir.
bir erkek bir kadinin yemek pisirme, bulasik yikama ve temizlik islerinde saatler harcadigini gordugu zaman, bu islerin onu belki de mutlu ettigi, cunku tam da onun zeka seviyesine uygun isler aklina hic gelmez. o anda, butun bu on angaryanin, kadini, bir erkek olarak onemli ve arzu edilir buldugu onca seyi yapmaktan alikoydugunu dusunur; bu nedenle kadinin yasamini kolaylastirmak ve onu, erkegin dusledigi yasam bicimine suruklemek icin otomatik bulasik makineleri, elektirikli supurgeler, hazir yemekler icat eder.
ama hayal kirikligina ugrayacaktir. kadin, kazandigi zamani tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir bicimde ilgilenmek icin kullanmak yerine, pasta yapar, ic camasirlarini utuler ve oya yapar ya da ozellikle maceraciysa banyo duvarini cicek cikartmalariyla bezer. bu nedenle erkek bu tur seylerin, varlikli yasamin temel ogeleri oldugunu dusunur. bu fikrin ona kadin tarafindan asilanmis olmasi gerekir, cunku erkek, pastanin disaridan satin alinmasina da, ic camasirinin utusuz olmasina da, banyo duvarlarinda cicek desenlerinin bulunmamasina da gercekten aldiris etmez. kadinin bu amaca ulasmasini kolaylastirmak ve onu angaryadan kurtarmak icin mikserler, mutfak robotlari, utusuz giyilebilen camasirlar ve cicek suslemeli tuvalet aletleri, fayanslari icat eder; ama kadin hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir sekilde ilgilenmez. onun icin yeni bulunan bu bos zaman tam zamaninda imdada yetismistir. artik kendisiyle ilgilenebilir; ve elbette entelektuel basari ozlemi ona yabanci oldugu icin, o da dis gorunusu uzerine odaklasir.
bu asama bile, erkek acisindan kabul edilebilir. karisini gercekten sever, onun mutlulugunu dunyada baska her seyden cok ister: bu nedenle akmayan rujlar, su gecirmez maskara, utu gerektirmeyen gomlekler, kullanilip atilan alt bezleri, vb. gelistirir; hepsinin tek bir amaci vardir. ihtiyaclari bu kadar duyarli, bu kadar ari olan bu yaratigin sonunda ozgurlesmesini umar. bu ozgurluk, kadinin, erkegin dusledigi yasam duzeyine ulasmasi -ozgur bir erkegin hayatini yasamasi- icin gereklidir.
sonra da oturup bekler. sonunda kadin ona kendi iradesiyle gelmedigi icin, onu kendi dunyasina cekmeye calisir. erkegin yasam bicimine alismasi icin cocukluktan karma egitimi getirir. her turden bahaneyi kullanarak, kadini universitelere ceker ve yasamin harikalarina ilgisini uyandirma umuduyla, onu kendi buluslarinin gizemlerine cekmeye calisir. kadinin, en son erkek kalelerine girmesini saglar, boylece boylesine emekle kurmayi basardigi yonetim sistemini degistirecegi umuduyla oy hakkini kullanarak gelenekleri kendi gorusleri dogrultusunda degistirmesi icin kadini ozendirir, kendi degerlerinden vazgecer. belki de kadinin dunyaya baris getirecegini de umar, cunku ona gore kadinlar, basaridan yana bir guctur.
butun bunlarda oylesine kararli ve inatcidir ki, kendini aptal yerine koydugunu (elbette kendi standartlariyla) goremeyecek duruma gelir. kadinlar, olaylara belli bir mesafeden bakma yetisinden yoksundur, bunun sonucu olarak da mizah duygusundan tamame nyoksun kalmaktadirlar.
hayir, kadin erkege gulmez. olsa olsa sinirlenir. eski ev ve yuva kurumlari, kadinin entelektuel arayislarin tamamindan ve daha iyi is iddialarindan vaz gecmesini hakli cikarmayacak kadar cagdisi degildir. ancak ev isleri daha cok mekanize oldugu, yeterince anaokullari acildigi, ya da erkekler cocuklarin vazgecilmez olmadigini anladigi (ki daha once anlamis olmalari gerekirdi) zaman ne olacagini insan merak ediyor.
erkek, amansiz ilerleme kosusunda bir an durup bu iliskiler durumunu dusunecek olursa, kacinilmaz olarak, kadinlara bir zihinsel uyarim duygusu verme cabalarinin tamamen bosuna oldugunu gorecektir. kadinlarin daha zevkli, daha cekici, daha "kulturlu" oldugu dogrudur, ama yasam beklentileri dahe entelektuel degil, hep maddeci olacaktir.
kadin, erkegin universitelerinde kendi teorilerini gelistirmesi icin ogretilen zihinsel islemlerden hic yararlandi mi? kendine ait orijinal bireysel arastirmalar yapmasi icin ardina kadar acilan arastirma kurumlarindan hic yararlandi mi? kadinlarin, kutuphaneleri dolduran o harika kitaplari okumadigi erkeklerin kafasina dank etmeyecek mi? kadin, muzelerde erkeklerin yarattigi harika sanat eserlerine hayranlik duyabilse de, kendisi hic bir zaman yaratmayacak, sadece kopye edecektir. kendini ozgurlestirmesi icin kadinlara yonelik olarak hazirlanan oyunlar, filmler ve gorsel gosteriler bile tasidiklari eglendirici degeriyle yargilanmaktadir. devrime giden ilk adimi asla kadinlar atmayacaktir.
kadini kendi esiti olarak goren bir erkek, kadinin yasam biciminin bosunaligini kavradigi zaman, dogal olarak, bunun erkegin hatasi oldugunu, kadinin erkek tarafindan baski altina alindigini dusunme egilimi gosterir. ama cagimizda kadinlar artik erkeklerin iradesine tabi degildir. aslinda tam tersine. kadina, ozgurlesmesi icin her turlu firsat taninmistir ve bunca olandan sonra eger hâlâ zincirlerini kirmamissa, bundan tek sonuc cikar: aslinda kirilacak bir zincir yoktur.
erkeklerin kadinlari sevdigi, ama ayrica kucumsedigi dogrudur. hayatini kazanmak zorunda oldugu icin sabah erken kalkip yeni dunyalar fethetmeye giden (ve ender olarak basarili olan) bir insan, bu tur arayislarla ilgilenmeyen bir baskasini mutlaka kucumseyecektir. bu asagilama, kadinlarin zihinsel gelisimini saglamak icin erkegin giristigi cabalarin temel nedenlerinden birisi bile olabilir. erkek, kadinlardan utanir ve onlarin da kendilerinden utanmalari gerektigini dusunur. bu nedenle, bir centilmen oldugu icin de yardim etmeye calisir.
erkekler, kadinlarin hicbir hirs tasimadigi, bilgi arzisi, kendini kanitlama ihtiyaci hissetmedigihi kavramaktan acizdir; oysa butun bunlar onun icin hayati bir oneme sahiptir. kadinlar, erkeklerin ayri bir dunyada yasamalarina goz yumarlar, cunku o dunyaya katilmak istemezler. neden katilsinlar ki? erkegin bagimsizligi onlar icin hicbir anlam ifade etmez, cunku kendilerini bagimli hissetmezler. hatta hicbir entelektuel hirslari olmadigi icin erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utanma bile hissetmezler.
kadinin erkek karsisinda buyuk bir avantaji vardir: kadinin secme ozgurlugu vardir: bagimsiz bir yasamla, aptalca, simarikca, asalakca bir yasam arasinda secme yapabilirler. bu sonuncusunu tercih etmeyen kadinlarin sayisi cok azdir. erkeklerinse elbette tercih sansi yoktur.
eger kadinlar gercekten de erkeklerin baskisi altinda oldugunu hissetseydi, tipki buyurganlardan korkulup nefret edilmesi gibi onlar da erkeklerden korkup nefret ederdi. erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utansalardi, durumu degistirmek icin her careye basvururlardi. kadinlar gercekten bagimli ve kelepceli olsaydi, elbette tarihin bu en elverisli doneminde kelepcelerini coktan kirmis olmazlar miydi?
dunyanin en gelismis ulkelerinden biri olan isvicre’de (ki son zamanlara kadar kadinlarin oy kullanma hakki yoktu), kantonlardan birisinde kadinlarin oy kullanmak isteyip istemediklerini belirlemek icin bir arastirma yapilir. kadinlarin cogunun kadinlarin oy kullanmasina karsi oldugu ortaya cikar. erkekler soke olur, cunku dunyalik olmayan bu tutum, yuzyillar suren erkek egemenliginin bir baska kaniti olarak degerlendirilir!
oysa ne kadar yaniliyorlar! kadinin hissettigi en son sey baski altinda olmaktir. tersine, cinsler arasi iliskideki en can sikici gerceklerden birisi, kadinin dunyasinda erkegin olmadigidir: bu nedenle kadinin kendini asagilik ve dolayisiyla isyankar hissetmesine nasil yol acmis olabilir ki? her sey bir yana onun erkege bagimliligi sadece, tipki bir turistin ucaga, bir café sahibinin kahve makinasina, bir arabanin benzine, bir televizyonun elektirige bagli olmasi gibi nesnel, "fiziksel" bir bagimliliktir. bu tur bir iliskide can sikici hic birsey olamaz.
diger erkeklerle ayni yanilgiya dusen ibsen, doll’s house adli oyununun, kadin ozgurlugu icin bir manifesto olmasini ister. 1880 yilindaki gala gecesi erkekleri gercekten soke eder ve erkekler, kadinin durumunu duzeltme yonunde daha keskin bir mucadele vermeye and icerler. bu moda surerken kadinlar kendilerini ozgurlesme mucadelesine kaptirir ve kadina secme ve secilme hakki icin hakki icin mucadele eden kadinlar olarak yeni oyunlarinin tadini cikarirlar.
sartre da daha sonra kadinlar uzerinde derin bir etki birakmistir. kadinlar, sartre’in felsefesini ne kadar iyi anladiklarinin bir kaniti olarak saclarini bele kadar uzatip siyah suveter ve pantolon giyerler.
yazinin orjinal adresi:
http://www.hassas.org/arsiv/eli1.html
fikirdas olmasaniz da okuduktan sonra tarafsizligina inanmak zorunda kaldiginiz, bugunlerde beni dis reklamlarini tiye alan yaratici reklamiyla yarmis, diger sahibinin sesi gazetelerin bir cogundan cok daha kaliteli, tasarim odullu gazete.
bana (ne alakaysa) 18. yuzyil fransiz yazarlarini animsatan, uzun cumle kurmayi seven, yalnizca kelimelerinden tanidigim kadariyla iyi gozlem yapan, gorende "ulan bunu nerden bulmus" dedirten entrylerine sikca rastlanilan kalburustu bilgic.
en bilindik ve her daim etkili yontem soyledir:
- ya hayatim sen var ya deli biseysin, sufersin, beni mahfettin bak, allah carpsin hic bu denli seyolmamistim. erken geldim o yuzden.
bu soz hatun kisinin egosunu ve bazi organlarini tavan yaptiracagi icin sucunuz gormezden gelinir. ve hersey kaldigi yerden tam da istediginiz gibi devam eder.
- ya hayatim sen var ya deli biseysin, sufersin, beni mahfettin bak, allah carpsin hic bu denli seyolmamistim. erken geldim o yuzden.
bu soz hatun kisinin egosunu ve bazi organlarini tavan yaptiracagi icin sucunuz gormezden gelinir. ve hersey kaldigi yerden tam da istediginiz gibi devam eder.
ciftlesmenin puf noktasi suphesiz ki ayni anda orgazma ulasmaktir ki bu cogu zaman mumkun olamamaktadir. gerek konsantrasyon eksikligi, gerekse uzun sureli cinsel aclik buna sebep olabildigi gibi bazi bunyeler bahanesiz de erken bosalabilmektedir. iste bu durumda hatun kisi karsisinda karizmayi cizdirmemek icin uydurulmasi gereken bahanelerdir.
dogum gunu, sevgililer gunu, cikma yildonumu, yalama gundonumu, sevisme ay donumu, kaplumbagalarin ureme sezonu gibi bilimum kapital sermaye koleligine donusmus, beyne enjekte edilen tuketme egilimleri esiginde sekillenmis gereksiz onemli gunler ve haftalar esiri olmayan insanlar icin her yil olasi durumdur ki soyle gerceklesir:
(konusma diyalog degil monologdur)
- lan olm yas 26 oldu bea!
- hasiktir! oha lan o kadar olduk mu?
iste butun toren bundan ibarettir. ne uflenilecek 26 adet mum, ne gulucukler dagitilacak insanciklar, ne sevinc numarasiyla acilacak hediye paketleri vardir. guzelligi de ordadir evet.
(konusma diyalog degil monologdur)
- lan olm yas 26 oldu bea!
- hasiktir! oha lan o kadar olduk mu?
iste butun toren bundan ibarettir. ne uflenilecek 26 adet mum, ne gulucukler dagitilacak insanciklar, ne sevinc numarasiyla acilacak hediye paketleri vardir. guzelligi de ordadir evet.
- kara murat hanginiz?
- hic birimiz!
- honk!
- abi bu malkocoglu filminin seti. kara murat biraz ilerde.
- hic birimiz!
- honk!
- abi bu malkocoglu filminin seti. kara murat biraz ilerde.
chat dili ve edebiyatinin en dikkat edilesi noktalarindan birisi de gulmektir. azami dikkat gerektirir. kanal icinde komik bir seyle karsilasip "ha ha ha" yazarsaniz bir anda kanalin buz kestigini, sizden baska gulen kimse kalmadigini gorur, maazallah depresyona girersiniz. iyi bir chatci kanal icindeki akisi bozmamali ve genel chat dili disina cikmamalidir.
bu kisa giris konusmasinin ardindan "etkili gulus teknikleri" olarak adlandiracagimiz dersimize baslayabiliriz. tabiatta her canli gibi insanin da belli bir gulme stili ve sesi vardir ki genellikle su sekildedir: hah hah haa. daha abartili durumlarda "haaaaaaaaahhahahaha" sekline de donusmekle birlikte genel itibariyle hah hah ha degismez kaliptir. bunun degistigi tek nokta vardir ki o da chat odalari.
kanal icinde bir kisinin yaptigi esprinin ardindan su sekilde gulerseniz bir anda hatun tavlama katsayiniz artar, endoplasmik retikulumlariniz eskisinden daha iyi calisir, ozeliniz hatunla dolar, iciniz kiprasiklasir:
"nihahahahaa"
is bu gulus her kapiyi acan sihirli bir anahtardir; yilani deliginden cikarir, disi kisiyi azdirir, havalarin mevsim normallerinde seyretmesini saglar, hazmi kolaylastirir, sivilceleri azaltir, belki sehre bir film gelir, bir guzel orman olur, ormanda hatunla sen olursun. ve dahi burada sayamayacagimiz kadar cok faidelidir. alternatif versiyonlari da sunlardir:
muhahaha
zuhhahaa
yihhhahaaa
simdi kimse bunlari okuyup "boyle gulen insan olamaz" gibisinden itirazlarda bulunmasin. burada ilimsel irfansal konusuyoruz. bir de "eki eki" ve "hihihih" seklinde gulusler vardir ki genellikle nisa taifesinden kisiler veya kestirmeye ramak kalmis erkekler tarafindan kullanilir. is bu bilgi de kanal icinde nickinden hangi cinsiyete haiz oldugu bilinmeyen kisiler icin kullanilabilir. "eki eki" seklinde gulmek kesinlikle bir erkege yakismaz, yuce kitabimiz kurani kerim soyle buyurmustur: "deki; ey userlar, sizlere eki eki seklinde gulmek haram kilindi. kim ki kanal icre ve dahi ozelde eki eki diye guler, iste onlar sonsuz bir azapla cezalandirilacaklar ve dahi cennet kanalindan sonsuza dek banlanacaklardir" (mirc suresi, ayet 6.5)
gulme mevzusunu da bu sekilde ogrendikten sonra artik irc alemlerine dalabilir, chatin buyulu dunyasinda nirvanaya guvenle seyahat edebilir, nisa taifesinden sizlere helal kilinmis kisilerle ummeti muhammedin cogalmasina katkida bulunmak icin halvet olabilirsiniz.
bu kisa giris konusmasinin ardindan "etkili gulus teknikleri" olarak adlandiracagimiz dersimize baslayabiliriz. tabiatta her canli gibi insanin da belli bir gulme stili ve sesi vardir ki genellikle su sekildedir: hah hah haa. daha abartili durumlarda "haaaaaaaaahhahahaha" sekline de donusmekle birlikte genel itibariyle hah hah ha degismez kaliptir. bunun degistigi tek nokta vardir ki o da chat odalari.
kanal icinde bir kisinin yaptigi esprinin ardindan su sekilde gulerseniz bir anda hatun tavlama katsayiniz artar, endoplasmik retikulumlariniz eskisinden daha iyi calisir, ozeliniz hatunla dolar, iciniz kiprasiklasir:
"nihahahahaa"
is bu gulus her kapiyi acan sihirli bir anahtardir; yilani deliginden cikarir, disi kisiyi azdirir, havalarin mevsim normallerinde seyretmesini saglar, hazmi kolaylastirir, sivilceleri azaltir, belki sehre bir film gelir, bir guzel orman olur, ormanda hatunla sen olursun. ve dahi burada sayamayacagimiz kadar cok faidelidir. alternatif versiyonlari da sunlardir:
muhahaha
zuhhahaa
yihhhahaaa
simdi kimse bunlari okuyup "boyle gulen insan olamaz" gibisinden itirazlarda bulunmasin. burada ilimsel irfansal konusuyoruz. bir de "eki eki" ve "hihihih" seklinde gulusler vardir ki genellikle nisa taifesinden kisiler veya kestirmeye ramak kalmis erkekler tarafindan kullanilir. is bu bilgi de kanal icinde nickinden hangi cinsiyete haiz oldugu bilinmeyen kisiler icin kullanilabilir. "eki eki" seklinde gulmek kesinlikle bir erkege yakismaz, yuce kitabimiz kurani kerim soyle buyurmustur: "deki; ey userlar, sizlere eki eki seklinde gulmek haram kilindi. kim ki kanal icre ve dahi ozelde eki eki diye guler, iste onlar sonsuz bir azapla cezalandirilacaklar ve dahi cennet kanalindan sonsuza dek banlanacaklardir" (mirc suresi, ayet 6.5)
gulme mevzusunu da bu sekilde ogrendikten sonra artik irc alemlerine dalabilir, chatin buyulu dunyasinda nirvanaya guvenle seyahat edebilir, nisa taifesinden sizlere helal kilinmis kisilerle ummeti muhammedin cogalmasina katkida bulunmak icin halvet olabilirsiniz.
linux tabanli web serverlar icin gelistirilmis web hosting yonetim panelidir.
haydi kizlar okula kampanyasinin basari ile sonuclanmasi akabinde acilmasini dort gozle bekledigimiz kampanyadir. diger kampanya ile yeterince kiz toplanmissa tadindan yenmeyecektir ayrica.
f. nietzschenin felsefesinin manifestosudur. nietzsche, bu kitapta soylemlerini zerdustun agzindan okuyucuya aktarir. ubermensch tabirini ilk kez tam manasiyla aciklar. bu tanim, her ne kadar herseyi kicindan anlayan nazistler tarafindan kendi ideolojilerine cevrilmeye calisilsa da kitabi okuyanlar erdemi, ustinsani, zekayi ve kisisel ahlaki yakindan tanima firsati bulacaklardir.
temelde f. nietzsche ve umutsuz aski lou salome arasinda gecen bir iliskiyi ele aliyor gozukse de, dunyanin her hangi bir yerinde, her hangi bir zaman diliminde her hangi bir insanin icsel yolculugunu anlatir. kitabin bitiminde nietzsche ile beraber icinizde birseylerin de agladigini anlar, arka kapagi kapatip hayata bambaska bir gozle bakarsiniz. okunulasi, ibret alinasi, elden dusurulmeyesidir.
(bkz: amkolik)
en az alkolizm kadar tehlikeli ve sinsi bir hastaliktir. genellikle asiri androjen ureten bunyelerde hasil olur. vucutta ihtiyac fazlasi androjenler kanda bulunan hy56tf enzimiyle birleserek libidonun 10 kaplan gucune ulasmasina sebep olur. dol yollari asiri derecede superm uretmeye baslar. (supermler spermin asmis libidoda hayvaniselerek sekil degistirmesiyle meydana gelen azgin dol sularidir.) is bu ahval ve serait icinde ic dunyasini dengelemekte zorlanan zavalli bunye gordugu tum hatun kisiler karsisinda salyalar akitir ki biz buna amkolizm diyoruz. sahsin bir an once tedavi olmasi gerekmektedir, aksi takdirde bu hastaligin cok kisiyi olume olmasa da tecavuzden hapse goturdugu gozlemlenmistir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?