herkes yalnızlıktan ağlar, nasolsa susar, ağlamaz olur bir süre sonra, ağlayamaz da olur, ki gün gelir yalnızlığından da kurtulur, ama eğer ki yüzlerce kişi arasındaysa, onu seven, sevdikleri yanındaysa, dost diyebileceği, sırtını güvenle dönebilecekleri, canından çok sevdiği ailesi, kim bilir belki sevdiceği de varsa, buna rağmen akşam odasına çekildiğinde kalabalığın ortasında ne denli ıssız olduğunu fark ediyor, bir umudu, bir çaresi olmadığını ama tanrıya mahsus denilenin tam ortasında olduğunu biliyorsa, gerçekten "yalnızlığın ömür boyu" olduğunu anlayan, ayıkan, farkında olan güruhtansa, elinde sadece kendine ait sonsuz bir yalnızlık varsa; tek başınalığında belki de sabahlara kadar yapacağı eylemdir, protestodur, haklıdır...
yalnızlıktan ağlamak
(bkz: yalnizlik omur boyu)
yalnızlık tercih değil midir?
o halde ağlamak niye?
bunu sürdürmek niye?
kendi tercihine ağlıyorsun..
"ağlamak acıtıyor" diyorsun..
o halde ağlamak niye?
bunu sürdürmek niye?
kendi tercihine ağlıyorsun..
"ağlamak acıtıyor" diyorsun..
yalnızlık duygusunun tavan yaptığı andır.biçarelik, dermansızlık, umarsızlık söz konusudur.gözyaşları yalnızlığın eseri olarak ince ince süzülür göz pınarlarından.kimse duymaz çaresiz hıçkırıkları.gönül yaren ister, teselli ister, ama bulamaz. böyle anlarda daha bir farkına varılır yalnızlığın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?