istanbulu bilmem ama izmirde 1 mayıs çoşkusuna uygun bir kutlamanın olduğu bayram.. ölen, yaralanan, polisin orantılı şiddetine maruz kalan olmamışmış.
gündoğdudaki "yaşasın 1 mayısımız" sesleri taa karşıyakadan duyuluyordu, o derece.
ayrıca alanda atatürk posterinin ve türk bayrağının olması da pek bi şahaneydi.
eski nickim zerre umrunda değilmiş.. hustından öyle demiyodun ama yazarı..
ayrıca çok da tın, hıh!
ayrıca çok da tın, hıh!
(bkz: yaşasın 1 mayıs)
(bkz: biji yek gulan)
işçi kardeşlerimizle halaylar çekeceğimiz, bayramımızı en güzel şekilde kutlayacağımız tarih.
1 mayısta alanlardayız!
1 mayısta alanlardayız!
1 mayıs 2007de kebapçıda yemek yerken polisin "orantılı" şiddetine maruz kalmış ödp kurucusudur.
"polis bayramı" olmayacak, düzene, sömürüye, kapitalizme karşı çıkanların bayramı olacaktır.
parasız eğitim ve parasız sağlık için,
barınma hakkı için,
insanca yaşam için,
kardeşliğin ülkesi için,
tam bağımsız türkiye için,
halk demokrasisi için,
1 meydanı nı geri almak için,
katillerin yakasına yapışmak için,
(bkz: ferman devletin taksim bizimdir)
parasız eğitim ve parasız sağlık için,
barınma hakkı için,
insanca yaşam için,
kardeşliğin ülkesi için,
tam bağımsız türkiye için,
halk demokrasisi için,
1 meydanı nı geri almak için,
katillerin yakasına yapışmak için,
(bkz: ferman devletin taksim bizimdir)
bir yannis ritsos şiiri.
"nâzım kardeşim
mavi gözlü nâzım
mavi yüreğin
ve daha da mavi düşlerinle
sen ki karanlığa derin derin
baktığın zaman
en ufak bir kin duymadan
karanlığı bile mavileştirirsin
nâzım
sen ki bir kadeh şarap
ve güzel bir kadının diziyle
üzerinde sevdanın halk bayrağı
dalgalanan bir deniz köşesiyle
ufukları ağartır
bir pencere açarsın
her şeyin yok olduğu yerde
ve tepelerden taşlar yuvarlanır keyifle
kayıklara kadar
ve sokak fenerinin altında
bir köpek düşlere dalar
nâzım
senin küçük sokak çalgıcılarını gördüm
galata köprüsü üstünde
senden birkaç dize saklıydı
keman kutularının içinde
söylemeye izinli olduklarından başka bir dize
bulutlara bakarak bekliyorlardı
onları söyleyebilecekleri günü
(bazen bir keman nâzım
sıkılmış bir yumruk gibidir
ve sıkılmış yumruğun içinde
bir kanat gizlidir)
nâzım
grevci dok işçilerini gördüm
vinçler direkler şiirler arasında
çuvallar sandıklar güller arasında
ve büyük geminin yanında
bekleyen iki mavi ışık
demir almak üzereydi gemi
(kim bilir hangi yolculuğa?)
kavgaydı bu
sevdaydı bu
ve sen nâzım kaptanıydın
sınırlardan öteye yönelen bu yolculuğun
nâzım
biri çıkıyordu geminin merdiveninden
kafeste kanaryalarıyla
pabuçlarının bağları çözük
"günaydın" demesi gerekirken
"kırmızı" diyen biri
bir kadın ağlıyordu kapıda
balıkçı geçti kimsenin gözüne ilişmeden
saatinin içinde
tozlu camın altında
küçük bir balık bağırıyordu
sen duydun onu ben duydum
ve istedim ki
en karanlık sözcüğü vereyim de
apak olsun yeniden
direttim
bugünkü gibi
her zamanki gibi
hepimiz gibi
işte böyle, nâzım
ama sen nâzım
hangi zindandan
gecenin hangi köşesinden
hangi ölümden olursa olsun
gülümsüyorsun
dünyanın gülümseyişini koruyan
o masmavi gülümseyişinle
nâzım kardeşim
yoldaşımız bizim
merhaba nâzım
nâzım
sen bizi öyle çok sevdin
biz seni öyle çok sevdik ki
ön adınla çağırır herkes seni
herkes sen der sana
fransa da rusya da yunanistan da
aragon da nâzım
neruda da nâzım
ben de nâzım
özgürlük ki adlarından biridir senin
o senin en güzel adın
merhaba nâzım"
"nâzım kardeşim
mavi gözlü nâzım
mavi yüreğin
ve daha da mavi düşlerinle
sen ki karanlığa derin derin
baktığın zaman
en ufak bir kin duymadan
karanlığı bile mavileştirirsin
nâzım
sen ki bir kadeh şarap
ve güzel bir kadının diziyle
üzerinde sevdanın halk bayrağı
dalgalanan bir deniz köşesiyle
ufukları ağartır
bir pencere açarsın
her şeyin yok olduğu yerde
ve tepelerden taşlar yuvarlanır keyifle
kayıklara kadar
ve sokak fenerinin altında
bir köpek düşlere dalar
nâzım
senin küçük sokak çalgıcılarını gördüm
galata köprüsü üstünde
senden birkaç dize saklıydı
keman kutularının içinde
söylemeye izinli olduklarından başka bir dize
bulutlara bakarak bekliyorlardı
onları söyleyebilecekleri günü
(bazen bir keman nâzım
sıkılmış bir yumruk gibidir
ve sıkılmış yumruğun içinde
bir kanat gizlidir)
nâzım
grevci dok işçilerini gördüm
vinçler direkler şiirler arasında
çuvallar sandıklar güller arasında
ve büyük geminin yanında
bekleyen iki mavi ışık
demir almak üzereydi gemi
(kim bilir hangi yolculuğa?)
kavgaydı bu
sevdaydı bu
ve sen nâzım kaptanıydın
sınırlardan öteye yönelen bu yolculuğun
nâzım
biri çıkıyordu geminin merdiveninden
kafeste kanaryalarıyla
pabuçlarının bağları çözük
"günaydın" demesi gerekirken
"kırmızı" diyen biri
bir kadın ağlıyordu kapıda
balıkçı geçti kimsenin gözüne ilişmeden
saatinin içinde
tozlu camın altında
küçük bir balık bağırıyordu
sen duydun onu ben duydum
ve istedim ki
en karanlık sözcüğü vereyim de
apak olsun yeniden
direttim
bugünkü gibi
her zamanki gibi
hepimiz gibi
işte böyle, nâzım
ama sen nâzım
hangi zindandan
gecenin hangi köşesinden
hangi ölümden olursa olsun
gülümsüyorsun
dünyanın gülümseyişini koruyan
o masmavi gülümseyişinle
nâzım kardeşim
yoldaşımız bizim
merhaba nâzım
nâzım
sen bizi öyle çok sevdin
biz seni öyle çok sevdik ki
ön adınla çağırır herkes seni
herkes sen der sana
fransa da rusya da yunanistan da
aragon da nâzım
neruda da nâzım
ben de nâzım
özgürlük ki adlarından biridir senin
o senin en güzel adın
merhaba nâzım"
siyasi düşünceleri yüzüdnden ege adalarında sürgün olarak yaşamış, düşünce bazında nazım hikmete yakınlığıyla bilinen, 20. yüzyılın önemli şairi.
ayrıca nazım hikmet için "bir ad müzik ve evrene dönüşünce" adlı şiiri kaleme almıştır.
ayrıca nazım hikmet için "bir ad müzik ve evrene dönüşünce" adlı şiiri kaleme almıştır.
(bkz: empati)
"türkçe karakterli başlık açma" şeysinden sonra daha bi şahane olmuş, gerek moderasyonu, gerek yazarlarıyla en müthişinden bir sözlüktür.
elif şafak şaheseri.
"kimine kafi gelir bu ten sureti
böyle doğar, böyle sırlanır
kimine dar gelir bu ten sureti
hep arar,savrulur
kiminin imanı korkudur
"ve inne rabbeke leşediydülikaab"
kiminin imanı safi aşktır
"ve ma rabbüke bizalamin lilabiyd"
her kim ki aşk için, aşkla yaşar
aşkı arar, aşkla yanar
işbu vücud şehrinin
kapısını aralar"
"kimine kafi gelir bu ten sureti
böyle doğar, böyle sırlanır
kimine dar gelir bu ten sureti
hep arar,savrulur
kiminin imanı korkudur
"ve inne rabbeke leşediydülikaab"
kiminin imanı safi aşktır
"ve ma rabbüke bizalamin lilabiyd"
her kim ki aşk için, aşkla yaşar
aşkı arar, aşkla yanar
işbu vücud şehrinin
kapısını aralar"
sözlük serüvenine kaldığı yerden devam edecek user. buraların dutluk olduğu zamanları bilir.
kıravatlı şehir. sinestezik biri olarak "gri" rengi çağrıştırır bana.
türklere, bilhassa egelilere en fazla benzeyen millet.
deniz ismine sahip insanların başına gelebilecek hede.
fuşya kapağıyla güzel duygular uyandıran elif şafak romanı.
--------------------<spoiler>--------------------
bir taş nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi; çıkardığı tıp sesi akıntının ortaında kaybolur. ama bir de göle düşsün o taş. o taş var ya o taş, durgun suları savurur. taşın suya değdiği yerde bir halka peydah olur, halka tomurcuklanır; tomurcuk şekillenir, açar da açar; tomurcuk katmerlenir. nehir alışıktır karmaşaya, deli dolu akışa. atılan taşı içine alır, benimser, sindirir ve sonra da unutur kolaylıkla. gel gelelim göl hazır değildir böyle dalgalanmaya. tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, taa dibinden sarsmaya. göl, taşla buluştuktan sonra, bir daha ekisi gibi olmaz, olamaz
--------------------<spoiler>--------------------
--------------------<spoiler>--------------------
bir taş nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi; çıkardığı tıp sesi akıntının ortaında kaybolur. ama bir de göle düşsün o taş. o taş var ya o taş, durgun suları savurur. taşın suya değdiği yerde bir halka peydah olur, halka tomurcuklanır; tomurcuk şekillenir, açar da açar; tomurcuk katmerlenir. nehir alışıktır karmaşaya, deli dolu akışa. atılan taşı içine alır, benimser, sindirir ve sonra da unutur kolaylıkla. gel gelelim göl hazır değildir böyle dalgalanmaya. tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, taa dibinden sarsmaya. göl, taşla buluştuktan sonra, bir daha ekisi gibi olmaz, olamaz
--------------------<spoiler>--------------------
başarılı bir elif şafak romanı.
"kim gerçek yabancı -bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri olmayan mı?
...
isimlerin yabancı memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir -bazen bir nokta, bazen bir harf ya da vurgu. yabancının isminin başına gelenler pişmiş tavuğun olmasa da pişmiş ıspanağın başına gelenlere benzer -ana malzemeye yeni bir tat eklenmesine eklenmiştir de kalıpta gözle görülürür bir çekme olmuştur bu arada. yabancı işte ilk bu fireyi vermeyi öğrenir. yabancı bir ülkede yaşamanın birinci icabı inanın en aşina olduğu şeye, ismine yabancılaşmasıdır."
"kim gerçek yabancı -bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri olmayan mı?
...
isimlerin yabancı memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir -bazen bir nokta, bazen bir harf ya da vurgu. yabancının isminin başına gelenler pişmiş tavuğun olmasa da pişmiş ıspanağın başına gelenlere benzer -ana malzemeye yeni bir tat eklenmesine eklenmiştir de kalıpta gözle görülürür bir çekme olmuştur bu arada. yabancı işte ilk bu fireyi vermeyi öğrenir. yabancı bir ülkede yaşamanın birinci icabı inanın en aşina olduğu şeye, ismine yabancılaşmasıdır."
pezevenklik ifadesidir.
son kitabı aşkta yine döktürmüş üstat.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?