ardından insanın hayatındaki en sıkıntılı birkaç yılın başlayacağı dönem galiba. o güne kadar başarmak zorunda olunanların ne kadar da kolay olduğu anlaşılır. össyi kazanmak için çok çalışmak yeter, önünüze sunulacak şeyin ne olacağını şöyle böyle bilirsiniz. vizelere finallere çalışırken de ne yapmanız gerektiği aşağı yukarı bellidir. iş sadece çalışmaya kalır. ama mezun olduğunuz gün yatağınıza yattığınızda altınızdan zeminin kaydığını ve bir boşlukta, iradeniz harici yuvarlandığınız hissine kapılırsınız. bundan sonrasında ne yaparsanız ne olacağını kestirmek zordur, kimse size doğru adımın hangisi olduğunu da söyleyemez. eğer hala ne yapmak istediğinize tam karar vermediyseniz ve "bırak dağınık kalsın" diyebilen bir yapıda değilseniz uykular haram olur. kafada sürekli neler yapılabilir soruları dolaşır. gün içinde en az on tane farklı tasarı kurulur. yıllarca aşk için baktırılan fallar bu sefer işe odaklı baktırılır. bu ta ki gönlünüze uygun bir yol çizilene kadar devam eder ya da o yol hiç çizilmez, pes edilir ve hayattan bezilir. ikinci seçenek olursa hevesli gençlerin hevesini kursağında bırakmak görev bilinir. "ben de gençken senin gibi düşünürdüm ama zamanla o idealizm kalmıyor... ben yapamdım sen de yapamazsın...." kişi mezuniyetinin taze olduğu, o her etkiye açık zayıf döneminde bunu söyleyenlere kulak asmayıp kendi istediği yolda inatla devam etmelidir.
üniversiteyi bitirmek
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?