mühendislik bilimlerinin temelinde kabullenmeler vardır. termodinamiğin birinci yasası, enerjinin kayıpsız dönüşümünden bahsederken; termodinamiğin ikinci yasası, bunun mümkün olamayacağı; enerji dönüşümü sırasında tersinmezlik denilen kayıpların olacağını belirtir.
mühendislik bilimlerinde hesap yapabilmek için karşılaşılan problemle ilgili sınırlar belirlenip, ihmal edilecek büyüklükler sıfır olarak alınır. mesela; bir binanın çatısından bir kutu kolayı bırakalım. kola kutusu bulunduğu yükseklikten dolayı bir potansiyel enerjiye sahiptir ve termodinamiğin birinci yasasına göre yüksekliği azaldıkca bu potansiyel enerji; kinetik enerjiye dönüşecektir ve yüksekliğin sıfır olduğu yani yere çarptığı anda kinetik enerjisi en fazla olacaktır. termodinamiğin ikinci yasasına göre ise yükseklik azaldıkca potansiyel enerji kinetik enerjiye dönüşecektir fakat düşüş sırasında oluşan sürtünmeden ötürü kayıplar oluşacaktır. enerji kayıpları ortaya çıkacaktır. sürtünmeden dolayı ısı açığa çıkacaktır. mühendislik biliminde yukardaki problemle karşılaşıldığında sürtünme kuvveti ile ortaya çıkan ısı ihmal edilecektir. kolanın ısınmadığı varsayılacaktır.
eğer sistem sınırlarını belirlemezsek ve ortaya çıkan ısıyı ihmal etmezsek böyle bir problemi çözmek bizim için çok zor olacaktır. yani mikro hesaplarla uğraşamayız. bu fizikcilerin işidir. çünkü onlar daha mikro analizler yapmaktadırlar. mühendis ile bir fizikcinin arasındaki fark bundan kaynaklanmaktadır.
masaya konan bir fincanın zamanla soğuyacaktır. ama biz oda sıcaklığını artırırsak yani fincanın sıcaklığını 20 derece kabul edersek odanın sıcaklığını 30 dereceye çıkartırsak fincan ısınacaktır. ısı geçişi için sıcaklık farkının olması gerekmektedir. yani fıncandaki kahvenin ısınması için çılgın bir moleküle gerek yoktur.
olasılık hesapları tamamen kabullenmeler üzerine kurulmuştur. bir madeni para havaya atıldığı zaman sadece yazı veye tura gelebileceği kabul edilip buna göre hesaplar yapılır. bir zar atıldığı zaman hilesiz olduğu belirtilir yoksa atılan zarın her yüzünün altı olduğunu düşünürsek altı gelme ihtimali 1(yüzde yüz), diğer sayıların gelme ihtimali sıfırdır.
hesaplamarda kabullenme yapmayan tek güç tanrıdır. ilahi düzende var olan herşey bir denge üzerindedir. kaos sadece bizler için olmakla beraber kelebek etkisi denilen olay gerçek sayılacağı gibi, kaderci yaklaşımda da alın yazısı denilebilir.
bütün maddeler en düşük enerji seviyesinde olmak isterler. bunun içinde durmadan bir kaos yaratırlar yani düzene gelebilmek için kaos yaratırlar.
sonuçta biz de tuvalette yaptığımız bazı aktivitelerle hem kendi hemde dünyanın entropisini arttırarak binlerce kainat yaratıp binlerce kainatın yaşamına son verebiliriz ve bunun farkında bile olmayız.
fakat ne yaparsak yapalım ilahi adaletin hep tecelli eder.yani bir düzen üzerine kurulu olan bu dünyada bütün düzensizlikler aslaında düzeni oluşturabilmek için bir araçtan başka bir şey değildir.musluğun ucundaki damla yere düşmeden önce küre haline gelir v düşer. küre hali onun en düzenli olduğu haldir. oysa o hale gelene dek ve musluğun ucundan düşmeye başladığı anda düzensizlik yani kaos hakimdir.
sonuçta insan ne yaparsa yapsın ilahi bir varlık bu sistemin içinde bir şekil vericilik yapmaktadır yani allahın dediği olur.
tuvalette kainati yaratmak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?