türkiyenin modern yüzü tabiri insanların yüzünü buruşturan bir kinayedir bana göre. nerde gösterir bu yüz kendisini? samimi ifadeleri olmuş mudur? bakınca gerçekçi gelir mi kimi zaman? cevaplar yine bu çelişki dolu insan kalabalığında kaybolup gitmektedir.
"doğu ile batı iki kallavi kelime; anlamaktan ziyade anlamamaya yarayan. anlamları böylesine değişken, kapsamları bunca müphem olmakla beraber böylesine kesinkes kullanılabilen çok az kelime vardır.nerede başlar biri, nerede biter öteki bilinmemekle beraber, yönlerden medeniyetler türeten, medeniyetlerden hasımlar üreten bir harita asılı zihinlerimizin önyargı çivilerinde. doğuyu maneviyatın kalesi, batıyı maneviyattan yoksun ama teknolojik bakımdan ileri olanların penahı addetmek türk modernleşmesinin en eski, en köklü mutfak tariflerinden biridir. hep aynı tarifle pişire pişire hep aynı yemeği yemekteyiz senebesene. bu tarif, ne hikmettir ki, şarkiyatçılığın ürettiği doğu imgesiyle de pek güzel örtüşür. velhasıl, doğucu-maneviyatçı bir söylem, şarkiyatçı-ayrımcı bir söylemle bir de bakmışsınız ki kan kardeşi olmuş; aynı masada ekmek bölüp, aynı aşa bandırmak üzere. huntingtonun islamı öteleyen, berikileştiren medeniyetler çatışması tezinin doğuculuk adına kendini yalıtarak yücelten, yücelterek yekpareleştiren zihniyetten farkı yoktur, bir sonraki dönemece varıldığında. doğu-batı klişesi en çok statükoyu korumak isteyenlerin işine yaramıştır, bir de kadın hareketini dizginlemeye. geç kapitalist toplumlardaki kadınlara "başörtüsünün altında ezilmiş, köleleştirilmiş doğulu kadın" imgesini belleten, söz konusu coğrafyadaki kadınlara da "namusu önemsenmeyen, aile değerlerinden yoksun batılı kadın" masalını öğreten bu klişe, son tahlilde, sadece ve sadece her iki tarafın kadınlarına da aynı mesajı verir: "berikinin yerinde olmadığın için şükret haline!". genellemelere, hele hele kültürel-toplumsal-ülkesel genellemelere nasrettin hocanın "eskimiş aylar" fıkrasıyla yaklaşmak gerek. "eskimiş ayları kırpıp kırpıp yıldız yaptıkları" gibi bizim de bu klişeleri didikleyip pare pare etmemiz şart.
türkiyenin modern yüzü yok. modern makyajı var. gözündeki morlukları kapatmak, evliliğindeki mutsuzluğu perdelemek için dayak yediği gecenin sabahında sokağa çıkmadan evvel kat kat pudra kullanan bir kadın gibi. avuç avuç su ile yıkadığımızda, acılı ama bir o kadar mütebessim bir yüz çıkıyor makyajın altından. yarı tebessüm, yarı sızı."
elif şafak / med-cezir
türkiye nin modern yuzu
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?