tahminimce herhangi bir "dııt" sesinden fazlası değildir. ama karşı taraftan duyulmayan ses bir aşkın duvara fırlatılması kadar gürültülüdür. biliyorum, telefon aşk değildir ancak telefonun fırlatılma sebebi aşktır.
evet, olay karanlık bir kış gecesi, ya da herhangi bir mevsimin herhangi bir gecesi, kıskançlık adı verilen zombinin hortlamasıyla başlamıştır. karşı taraftaki sevgili saçmasapan bir nedenden dolayı kıskançlık tribine girmiş ve olmadık suçlamalarla, yeteri kadar alakasız nedenlerle kahramanımızı çıldırtmakta, ne kadar "hayır, yok öyle bir şey, bak saçmalıyorsun" dense de inanmamaktadır. velhasıl geyik uzar, uzar, uzar ve kahramanımızın sinirleri olabilecek en yüksek düzeye kadar sıçrar.(ay diyelim mesela)
işte o an konuşma sırası kahramanımıza gelir ancak konuşamayacak kadar gerilmiş, sinirleri harap olmuş bünyesi, bağırmaktan, çağırmaktan ve en sonunda bilinçsizce küfürlere başvurmaktan başka bir şey yapamamaktadır. oysa karşı taraf hala kendince haklı nedenlerle bir şeyler gevelemektedir.
kırılma noktası adını verdiğimiz o boş anda telefonun bir "no" düğmesi olduğu unutulur, çünkü o an her şey unutulmuştur. telefon herhangi bir f16yı bile kıskandıracak bir hızla havada uçmaya başlar.
işte onun infilak ettiği noktada çıkan ses tam olarak bir aşkın infilak etme sesidir, ve bu patlamaya sebep kişi, sadece bir "dııt" duyar. sadece bir "dııt"...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?