sari ve kirmizidan sonra en asil renk.
siyah
ruhumun renksizligi.
siyah: kesinlikle iyinin rengidir. renkleri yazmaya baslarken ilk sectigim renk olmayi hakedecek kadar saygidegerdir. ciddiyet, disiplin, irade ve fedakarligin rengidir. aslinda karanlikla kolkola olan bu renk iyi ile kotunun birbiri icine gecmis bir mozaigi gibidir. hangisi iyi hangisi kotu siz karar verirsiniz. beyazin yalanciliginin karsisinda dik bir durusu vardir. satanistlerin yahut metalcilerin siyahi sevmesi yada okan bayulgen yada bilmemkimin siyah giyinmesi siyahi siyah yapmaz. siyah onlar olmadan da vardi aslinda onemli olan da budur siyahi anlamak, siyaha kendi anlamlarini yukleyebilmek...
ic karartici,ic sikici renk.
kirmiziyla birlestiginde atesi,tutkuyu cagristiran ve baskinligi en az kirmizi kadar olan renk.
bir cilekes sarkisi.
beyaz bir rus beyaz bir rustur,uzun boylu ve atletikse yatarsin ve tatmin olursun. siyah bir latin de oyle..
sozlerinide yaziyim tam olsunn.
yorgunsun, hep hastasin
vaziyetin farkindasin
yalnizsin hep, mutlusun
belki de umarsiz, duyarsizsin
boyle gecmez anla, omrune yazik etme
kaybetme kendini, kendi rengini
bari sen solma, her yer siyah...
simsiyah yine her taraf
yanlis duzen, yanlis zaman
yitip giden bu umutlara bir ben miyim hep kan aglayan?
bazi seyler var, kayitsiz kalmaya gelmez, affetmez.
kactigin yerde hic olmaz belki derdine yanan...
farkinda olmak, uzulmek cozmeye yetmez herseyi
itiraz etmek, hesap sormak gerek bazen karanliga...
hic sabrin kalmasa bile (vazgecersen,kaybedersin)
hersey degisir birdenbire!
simsiyah yine her taraf
yanlis duzen, yanlis zaman
sonup giden bu isiklara tek ben miyim hep kan aglayan?
ahlaksiz, sahtekar, ziyankar onlar hep, duzenbazlar
inanma, soylenenler hep yalan
kaybetme kendini, kendi rengini
bari sen solma, yok olma!
sansin varken anla
bari sen anla!
simsiyah, her yer siyah...
vazgecersen kaybedersin, vazgecersen yitip gidersin
vazgecersen kaybedersin, vazgecersen solup gidersin...
yorgunsun, hep hastasin
vaziyetin farkindasin
yalnizsin hep, mutlusun
belki de umarsiz, duyarsizsin
boyle gecmez anla, omrune yazik etme
kaybetme kendini, kendi rengini
bari sen solma, her yer siyah...
simsiyah yine her taraf
yanlis duzen, yanlis zaman
yitip giden bu umutlara bir ben miyim hep kan aglayan?
bazi seyler var, kayitsiz kalmaya gelmez, affetmez.
kactigin yerde hic olmaz belki derdine yanan...
farkinda olmak, uzulmek cozmeye yetmez herseyi
itiraz etmek, hesap sormak gerek bazen karanliga...
hic sabrin kalmasa bile (vazgecersen,kaybedersin)
hersey degisir birdenbire!
simsiyah yine her taraf
yanlis duzen, yanlis zaman
sonup giden bu isiklara tek ben miyim hep kan aglayan?
ahlaksiz, sahtekar, ziyankar onlar hep, duzenbazlar
inanma, soylenenler hep yalan
kaybetme kendini, kendi rengini
bari sen solma, yok olma!
sansin varken anla
bari sen anla!
simsiyah, her yer siyah...
vazgecersen kaybedersin, vazgecersen yitip gidersin
vazgecersen kaybedersin, vazgecersen solup gidersin...
siyah hiçliğin ve mülkiyetsizliğin öyküleri. şair,yazar uğur özakıncı’nın öykü kitabının adı.
"ben bu hikayeleri, yoksulluğun ve umutsuzluğun hayatıma yalın kılıç daldığı günlerde yazdım...her şey ile hiçbir şey arasındaki farksızlığı anladığım, kendime sığındığım, aya bakmaktan korktuğum, zamanı unuttuğum, saçlarıma düğümler atıp dilimde kor demirler söndürdüğüm günlerde...bu hikayeleri yazdığım günlerde kedim dişi bir kedi bulabileceğini, kuşum kafesini açık unuttuğumu, sevgilim bu kitapta hiç aşk hikayesi yazmadığımı zannettikleri için beni terk etti. oysa kedim kısırlaştırıldığını, kuşum zaten hiç kafesi olmadığını, sevgilimse aşkın sadece yaşanabileceğini bilmiyordu...
senin iz sürmeyi sevdiğini düşünüyorum, bu yüzden bütün bir kitabın içine gizlediğim son hikayeyi bulabilmen için sana her hikayede küçük bir ipucu bıraktım. şimdi yıldızsız, haritasız, pusulasız ve rotasızsın...
gizli hikayeyi, öbür hikayelerdeki ipuçlarını yakaladığında, bunu sakın kimseye söyleme...
bu, seninle aramızda küçük bir sır olarak kalsın." diyor kitabının arka sayfasında.
okunmalı diyorum başka da birşey demiyorum.
"ben bu hikayeleri, yoksulluğun ve umutsuzluğun hayatıma yalın kılıç daldığı günlerde yazdım...her şey ile hiçbir şey arasındaki farksızlığı anladığım, kendime sığındığım, aya bakmaktan korktuğum, zamanı unuttuğum, saçlarıma düğümler atıp dilimde kor demirler söndürdüğüm günlerde...bu hikayeleri yazdığım günlerde kedim dişi bir kedi bulabileceğini, kuşum kafesini açık unuttuğumu, sevgilim bu kitapta hiç aşk hikayesi yazmadığımı zannettikleri için beni terk etti. oysa kedim kısırlaştırıldığını, kuşum zaten hiç kafesi olmadığını, sevgilimse aşkın sadece yaşanabileceğini bilmiyordu...
senin iz sürmeyi sevdiğini düşünüyorum, bu yüzden bütün bir kitabın içine gizlediğim son hikayeyi bulabilmen için sana her hikayede küçük bir ipucu bıraktım. şimdi yıldızsız, haritasız, pusulasız ve rotasızsın...
gizli hikayeyi, öbür hikayelerdeki ipuçlarını yakaladığında, bunu sakın kimseye söyleme...
bu, seninle aramızda küçük bir sır olarak kalsın." diyor kitabının arka sayfasında.
okunmalı diyorum başka da birşey demiyorum.
uğur özakıncı`nın hiçliğin ve mülkiyetsizliğin öyküleri olarak adlandırdığı bir öykü kitabı. birinci ipucu, birinci kapi, birinci nefes, ikinci renk, ucuncu oda, ucuncu sayfa, dorduncu anahtar, besinci olum, altinci pencere, birinci siir, yedinci korku, sekizinci kilit, ikinci siir, dokuzuncu esik, onuncu sarki, on birinci gece, on ikinci hikaye, on ucuncu yol, on dorduncu ruya, ucuncu ipucu isimli 20 ayrı öykü bulunan ve "hiç kimseye" diye başlayan kitap. "hic" "yok"tan iyidir ve "her yeni gunun bir oncekini cope postaladigi bu teknoloji ve uygar dunyada, sadece sozcuklerin henuz soylenmemis ve kadinlarin henuz orospulasmamis olanlarini aradim. her ikisini de henuz bulamamis olmam, belki yeteri kadar aramadigimdan, belki de hicbirini henuz hak etmedigimdendi." kitabın bazı bölümlerinden örnekler. aslında bir ipucu kitabıdır okunmalıdır..
sanal alemin vazgecilmez nicki
renk değildir. ışıksızlıktır.
bayadır sözlükte olan fakat entry yazmayan bilgiçlerimizdendi,ho$geldin demek için biraz geç kalınmı$ olsa da ho$gelmi$,ayrıca ithilquessir’in elime tutu$turduğu bıçak yuzunden bir nevi bıçak zoruyla tanı$tığım beni katil kapasitesinde gören insandır sanırım bir de kendisi.
beyaz ile birlikte beşiktaşın renklerini oluşturan renk...
alt şarkısı.
sözleri de işte burda:
hep arkada otururduk
hep yanlızken mutluyduk biz
sonra biraz da gurur vardı
yaklaşmazdık konuşmazdık
hep ayrı bir dünyadaydık
hep ordayken mutluyduk biz
sonra biraz da gurur vardı
yaklaşmazdık konuşmazdık
ve şimdi bir
duvar örülü
hiç yıkılmaz
aramızda
yaklaşmak zor
istesemde
biz yarattık
acıları
kaderimizi
biz yazdıkça
renklerle bir
siyah yaptık
sözleri de işte burda:
hep arkada otururduk
hep yanlızken mutluyduk biz
sonra biraz da gurur vardı
yaklaşmazdık konuşmazdık
hep ayrı bir dünyadaydık
hep ordayken mutluyduk biz
sonra biraz da gurur vardı
yaklaşmazdık konuşmazdık
ve şimdi bir
duvar örülü
hiç yıkılmaz
aramızda
yaklaşmak zor
istesemde
biz yarattık
acıları
kaderimizi
biz yazdıkça
renklerle bir
siyah yaptık
renk olarak kabul edilmeyen bir göz algısı.
ışık prizmasında kendine yer edinmemiş olan renktir. zira şahane bir olaymışcasına kendini her yerde belli etmez. son derece asil bi o kadar da mütevazıdır.
http://www.astrokaktus.com/digitalphotography/kamera/delovanje/prizma.gif
http://www.astrokaktus.com/digitalphotography/kamera/delovanje/prizma.gif
ilginç olan şey, her renk ışık karıştıgında ortaya çıkan renk beyaz, her renk boyayı karıştırdıgımızda ortaya çıkan renk siyahtır.
renk olmayan iki olgudan biridir. ne beyaz renktir, ne de siyah. isyanın ve kibrin simgesidir. soğuktur ama güzelleştirir, güçlü yapar. aslında yoktur. o olmadığı için sen varsındır. siyah ben varım diyenlerin varlık göstergesidir.
vücüdü saklamaz! aksine ortaya çıkarır.
ölümün izidir ; var olan en büyük gerçekliğin şahididir.
vücüdü saklamaz! aksine ortaya çıkarır.
ölümün izidir ; var olan en büyük gerçekliğin şahididir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?