sitem

darth sidious
bedri rahmi eyuboglu’nun en sevdigim siirlerinden biridir.

önde zeytin ağaçları arkasında yar
sene 1946
mevsim
sonbahar
önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
dalları neyleyim
yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
yar yar... seni karasaplı bıçak gibi sineme sapladılar
değirmen misali döner başım
sevda değil bu bir hışım
gel gör beni darmadağın
tel tel çözülüp kalmışım
yar yar... canımın çekirdeğinde diken
gözümün bebeğinde sitem var
muque
kuvvetmira elemanlarından enfes bir $arkı.

ilk molami askta verdim bende çok temizdim ancak(suss)
verilen her bir sözde yenik düstüm kaderime
hayaller kurdum sadece senle ilgiliydi..
bir iki göremedim ve sonra reddedildim.
sakin ol hayat..lütfen üstüme gelme bu kadar sende..

yiprandim..bak artik sende inan çakma kadere..
mutluluklar aleminde yanliz basima küfrederdimm
belki bir geceydim günes dogsun beklerimm(burdaa)
satirlarimla yarina yardim ettim..
ancak kaybetmis kaderim..
gözlerim uzun bi gecenin bekçisiymis oysa..
galibim huzuruna o mis kokan,
hayati bembeyaz yarina, densiz çocuga hasrettimm..(evet)
çabamla geldim,özlemimle bekledim,molami simdi verdim..
rap de saglik olsun her zaman..
kaliplarindi yalan olan.
hayallerimdi kafa tutan..
sasmak y.o.k. rotamdan..rodoslar adina sabrettim..

mozole

ilk kural bu yoldasinda..derin bir
okyanusta..batsin !?..karisti..
rap diyarin bedene çok..alisti..
ilk molanda..ilk yudum suyumdu..
son bakistii (soon)..ölüm yakisti
maskene..o maskenini içinde gülen o
surete ki suretinde nefretin yazilmiss..
kimin sinirlerinde ..korkular kazinmiss???
kinle yansimanda..yurgun suratim..
hep asilmis bak taakatim kalmadi bu yolda..
bu ilk durak molamda..çok küçük bi tenefüs ihtiyaci..
tuhaf aci..muhaf metodlarinda..sakli sancim..
ve kervanin saraylarinda..tek göz odama izdivacimm..
kiraya layik evreninde mesafeler hurafe
ve mecburum ki
yanliz tek selametimle..
tek bi basina..rap emanetimle..
dilimde molama..paydos ettimm..izninizle..

raffine

uzun yolumun ince çizgisinde..
ilk molami aldim..
akti günler..
ardi ardina..verilen zamanla kaldim..
takmadim ki …!? yagli ekmemigime..balimi çaldim..
kolumu kurdu içime attim
sarhos kaderi alttan aldim..
kible sasmiss.
çogu zinne fitne bulasmis..
sonuçtan mikrofon yapismis..
kosarmis rapine..öylece..suçlu kimdir??
ey felekk uçurumundan biri düserse..
ilk adimindan simdiye..
degistiler kahpelik var..
tepeden bakislara kalkan ettigim semsiyem delindi..
öyle böyle geçti yillar..
söyle bir birin rapinle..
sinsilikle bagdasan..mantik dostuluklarina..boyun
eymemeliydim…

zet

yeni bir sayfa açtim..yirtilan her birinin öfkesiyle..
yürümem artik
nasir tuttu ayaklarim..
aylardan kasim.
sert olmak istedim, varsin olmasin nazim..
kalbimi kirar kirik parçalarla fikrimi kazirim hanim..
canim canimi yakmaz..
toparlar dostlarimm..
kanatlarımı kaybettim bu günlerde..
uçamaz oldum..uçmaktan korkarim..
19uma sigindim..kayittayimm..

-ses bir kii- (sago)

içimde yaldizli ayna var..
kalemim savsak yazar..
duygularima anlatamam etrafimdaki kafalar çok dar
yüregim kapini çalar..bileklerin kanar..
sonraki molaya ne kadar var??
karli günlerin bugulu camlarini kim kirar??
gözlerimi kisar bakarim,ben ararim..
hediyeler verildi çocukluguma..
simdi topuklarim islanir yürüyüs yolunda..

(bkz: mozole)
(bkz: rafine)
(bkz: zet)


nerobianco
ceza tarafıdan seslendirilen polis filmi soundtrack’ı ;

kimse bilmez ki neye ne için ne kadar vakit var
istesen de sırası yok ki ölümü ölmez sanan yar
neler için harcarsın ömrünü neler için akar gider
arkada kalana mı üzülürsün bence gidende çok beter

mecbur kalıp yaptığın hatalar mı sana kaldı kâr
dönüp baktığında verdiğin zarar elbet bir yerden patlar
sıranı beklerken büyür şans beynindeki bir ur gibi
hayat bazen de tatlı bir güzele yapılmış kur gibi

bilmeceleri tek tek çöz yorgun olan bir çift göz
üzgün olan her bir kimse düzgün olan hiç iş yok
farkına var doğru sensin essin daim rüzgarın
öyle çok yorulmuşsun ki saplanmış sanki bir ok

senin işini senden daha iyi yaptığını sananlar
vardır elbet bazen sende kendini en iyi sanırsın
zaten sınırlar çizilmiştir çoktan buna inanırsın
mecbur kalınca denize düşmeden de yılana sarılırsın

en son aldığın sayfaya ilk yazdığın sözler bunlar
sende bu defter gibiydin önceden beyaz ve tertemiz
şimdi bir müsvedde gibi hissetmektesin silmek imkansız
birçok şey ve sen aynı bu kalem gibi oldun gün be gün

aynı bir kalem gibi tükenip bitecek her ömür
ve geriye kalansa tahta sıraya kazılı ismimiz olur belki
anlatılacak çok şey var paylaşılacak çok şey vardı
fakat kaldı senle hepsi artık çok geç zaman geçti

gerçeklerden kaçtıkça gerçeğinde vardın farkına
üçüncü gözün açıldı ve beyninde kopar fırtına
ben hep karanlık yerlerdeydim yalnız başıma
şu an aydınlık önünde ama korkun aydınlıktan da fazla

niçin yazmaya başladığımı hatırlamıyorum
bir gün birleşti kağıt kalem ve ben
o gün bu gündür yazıyorum bu gün o gün olsa keşke
zaman bir geriye dönse şöyle vicdanda ki azapta kalmazdı
kader bu böyle yazılmış.
zipirinsan
ferdi tayfur’un en sevdiğim şarkısı. sözlerini de yazalım:

seninle bir yuvamız olsun isterdim
ömrüm kollarında geçsin isterdim
senden başkasını nasıl severdim
sen beni bir türlü anlamıyorsun

ben seni sevdim diye sitem mi ediyorsun
ben seni sevdim diye benden kaçıyorsun
söyle vefasız söyle nedir bu halin
söyle sen kendini ne sanıyorsun
edebiyatkerhanesi
naz etmenin hisli versiyonu. değerli olana duyulur. ve duymak sadece işitmek değildir. sitem duyulan bir şeydir, edilen, edeni olan bir his refleksidir. başa dönüyoruz şimdi: naz etmek gibidir. çünkü sevilen ile seven, değer veren ile değerli olan arasında vuku bulur. güzeldir.

şu an ben de bi sitem içindeyim ve sözlüğe sitem ediyorum; zira birkaç entry girerek yazar olmak ucu açık bir şey. ki, birkaç kaçtır? sorusu ortaya çıkar.
fergadan
ahmet günbay yıldız ın bir romanı.
bu güne kadar yüzbinlerce okura ulaşan bu roman, bir çok genç kızın içine düştüğü açmazı göz önüne sermektedir. bu öyle bir açmaz ki, etrafında cazibe ve özentilerden oluşan tuzaklarla dolu. açmazdaki genç kızlar ise bizim insanlarımız.usta yazar ahmet günbay yıldız, bu eseri ile insanımızın içinde bulunduğu şartları sebeb-sonuç ilişkileri içinde çok boyutlu işlerken, çözümü de gösteriyor.
goetica
candan erçetin in bir şarkısıdır.sözleri:

beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
sense besleyerek yalnızlığını
kabul ediyormuşsun aldattığını

beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
tek tek anlayarak hatalarımı
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı

işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim
melankomik
sevdiğiniz insandan aynı zamanda nefret de ettiğinizi size farkettirebilecek olan tuhaf bir his.. eğer onun için ölmeyi göze alabilecek kadar çok seviyorsanız, nefretinizde onu öldürmek isteyecek kadar büyük olacaktır.. korkutmasın sizi.
zerkalo
insanoğlunun bazen prensip sahibi bir başçavuşa, bazen karbonatlı da olsa ince belli bardakla sunulmuş bir yudum çayın olmayışına, bazen içinde bulunduğu duruma kızıp dünyanın uydusunun güneşten alıp dünyaya yansıttığı ışığa olan serzenişidir.

şöyledir;

bileklerimizi morartmış yeni alman kelepçeleri,
otobüsün kaloriferleri bozuldu kaman’dan sonra
sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
başımızda perensip sahibi bir başçavuş.
niğde üzerinden adana cezaevine gidiyoruz...

bi sen eksiktin ayışığı
gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!

can yücel

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol