seni düşünürken;
önce bir yıldırım çaktı yüksek dağların karlı zirvelerinde. sonra gök gürledi; ürperdim, yorganın altına saklandım, küçükken yaptığım gibi. gök gürültüsü paramparça etmişken bendeki gururu bir yağmur çiselemeye başladı; bir yağmur ki alev alev düştü toprağa. toprak bile isyan etti ama bu yangına, ben mutluydum.
seni düşünürken bir yıldız kaydı gökyüzünde. dilek tuttum, sevindim, el çırptım. seni düşünürken tuttuğum dilekler hep sendin. en arabesk şarkılarda nasıl anlatıyorlarsa seni, ve nasıl arzuluyorlarsa, ben de öyle anlattım herkese seni, sana dair dileklerimi: mutlu olsun diyordum.
seni düşünürken diğer düşüncelerimin ne kadar anlamsız olduğunu öğrendim. hayatın kaynağına dair filozofların çözümediği bütün problemleri seni düşünürken çözdüm. izafiyet teorisini çok benimsedim: senin yanımda olabilme ihtimalini hatırlatıyordu bana.
seni düşünürken gece hükmediyordu dünyaya. benimse benliğimde cennete has bir aydınlık... sen vardın.
seni düşünürken, biliyorum, sen beni düşünmüyordun. uykunun en tatlı mevsiminde, (senin uykun ne de güzeldir, bilirim.), ait olduğun memleketini seyretmektesin. övülüp duran huriler kıskanmaktalar senin uykunu. sırça köşklerde senin gelip güzelliğin anlamını göstermeni beklemekteler.
seni düşünürken sadece seni düşünürüm. ayıptır bilirim, ama ölen çocuklar bile çıkarlar zihnimden. hayır, unutmuş değilim onları, fakat seni düşününce onların da kurtulacağını zanneder dururum nedense.
seni düşünürken ben hep seni düşünürüm. dünyam da sen olursun, cennetim sen. ve ben bu anlık huzuru hiç kaybetmemek için hep seni düşünürüm.
ben hep seni düşünürüm...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?