şems i tebrizi nin kırk kuralı

0 /
soluk benizli zenci
40-aşksız geçen bir ömür, beyhude yaşanmıştır. “acaba ilahî aşk peşinde mi koşmalıyım; yoksa dünyevi, semavi ya da cismani?” diye sorma! ayrımlar ayrımları doğurur. aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. başlı başına bir dünyadır aşk. ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır; hasretinde.
soluk benizli zenci
39-noktalar sürekli değişse de, bütün aynıdır. bu dünyadan giden her hırsız için, bir hırsız daha doğar. ölen her dürüst insanın yerini, bir dürüst insan alır. hembütün hiçbir zaman bozulmaz. her şey yerli yerinde kalır; merkezinde… hem de bir günden bir güne, hiçbir şey aynı olmaz. ölen her sûfi için bir sûfi daha doğar.

soluk benizli zenci
38-”yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık! her an, her nefeste yenilenmeli. yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.

soluk benizli zenci
37-allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. o kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.

soluk benizli zenci
36-hileden, desiseden endişe etme. eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, allah da onlara tuzak kuruyordur. çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. bu sistem karşılıklar esasına göre işler. ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. o’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. sen sadece buna inan!

soluk benizli zenci
35-şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. mümin, içindeki münkirle tanışmalı; allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla… insan-ı kâmil mertebesine varana kadar, gıdım gıdım ilerler kişi. ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

soluk benizli zenci
34-hakk’a teslimiyet, ne zayıflık ne edilgenlik demektir. tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.

soluk benizli zenci
33-bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen “hiç” ol! menzilin yokluk olsun. insanın çömlekten farkı olmamalı. nasıl ki çömleği tutan; dışındaki biçim değil, içinde ki boşluk ise; insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.

soluk benizli zenci
32-aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. bilhassa putlardan uzak dur, dost. ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. inancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!

soluk benizli zenci
31-hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise -ne yazık ki- daha da sertleşerek çıkar.

soluk benizli zenci
30-hakiki sûfi öyle biridir ki; başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. sûfi kusur görmez, kusur örter.

soluk benizli zenci
29-kader; hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. bu sebepten, “ne yapalım, kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. kader; yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. öyleyse ne hayatının hakimisin ne de hayat karşısında çaresizsin.

soluk benizli zenci
28-geçmiş; zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. sûfi daima şu anın hakikatini yaşar.
soluk benizli zenci
27-şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır; şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. senin gönlün değişirse dünya değişir.

soluk benizli zenci
26-kainat yekvücud, tek varlıktır. herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma. unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.

soluk benizli zenci
25-cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. ikisi de şu anda burada mevcut. ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.

soluk benizli zenci
24-madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi; attığı her adımda allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. insan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

soluk benizli zenci
23-yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. aşırılıklardan uzak dur. sûfi ne ifrattadır ne tefritte. sûfi daima orta yerde…

soluk benizli zenci
22-hakiki allah aşığı, bir meyhaneye girdi mi, orası ona namazgah olur. ama bekri, aynı namazgaha girdimi, orası ona meyhane olur. şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan; suret ile yaftalar değil.

soluk benizli zenci
21-hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. şayet allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.

0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol