(bkz: jean paul sartre)
(bkz: aramaya inanmak)
şartre
sartre
sartre , unutulmazlar arasinda yerini aldi... bazi dusunurler vardir. yeni dogrular icin onlarin yanlislarindan hareket etmelisinizdir. sartre bana gore boyle bir dusunurdu.
sartre ’in onemi dusuncelerinin gercekliginden mi geliyor. dogrusu bunu irdelemek, bir felsefe meraklisi olarak haddimi asmak olur. ancak su bir gercek ki, o “insan” uzerine dusunmustur. hem de cok kapsamli bir bicimde.
henuz 600 sayfayi asan temel yapitinin dilimize cevrilmedigini de parantez icinde belirtmeliyim.
bir eylem adami olarak sartre cok elestirilmistir. ihanet suclamalarina hedef olmustur.
onunla yapilan bir soylesiden kisa bir alinti.
ikinci dunya savasi sonrasinda, deneme, roman ve oyunlarinizda varolusculuk felsefesini savundugunuz siralarda parisin asirici ortaminda bir cok bohem sarkiciya, oyuncuya, muzikciye, dansoze, siyasal eylemlere, gazetecilere ve ogrencilere onderlik ettiginiz ileri suruldu. bu konuda ne dersiniz?
o donemde kimi orkestralarda calisan , gencler eserlerimi begenmisler. sonradan bu olgu kisisel felsefemle ilgili sanildi. iste bu kadar. ne var ki, beni amerikan pxlerinden tutunuz da kareli gomlek giyen genclere varincaya kadar tum genc kusaktan sorumlu tuttular. sacmaligin ta kendisiydi bu.
o donemde fransada sik sik karsilasilan kendine kiymalarda sizin "keder" ve "umutsuzluk" felsefesinin etkileri yok muydu?
olabilir. bu konuda benimle ilgili bircok soylenti cikti, yazilar yayimlandi. halkin kizginligina, "iki tarafli hain" olusum yol aciyordu: bir kentsoylu oldugum halde kentsoylulugu yeriyor, yasli olmama karsin genellikle genclerle iliski kuruyordum. evet, genclerle iyi geciniyorum; asil cevremi. onlar olusturuyor cunku. kirk yaslarindakiler ise, gencliklerinde benden yana olmus bulunsalar bile, artik tutmuyorlar beni. iste boylelikle iki kez hain sayiliyorum. hem kusaklar catismasinda, hem de sinif catismasinda... 1945 kusagi kendilerine ihanet ettigim kanisinda, cunku beni "letre et le nant - varlik ve hiclik"ile, "la nausé - bunalti"ile taniyor. marksist dusunceler one surmeden onceki beni... o doneme kadar marksizm beni ilgilendirmemisti. genctim, varlikli bir aileden geliyordum. gereksinmelere, calisma zorunluluklarina kapilmadan dunyayi elde ediverecegimi saniyordum.
ekim1976-milliyet sanat
benim acimdan sartre durusu ve tutarliligi ile kalici oldu. bir de gercek bir entelektuel olmasiyla kalitini turkce okuyan biri olarak degerlendirmek olanaksiz. ancak eylemine bakmak ta cok sey ifade ediyor.
1931-45 yillari arasinda lise ogretmenligi yapti.
1939 da askere alindi.
1940 yilinda , 1 yil esaret donemi yasadi.
1944 kendini butunuyle yazarliga vermek icin ogretmenlikten ayrildi.
ikinci dunya savasindan sonra toplumsal sorumluluk duygusu artti. sol egilimleri guclendi.
inanmis bir ucuncu dunyaci oldu.(soguk savas doneminde bati ve sovyet bloklari disinda yer alan bir konum)
1950 sovyet toplama kamplarini kinadi.
1956 macaristan isgali komunistlerle yolunu ayirdi
“temps modernes” degisinde somurgecilige karsi cikti.
cezayir savasi’na karsi cikan “121 ler manifestosu”nu imzaladi.
“bir davaya baglanmak bir soz degil , bir eylemdir” ilkesine uyarak sik sik sokak gosterilerine ve devrimci eylemlere katildi.
evlilik kurumuna sicak bakmiyordu. ancak 1929 da tanistigi arkadasi simon de beavoire ile yasam boyu (51 yil) suren bir iliskisi oldu.
sartre 1960’dan 1971’ e kadar gustave flaubert ile ilgili 4 ciltlik incelemesi “flaubert” uzerine calisti. ilk iki cilt 2 bin sayfayi asiyordu.
amaci marx’ in tarih ve sinif kavrami , bir yandan freud’ un insan ruhunun bilinmeyen yanlarini irdeleyen psykanalitik cozumlemeleri araciligi ile, flaubert’in butunsel yasam oykusunu sunmakti. (1972’de 3,cilt yayinlandi.- ailenin budalaligi)
onun felsefesi neydi; bunalti.. ozgurluk... kotumserlik...baskaldiris....idealizm...usdisicilik...ya da sacmalik...
varolusumuzu secimlerimizin olusturdugunu soylemiyor muydu? yaniti siz vereceksiniz.
onun insani; alabildigine ozgur, bir o kadar da sorumluydu...
cenazesine 25.000 kisi katildi.
sartre , unutulmazlar arasinda yerini aldi... bazi dusunurler vardir. yeni dogrular icin onlarin yanlislarindan hareket etmelisinizdir. sartre bana gore boyle bir dusunurdu.
sartre ’in onemi dusuncelerinin gercekliginden mi geliyor. dogrusu bunu irdelemek, bir felsefe meraklisi olarak haddimi asmak olur. ancak su bir gercek ki, o “insan” uzerine dusunmustur. hem de cok kapsamli bir bicimde.
henuz 600 sayfayi asan temel yapitinin dilimize cevrilmedigini de parantez icinde belirtmeliyim.
bir eylem adami olarak sartre cok elestirilmistir. ihanet suclamalarina hedef olmustur.
onunla yapilan bir soylesiden kisa bir alinti.
ikinci dunya savasi sonrasinda, deneme, roman ve oyunlarinizda varolusculuk felsefesini savundugunuz siralarda parisin asirici ortaminda bir cok bohem sarkiciya, oyuncuya, muzikciye, dansoze, siyasal eylemlere, gazetecilere ve ogrencilere onderlik ettiginiz ileri suruldu. bu konuda ne dersiniz?
o donemde kimi orkestralarda calisan , gencler eserlerimi begenmisler. sonradan bu olgu kisisel felsefemle ilgili sanildi. iste bu kadar. ne var ki, beni amerikan pxlerinden tutunuz da kareli gomlek giyen genclere varincaya kadar tum genc kusaktan sorumlu tuttular. sacmaligin ta kendisiydi bu.
o donemde fransada sik sik karsilasilan kendine kiymalarda sizin "keder" ve "umutsuzluk" felsefesinin etkileri yok muydu?
olabilir. bu konuda benimle ilgili bircok soylenti cikti, yazilar yayimlandi. halkin kizginligina, "iki tarafli hain" olusum yol aciyordu: bir kentsoylu oldugum halde kentsoylulugu yeriyor, yasli olmama karsin genellikle genclerle iliski kuruyordum. evet, genclerle iyi geciniyorum; asil cevremi. onlar olusturuyor cunku. kirk yaslarindakiler ise, gencliklerinde benden yana olmus bulunsalar bile, artik tutmuyorlar beni. iste boylelikle iki kez hain sayiliyorum. hem kusaklar catismasinda, hem de sinif catismasinda... 1945 kusagi kendilerine ihanet ettigim kanisinda, cunku beni "letre et le nant - varlik ve hiclik"ile, "la nausé - bunalti"ile taniyor. marksist dusunceler one surmeden onceki beni... o doneme kadar marksizm beni ilgilendirmemisti. genctim, varlikli bir aileden geliyordum. gereksinmelere, calisma zorunluluklarina kapilmadan dunyayi elde ediverecegimi saniyordum.
ekim1976-milliyet sanat
benim acimdan sartre durusu ve tutarliligi ile kalici oldu. bir de gercek bir entelektuel olmasiyla kalitini turkce okuyan biri olarak degerlendirmek olanaksiz. ancak eylemine bakmak ta cok sey ifade ediyor.
1931-45 yillari arasinda lise ogretmenligi yapti.
1939 da askere alindi.
1940 yilinda , 1 yil esaret donemi yasadi.
1944 kendini butunuyle yazarliga vermek icin ogretmenlikten ayrildi.
ikinci dunya savasindan sonra toplumsal sorumluluk duygusu artti. sol egilimleri guclendi.
inanmis bir ucuncu dunyaci oldu.(soguk savas doneminde bati ve sovyet bloklari disinda yer alan bir konum)
1950 sovyet toplama kamplarini kinadi.
1956 macaristan isgali komunistlerle yolunu ayirdi
“temps modernes” degisinde somurgecilige karsi cikti.
cezayir savasi’na karsi cikan “121 ler manifestosu”nu imzaladi.
“bir davaya baglanmak bir soz degil , bir eylemdir” ilkesine uyarak sik sik sokak gosterilerine ve devrimci eylemlere katildi.
evlilik kurumuna sicak bakmiyordu. ancak 1929 da tanistigi arkadasi simon de beavoire ile yasam boyu (51 yil) suren bir iliskisi oldu.
sartre 1960’dan 1971’ e kadar gustave flaubert ile ilgili 4 ciltlik incelemesi “flaubert” uzerine calisti. ilk iki cilt 2 bin sayfayi asiyordu.
amaci marx’ in tarih ve sinif kavrami , bir yandan freud’ un insan ruhunun bilinmeyen yanlarini irdeleyen psykanalitik cozumlemeleri araciligi ile, flaubert’in butunsel yasam oykusunu sunmakti. (1972’de 3,cilt yayinlandi.- ailenin budalaligi)
onun felsefesi neydi; bunalti.. ozgurluk... kotumserlik...baskaldiris....idealizm...usdisicilik...ya da sacmalik...
varolusumuzu secimlerimizin olusturdugunu soylemiyor muydu? yaniti siz vereceksiniz.
onun insani; alabildigine ozgur, bir o kadar da sorumluydu...
cenazesine 25.000 kisi katildi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?