ahmet hamdi tanpınar ’ın bir romanının adıdır.
saatleri ayarlama enstitüsü
tanzimat döneminde batıdan esinlenileceğine taklit edilen ve ülkeye uymayan kurumlarla alay eden hiciv romanı. dönemin eleştirisini ilginç bir şekilde yaparken çok akıcı olmayan dili romanı sıkıcılaştırmaktadır.
ironilerin efendisi pek bir güzel eserdir.
lise zoruyla okutulmasına rağmen keyif veren nadir romanlardandır. döneme göre ince, şimdiki zaman için daha bir gözümüze gözümüze sokulan ironik espriler barındırır.
kitaba adını veren kurum ise, herkesin saatinin doğru olmasını sağlamak, kişileri saatlere uydurmak, uymayanları uyarmak amaçlı yaratılmıştır. saati yanlış olanlardan cüzi bir ceza kesilir, falan.
kitaba adını veren kurum ise, herkesin saatinin doğru olmasını sağlamak, kişileri saatlere uydurmak, uymayanları uyarmak amaçlı yaratılmıştır. saati yanlış olanlardan cüzi bir ceza kesilir, falan.
gençken yapılacak 100 şey listesinin 16. maddesinde de geçen enstitü.
bu replik bana her daim bond filmlerini hatırlatır...
saatlerimizi ayarlayalım ,bundan sonra senkronize takılalım...
saatlerimizi ayarlayalım ,bundan sonra senkronize takılalım...
(bkz: şeyh ahmet zamani efendi)
–spoiler–
salim bey şahsiyetsiz ve üstelik her şeyde hasis bir insandı. üstelik karısını da sevmiyordu. sevgi dediği şey, hakikatte musallat bir fikirdi. o ancak elde etmekten hoşlanan insandı. bir de kaybedeceğini anladığı zaman sevebilirdi.
ayrıca tuhaf bir izzetinefis anlayışı vardı. bütün şahsiyetsizler gibi o da etrafıyla ve etrafında yaşıyordu.(etraf ve arkadaşlarım ne der korkusuyla…)
–spoiler–
–spoiler–
hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi, kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz. ekrem kütüphane dolusu kitapları okuyarak nevzat hanım’a aşık olmağa hazırlanmıştı. fakat bu hazırlıkla, onun hayatımızda aldığı şekil her zaman birbirini tutmuyor. ekrem bey bir estetiğin en olgun örneğini bulduğunu sandığı bir yerde üçüzlü bir cinayetle karşılaştı.
–spoiler–
–spoiler–
diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. ileride sık sık adı geçecek olan rahmetli hocam muvakkit nuri efendi tasavvuftan bahsederken ” her şeyin zıddıyla maruf ve mümkün olduğunu” söylerdi.
–spoiler–
salim bey şahsiyetsiz ve üstelik her şeyde hasis bir insandı. üstelik karısını da sevmiyordu. sevgi dediği şey, hakikatte musallat bir fikirdi. o ancak elde etmekten hoşlanan insandı. bir de kaybedeceğini anladığı zaman sevebilirdi.
ayrıca tuhaf bir izzetinefis anlayışı vardı. bütün şahsiyetsizler gibi o da etrafıyla ve etrafında yaşıyordu.(etraf ve arkadaşlarım ne der korkusuyla…)
–spoiler–
–spoiler–
hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi, kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz. ekrem kütüphane dolusu kitapları okuyarak nevzat hanım’a aşık olmağa hazırlanmıştı. fakat bu hazırlıkla, onun hayatımızda aldığı şekil her zaman birbirini tutmuyor. ekrem bey bir estetiğin en olgun örneğini bulduğunu sandığı bir yerde üçüzlü bir cinayetle karşılaştı.
–spoiler–
–spoiler–
diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. ileride sık sık adı geçecek olan rahmetli hocam muvakkit nuri efendi tasavvuftan bahsederken ” her şeyin zıddıyla maruf ve mümkün olduğunu” söylerdi.
–spoiler–
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?