şu sıralarda bir son dakika haberi:
kendisine ispanyada ayakkabı fırlatılmış.
recep tayyip erdoğan
abdestli cenabet.
r.t.erdoğan’ın oğlunun bim marketleri satın aldığını ve buralarda ilaç
satacağı iddia ediliyor.
bildiğimiz gibi 2-3 yıl öncesi itibariyle bim marketleri bu kadar
yoğun değildi. bugün 30 bin nüfuslu küçük bir ilçede bile 6-7
bazılarında 8-9 şubesi olan bim marketleri, bu ilaç paradigmasının
uzantısı olarak çoğaltılması işlemi şuurlu şekilde gerçekleşti.
bildiğimiz gibi cüneyt zapsu denen biri bim hisselerini sattı ve bu
satış akabinde en büyük payı sayın başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
hani şu 26 yaşında 13 tane şirketin ceo sunu yapabilecek beceri ve
kapasite(!)deki oğlu... ve bunun diğer temelleri hükümet ile eczacılar
arasında bir ay öncesinde yaklaşık 2000 kalem ilaç üzerinde fiyat
anlaşmazlığı yüzünden çıkan sonuçta atıldı.
velhasıl artık sgk ile anlaşma yapmayan eczaneler; ki bugün itibariyle
bunların yüzdelik oranı bir hayli fazla; başta kamu çalışanları olmak
üzere muhtelif sosyal sağlık güvencesi altındaki vatandaşlara ilaç
satışı yapamayacaklar. dolayısıyla ilacı yüzde yirmi katkı payı
ödeyerek alan vatandaş; ilacını hükümetin veya özelde sgk’nın anlaşma
yaptığı bim marketlerinden alacak...
tabi bunun arkasında çok gizli entrikalar da var. bu girişim; yaklaşık
3 ay öncesi dışarıdan ithal edilen domuz gribi aşısı alımına karşı
tayyip erdoğan’ın resti ve rövanşıdır. bildiğimiz gibi domuz gribi
aşısı alımında başbakanın teklif ettiği ilaç ve dağıtım firması
ihaleyi alamamış, başbakan’da kibri ve öfkesinin esiri olarak ’ben aşı
olmayacağım’ diyerek kendi istediği ilaç firmasının alamadığı bu rantı
sabote etmiştir.
satacağı iddia ediliyor.
bildiğimiz gibi 2-3 yıl öncesi itibariyle bim marketleri bu kadar
yoğun değildi. bugün 30 bin nüfuslu küçük bir ilçede bile 6-7
bazılarında 8-9 şubesi olan bim marketleri, bu ilaç paradigmasının
uzantısı olarak çoğaltılması işlemi şuurlu şekilde gerçekleşti.
bildiğimiz gibi cüneyt zapsu denen biri bim hisselerini sattı ve bu
satış akabinde en büyük payı sayın başbakanın 28 yaşındaki oğlu aldı.
hani şu 26 yaşında 13 tane şirketin ceo sunu yapabilecek beceri ve
kapasite(!)deki oğlu... ve bunun diğer temelleri hükümet ile eczacılar
arasında bir ay öncesinde yaklaşık 2000 kalem ilaç üzerinde fiyat
anlaşmazlığı yüzünden çıkan sonuçta atıldı.
velhasıl artık sgk ile anlaşma yapmayan eczaneler; ki bugün itibariyle
bunların yüzdelik oranı bir hayli fazla; başta kamu çalışanları olmak
üzere muhtelif sosyal sağlık güvencesi altındaki vatandaşlara ilaç
satışı yapamayacaklar. dolayısıyla ilacı yüzde yirmi katkı payı
ödeyerek alan vatandaş; ilacını hükümetin veya özelde sgk’nın anlaşma
yaptığı bim marketlerinden alacak...
tabi bunun arkasında çok gizli entrikalar da var. bu girişim; yaklaşık
3 ay öncesi dışarıdan ithal edilen domuz gribi aşısı alımına karşı
tayyip erdoğan’ın resti ve rövanşıdır. bildiğimiz gibi domuz gribi
aşısı alımında başbakanın teklif ettiği ilaç ve dağıtım firması
ihaleyi alamamış, başbakan’da kibri ve öfkesinin esiri olarak ’ben aşı
olmayacağım’ diyerek kendi istediği ilaç firmasının alamadığı bu rantı
sabote etmiştir.
ba$bakan degil de di$i$leri bakani olsaydi daha iyi olurdu. ic i$lerde ne kadar ba$arisizsa di$i$lerde de o kadar istikrarli duruyor gibi geliyor bana. di$i$leri bakani olmasi daha iyiydi evet.
başbakan değil de bakkal,kasap falan olsaymış ne iyi olurmuş.hiç olmazsa sadece dükkan açtığı mahallede küfür yermiş.
başbakan değil de armatör olsaymış iflas ederdi. elindeki gemileri gemicik fiyatına satardı...
$ey olsaydı... eee... $ey.... azıcık insan.
kapitalizme son butonunun tam altında resmi çıkmıştır.nede anlamlı olmuştur.
reklamdada şöyle diyordu recep tayyip erdoğan nerede?
reklamdada şöyle diyordu recep tayyip erdoğan nerede?
son gunlerdeki en buyuk icraati sanatcilari $arkicilari falan toplayip onlara acilimi anlatmaktir. herkese anlatti bi halka anlatamadi nedir bu acilim neleri kapsar diye. yanli$ hedef gozetiyor sanki.
kendisi, ölen filistinlilerin ardından belirttiği üzüntü dolu mesajdan sonra the jerusalem post tarafından hugo chaveze benzetilmiştir.
türkiye büyük millet meclisi 23. dönem milletvekili
recep tayyip erdoğan istanbul
recep tayyip erdoğan, 26 şubat 1954te istanbulda doğdu. babasının adı ahmet, annesinin adı tenziledir. iktisatçı; marmara üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesini bitirdi. özel sektörde müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevinde bulundu. adalet ve kalkınma partisi kurucular kurulu üyesi oldu ve kurucu genel başkanı seçildi. 22. dönem siirt milletvekili. 59. hükümette başbakanlık görevini yürüttü. 60. hükümette ikinci defa başbakanlık görevini üstlendi. ingilizce bilen erdoğan, evli ve 4 çocuk babasıdır.
recep tayyip erdoğan istanbul
recep tayyip erdoğan, 26 şubat 1954te istanbulda doğdu. babasının adı ahmet, annesinin adı tenziledir. iktisatçı; marmara üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesini bitirdi. özel sektörde müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevinde bulundu. adalet ve kalkınma partisi kurucular kurulu üyesi oldu ve kurucu genel başkanı seçildi. 22. dönem siirt milletvekili. 59. hükümette başbakanlık görevini yürüttü. 60. hükümette ikinci defa başbakanlık görevini üstlendi. ingilizce bilen erdoğan, evli ve 4 çocuk babasıdır.
10 mayıs 2010 deniz baykal ın istifası üzerine, baykalın istifası ederken iktidarı suçlamasını “düzeysiz ve çirkin” olarak nitelendirmiş, “yalanlayamaması bizi üzdü” diye belirtmiştir.
eğer "yalanlayamaması bizi üzdü" şeklinde bir açıklama cidden söz konusu ise, bu lafı etmesi de birilerini üzmelidir zannımca.
iş ile özel hayat ayrımı diye bir şey yok mudur?
özel hayatını, yaptığı iş ile ilgili olarak karşısında bulunduğu insanlara açıklamak zorunda bırakılmak gerekli midir?
sadece yalanlamak, kendi başına erdemli ve düzgün bir tavır olarak yeterli midir?
kendisinin iyi olduğu yere sokağa çekmek isteme çabası gibi duruyor bu söz.
masa başında düzgün bir üslup ile iletişim kurma becerisinden yoksun kişi, kavga ortamında karşısındakine laf arası "sokuşturacaklarından" puan alma çabasında gibi geliyor bana. böyle olmamasını, niyeti bu ise bile bu oyuna gelinmemesini umalım.
iş ile özel hayat ayrımı diye bir şey yok mudur?
özel hayatını, yaptığı iş ile ilgili olarak karşısında bulunduğu insanlara açıklamak zorunda bırakılmak gerekli midir?
sadece yalanlamak, kendi başına erdemli ve düzgün bir tavır olarak yeterli midir?
kendisinin iyi olduğu yere sokağa çekmek isteme çabası gibi duruyor bu söz.
masa başında düzgün bir üslup ile iletişim kurma becerisinden yoksun kişi, kavga ortamında karşısındakine laf arası "sokuşturacaklarından" puan alma çabasında gibi geliyor bana. böyle olmamasını, niyeti bu ise bile bu oyuna gelinmemesini umalım.
deniz baykalin istifasini acikladigi dakikalarda "bu komplo iktidarin yardimi olmaksizin hazirlanamazdi, boyle bir $ey mumkun degildir" demesi uzerine ba$bakan da yaptigi aciklamada "sayin baykalin istifasini acikladigi dakikalarda soyledikleri, en az ya$anan olaylar kadar cirkin ve ahlaksizdir" ded ve ekledi, "sayin anamuhalefet partisi genel ba$kaninin olanlari yalanlayamamasi, bakin altini ciziyorum, olanlari yalanlayamamasi bizi uzmu$tur".
adam bir capkinlik yapmi$, siz neyin hesabini sorup neye uzuluyorsunuz? zamaninda ayaginda giyecek ayakkabi bile olmadigini, delik ayakkabilarla okula gittigini dortbir yanda anlatan ancak bankalarda milyonlarca dolar serveti bulunan, oglu burs ile amerikada okurken yine ayni memlekette koskocaman bir ev satin alan sayin ba$bakanin bu konulara da aciklama getirememesi bizleri uzuyor, uzdu, uzmeye de devam edecek.
bir ko$ede tamamen ozel hayati yasadi$i yollarla if$a edilen ve halka sunulan bir ana muhalefet partisi genel ba$kani var, bir diger ko$ede ise mal varliginin kaynagini "sozde" aciklayan ancak kimseyi tatmin edemeyen, soyledikleri ile yaptiklari asla ortu$meyen bir ba$bakan var. deniz baykalin yaptigi kendisini ilgilendirir, kimse deniz baykalin uckurunun derdinde degil, kaldi ki bizi de hic germez bu durum. peki ya ba$bakanin durumu tum ulkeyi ilgilendirmez mi?
$imdi sorarim siz, hangisi daha uzucu?
adam bir capkinlik yapmi$, siz neyin hesabini sorup neye uzuluyorsunuz? zamaninda ayaginda giyecek ayakkabi bile olmadigini, delik ayakkabilarla okula gittigini dortbir yanda anlatan ancak bankalarda milyonlarca dolar serveti bulunan, oglu burs ile amerikada okurken yine ayni memlekette koskocaman bir ev satin alan sayin ba$bakanin bu konulara da aciklama getirememesi bizleri uzuyor, uzdu, uzmeye de devam edecek.
bir ko$ede tamamen ozel hayati yasadi$i yollarla if$a edilen ve halka sunulan bir ana muhalefet partisi genel ba$kani var, bir diger ko$ede ise mal varliginin kaynagini "sozde" aciklayan ancak kimseyi tatmin edemeyen, soyledikleri ile yaptiklari asla ortu$meyen bir ba$bakan var. deniz baykalin yaptigi kendisini ilgilendirir, kimse deniz baykalin uckurunun derdinde degil, kaldi ki bizi de hic germez bu durum. peki ya ba$bakanin durumu tum ulkeyi ilgilendirmez mi?
$imdi sorarim siz, hangisi daha uzucu?
(bkz: zonguldak bu olaylara alışık)
(bkz: recep bey)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?