ogreten insan.ne yazik ki ulkemizde ogretmen kalitesi gozle gorulur olcude dusmektedir.allah sonumuzu hayir etsin.
öğretmen
odev veren kisi
ogrencinin kemigine razi olunup,etinin emanet edildigi kimseler.
bi kac yil daha katlanmak zorunda kalicagim kisilerin mesleginin ismi.
yaptiklarina,hareketlerine herzaman dikkat etmesi gereken kisidir.
cucuk kadar maas alan insanlar.
ogrencilerin en buyuk dusmanlarindan biridir...
ogrencileri olan bir ogrencidir.
(bkz: ogretmen marsi)
(bkz: ogretmenler gunu)
ilk okulda ogretmen sifatini alan kisilerdir.ortaokul,lise ve universitede hoca sifatini alirlar.
en degerlisi ilkokul ogretmenidir kanimca. bir baba, bir anne olmustur cunku. cok farklidir onunla iliskiler, ona olan bag, sevgi. o da ogrencilerini cocuklari gibi benimser, ogrencisinin lgs sonucunda cok iyi bir okulu kazandigini ogrendiginde aglayabilecek kadar hem de...
bizim bu gunlere gelmemizi saglayan cok degerli meslege sahip insanlar.
meslek icinde kalitenin en fazla degiskenlik gosterdigi alan. siniftaki durusuyla, tenefuste soyledigi bir sozle hayatinizi degistiren tarih hocalarina da rastlanir, "bulbuller dugun eyler" sarkisini soyleyemediniz diye kafanizi duvara vuran muzik okuzlerine de.
ayrica kemal sunalin ogretmenligin zorluklarini ele alan filmi.
zamanımızın bir sorunu...
evet bu yazıyı yazıp yazmama konsunda düşündüm ama eğitimi sadece sistem olarak bakmak ve öyle eleştirmek ondan kendini soyutlamak gibi...
büyük eğiticilere ihtiyacımız var saf bilgi veren bir kurumun ögreteni asla bir egitimci değildir!
bizler bu insanları dinlerken bir kitabı anımsıyor ve onda dinlemeye dair duydugumuz seyler tam tamına sürekli duyacagımız beylik sözlerse bir sorunun;yetişme sorununun acılarını cekiyoruz demektir...
sunu demişti bir yazar
’’bir ögretici her sene aynı seyi anlatıyorsa o artık ögretmiyor tekrar ediyor demektir!..’’
ögretmenler sunu unuttu egitilmeyi!
hepsi karsılarındakileri birer topluma sokucakları sıradanlar olarak tasavvur edip en minumum seylerle geciştirmekteler..
halbuki nietzsche sunu demişti:
-bir eğitimci beni kurallarında dısında eğitmeli
zamanımızın ögretenleri sadece birer bellekci mumyaları beklemekte;cektirdikleri uykusuz geceler ve acılarda bu yönde!
ben okulumu sevmiyorum!ögretmenlerim birer sıkıntı kaynagı! ben her gün o sıraya oturmadan önce bin defa kendimle çelişkiye düşüyorum ve onu dinlerken hiç bilmediğim bir ormana girmiş gibi değilde her yanı görebildiğim ufak calılar görüyorum!
beni sınama sekli benim onun sınamasına tepki olarak sadece bir tembele dönmeme neden!
sunu der büyük bir ikiyüzlülükle:
-ben sizi satan dostunuzum!
her daim yardım edeceklerini anlatan hocalar karsımızdakiler;ama ben kendi kuralları içinde sıkışmış yönetim sekilleri görüyorum!
evet bu yazıyı yazıp yazmama konsunda düşündüm ama eğitimi sadece sistem olarak bakmak ve öyle eleştirmek ondan kendini soyutlamak gibi...
büyük eğiticilere ihtiyacımız var saf bilgi veren bir kurumun ögreteni asla bir egitimci değildir!
bizler bu insanları dinlerken bir kitabı anımsıyor ve onda dinlemeye dair duydugumuz seyler tam tamına sürekli duyacagımız beylik sözlerse bir sorunun;yetişme sorununun acılarını cekiyoruz demektir...
sunu demişti bir yazar
’’bir ögretici her sene aynı seyi anlatıyorsa o artık ögretmiyor tekrar ediyor demektir!..’’
ögretmenler sunu unuttu egitilmeyi!
hepsi karsılarındakileri birer topluma sokucakları sıradanlar olarak tasavvur edip en minumum seylerle geciştirmekteler..
halbuki nietzsche sunu demişti:
-bir eğitimci beni kurallarında dısında eğitmeli
zamanımızın ögretenleri sadece birer bellekci mumyaları beklemekte;cektirdikleri uykusuz geceler ve acılarda bu yönde!
ben okulumu sevmiyorum!ögretmenlerim birer sıkıntı kaynagı! ben her gün o sıraya oturmadan önce bin defa kendimle çelişkiye düşüyorum ve onu dinlerken hiç bilmediğim bir ormana girmiş gibi değilde her yanı görebildiğim ufak calılar görüyorum!
beni sınama sekli benim onun sınamasına tepki olarak sadece bir tembele dönmeme neden!
sunu der büyük bir ikiyüzlülükle:
-ben sizi satan dostunuzum!
her daim yardım edeceklerini anlatan hocalar karsımızdakiler;ama ben kendi kuralları içinde sıkışmış yönetim sekilleri görüyorum!
(bkz: eğitim)
büyüklerimizin hep kadınlara yakıştırdığı meslek.oğlunu evlendirecek anne babaların da istediği meslek.neymiş efendim yarım günmüş,eve vakit kalırmış,4 ayı tatilmiş.peh!bu yüzden benim istemediğim meslek.
eğitim sisteminin ezberciliği içinde boğulan ve bildiklerini unutan, öğretmeden önce öğrenmesi gereken ders esnasında iddaa oynayan kişi
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?