yaşamin gizemi...
yaşamda iki alan,
ince bir ufuk çizgisi,
bir yanı "fizik",
öte yanı "metafizik",
zülfikar gibi keskin,
sırat gibi ince,
fırat gibi gerçek...
birinin "kutsal"ı,
diğerinin "laboratuvar"ı...
insanları mutlu kılmaktır amaçları,
burada ve öte tarafta..
birinde "inanmak",
diğerinde "görmek",
biri duygu ve coşkuyu,
diğeri, akıl ve emeği,
biri toplumun vicdanı,
diğeri refahı...
biri terazinin tartısı,
diğeri, gelişmenin ibresi,
biri, sadakatı,
sevgiyi,
ve korkuyu...
diğeri, ateşi,
toprağı,
ve suyu...
eksiksiz bir panorama...
birinin "kutsal"ı,
diğerinin "laboratuvar"ı...
çünkü;
ikisi birarada anlamlandırır "yaşam"ı...
ne duygusuz akıl,
ne akılsız duygu...
antik mitolojide,
88 bölgeye ayırır gökyüzünü takım yıldızları,
yüzlerce yıl sonra da uzay bilimleri...
yaşamda iki alan,
biri dünyevi,
diğeri uhrevi...
aralarında ince bir ufuk çizgisi.
ikisi de olmalı...
ikisi de olması gereken yerde olmalı,
biri diğerinin yerini almamalı..
alırsa eğer;
anlamlarını kaybeder..
o zaman;
alanlar değil,
çıkarlar egemen olur..
mutluluk değil,
öfke ve kin bayraktar olur..
engizisyon yüzlerce yıl sürer,
kan, gözyaşı ve işkenceleriyle...
dört kitap,
ve binlerce din,
atom fiziği, genetik ve bilgi teknolojileri,
sosyal bilimler ve matematik,
aristo, heraklit, erasmus ve nietzsche,
mevlana, ebu davut, tusi, ebulferec,
düşünce tarihi ve bilimsel gelişmeler,
ahriman’ın kötülüğüne karşı,
hürmüz’ün iyilik tohumlarını yaymaya çalışır,
alanlar birbirine karışmadıkça...
karışırsa şayet;
yumurtası karnında açılan engerek gibi,
zehir ve kan saçılır ortalığa,
yavrusunu yemeğe çalışır timsah.
hiroşima, nagazaki ve halepçe,
binlerce insan,
çocuk, kadın ve ihtiyarlar öldürülür,
atom ve napalm bombalarıyla...
afganistan’da, budha heykelleri yıkılırken,
kültür ve insanlık yokedilmeye çalışılır,
insanları sevmek temel duygu,
ve hedef olmalıyken,
dışkıları yedirilir insanlara,
ekolojik denge düşman olarak görülür,
hırs, tatminsizlik ve güç adına...
halbuki ne ekersen onu biçersin,
burada ve öte yanda;
çünkü,
ateşini beraber götürür insan,
yaşamın gerçeği,
yaşamın gizemi bu...
einstein’da izafiyet;
foton ve kuantum,
olasılık ve sınırlı görelilik;
hubble ile kozmoloji,
descartes, kant, leplace, kopernik;
ibrahim, zarathustra, sidharta;
ve daha nicesi,
sevgi ve barış üzerine kurdular kuramlarını...
ibrahim;
oğlu ishak’a rebeka’yı,
uşağı eliezer ile istetir mezopotamya’dan,
sevgi, barış ve kardeşlik için...
ve sevgi tohumlarını eker her tarafa,
sirius, rigel ve aldebaran gibi parlak,
endülüs atı gibi sağlıklı ve asil,
çınar gibi köklü,
ararat gibi yıkılmaz,
anadolu gibi vefalı,
granit gibi sağlam bir dostluk,
kardeş gibi bağlılık,
nemrut’taki beyaz kartal gibi özgür,
yarin yanağı gibi tatlı ve gönüllü,
mutluluk ve huzur çiçekleri ile dolu,
bir sevgi bahçesi oluşsun diye...
iki alan;
birinin "kutsal"ı,
diğerinin "laboratuvar"ı...
çünkü;
ikisi birarada anlamlandırır "yaşam"ı,
egemen kılar sevgi ve barışı,
ne duygusuz akıl,
ne akılsız duygu...
yaşamın gerçeği,
yaşamın gizemi bu...
necat iltaş
istanbul - 2001
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?