(bkz: insan)
melankomik
içimdekileri anlatmak çok zor geliyor. nereden başlasam doğru olur karar veremiyorum. bundan 6 sene önceydi diye başlamak daha kolay geldi bana. o zaman 20 yaşındaydım ve abimin bir arkadaşına aşık olduğumu sanıyordum. bana göre platonik ve yasaklanmış bir aşk gibi geliyormuş ama, daha sonrasında bu kişiye hissettiklerimin aşkla uzaktan yakından alakası olmadığını anladım. sadece bir beğeni ve beni her şeyden fazla çeken yasaklar imiş.
hayatımın o dönemlerinde benimle ilgilenmeye başlayan, benim dikkatimi çekemeyen, beni hiç ilgilendirmeyen bir insan sürekli etrafımda benim onu görmem için dört dönüyordu ben ise hiç ilgilenmiyordum. bu kişi melankomikti... sonra baktım ki platonik aşkım dediğim kişi onu kıskanır tavırlar sergilemeye başladı. onunla konuşmamı istemiyor, ondan uzak durmamı istiyordu, heh dedim, tamam onu böyle kızdırabilir ve sonunda benimle ilgilenmek zorunda bırakabilirdim. ona göre ben abisinin kız kardeşi, abimde o sıralar çok sert kimseyle birlikte olmama izin vermeyen bir insan.
ona göre hava hoş tabii, abimin korkusu ile ben kimseyle olamazken o istediği her hatunla her yere gidebiliyordu. ben de biriyle olabileceğimi onun yakınlarında olan bu kişiyle olarak gösterecektim. bu çocuk hem yaş olarak bizden küçüktü 2 yaş vardı aramızda, ama ben bunu çok sonraları öğrendim. neyse abim, ben ve o kişi arasında bir şaka ile biz sözü geçmeye başladı, bize geliyor abim benimle dalga geçiyor, annemlere damadınız diye tanıştırıyor, ben de kızıyordum. onu hiç mi hiç önemsemiyordum. bana bir gün benim kendine mutlaka aşık olacağımı, falan anlatıyor ben de gülüyordum. neyse aradan çok yıllar akıp geçti.
tatile çıkmıştık ve orada birbirimize yakınlaşmalarımızdan bir kaza doğarak, henüz karar veremediğim bazı boyutlara gelmiştik. bakireliğim bozulmuştu ve ailem bunu kaldırabilecek bir aile değildi, ya da bana öyle geliyordu o zamanlar. ailemi bu konuda düşünüp düşünmemem gerektiğine de karar vermemiştim, ben beni etkileyen o tatilde herkesin yaptığı gibi masum bir şekilde bir başka erkeğin vücudunu tanıyordum ki, bu vücudu da oldukça fazla beğenmiştim.
karşı tarafın çok fazla çocukluğuna denk gelerek, benim rahat olduğum kararını alarak, bana hiç sormadan ben üstünden kalkmak üzereyken beni kendine doğru hafif bir hareketle çektiğinde olan olmuştu. arkasından ben yanlışlıkla olduğu düşüncesinde olarak onu hiç suçlamamıştım ki gerçeği 2 sene sonra öğrendim, bana; sen çok rahattın senin bakire olabileceğini düşünemedim dedi. o sıralar kızdım ama fazla sürmedi.
arkasından o kadar güzel günler geldi ki, mükemmel bir ilişki başladı, en azından benim gözümde. herkes onun beni, benim onu sevdiğimden fazla beni sevdiğini söyler, sakın onu üzme sensiz yaşayamaz derlerdi, oda öyle söylerdi. ilk defa aşık olup ilk defa bir insana bu kadar fazla inanmıştım. maddi açıdan çok fazla rahat yaşıyordu. ben almanya da vefat eden babasından miras kaldığı yalanına inanmışken, bütün çevremiz onun kendi memleketinde bir akrabasının kuyumcusundan altın ve para çaldığını biliyordu. abim dahil olmak üzere ben öğrendiğimde çok üzülmüştüm ve ona acımıştım. herkes tarafından o kadar fazla kullanılıyordu ki, bense onu sevmeye başladığım için kullanılmasını istemiyordum. her konuda onun yanında onu yanlışlardan uzak tutmak için çok fazla çaba harcıyordum.
bir kavgamız sonucunda ailelerimiz aramızdaki cinsel yakınlığı öğrendi ve bir kız ailesi olarak da rahatsızlık içine düştüler ve ailelerle bir araya gelip konuştuk. ben bana yapılan bazı davranışlardan çok kırılmış ve artık onu istemediğimi söylüyordum. iki aile ikimize de sordular, her şeyin çaresi vardır ama siz birbirinizi seviyor musunuz diye. ben bir şey söylemedim. o sevdiğini benimle evlenmek istediğini söyledi. gerçekten bence küçüktük daha, liseler yeni bitmiş üniversite kazanılmamış... ve işlerin ne boyutta olduğu tahmin edilebilir sanıyorum. artık memleketine gidip para ve altın da çalmıyordu. benim sayemde değil, ben çok uğraşsam da bu konuda bir şey yapamamıştım. o yakalanıp cezasını ödemişti. arkasından yine birbirinden güzel günler geçti, tatiller geçti. her şey özellikle de cinsel hayatımız o kadar doyurucu ve muhteşem bir uyum içindeydi ki, biz de yaşımızın en verimli sandığımız zamanında, bin türlü çılgınlıklar yapmaya devam ediyor ve bir an olsun ayrılmak istemiyorduk.
askere gitmesi gerektiğine karar verdik, çünkü artık evlenmek istiyorduk. aradan 3 sene geçmişti. her şey de güzeldi. askere gitti. onunla gitmiş olduğu her yere, elime geçen ilk fırsatta kimseyi dinlemeyerek gidiyordum, 40 derece ateşle işten eve gönderdiklerinde bile, o beni telefonda ısrarla çağırıyor, ben de neredeyse gidiyordum. çanakkale, amasya , izmir, hiç uyumadan dönüp işime gidiyordum. özlemle ve hasretle dolu 18 ay bitti, gitti ve ben artık onsuz yaşayamayacağıma o gittiğinde iyice karar vermiştim. çünkü o yokken kendimi sakat gibi hissediyor onsuz hiçbir şey yapamıyor ve ailesindeki sülalesindeki herkesi onu sevdiğim için seviyordum, onlar benim her şeyim gibi geliyordu.
askerde olduğu sıralarda bende başka meraklar da oluşmaya başlamıştı acaba her erkek aynımıdır, farklımıdır, akıllımıdır, zekimidir, iyimidir, kötümüdür, daha iyi mi sevişir, yoksa daha kötü mü, ben bunları düşünüyorken, o da düşünmüyor mudur? gelince evleneceğiz, o zaman ya birbirimize ihanet ederde evliliğimiz bozulursa, ya da benim ve onun merakları devam ederse gibi düşüncelerle boğuşurken, kendi kendime eminim o da orada başkaları ile birlikte olup döndüğünde, evleneceğimiz için içimdeki bu meraklara son vereceğini düşünerek aynı şeyi ben de yaptım.
tespitimde haklıydım, daha sonradan öğrendiğimde de gerçekte böyle olmuş. başka insanları tanıyınca ben kendi aşkıma daha da aşık oldum. onunla yakaladığım hiç bir şeyin en azı bile kimsede yoktu. artık ona o kadar fazla bağlıydım ki ondan başkası benim için asla olamazdı. yaptıklarımdan pişman değildim, çünkü onu daha fazla sevmeme sebep olduğu için aklımdaki soru işaretlerinden de kurtulmam gerektiği için doğruyu yapmıştım ve o kadar emindim ki o da artık beni daha fazla seviyor, o da bizim özel olduğumuzu biliyor gibi hayaller kurdum. biz aynı insandık ya. öyle de davranıyordu, her hareketinden her davranışından benim ulaştığım sonuçları onun da hareketleri destekliyordu.
neyse döndü ve beni terketti! döndü ve beni terk etti. evlilik denen gereksiz şeyi kendi istedi ve her şeyin hazırlığını tamamlayıp 10 gün kala beni terk etti. evlenip evlenmemek umurumda değildi. onsuz yaşayamazdım, yapamazdım. bana hiç belli etmemişti ama terk etti. o kadar karışık duygularla yaşama devam ediyordum ki, bir süre gizli buluşmalar devam etti.
daha öncesinde gizli buluşmaların öncesinde, beni terk ettiğinin sabahı yaşamaktan vazgeçip bulabildiğim bütün hapları içmiştim. hastanede doktorun çok tehlikeli ilaçlar içmiş, tansiyon 3, 2 ye düşerse hastayı kaybederiz sözlerini hatırlıyorum sadece. ama o anları şimdi bile hatırlarken kalbim acıyor ve gözlerim sulanıyor. inanın çok fazla zordu. uzaktan insana o kadar anlamsız geliyor ki, ama yaşamayan birine ben yaşadığı için başkaların dan benzer hikayeler dinlediğimde oturup onunla ağlıyor ona ayakta durabilmesi için güç vermeye mutluluk vermeye çalışıyorum. ne kadar büyük acımasızlık, o insan (ona insan demekte bile güçlük çekiyorum) ne kadar kötü biriymiş.
ondan hiçbir şey istemedim beni artık sevmediğini anlayabileceğimi ama ona o kadar fazla alışmıştım ki en azından kendimi alıştırarak senden kopayım en azından insanlığını ver bana arada konuşup, görüşelim uzaktan selamını telefonda nasılsın sözünü benden esirgeme dediysem de olmadı.
seni seviyorum , ama bitmeli... böyle bir yalana inanamam. severek bitirmek, anlamsız bir ilişkiyi bitirebilecek tek güç; aşk ve sevgi kalmamıştır, insan diğerini istemez ya da başkasını ister. bence de artık o başkalarını istiyordu, beni de çok az istiyordu ama başka heyecanlar peşindeydi.
ayrılığımızın 1. ayı ben başkası ile birlikte olmaya başlamıştım, ama tek sebebi herkesin önerdiği bir çözümdü "unutabilmek için bir başkası". ben o bir başkası ile, her geçen gün onu daha fazla özlüyor ve içimden atamıyordum. hiçbir şey onunla olduğu kadar güzel değildi. ve anlamıştım ki; onu biraz olsun unutabilmenin tek çaresi zamandı. ancak geçecek zamanlarda onu biraz olsun unutabilirdim, nasıl her geçen zaman da ona daha fazla aşık olduysam. ama asla istesem de içimden atamayacak ve onunla yaşamasını öğrenecektim.
nitekim de öyle oldu. diğer insan tarafından kısa zamanda değer verilir ve önemsenir hale gelmiştim. ben onu beğenmiştim o kadar. bir de tabii ki ilk başlarda yabancılığının vermiş olduğu bir heyecanı vardı, ama zamanla onlar yerini insani değerlere bıraktı. ben de onu seviyordum.
ilişkimiz su an 3 senelik ve ben hala devam etmeli mi yoksa etmemeli mi mücadelesini veriyorum. bir kez terk edildim. o kadar çok mahvoldum ki. terk edilmekte beni korkutuyor. terk ederek vereceğim üzüntü de beni mahvediyor. bir de neden bitmeli, eksiklikler var diye düşünüyorum. onunla arkadaşlığımız iyi, birlikte yapmaktan hoşlandığımız zevklerimiz, birbirimize güvenimiz var. beraber olmayı, sohbet etmeyi beraberken yaptığımız her şeyi seviyoruz. bu ilk aşkımda da böyleydi, ama cinsel hayatımız kötü sanıyorum. onu cinsel olarak sevemiyorum. tamam orgazm oluyorum ama sadece bu demek olmadığını düşünüyorum. kendime bile anlatmakta başarısız olduğum bir sebep var ortada ve bitirmem gerektiğine inanıyor bitiremiyorum. bir başkası yok hoşlandığım, ya da zaten insanlara güvenmek benim için çok fazla zor.
ben şu an 26 yaşımdayım. benimle evlenmek istiyor. o bir kaç ay içinde askere gidecek, bende londra’da bir dil okuluna. hep zamana bırakıyorum her şeyi, her şeyi şimdiye kadar hep zaman halletmedi mi diyorum, ama çok kararsızım ve eğer ayrılırsam, bu beni çok mutlu mu edecek? hayır! o kadar da çok değil. yine en iyi arkadaşımı kaybedeceğim.
hayatımın o dönemlerinde benimle ilgilenmeye başlayan, benim dikkatimi çekemeyen, beni hiç ilgilendirmeyen bir insan sürekli etrafımda benim onu görmem için dört dönüyordu ben ise hiç ilgilenmiyordum. bu kişi melankomikti... sonra baktım ki platonik aşkım dediğim kişi onu kıskanır tavırlar sergilemeye başladı. onunla konuşmamı istemiyor, ondan uzak durmamı istiyordu, heh dedim, tamam onu böyle kızdırabilir ve sonunda benimle ilgilenmek zorunda bırakabilirdim. ona göre ben abisinin kız kardeşi, abimde o sıralar çok sert kimseyle birlikte olmama izin vermeyen bir insan.
ona göre hava hoş tabii, abimin korkusu ile ben kimseyle olamazken o istediği her hatunla her yere gidebiliyordu. ben de biriyle olabileceğimi onun yakınlarında olan bu kişiyle olarak gösterecektim. bu çocuk hem yaş olarak bizden küçüktü 2 yaş vardı aramızda, ama ben bunu çok sonraları öğrendim. neyse abim, ben ve o kişi arasında bir şaka ile biz sözü geçmeye başladı, bize geliyor abim benimle dalga geçiyor, annemlere damadınız diye tanıştırıyor, ben de kızıyordum. onu hiç mi hiç önemsemiyordum. bana bir gün benim kendine mutlaka aşık olacağımı, falan anlatıyor ben de gülüyordum. neyse aradan çok yıllar akıp geçti.
tatile çıkmıştık ve orada birbirimize yakınlaşmalarımızdan bir kaza doğarak, henüz karar veremediğim bazı boyutlara gelmiştik. bakireliğim bozulmuştu ve ailem bunu kaldırabilecek bir aile değildi, ya da bana öyle geliyordu o zamanlar. ailemi bu konuda düşünüp düşünmemem gerektiğine de karar vermemiştim, ben beni etkileyen o tatilde herkesin yaptığı gibi masum bir şekilde bir başka erkeğin vücudunu tanıyordum ki, bu vücudu da oldukça fazla beğenmiştim.
karşı tarafın çok fazla çocukluğuna denk gelerek, benim rahat olduğum kararını alarak, bana hiç sormadan ben üstünden kalkmak üzereyken beni kendine doğru hafif bir hareketle çektiğinde olan olmuştu. arkasından ben yanlışlıkla olduğu düşüncesinde olarak onu hiç suçlamamıştım ki gerçeği 2 sene sonra öğrendim, bana; sen çok rahattın senin bakire olabileceğini düşünemedim dedi. o sıralar kızdım ama fazla sürmedi.
arkasından o kadar güzel günler geldi ki, mükemmel bir ilişki başladı, en azından benim gözümde. herkes onun beni, benim onu sevdiğimden fazla beni sevdiğini söyler, sakın onu üzme sensiz yaşayamaz derlerdi, oda öyle söylerdi. ilk defa aşık olup ilk defa bir insana bu kadar fazla inanmıştım. maddi açıdan çok fazla rahat yaşıyordu. ben almanya da vefat eden babasından miras kaldığı yalanına inanmışken, bütün çevremiz onun kendi memleketinde bir akrabasının kuyumcusundan altın ve para çaldığını biliyordu. abim dahil olmak üzere ben öğrendiğimde çok üzülmüştüm ve ona acımıştım. herkes tarafından o kadar fazla kullanılıyordu ki, bense onu sevmeye başladığım için kullanılmasını istemiyordum. her konuda onun yanında onu yanlışlardan uzak tutmak için çok fazla çaba harcıyordum.
bir kavgamız sonucunda ailelerimiz aramızdaki cinsel yakınlığı öğrendi ve bir kız ailesi olarak da rahatsızlık içine düştüler ve ailelerle bir araya gelip konuştuk. ben bana yapılan bazı davranışlardan çok kırılmış ve artık onu istemediğimi söylüyordum. iki aile ikimize de sordular, her şeyin çaresi vardır ama siz birbirinizi seviyor musunuz diye. ben bir şey söylemedim. o sevdiğini benimle evlenmek istediğini söyledi. gerçekten bence küçüktük daha, liseler yeni bitmiş üniversite kazanılmamış... ve işlerin ne boyutta olduğu tahmin edilebilir sanıyorum. artık memleketine gidip para ve altın da çalmıyordu. benim sayemde değil, ben çok uğraşsam da bu konuda bir şey yapamamıştım. o yakalanıp cezasını ödemişti. arkasından yine birbirinden güzel günler geçti, tatiller geçti. her şey özellikle de cinsel hayatımız o kadar doyurucu ve muhteşem bir uyum içindeydi ki, biz de yaşımızın en verimli sandığımız zamanında, bin türlü çılgınlıklar yapmaya devam ediyor ve bir an olsun ayrılmak istemiyorduk.
askere gitmesi gerektiğine karar verdik, çünkü artık evlenmek istiyorduk. aradan 3 sene geçmişti. her şey de güzeldi. askere gitti. onunla gitmiş olduğu her yere, elime geçen ilk fırsatta kimseyi dinlemeyerek gidiyordum, 40 derece ateşle işten eve gönderdiklerinde bile, o beni telefonda ısrarla çağırıyor, ben de neredeyse gidiyordum. çanakkale, amasya , izmir, hiç uyumadan dönüp işime gidiyordum. özlemle ve hasretle dolu 18 ay bitti, gitti ve ben artık onsuz yaşayamayacağıma o gittiğinde iyice karar vermiştim. çünkü o yokken kendimi sakat gibi hissediyor onsuz hiçbir şey yapamıyor ve ailesindeki sülalesindeki herkesi onu sevdiğim için seviyordum, onlar benim her şeyim gibi geliyordu.
askerde olduğu sıralarda bende başka meraklar da oluşmaya başlamıştı acaba her erkek aynımıdır, farklımıdır, akıllımıdır, zekimidir, iyimidir, kötümüdür, daha iyi mi sevişir, yoksa daha kötü mü, ben bunları düşünüyorken, o da düşünmüyor mudur? gelince evleneceğiz, o zaman ya birbirimize ihanet ederde evliliğimiz bozulursa, ya da benim ve onun merakları devam ederse gibi düşüncelerle boğuşurken, kendi kendime eminim o da orada başkaları ile birlikte olup döndüğünde, evleneceğimiz için içimdeki bu meraklara son vereceğini düşünerek aynı şeyi ben de yaptım.
tespitimde haklıydım, daha sonradan öğrendiğimde de gerçekte böyle olmuş. başka insanları tanıyınca ben kendi aşkıma daha da aşık oldum. onunla yakaladığım hiç bir şeyin en azı bile kimsede yoktu. artık ona o kadar fazla bağlıydım ki ondan başkası benim için asla olamazdı. yaptıklarımdan pişman değildim, çünkü onu daha fazla sevmeme sebep olduğu için aklımdaki soru işaretlerinden de kurtulmam gerektiği için doğruyu yapmıştım ve o kadar emindim ki o da artık beni daha fazla seviyor, o da bizim özel olduğumuzu biliyor gibi hayaller kurdum. biz aynı insandık ya. öyle de davranıyordu, her hareketinden her davranışından benim ulaştığım sonuçları onun da hareketleri destekliyordu.
neyse döndü ve beni terketti! döndü ve beni terk etti. evlilik denen gereksiz şeyi kendi istedi ve her şeyin hazırlığını tamamlayıp 10 gün kala beni terk etti. evlenip evlenmemek umurumda değildi. onsuz yaşayamazdım, yapamazdım. bana hiç belli etmemişti ama terk etti. o kadar karışık duygularla yaşama devam ediyordum ki, bir süre gizli buluşmalar devam etti.
daha öncesinde gizli buluşmaların öncesinde, beni terk ettiğinin sabahı yaşamaktan vazgeçip bulabildiğim bütün hapları içmiştim. hastanede doktorun çok tehlikeli ilaçlar içmiş, tansiyon 3, 2 ye düşerse hastayı kaybederiz sözlerini hatırlıyorum sadece. ama o anları şimdi bile hatırlarken kalbim acıyor ve gözlerim sulanıyor. inanın çok fazla zordu. uzaktan insana o kadar anlamsız geliyor ki, ama yaşamayan birine ben yaşadığı için başkaların dan benzer hikayeler dinlediğimde oturup onunla ağlıyor ona ayakta durabilmesi için güç vermeye mutluluk vermeye çalışıyorum. ne kadar büyük acımasızlık, o insan (ona insan demekte bile güçlük çekiyorum) ne kadar kötü biriymiş.
ondan hiçbir şey istemedim beni artık sevmediğini anlayabileceğimi ama ona o kadar fazla alışmıştım ki en azından kendimi alıştırarak senden kopayım en azından insanlığını ver bana arada konuşup, görüşelim uzaktan selamını telefonda nasılsın sözünü benden esirgeme dediysem de olmadı.
seni seviyorum , ama bitmeli... böyle bir yalana inanamam. severek bitirmek, anlamsız bir ilişkiyi bitirebilecek tek güç; aşk ve sevgi kalmamıştır, insan diğerini istemez ya da başkasını ister. bence de artık o başkalarını istiyordu, beni de çok az istiyordu ama başka heyecanlar peşindeydi.
ayrılığımızın 1. ayı ben başkası ile birlikte olmaya başlamıştım, ama tek sebebi herkesin önerdiği bir çözümdü "unutabilmek için bir başkası". ben o bir başkası ile, her geçen gün onu daha fazla özlüyor ve içimden atamıyordum. hiçbir şey onunla olduğu kadar güzel değildi. ve anlamıştım ki; onu biraz olsun unutabilmenin tek çaresi zamandı. ancak geçecek zamanlarda onu biraz olsun unutabilirdim, nasıl her geçen zaman da ona daha fazla aşık olduysam. ama asla istesem de içimden atamayacak ve onunla yaşamasını öğrenecektim.
nitekim de öyle oldu. diğer insan tarafından kısa zamanda değer verilir ve önemsenir hale gelmiştim. ben onu beğenmiştim o kadar. bir de tabii ki ilk başlarda yabancılığının vermiş olduğu bir heyecanı vardı, ama zamanla onlar yerini insani değerlere bıraktı. ben de onu seviyordum.
ilişkimiz su an 3 senelik ve ben hala devam etmeli mi yoksa etmemeli mi mücadelesini veriyorum. bir kez terk edildim. o kadar çok mahvoldum ki. terk edilmekte beni korkutuyor. terk ederek vereceğim üzüntü de beni mahvediyor. bir de neden bitmeli, eksiklikler var diye düşünüyorum. onunla arkadaşlığımız iyi, birlikte yapmaktan hoşlandığımız zevklerimiz, birbirimize güvenimiz var. beraber olmayı, sohbet etmeyi beraberken yaptığımız her şeyi seviyoruz. bu ilk aşkımda da böyleydi, ama cinsel hayatımız kötü sanıyorum. onu cinsel olarak sevemiyorum. tamam orgazm oluyorum ama sadece bu demek olmadığını düşünüyorum. kendime bile anlatmakta başarısız olduğum bir sebep var ortada ve bitirmem gerektiğine inanıyor bitiremiyorum. bir başkası yok hoşlandığım, ya da zaten insanlara güvenmek benim için çok fazla zor.
ben şu an 26 yaşımdayım. benimle evlenmek istiyor. o bir kaç ay içinde askere gidecek, bende londra’da bir dil okuluna. hep zamana bırakıyorum her şeyi, her şeyi şimdiye kadar hep zaman halletmedi mi diyorum, ama çok kararsızım ve eğer ayrılırsam, bu beni çok mutlu mu edecek? hayır! o kadar da çok değil. yine en iyi arkadaşımı kaybedeceğim.
ikizler burcu kadar kafasına ta$ dü$esi insan.
an itibariyle a$k ile ilgili yazilarini okuyup muhte$em oylarina bogdugum yazar.
(bkz: yuru be kim tutar seni)
edit:yuregine saglik.
(bkz: yuru be kim tutar seni)
edit:yuregine saglik.
bugun itibariyle acmıs oldugum hatalı baslıgı uyarmasıyla dikkatimi çeken,baslıkları alt alta okuyan bir yazar,bir de benden çok yaşayacak sanırım.
bugun itibariyle acmi$ oldugum hatasiz ba$ligi uyarmamasiyla dikkatimi ceken, kendi hakkimda derin du$uncelere dalmami saglami$ yazar. bir de benden cok ya$ayacak sanirim.
bir ay aradan sonra girdiği ilk entry ile o özlediği duyguyu tekrar hissedebilmenin verdiği mutluluğu tatmanın hediyesi olan şerefe nail olma hazzını tüm benliğiyle duyumlayan..anam anam entry girmeyi de unutuyormuş insan..
uzuuuuun aradan sonra tekrar aramizda gormekten mutluluk duydugumuz nicki gibi komik ama bir o kadar da duygusal yazarimiz.ho$ gelmi$ sefalar getirmi$tir.
ogrenci sofrasinin vazgecilmezlerinden oldugunu dusundugum depresif canli.hos bes yazar.ailecek okuyoruz.
artık linux kullanmak zorunda olan insandır. lakin mozilla ile sözlük, ketçap ile çikolata gibi bir ikilidir. bir araya geldiklerinde tuhaf şeyler olmaktadır. ara sıra etrafta boş entrylerinin dolaştığı, mesajlara cevap atmadığı, aynı entryleri üçer beşer kez girdiğine dair rivayetler vardır, doğrudur.
ama gelin görün ki sözlük aşkını yenip de şu mozillayı kapatıp gidememekteyiz.
ne zor şartlar altında entry girdiğimi bir ben bilirim bir de linus torvalds bilir.
mağduruz efendim kısaca.
ama gelin görün ki sözlük aşkını yenip de şu mozillayı kapatıp gidememekteyiz.
ne zor şartlar altında entry girdiğimi bir ben bilirim bir de linus torvalds bilir.
mağduruz efendim kısaca.
bugün yeni bir hayata başlayan hoşbulmuş insan. böyle kuşlar falan, hayat ne güzel lan..
kendi sozluge ve sozluklere adamıs insan.
(bkz: sözlükadam)
bugün adalar vapurunda görüp uzaktan selamlaştığım, vapur yanaşsın yanıma gelir diye düşünürken izini kaybettiğim insan. hangi arada, nasıl kayboldu hâlâ anlamıyorum.
#638409
o değil de, ne zamandır sölükten birini görmemiştim. iyi geldi hani.
#639752 sonrasında gelen edit: bugün değil "bir gün" olacak o, yanlış olmuş.
#638409
o değil de, ne zamandır sölükten birini görmemiştim. iyi geldi hani.
#639752 sonrasında gelen edit: bugün değil "bir gün" olacak o, yanlış olmuş.
msn adresinin adres ekleme kapasitesini dolduran insan evladı, yok böyle bir şey. anlık iletişemediğim tek dost kişisi olarak tarihte yerini alacaktır.
bir şekilde duygusal bir derinlik taşıdığını bildiğim, bugün ise bunu yakından gördüğüm insan.
sadece saçmalayıcı çıkmıyormuş bu adamdan, kocaman bi kalbi varmış; onu korumaya çalışıyormuş bir yandan da.
sadece saçmalayıcı çıkmıyormuş bu adamdan, kocaman bi kalbi varmış; onu korumaya çalışıyormuş bir yandan da.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?