yeni yazar adayımız.nicki de barıştan yana.en kısa zamanda yazar olma temennisiyle hoşgeldin diyorum kendisine.
ayrıca o bir fenerli.
kardeşlik
-sanırsam- sozlüğe yeni dahil olmuş, çömez. ho$gelmi$tir.
hic oz kardesi olmayan biri olarak 13 sene boyunca bilmedigim duygu. sonradan ogrendimki kan baginiz olmasa bile bircok kisi size ozden ote kardes olabilir. dunyadaki en guzel ve onemli baglardan biridir. kardesim, abim, veya ablam dediginiz kisi sizi dinlemek icin hep oradadir, sizi gercekten siz oldugunuz icin seviyordur, siginabileceginiz bir liman gibidir hep...
kardeslik her ne kadar ilk bakildiginda ne cevherler barindirdigini belli etmese de cok kilit bir kelimedir. kutuplasmadan ve surtusmeden hicbir guzelligin dogmayacagina bilmek, bir agac gibi tek ve hur ve bir orman gibi kardescesine olmaktir.
kardeslik demek, kanindan olmayani da kardes gorebilmektir. peki her iki bacagi iki gozu olandan kardes olur mu? peki kotu insanlar(kotuyu nasil tanimlarsaniz tanimlayin), ayrimcilar, cikarcilar. bunlardan kardes olur mu? kucak acilir mi? salaklik midir, saflik midir kotuye sarilabilmek.
bilmiyorum, gunlugumde "tanrim bana yardim et" mesajlari geciyor ust uste. gostermek istiyorum insanlara okumanin, anlamanin ve sevmenin ne oldugunu. korku dolu gozlerin uzerine cekilmis nefret surmesini cikaricak bir kahraman opucuk ariyorum. bombos kaliyor sokaklar.
hosgoru diye bir kelime vardi ki, cok eski bir kitabin icinde kaybolmustu. ama okumuyor insanlar artik, dinlemiyorlar, sevmiyorlar.
aynadaki kadin soruyor peki sen ne zaman bir sevgi kelebegi oldun diye. karsilik bulamiyorum sorulara. kotuyu sev derken dedigimi acikliyamiyorum.
sanki birbirimizden cok korkuyoruz da o yuzden bu nefretimiz gibi. sanki birbirimizi tanimiyor ve anlamiyoruz. kapilarimizda daha buyuk kilitler, yastik altlarimizda daha buyuk tabancalar saklaniyor. yalan bir gulumsemenin ardinda hep sinif arkadasimizdan, patronumuzdan bir adim oteye gitmeyi diliyoruz. peki nedir derdimiz. can baba "yasadiklarini kar sanma yanina, unutma ki yasadigin kadar yakinsin sona" dedi, ve dustu bir ormanin ortasinda. duyacak kimse mi yoktu....
neden peki hep bize iyilik yapmaya calisanlari oldurduk? korkunun kani yok mu hala ellerimizde. yillarca butun otorite kurumlarinin bize sattigi sahte mutluluktan bizi kurtarmak istiyenleri neden astik?
(bkz: martin luther king) : irkciliga karsi oldugu icin olduruldu.
(bkz: mahatma gandhi) : dinlerin ayrimciligina inanmadigi icin olduruldu.
(bkz: john lennon) : baris yanlisi oldugu icin olduruldu.
(bkz: hz isa) : hos goru ve sevgi ogutledigi icin olduruldu.
her bkzi verirken ellerim sizliyor. daha nice yerli orneklerini vermiyorum ki politik olmasin yazdiklarim. otellerde bahcelerde fener alaylarinda yaktiklarimiz sessizce huzur bulsunlar kullerinde diye susuyorum. yalvariyorum dizlerimin uzerinde bkz, bkz, bkz, bkz derken...
bakiniz...
daha iyi bir dunya icin sadece bir secim gerekli. calismak, para, statu, zaman gerektirmeyen tek bir secim. kendi yok olusumuzla evrenin icini ve disini kesfetmemiz arasinda... tek... bir... secim...
korkunun ve sevginin gozleri arasinda.
korkunun gozleri daha buyuk silahlar, daha buyuk korkular, daha buyuk kabuslar.
sevginin gozleri ise silahlara harcadigimiz para ile dunyadaki fakir ve sansizlarin tamamini doyurup giydirmek.
tek bir tanesini bile disarda birakmadan.
bakiniz...
kardeslik demek, kanindan olmayani da kardes gorebilmektir. peki her iki bacagi iki gozu olandan kardes olur mu? peki kotu insanlar(kotuyu nasil tanimlarsaniz tanimlayin), ayrimcilar, cikarcilar. bunlardan kardes olur mu? kucak acilir mi? salaklik midir, saflik midir kotuye sarilabilmek.
bilmiyorum, gunlugumde "tanrim bana yardim et" mesajlari geciyor ust uste. gostermek istiyorum insanlara okumanin, anlamanin ve sevmenin ne oldugunu. korku dolu gozlerin uzerine cekilmis nefret surmesini cikaricak bir kahraman opucuk ariyorum. bombos kaliyor sokaklar.
hosgoru diye bir kelime vardi ki, cok eski bir kitabin icinde kaybolmustu. ama okumuyor insanlar artik, dinlemiyorlar, sevmiyorlar.
aynadaki kadin soruyor peki sen ne zaman bir sevgi kelebegi oldun diye. karsilik bulamiyorum sorulara. kotuyu sev derken dedigimi acikliyamiyorum.
sanki birbirimizden cok korkuyoruz da o yuzden bu nefretimiz gibi. sanki birbirimizi tanimiyor ve anlamiyoruz. kapilarimizda daha buyuk kilitler, yastik altlarimizda daha buyuk tabancalar saklaniyor. yalan bir gulumsemenin ardinda hep sinif arkadasimizdan, patronumuzdan bir adim oteye gitmeyi diliyoruz. peki nedir derdimiz. can baba "yasadiklarini kar sanma yanina, unutma ki yasadigin kadar yakinsin sona" dedi, ve dustu bir ormanin ortasinda. duyacak kimse mi yoktu....
neden peki hep bize iyilik yapmaya calisanlari oldurduk? korkunun kani yok mu hala ellerimizde. yillarca butun otorite kurumlarinin bize sattigi sahte mutluluktan bizi kurtarmak istiyenleri neden astik?
(bkz: martin luther king) : irkciliga karsi oldugu icin olduruldu.
(bkz: mahatma gandhi) : dinlerin ayrimciligina inanmadigi icin olduruldu.
(bkz: john lennon) : baris yanlisi oldugu icin olduruldu.
(bkz: hz isa) : hos goru ve sevgi ogutledigi icin olduruldu.
her bkzi verirken ellerim sizliyor. daha nice yerli orneklerini vermiyorum ki politik olmasin yazdiklarim. otellerde bahcelerde fener alaylarinda yaktiklarimiz sessizce huzur bulsunlar kullerinde diye susuyorum. yalvariyorum dizlerimin uzerinde bkz, bkz, bkz, bkz derken...
bakiniz...
daha iyi bir dunya icin sadece bir secim gerekli. calismak, para, statu, zaman gerektirmeyen tek bir secim. kendi yok olusumuzla evrenin icini ve disini kesfetmemiz arasinda... tek... bir... secim...
korkunun ve sevginin gozleri arasinda.
korkunun gozleri daha buyuk silahlar, daha buyuk korkular, daha buyuk kabuslar.
sevginin gozleri ise silahlara harcadigimiz para ile dunyadaki fakir ve sansizlarin tamamini doyurup giydirmek.
tek bir tanesini bile disarda birakmadan.
bakiniz...
bir efsane kelimedir...kan bagiyla bagli olmak suretiyle dogustan kazananilanlarin disinda, bir de o boyutta yakin hissettiginiz aile disinda kardesim diye niteleyebileceginiz arkadaslik otesinde kisilerdir...
bu bag oylesine kuvvetlidir ki ne kadar kizarsaniz kizin, ufacik bir olay gelmisse basina kardesin, siz bunu cok fazla abartabilir icinde bulundugunuz imkan ve sereati hic dusunmeden, nasil merhem olsam derdine dusebilirsiniz...
siz, onun icin en acimasiz elestirileri yapar, ama disardan gelecek en ufak ruzgarda gogsunuzu hic dusunmeden siper edersiniz, koruma guduleriyle kanatlarinizi acarsiniz...
diyelim siz on yasinizdasizdir o da sekiz, anne onun yaptigi her eylemden sizi sorumlu tutar.o oynayacak siz onun oynamasi icin guvenli ortam olusturmakla ugrasacaksiniz...boyle de kisiden calinan digerine aktarilan kayip zamanlar vardir...
odevlerini yapmadan uyudugunda ise, ve eger de ayni okuldaysaniz, onun ogretmeninin sizi kardesine nicin yardimci olmuyorsun diye azarlama ihtimali vardir...ve sizin uykularinizdan kacip onun istikbaline giden ablalik sorumlulugu vardir...
ebeveynlerin onunde dahi sac saca bas basa girisilen kacinilmaz kavgalar vardir...sonra ebeveynlerin terlikle kavganin taraftarlarini puskurtme eylemleri sonucunda, bu kez de ebeveynlere karsi tek yumruk gibi birlesip, sarmas dolas olup, onlara cephe alma hali vardir...
bakkala yada carsiya, yaninizda o olmadan gidildigin de dahi, farkinda olmadan her seyden iki tane alma icgudusu vardir...
bir de, on tekerlek nereye arka tekerlek oraya deyiminden hareketle abla yada abi kisisinin hep agir takilmasi zorunlulugu vardir...surekli iyi ornek olma savasi verilir bu yuzden. ama sonuc degismez... hayati cilginca yasamak kardeslere daha cok yakisir durumlari vardir...
ve gun gelip de araya hasretler girdiginde degeri daha da iyi anlasilacak olan bu olgu icin, sadece gozlerinizden akan degil, adeta damarlarinizdan da gecen yaslar vardir...
bu bag oylesine kuvvetlidir ki ne kadar kizarsaniz kizin, ufacik bir olay gelmisse basina kardesin, siz bunu cok fazla abartabilir icinde bulundugunuz imkan ve sereati hic dusunmeden, nasil merhem olsam derdine dusebilirsiniz...
siz, onun icin en acimasiz elestirileri yapar, ama disardan gelecek en ufak ruzgarda gogsunuzu hic dusunmeden siper edersiniz, koruma guduleriyle kanatlarinizi acarsiniz...
diyelim siz on yasinizdasizdir o da sekiz, anne onun yaptigi her eylemden sizi sorumlu tutar.o oynayacak siz onun oynamasi icin guvenli ortam olusturmakla ugrasacaksiniz...boyle de kisiden calinan digerine aktarilan kayip zamanlar vardir...
odevlerini yapmadan uyudugunda ise, ve eger de ayni okuldaysaniz, onun ogretmeninin sizi kardesine nicin yardimci olmuyorsun diye azarlama ihtimali vardir...ve sizin uykularinizdan kacip onun istikbaline giden ablalik sorumlulugu vardir...
ebeveynlerin onunde dahi sac saca bas basa girisilen kacinilmaz kavgalar vardir...sonra ebeveynlerin terlikle kavganin taraftarlarini puskurtme eylemleri sonucunda, bu kez de ebeveynlere karsi tek yumruk gibi birlesip, sarmas dolas olup, onlara cephe alma hali vardir...
bakkala yada carsiya, yaninizda o olmadan gidildigin de dahi, farkinda olmadan her seyden iki tane alma icgudusu vardir...
bir de, on tekerlek nereye arka tekerlek oraya deyiminden hareketle abla yada abi kisisinin hep agir takilmasi zorunlulugu vardir...surekli iyi ornek olma savasi verilir bu yuzden. ama sonuc degismez... hayati cilginca yasamak kardeslere daha cok yakisir durumlari vardir...
ve gun gelip de araya hasretler girdiginde degeri daha da iyi anlasilacak olan bu olgu icin, sadece gozlerinizden akan degil, adeta damarlarinizdan da gecen yaslar vardir...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?