"varlık beyhude ve anlamsızdır." sözünün sahibi düşünür.
de beauvoir’e her yazdığı mektuba "yeni bir teori yarattım" diye başlarmış sartre. ama yaratmazi var olan teorileri çürütürmüş aslında.
’kahramanlık’ ve ’şovalyelik’ hikayeleri yazmışsartre başta. sonra "ben bir dahiyim" diyebilmiş. asla bir annesi babası da olmamış kendisinin; annesi bir kızkardeşmiş onun için, babası da henüz sartre üzerinde baskı kuramadan hayata elveda demiş. sartre’yi sartre yapan da babasının yokluğu olmuş zaten.
bir gün grip olmuş, zayıf bir çocukmuş; az kaldı ölecekmiş minik sartre. gençliğinde annesinin cüzdanından para çalmış uzun süre. otorite tanımamış asla: üvey babasını da tanımak istememiş, ölmüş babasını tanımamış olduğu gibi.
sartre, felsefeyi "felsefe hiç bir zaman gerçek dünyayla savaşamaz" görüşüyle tanımlamış. ama bir gün husserl’le, varoluşçulukla, dolayısıyla fenomenoloji ile tanışmış ve "bu işte savaşabilecek olan, gerçek olan" demiş.
"kendi hayatımızın sorumluluğunu tamamen el almalıyız. başımıza geleceklerden yakınmaya hakkımız yok. her birey kendi alın yazısını diler: kendi karakterini ve bu karakterin eylemleri sonucu ortaya çıkan sonuçları ister."
not: ayrıca marksizm’in aşılamayacağını düşünmektedir, o da sınırlıdır yani. sınırsızdır diyemezsiniz ona.
(bkz: varoluşçuluk bir hümanizmadır)
(bkz: bulantı)
(bkz: duvar)
(bkz: kelimeler)
(bkz: tükeniş)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?