istanbuldan gunduz vakti giderken bir sikinti yok ama gece donu$u buyuk eziyet. yollar kapkaranlik, birbirini sollayan tirlar her yerde. uzerinize bir tirin cikmasi an meselesi. gece karanliginda istanbula dondugunuzde topragi opesiniz geliyor, oyle bir $ey.
izmit
belediye başkanı nevzat doğan, kentte bisiklet kullanımını özendirmek için makam aracı yerine bisiklet kullanacakmış.
hem karadeniz e hem marmara ya kıyısı olduğunu harita üzerinde değil de gezerken görerek öğrendiğim zaman beni şaşırtan şehir.. kerpe deki kayalıklardan atlamayı göze almasam da serin sularında yıkandığım şehir.. gün batımını seyrederken bir daha böyle mutlu olabilecek miydim acaba diye düşündüğüm şehir..seviyorum ben bu şehri ya..
ulaşım sorununu 100 yıl da geçse çözemeyecek şehir.
belediye otobüsleri öyle seyrek geçiyor ki halk otobüsü adı altındaki sıkış tepiş minibüslere binmek zorunda kalıyorsunuz . hadi inatla bekledin diyelim belediye otobüsünü, parayla binemiyorsun ille kentkartın olacak, kentkartın da var diyelim amk yerinde dolduracak bayi bulamıyorsun, bayiyi buldun diyelim diyor ki "kontör bitti bacım, sabah saatlerinde gelcen onun için", sabah saatlerinde o bulduğun bayiyi bulsan dahi kentkartı dolduracak kontörü olmuyor. mecbur tabii yine halk otobüsü.
halk otobüslerinin minibüs olması sorununu da açalım biraz:
halk otobüslerinin öyle belirli bir saatleri yok varış noktasına varmaları için . gayet minibüs şoförü edasında şoförleri, içeride şoförü tatmin edecek sayıda yolcu yoksa sağlıklı bir insanın koşarak geçebileceği hızda giderler yolda umursuzca. müzik falan açarlar kafalarına göre. durak dışıymış, durakmış gözetmeksizin her noktada yolcu alır ve indirirler. zaten boyutları da otobüs olacak boyutlarda değildir, bildiğin minibüs boyutudur. yine de önlerinde halk otobüsü yazar. fakat herkes bilir ki onlar minibüstür.
belediye otobüsleri öyle seyrek geçiyor ki halk otobüsü adı altındaki sıkış tepiş minibüslere binmek zorunda kalıyorsunuz . hadi inatla bekledin diyelim belediye otobüsünü, parayla binemiyorsun ille kentkartın olacak, kentkartın da var diyelim amk yerinde dolduracak bayi bulamıyorsun, bayiyi buldun diyelim diyor ki "kontör bitti bacım, sabah saatlerinde gelcen onun için", sabah saatlerinde o bulduğun bayiyi bulsan dahi kentkartı dolduracak kontörü olmuyor. mecbur tabii yine halk otobüsü.
halk otobüslerinin minibüs olması sorununu da açalım biraz:
halk otobüslerinin öyle belirli bir saatleri yok varış noktasına varmaları için . gayet minibüs şoförü edasında şoförleri, içeride şoförü tatmin edecek sayıda yolcu yoksa sağlıklı bir insanın koşarak geçebileceği hızda giderler yolda umursuzca. müzik falan açarlar kafalarına göre. durak dışıymış, durakmış gözetmeksizin her noktada yolcu alır ve indirirler. zaten boyutları da otobüs olacak boyutlarda değildir, bildiğin minibüs boyutudur. yine de önlerinde halk otobüsü yazar. fakat herkes bilir ki onlar minibüstür.
istanbul dan dönerken şarjı biten telefonunuzu şarj etmek için ideal bir şehirdir. önce pazar günü açık bir turkcell bulunur, sonra o turkcell e çabuk şarj eden aleti bulunuan türkcell sorulur, sora sora bağdat bulunur. çarşı merkezine gelinir.
eğlencelidir.
eğlencelidir.
(bkz: çalışınca oluyor)
istanbuldan ula$imi inanilmaz kolay ve konforlu olan il. ama $ehrin icerisinde eziyet ba$liyor i$te. taksileri de istanbulda ki gibi 200 metrede degil 100 metrede bir atiyor.
(bkz: izmit seyahat)
(bkz: izmit otogari)
$ehirici yolcu ta$imaciliginda bir felaket. ya $oforler tum $ehri dola$tiriyor insana, ya da izmitin yerle$im alaninin yuzolcumu istanbuldan buyuk. bir yerden bir yere ula$tigim zaman dilimi icerisinde istanbulda mecidiyekoyden kartala cok rahat giderdim. bir de farkettim ki izmit belediyesine bagli araclarin 3. vitesleri yok, hepsi maksimum 2. viteste gidiyor. bu $ekilde de bir yerden bir ba$ka yere minimum 30 dakikada ula$iyorsunuz.
cok kotu.
cok kotu.
(bkz: özel atafen koleji)
"izmit merkez kafasına göre herkes"
fabrikaları sayesinde kanser vakalarının türkiye ve dünya ortalamalarının üzerinde olan ilimiz. bu arada tabii, saygısız esnafını da unutmamak lazım ilk cümleyle alakasız ama olsun
türkiye’nin ilk ve tek avrupa kenti ödülünü aldığını buradan öğrendiğim,insanlarıyla beraber gayet renkli bi ilçemizdir.bu ödülü sonuna kadar haketmiştir.ilçe,özellikle izmit belediyesi internet adresinden gezilip tozulmalıdır.
bu yazımı:
daha önce tren raylarının bulunduğu (oranın yerlisi olan arkadaşım bilgilendirmişti) fakat şu an insanların yürümesi için kaldırım olarak kullanılan yolda (gözümün içine bakarak) bana çarpan bisiklet sürücüsüne (kendisini ve beni tatmin edecek hakareti düşündüm ve bulamadım.kelime dağarcığım yetersiz kaldı),ayağımda spor ayakkabı olmasına rağmen "abi boyayalım abii" diye peşimde dolanan 2 küçük arkadaşa (piç),karnımızı aptal bi mekanda doyurduktan sonra çıkışta karşımıza dikilen ve beyaz çamaşır ipiyle zar zor kontrol ettiği uyuz bi sokak köpeğini "du kıs kıs" diye üstümüze salmaya çalışan arkadaşa (orospu çocuğu),gitar bakmak için girdiğimiz dükkanda kocasına "çekil şurdan adam" diye hitap eden teyzeye,işlek bi caddesinde yürürken yanımıza sinsice yaklaşıp "elinizdeki çöpü yere atmayacaksınız demi?" diye soran,"hayır" cevabını aldıktan sonra "sigara versen ya" şeklinde garip bi tarzda nikotin isteyen tinerci abiye,üstümdeki (kendimce) manevi değeri paha biçilemez tişörtümü (yanımda fizik öğretmenliği okuyan arkadaşım bile anlayamadı ve "ıspatlanamaz abi bu" yorumu yaptı) algida çilekli max dondurmasını bulaştırarak "zaten bok tişörttü.iyi oldu.en azından çilek tadı verecek bundan sonra ekikikiki" diye anlaşılmaz yorumunu yaparak sinirden serçe parmağımın titremesine,sol gözümün seyrelmesine ve ağzımdan köpükler çıkmasına neden olan bok rengi saçlı insan kılığındaki canlı organizmaya (ettiğim en ağır küfürler içimde saklı) borçluyum.hepsini saygı,sevgi ve kardeşlik şemsiyesi altında kucaklamanın yanı sıra kapalı bi odada aylarca korunmasız bi şekilde ((bkz: prezervatif)) hepsiyle çılgınlar gibi sevişmek isterim.temennilerim burada bitmemekle beraber hayal gücümün yettiği kadar fantezi kurduktan sonra hepsini gece rüyamda görüp,sabah kalkınca duş almak isterim.
(bkz: ilacım nerde)
bu yazımı:
daha önce tren raylarının bulunduğu (oranın yerlisi olan arkadaşım bilgilendirmişti) fakat şu an insanların yürümesi için kaldırım olarak kullanılan yolda (gözümün içine bakarak) bana çarpan bisiklet sürücüsüne (kendisini ve beni tatmin edecek hakareti düşündüm ve bulamadım.kelime dağarcığım yetersiz kaldı),ayağımda spor ayakkabı olmasına rağmen "abi boyayalım abii" diye peşimde dolanan 2 küçük arkadaşa (piç),karnımızı aptal bi mekanda doyurduktan sonra çıkışta karşımıza dikilen ve beyaz çamaşır ipiyle zar zor kontrol ettiği uyuz bi sokak köpeğini "du kıs kıs" diye üstümüze salmaya çalışan arkadaşa (orospu çocuğu),gitar bakmak için girdiğimiz dükkanda kocasına "çekil şurdan adam" diye hitap eden teyzeye,işlek bi caddesinde yürürken yanımıza sinsice yaklaşıp "elinizdeki çöpü yere atmayacaksınız demi?" diye soran,"hayır" cevabını aldıktan sonra "sigara versen ya" şeklinde garip bi tarzda nikotin isteyen tinerci abiye,üstümdeki (kendimce) manevi değeri paha biçilemez tişörtümü (yanımda fizik öğretmenliği okuyan arkadaşım bile anlayamadı ve "ıspatlanamaz abi bu" yorumu yaptı) algida çilekli max dondurmasını bulaştırarak "zaten bok tişörttü.iyi oldu.en azından çilek tadı verecek bundan sonra ekikikiki" diye anlaşılmaz yorumunu yaparak sinirden serçe parmağımın titremesine,sol gözümün seyrelmesine ve ağzımdan köpükler çıkmasına neden olan bok rengi saçlı insan kılığındaki canlı organizmaya (ettiğim en ağır küfürler içimde saklı) borçluyum.hepsini saygı,sevgi ve kardeşlik şemsiyesi altında kucaklamanın yanı sıra kapalı bi odada aylarca korunmasız bi şekilde ((bkz: prezervatif)) hepsiyle çılgınlar gibi sevişmek isterim.temennilerim burada bitmemekle beraber hayal gücümün yettiği kadar fantezi kurduktan sonra hepsini gece rüyamda görüp,sabah kalkınca duş almak isterim.
(bkz: ilacım nerde)
küçük istanbul görünümünde, eğitim seviyesi oldukça yüksek, fabrikaları ve körfeziyle hatırlanmasının yanında oldukça naif ve rahat, eğlenceli bir ilçedir. yaşam standardı da türkiye şartlarının oldukça üzerindedir.
(bkz: korfez)
istanbula yakınlığı dolayısıyla sanki onun bir ilçesiymiş gibi görünse de;gerek insanları,gerek kafa yapısı,gerekse de kültürleri tamamen farklıdır.biraz yobaz bir şehirdir,doğru!neden bilmem ben de alışamadım gitti izmite,aslında hoşlanmaya bile çalışmadım;bana göre bir kent değil burası havasından olsa gerek!
kocaeli ilinin merkez ilcesi.dogdugum,buyudugum sehir.depremden sonra her seyiyle cok degismistir.en buyuk dezavantaji istanbula cok yakin olmasidir.bu sebeple bir turlu gelisememektedir.depremden sonra yobazlasan insani,son yerel secimlerden sonra olayi abartmis,cigrindan cikartmistir.izmit sokaklarinda kulaginizda kupeyle yuruyor iseniz,insanlarin size laf soylemesi,omuz atmasi kuvvetle muhtemeldir.genclere yonelik hicbirsey yoktur.yaz kis acisu parki,doping bar,zom bar,yaz mevsimi fuardaki igrenc barlari gidilebilecek mekanlarin hemen hemen hepsini olusturur.
her zaman kotu yapilasmasi ve depremiyle bende cagrisim birakan sehir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?