ilk goruldugunde insana guzel gibi gorunen sehir.
izmir
hic gidip gormedigim.maltada tanistigim izmirde yasan arkadasimin ove ove bitiremedigi.avrupali insanlari barindirdigi soylenen.okulu bitirir bitirmez gidip yerlesmek istedigim ama is imkanlarinin kisitli oldugu sehir.
felaket bir sekilde ozlemini duydugum sehrim.
üniversite ve askerlik dönemlerimi geçirdiğim, türkiyenin en aydınlık ve yaşanası şehri. umarım kimseler bozamaz ve hep öyle kalır.
uzun bir zaman kaldığım şehir.ayrıca dansa var mısın? adlı yarışmada elenmiş dansçının adı.
eğer kordon dendiğinde aklınıza elektrikli ev aletlerinin dışında bir yer ismi geliyorsa; körfez kokusu nedir biliyorsanız, hilton’un yapıldığı tarihi hatırlayabiliyorsanız, fame city’de deliler gibi eğlenip çıktığınızda ‘’vay be bizim de bir gökdelenimiz var’’ dediyseniz; tam 35 ve 35 buçuk kavramları size bir şey ifade ediyorsa;
gevrek, çiğdem, domat, nohut, kilorak gibi sözcükleri kullanıyorsanız, boyoz kelimesi size bir şeyler hatırlatıyorsa, arapsaçı turp otu, dalagan, istifno, ebegümeci deniz börülcesi nedir biliyorsanız;
konuşurken arada bir diliniz istemeseniz de ‘’geliyom, gidiyom, yapcan, gelcen, etcen...’’ şeklinde sürçebiliyorsa;
gördüğünüz her gökdeleni hiltonla kıyaslıyorsanız, ‘’churchill’de çay içtim’’ dediyseniz;
elinizde hasan tahsin anıtının ya da atatürk anıtının yanındayken çekilmiş bir fotoğraf varsa, karşıyaka denince aklınıza güzel kızlar geliyorsa, bir kerecik dahi kıbrıs şehitlerinde sevgilinizle el ele dolaştıysanız;
park sorunu, trafik sorunu, kara kış ne demek bilmiyorsanız; kar görmek için sabuncu beli’ne ya da manisa spil’e gittiyseniz;
zeybek havası duyduğunuzda içiniz cız edip kalkarak oynayasınız geliyorsa, ‘’kalbim ege’de kaldı’’ şarkısını kendinizle özleştirebiliyorsanız ‘’ağustos sıcağı’’ kavramından nefret ediyorsanız;
9 eylül size üniversite dışında şeyler de hatırlatıyorsa,
kumrunun aslında bir kuş olmadığını, çok da lezzetli olduğunu düşünüyorsanız, hıdrellez denince sokaklarda yakılan ateşler aklınıza geliyorsa;
behçet uz’un kim olduğunu biliyorsanız; attila ilhan, can yücel, sezen aksu isimlerini duyduğunuzda şöyle bir kabarıyorsanız,
şimdiye kadar kaç kişinin ‘’körfezi temizleyeceğim...!’’ dediğini hatırlayabiliyorsanız, bugüne kadar bir kere bile olsa sevinç’in önünde buluştuysanız;
ünüversite denince aklınıza iki tane, özel okul denince de sayılı isim geliyorsa;
sıcakkanlıysanız, paraşüt kulesinden atladıysanız ya da atlayan tanıdıklarınız varsa, fuardaki gölde kuğulara bindiyseniz, her sene ağustosun sonunda fuara giderek ‘’birkaç ünlü görsek bari...’’ diyorsanız;
hiçbir zaman bir yerde, gece kalma korkusu yaşamadıysanız, insanlar size sanki birer düşman gibi bakmıyorsa;
her yıl 9 eylül’de türk yıldızları’nı canlı izliyorsanız, hayatınızın önemli bir bölümü belediye otobüslerinde geçiyorsa;
nisan - ekim ayları arasında hafta sonlarını güzelbahçe, urla, seferihisar, çeşme, inciraltı, sahilevleri, mordoğan, karaburun, gümüldür, kuşadası, dikili, foça’da geçiriyorsanız;
çocukken kemeraltı’nda kaybolduysanız, babanız ‘’biz çocukken konakta denize girerdik...’’ hikayeleri anlatıyorsa;
başka bir şehirdeyken insanların giyimleri ve davranışları size ters geliyorsa, etrafınızda şortlu, mini etekli, askılı giysili kızlar ve şortlu, küpeli erkekler görmek dikkatinizi çekmiyorsa;
kordon’un eski halini hatırlıyorsanız, saat kulesi’nin deniz kenarında olduğu zamanı hatırlıyorsanız; pizzanıza ketçap ve mayonez döküyorsanız, kampüs denilince aklınıza ege üniversitesi’nin kampüsü geliyorsa;
çevrenizde birilerinin karşıyaka ve izmir’in geri kalanını karşılaştırdığını duyunca kulak kabartıyor, itiraz ediyor ve ya onaylıyorsanız;
mahsun kırmızıgül ile alişan’ı ayırt edemiyorsanız, en son gittiğiniz milli maçın tarihini hatırlamıyorsanız, basketbolu futboldan daha çok seviyorsanız;
yaya geçidi kavramından habersizseniz, kuşadası’na ada diyorsanız, uğrak ve bahane’nin yerini biliyorsanız;
izmirde sadece iki mcdonald’s olan zamanları hatırlıyorsanız, montrö ve lozan size avrupa şehirlerini hatırlatmıyorsa,
toplumsal sevinçlerde ve kutlamalarda aklınıza gidilecek sadece tek bir buluşma yeri geliyorsa, otobüste size biletini ya da kent kartını veren kişi karşılığında para almamakta ısrar ediyorsa, her yıl okulun ilk haftası elinizde listeyle sevgi yolu’na gidiyorsanız,
yolda biriyle çarpışınca diğerinin hatası olmasına rağmen, refleks olarak gülümseyip özür diliyorsanız, trafikte 34 plakalı sürücülerden şikayetçiyseniz;
yengen denince aklınıza yüyecek bir şeyler geliyorsa; konak meydanında vapura giden yoldaki çeşmeden bir kez bile su içmişseniz
ortaokula giden kızınızın erkek arkadaşı olması sizi rahatsız etmiyorsa;
bi yer denilince gerçekten aklınıza belli bir yer geliyorsa, kordonda güneşin batışını izlemenin bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorsanız;
okulu asmak, okulu kırmak yerine okulu ekmek diyorsanız;
fuar denilince aklınıza lunapark geliyorsa, size doğru yaklaşan bir kamera ile mikrofon görünce hızlı adımlarla yolunuzu değiştiriyorsanız;
evinize en fazla 100 m. uzaklıkta bir tansaş mağazası varsa,
her piyasa yapmaya çıkışınızda aklınıza gidilecek 1-2 semt geliyorsa;
uzaktayken ‘’ahh şimdi izmir’de olsaydım...’’ diyorsanız;
siz izmirlisiniz!
evet ben `izmir’liyim...
bu internette çok dolanan bir yazı, ekşi sözlükte de var.
gevrek, çiğdem, domat, nohut, kilorak gibi sözcükleri kullanıyorsanız, boyoz kelimesi size bir şeyler hatırlatıyorsa, arapsaçı turp otu, dalagan, istifno, ebegümeci deniz börülcesi nedir biliyorsanız;
konuşurken arada bir diliniz istemeseniz de ‘’geliyom, gidiyom, yapcan, gelcen, etcen...’’ şeklinde sürçebiliyorsa;
gördüğünüz her gökdeleni hiltonla kıyaslıyorsanız, ‘’churchill’de çay içtim’’ dediyseniz;
elinizde hasan tahsin anıtının ya da atatürk anıtının yanındayken çekilmiş bir fotoğraf varsa, karşıyaka denince aklınıza güzel kızlar geliyorsa, bir kerecik dahi kıbrıs şehitlerinde sevgilinizle el ele dolaştıysanız;
park sorunu, trafik sorunu, kara kış ne demek bilmiyorsanız; kar görmek için sabuncu beli’ne ya da manisa spil’e gittiyseniz;
zeybek havası duyduğunuzda içiniz cız edip kalkarak oynayasınız geliyorsa, ‘’kalbim ege’de kaldı’’ şarkısını kendinizle özleştirebiliyorsanız ‘’ağustos sıcağı’’ kavramından nefret ediyorsanız;
9 eylül size üniversite dışında şeyler de hatırlatıyorsa,
kumrunun aslında bir kuş olmadığını, çok da lezzetli olduğunu düşünüyorsanız, hıdrellez denince sokaklarda yakılan ateşler aklınıza geliyorsa;
behçet uz’un kim olduğunu biliyorsanız; attila ilhan, can yücel, sezen aksu isimlerini duyduğunuzda şöyle bir kabarıyorsanız,
şimdiye kadar kaç kişinin ‘’körfezi temizleyeceğim...!’’ dediğini hatırlayabiliyorsanız, bugüne kadar bir kere bile olsa sevinç’in önünde buluştuysanız;
ünüversite denince aklınıza iki tane, özel okul denince de sayılı isim geliyorsa;
sıcakkanlıysanız, paraşüt kulesinden atladıysanız ya da atlayan tanıdıklarınız varsa, fuardaki gölde kuğulara bindiyseniz, her sene ağustosun sonunda fuara giderek ‘’birkaç ünlü görsek bari...’’ diyorsanız;
hiçbir zaman bir yerde, gece kalma korkusu yaşamadıysanız, insanlar size sanki birer düşman gibi bakmıyorsa;
her yıl 9 eylül’de türk yıldızları’nı canlı izliyorsanız, hayatınızın önemli bir bölümü belediye otobüslerinde geçiyorsa;
nisan - ekim ayları arasında hafta sonlarını güzelbahçe, urla, seferihisar, çeşme, inciraltı, sahilevleri, mordoğan, karaburun, gümüldür, kuşadası, dikili, foça’da geçiriyorsanız;
çocukken kemeraltı’nda kaybolduysanız, babanız ‘’biz çocukken konakta denize girerdik...’’ hikayeleri anlatıyorsa;
başka bir şehirdeyken insanların giyimleri ve davranışları size ters geliyorsa, etrafınızda şortlu, mini etekli, askılı giysili kızlar ve şortlu, küpeli erkekler görmek dikkatinizi çekmiyorsa;
kordon’un eski halini hatırlıyorsanız, saat kulesi’nin deniz kenarında olduğu zamanı hatırlıyorsanız; pizzanıza ketçap ve mayonez döküyorsanız, kampüs denilince aklınıza ege üniversitesi’nin kampüsü geliyorsa;
çevrenizde birilerinin karşıyaka ve izmir’in geri kalanını karşılaştırdığını duyunca kulak kabartıyor, itiraz ediyor ve ya onaylıyorsanız;
mahsun kırmızıgül ile alişan’ı ayırt edemiyorsanız, en son gittiğiniz milli maçın tarihini hatırlamıyorsanız, basketbolu futboldan daha çok seviyorsanız;
yaya geçidi kavramından habersizseniz, kuşadası’na ada diyorsanız, uğrak ve bahane’nin yerini biliyorsanız;
izmirde sadece iki mcdonald’s olan zamanları hatırlıyorsanız, montrö ve lozan size avrupa şehirlerini hatırlatmıyorsa,
toplumsal sevinçlerde ve kutlamalarda aklınıza gidilecek sadece tek bir buluşma yeri geliyorsa, otobüste size biletini ya da kent kartını veren kişi karşılığında para almamakta ısrar ediyorsa, her yıl okulun ilk haftası elinizde listeyle sevgi yolu’na gidiyorsanız,
yolda biriyle çarpışınca diğerinin hatası olmasına rağmen, refleks olarak gülümseyip özür diliyorsanız, trafikte 34 plakalı sürücülerden şikayetçiyseniz;
yengen denince aklınıza yüyecek bir şeyler geliyorsa; konak meydanında vapura giden yoldaki çeşmeden bir kez bile su içmişseniz
ortaokula giden kızınızın erkek arkadaşı olması sizi rahatsız etmiyorsa;
bi yer denilince gerçekten aklınıza belli bir yer geliyorsa, kordonda güneşin batışını izlemenin bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorsanız;
okulu asmak, okulu kırmak yerine okulu ekmek diyorsanız;
fuar denilince aklınıza lunapark geliyorsa, size doğru yaklaşan bir kamera ile mikrofon görünce hızlı adımlarla yolunuzu değiştiriyorsanız;
evinize en fazla 100 m. uzaklıkta bir tansaş mağazası varsa,
her piyasa yapmaya çıkışınızda aklınıza gidilecek 1-2 semt geliyorsa;
uzaktayken ‘’ahh şimdi izmir’de olsaydım...’’ diyorsanız;
siz izmirlisiniz!
evet ben `izmir’liyim...
bu internette çok dolanan bir yazı, ekşi sözlükte de var.
bu sene universiade 2005 e ev sahipliği yapmış ilimiz.
bu şehrin değerini başka bir yerde yaşamak zorunda kalınca anlıyorsun tabi bu da koyuyor insana."ah şimdi izmirde olmak için nelerimi vermezdim." cumlesini milyonlarca kez kullanırsın ama artık nafile...
p.s: ya kardeşim burası 6 derece izmirim 22 oldu mu şimdi ? herifler şubatın ortasında açıkhava nargile keyfi yapıo benim burda gotum donuo gelde aglama.
p.s: ya kardeşim burası 6 derece izmirim 22 oldu mu şimdi ? herifler şubatın ortasında açıkhava nargile keyfi yapıo benim burda gotum donuo gelde aglama.
turkiyenin 3. buyuk ili.
bir kisim tarafindan gavur izmir diye adlandirilan guzel sehir.
nüfüsuna oranla gökteleni çok az olan şehir,bu muhtemelen deprem bölgesi olmasından kaynakalanıyor.
ahmet piriştinadan sonra yine bozulma sinyalleri verdiği söylenen çok sevdiğim, yazları gitmeye doyamadığım şehir.
-konak
-saat kulesi
-karşıyaka
-göztepe
-güzel kızlar
-deniz
-huzur
-saat kulesi
-karşıyaka
-göztepe
-güzel kızlar
-deniz
-huzur
hergünün cumartesi gibi geçtiği tek yer.
geçen yıl hayatımın enlerinin en güzel 2 gününü geçirdiğim kordonuyla ünlü muazzam güzel yurdum şehiri.
türkiyede yaşanabilecek en güzel yer.
"yaz gelsede gitsem" dediğim, göremediğim her an sancını çektim güzelim şehir.
methini çok fazla duyduğum en yakın zamanda kendimi sahillerine atacağım şehir.
(bkz: benim neyim eksik)
(bkz: benim neyim eksik)
10 senedir bu şehirde yaşıyorum... her sene türkiyemin farklı köşelerinden arkadaşlar gelir... biz de bu şehri ballandıra ballandıra anlatırız... yok işte kızları güzel ... gel beraber gezeriz deriz...
geldiklerinde genellikle bir hayal kırıklığına uğruyorlar ama ben anlamadım nedense .... :)
geldiklerinde genellikle bir hayal kırıklığına uğruyorlar ama ben anlamadım nedense .... :)
(bkz: izmir atatürk lisesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?