tdk’ya göre : "birden çok şeyin birbirine eşit ve denk olması" demekmiş.
bu anlamı destekler mahiyette de şöyle bir şeyimiz var:
"gördüm giden günün ardından sulara dalan
gözlerin yeni bir dünyaya açıldığını.
bir üstüva alemine yaklaşıldığını,
bu akşam kuşlarının ufuktan koptuğu an."
orhan velı-haber
istiva
düzgün olmak anlamındaki "s-v-y" kökünden türeyen istivâ sözlükte, iki şey birbirine eşit olmak, düzgün olmak; "ala" edatıyla kullanıldığında yükselmek, tahta çıkmak; "ilâ" edatı ile kullanıldığında yönelmek, kastetmek; "be" edatıyla kullanıldığında helâk olmak anlamlarına gelir. istivânın asıl anlamı, bir şeyin eşit ve düzgün olmasını istemektir.
istiva kelimesi kurânda fiil kalıbıyla "istevâ-yestevî" şeklinde 35 âyette geçmiştir. bunlardan dokuzu allah ile, diğerleri insan, canlı ve cansız varlıklarla ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır;
1- iki şey eşit olmak, yirmi âyette geçen yestevi-testevi, yesteviyani ve testeviyâni fiillerinin tamamı bu anlamdadır. "de ki: temizle pis eşit olmaz... (mâide, 5/100), "de ki, gören ile görmeyen eşit olur mu?..." (rad, 13/16), "ölüler ile diriler eşit olmaz..." (fâtır, 35/22), "de ki: bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?..." (zümer, 39/9).
2- bir şey doğru düzgün ve mutedil olmak, dikilmek ve doğrulmak; "üstün akıl/kuvvet sahibi olan melek, yüksek ufukta iken doğruldu (festevâ)..."(necm, 53/6) cibrilin doğrulması, kendi suretinde ortaya çıkıp görünmesi anlamındadır.
"....onların (müminlerin) tevrattaki vasıfları ve incildeki vasıfları şöyledir. bir ekin gibidirler ki o ekin filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı ve gövdesinin üstüne dikildi.(festeva)..." (fetih, 48/29). ekinin doğrulması, dikilmesi; düzgün olması, eğilmeden dimdik sapı üzerinde durmasıdır.
3- yerleşmek binmek, oturmak ve karar kılmak; "(ey nuh!) sen ve yanında bulunanlar gemiye yerleştiğiniz zaman (feizesteveyte) bizi o zâlim kavimden kurtaran allaha hamd olsun de." (müminûn, 23/28), "o allah ki bütün çiftleri yarattı ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti ki onların sırtına binesiniz (li testevfu ala zuhurihi)..." (zuhruf, 43/12-13), "ey arz! suyunu yut ve ey gök! suyunu tut denildi. gemi cûdi dağına oturdu.(vestevet alel-cudiyyi)..." (hûd, 11/44).
10 âyetteki "istivâ" kelimesi allah ile ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır:
a) yönelmek, şu âyetlerde bu anlamdadır: "o allah ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı, sonra göğe yöneldi(istiva iles-semai) onları yedi gök olarak düzenledi. o her şeyi bilir." (bakara, 2/29), "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi (isteva iles-semai) arza ve göğe; isteyerek ve istemeyerek (varlığa) gelin dedi, isteyerek geldik dediler." (fussilet, 41/11). bu iki âyette allahın önce yeryüzünü yarattığı, sonra yaratmak, düzene koymak üzere duman halindeki göğe yöneldiği "istivâ" kelimesiyle ifade edilmiş ve bu kelime "ilâ" edatı ile kullanılmıştır.
b) istila etmek, kuşatmak: "o allah ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları 6 günde (evrede) yarattı, sonra arşı istiva etti. (isteva alel-arş)" (secde, 32/4); "rabbiniz o allah ki gökleri ve yeri 6 günde yarattı sonra arşı kuşattı. (isteva alel arş)" (yûnus, 10/3); "o allah ki gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltti, sonra arşı kuşattı, güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi...." (rad, 13/2)
âyetlerde allahın yeri ve gökleri yarattıktan sonra arşı istiva ettiği bildirilmiştir. istivâ fiili "alâ" edatı ile kullanılmıştır. istiva kavramı allahın bir makama kurulup oturmasını değil, mekân ve cihet olmaksızın onun yücelik ve üstünlüğünü, âlemi yönettiğini, her şeyi hâkimiyeti altına aldığını ifade eder. "istevâ alâ arşihî" tabiri allahın bütün yaratıkların rabbi, yöneticisi ve koruyucusu olmasından gücü, kudreti ve iradesinin mutlak yerine gelmesinden kinayedir. arşı istiva ettiğini beyandan sonra yüdebbirül-emre (işleri idare eder), "o geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örten, güneşi, ayı ve yıldızları buyruğuna boyun eğmiş vaziyette yaratandır." (arâf, 7/54) âyetleri buna karinedir.
arşı da mekânı da yaratan allah tır. allahın arşa istivasının gerçek mahiyetini insan bilip idrak edemez. çünkü bu konuda kurânda bilgi verilmemiş sadece rahmânın arşı istiva ettiği bildirilmiştir (tâ-hâ, 20/5). (bk. zül-arş) (i.k.)
diyanetten alıntıdır.
istiva kelimesi kurânda fiil kalıbıyla "istevâ-yestevî" şeklinde 35 âyette geçmiştir. bunlardan dokuzu allah ile, diğerleri insan, canlı ve cansız varlıklarla ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır;
1- iki şey eşit olmak, yirmi âyette geçen yestevi-testevi, yesteviyani ve testeviyâni fiillerinin tamamı bu anlamdadır. "de ki: temizle pis eşit olmaz... (mâide, 5/100), "de ki, gören ile görmeyen eşit olur mu?..." (rad, 13/16), "ölüler ile diriler eşit olmaz..." (fâtır, 35/22), "de ki: bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?..." (zümer, 39/9).
2- bir şey doğru düzgün ve mutedil olmak, dikilmek ve doğrulmak; "üstün akıl/kuvvet sahibi olan melek, yüksek ufukta iken doğruldu (festevâ)..."(necm, 53/6) cibrilin doğrulması, kendi suretinde ortaya çıkıp görünmesi anlamındadır.
"....onların (müminlerin) tevrattaki vasıfları ve incildeki vasıfları şöyledir. bir ekin gibidirler ki o ekin filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı ve gövdesinin üstüne dikildi.(festeva)..." (fetih, 48/29). ekinin doğrulması, dikilmesi; düzgün olması, eğilmeden dimdik sapı üzerinde durmasıdır.
3- yerleşmek binmek, oturmak ve karar kılmak; "(ey nuh!) sen ve yanında bulunanlar gemiye yerleştiğiniz zaman (feizesteveyte) bizi o zâlim kavimden kurtaran allaha hamd olsun de." (müminûn, 23/28), "o allah ki bütün çiftleri yarattı ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti ki onların sırtına binesiniz (li testevfu ala zuhurihi)..." (zuhruf, 43/12-13), "ey arz! suyunu yut ve ey gök! suyunu tut denildi. gemi cûdi dağına oturdu.(vestevet alel-cudiyyi)..." (hûd, 11/44).
10 âyetteki "istivâ" kelimesi allah ile ilgili olup şu anlamlarda kullanılmıştır:
a) yönelmek, şu âyetlerde bu anlamdadır: "o allah ki yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı, sonra göğe yöneldi(istiva iles-semai) onları yedi gök olarak düzenledi. o her şeyi bilir." (bakara, 2/29), "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi (isteva iles-semai) arza ve göğe; isteyerek ve istemeyerek (varlığa) gelin dedi, isteyerek geldik dediler." (fussilet, 41/11). bu iki âyette allahın önce yeryüzünü yarattığı, sonra yaratmak, düzene koymak üzere duman halindeki göğe yöneldiği "istivâ" kelimesiyle ifade edilmiş ve bu kelime "ilâ" edatı ile kullanılmıştır.
b) istila etmek, kuşatmak: "o allah ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları 6 günde (evrede) yarattı, sonra arşı istiva etti. (isteva alel-arş)" (secde, 32/4); "rabbiniz o allah ki gökleri ve yeri 6 günde yarattı sonra arşı kuşattı. (isteva alel arş)" (yûnus, 10/3); "o allah ki gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltti, sonra arşı kuşattı, güneşi ve ayı iradesine boyun eğdirdi...." (rad, 13/2)
âyetlerde allahın yeri ve gökleri yarattıktan sonra arşı istiva ettiği bildirilmiştir. istivâ fiili "alâ" edatı ile kullanılmıştır. istiva kavramı allahın bir makama kurulup oturmasını değil, mekân ve cihet olmaksızın onun yücelik ve üstünlüğünü, âlemi yönettiğini, her şeyi hâkimiyeti altına aldığını ifade eder. "istevâ alâ arşihî" tabiri allahın bütün yaratıkların rabbi, yöneticisi ve koruyucusu olmasından gücü, kudreti ve iradesinin mutlak yerine gelmesinden kinayedir. arşı istiva ettiğini beyandan sonra yüdebbirül-emre (işleri idare eder), "o geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örten, güneşi, ayı ve yıldızları buyruğuna boyun eğmiş vaziyette yaratandır." (arâf, 7/54) âyetleri buna karinedir.
arşı da mekânı da yaratan allah tır. allahın arşa istivasının gerçek mahiyetini insan bilip idrak edemez. çünkü bu konuda kurânda bilgi verilmemiş sadece rahmânın arşı istiva ettiği bildirilmiştir (tâ-hâ, 20/5). (bk. zül-arş) (i.k.)
diyanetten alıntıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?