amcığın etrafındaki et yığıni olduğu anlayışıdır.
islamda kadın anlayışı
umud ediyorum ki uyku sersemligi yanli$ duymu$umdur ancak bugun bu sabah $oyle bir $eye $ahit oldum ben.
bizim mahalleden bir kadin hakkin rahmetine kavu$mu$, sabah bu kadin ile alakali sela veriliyor.
sela verildi. malum selanin sonunda aciklama yapilir kim öldü, kimin nesiydi, cenazesi ne zaman nereden kaldirilacak diye. hoca sela bitiminde aciklama yapiyor.
"mahallemiz sakinlerinden ordulu mehmet bilmemkimin hanimi vefat etmi$tir. cenazesi ogle namazini muteakip camimizden kaldirilacaktir. mevlam gunahlarini affeylesin."
ulan dedim yanli$ duydum herhalde, yeniden diktim kulaklarimi zira 3 kere yapilir ayni tekrar. yanli$ duymami$im, bildigin kadinin ismi yok, cismi yok. sadece mehmet bilmemkimin hanimi olarak geciyor konusmada. ölen o ama ölenin adi yok.
demem o ki öldügünde dahi kadinin degeri yok ismi yok cismi yok islamda. islami kotulemek adina soylemiyorum bunu, yanlis uygulanmasi acisindan soyluyorum. zira benim dinim benim inancim kadini bu kadar degersiz bir varlik olarak goremez. eger goruyorsa da islami yeniden du$unup dahilinde olup olmamayi yeniden degerlendirmek zamanidir belki de.
bizim mahalleden bir kadin hakkin rahmetine kavu$mu$, sabah bu kadin ile alakali sela veriliyor.
sela verildi. malum selanin sonunda aciklama yapilir kim öldü, kimin nesiydi, cenazesi ne zaman nereden kaldirilacak diye. hoca sela bitiminde aciklama yapiyor.
"mahallemiz sakinlerinden ordulu mehmet bilmemkimin hanimi vefat etmi$tir. cenazesi ogle namazini muteakip camimizden kaldirilacaktir. mevlam gunahlarini affeylesin."
ulan dedim yanli$ duydum herhalde, yeniden diktim kulaklarimi zira 3 kere yapilir ayni tekrar. yanli$ duymami$im, bildigin kadinin ismi yok, cismi yok. sadece mehmet bilmemkimin hanimi olarak geciyor konusmada. ölen o ama ölenin adi yok.
demem o ki öldügünde dahi kadinin degeri yok ismi yok cismi yok islamda. islami kotulemek adina soylemiyorum bunu, yanlis uygulanmasi acisindan soyluyorum. zira benim dinim benim inancim kadini bu kadar degersiz bir varlik olarak goremez. eger goruyorsa da islami yeniden du$unup dahilinde olup olmamayi yeniden degerlendirmek zamanidir belki de.
çok salakça olucak ama aklıma direkt bizim mahalledeki islam abinin kadın anlayışı geliyo...
-off göte bak
-bunu varya sabah kadar...
-yalarım yalarım
-ablaaa yok mu kültabla...
-sen nerenin güzelisin anam...
vb...
-off göte bak
-bunu varya sabah kadar...
-yalarım yalarım
-ablaaa yok mu kültabla...
-sen nerenin güzelisin anam...
vb...
eşit değilse kadın ve erkek islamda, erkek bunu kötü niyetle kullanmamalıysa falan, ee napalım baba, feminist mi olalım. çok enteresan şeyler bunlar ama globalleşen dünyada insanlar gittikçe bireyselleşiyorlar kanımca ve eşitlik yahut eşitsizlik oluşturulabilecek durumlar bile gitgide ortadan kalkıyor. aile kurumu bile evrim geçiriyorsa zaten nerede kaldı kadın erkek kıyaslaması. yani demek istediğim şudur ki, üstün olan erkek ile eşitsizlikte daha güçsüz olan kadının aynı ortamda bulunma ihtimali, yahut aynı ortamda bulunmak zorunda olma ihtimali gitgide azalmakta. bu açıdan problem yok bence.
bu moral anlamda bir tanımlama tabiki, fiziksel anlamdaki eşitsizlik apayrı bir boyutu işin, onu yadsımıyoruz.
bu moral anlamda bir tanımlama tabiki, fiziksel anlamdaki eşitsizlik apayrı bir boyutu işin, onu yadsımıyoruz.
islamın kaynağı olan kuranı kerimde kadın ile erkek eşit değildir. özür dileyerek söylüyorum ama hepimize aynı kitap diye başka kitapları mı okutturdular? kitapta kadın ile erkeğin eşit olmadığı fakat bu eşitsizliği erkeğin kullanmaması gerektiği söylenir. aynı zamanda (bkz: nisa ) suresi dinde kadının yerinin nerede olduğunu gün gibi ortaya döker. o okuyorum, biliyorum diyerekten kuranı eline almamış, alsa bile taraflı okumuş ablalar abiler kendi akıllarınca herkesten üstün, herkesten daha iyi görmekteler islamdaki kadın anlayışını. tek şey bilir, tek şey söylerim. istediğin ideolojilere sahip olabilir, istediğine inanabilirsin ama gerçek bir inanç ( çıkar ilişkisi olmadan) gerçek bir ideolojiye sahip olmak istiyorsan en başta onu bilmek ve kesinlikle karşı görüşleri bilmek zorundasındır. inandığın şeyler ancak bu şekilde güçlenir ve yıkılmaz bir temelle beraber büyür.
bu arada sevgili şairimiz nazım hikmet kadının sofradaki yerinin bile öküzden sonra geldiğini söyler.
bilginize..
bu arada sevgili şairimiz nazım hikmet kadının sofradaki yerinin bile öküzden sonra geldiğini söyler.
bilginize..
hayatını islâma göre şekillendirmemiş biri için bir anlam ihtiva etmez bu anlayış. zira bilse de bilmese de eleştirecektir. (eleştirmesine bir şey diyemem tabi bu konuda herkes hürdür benim nazarımda fakat eleştiri her zaman saygı çerçevesi içinde olmalı) önyargılarından bir arınıp gelse insan, bir öğrenmeye; anlamaya niyeti olsa insanın!.. emin olun ki her şey çözülür... ama yok! "ben beynimin bu sınırları içinde mutluyum; benim kafamda şu şöyledir, bu böyledir" diyorsanız ağzınıza bile almayın islâmı. zira islâmın fikrî yapısının dinamikliği müsâde etmez buna.
islamın kaynagı olan kur-anı kerimde kadınlar erkekle e$ittir. bazı geri kafalı mollalar, kadını 2. plana itmi$tir ne yazık ki...
islamda kadınlar sadece cinsel obje ve hizmetçidir o kadar.
edit: eksi oy veren çok bilmişler açıp kuran daki nisa suresini arapça okuyun da öyle eksi oy verin isterseniz.
edit: eksi oy veren çok bilmişler açıp kuran daki nisa suresini arapça okuyun da öyle eksi oy verin isterseniz.
o din kötüdür, kuralları çürümüştür lafazanlığı yapmayacağım. zaten taraf olmak bana göre değildir. zira benim gözümde üç büyük semavi dinin hepsi aynı.
çıkış noktalarına bakarsanız, hepsi birbirine benzer ve bir şekilde birbirinden beslenir!
üç büyük semavi din, kadını her zaman ikinci planda görmüştür. eşitlikten ziyade taraflı(!) adaleti uygun görmüştür.
ne zaman ki, sanayi toplumunda gelişme büyük derecede değer kazandı, on dokuzuncu yüzyılın mihenk taşı oldu, işte o zaman kadın gerçek anlamda bağımsızlığını kazanabildi ve içinde bulunduğu absürt, artık kokuşmuş sistemden sıyrılabildi.
tabii bu, birinci sınıf ve artık modern ve postmodern ülkelerin cevher hanesinde olmuştur. zira ekonomik alandan sanatsal alana kadar her şeyde ciddi devrimler oldu. bu da insanların görüşünde ciddi değişimler yarattı.
bu yüzyılda üretimin ve onun ilerlemesinde ciddi payı olan aletlerin gelişimi ile, kadının aile içindeki yardımcı-yönetici faaliyetinin ekonomik temelini yok etti, bu dâhilde dışarıdaki yaşamda kadına bir alan yaratmış oldu.
hâlâ doğulu ülkelerde kadın din kurallarına uygun şekilde algılanmakta ve kullanılmaktadır.
bu da din ile toplumsal hayatın tümden iç içe ( içre ) geçmişliğinin göstergesi.
haa, elbette her ülkede din ile devlet işlerini bir arada götürmeyi savunan şovenist ve çıkarcı partizanlar ve gruplar yok değil; ancak dengeyi ayarda tutabilmek meselesi sanırım onları biraz daha galip kılan, gelişmekte hâlâ doğum sancıları çeken ülkelere nazaran.
sanırım sorun dinlerden çok, ülkenin politik-ekonomik-sanatsal zincirlemelerine bakış açısında ne gibi revizeler yapabildiği ile alakalıdır, ne dersiniz?
size üç büyük semavi dinin kadına bakış açısını kısacık ayetler ile özetleyen paragrafları ileteyim:
kur’an-ı kerim’den:
“kadınların haklarını yerine getirme husûsunda allâh’tan korkunuz! zîrâ siz onları allâh’ın bir emâneti olarak aldınız."
kitab-ı mukaddes’ten:
“ey kadınlar, kendi kocalarınıza rabbe tabi olur gibi tabi olun. çünkü bedenin kurtarıcı mesih, kilisenin başı olduğu gibi erkek de kadının başıdır. fakat kilise mesih’e tabi olduğu gibi kadınlar da böylece her şeyde kocalarını tabi olsunlar.” (efesoslulara, 5:22-24.)
tevrat’tan:
“yaratılış gayesine aykırı olarak kadın hz.adem’i yanıltıp suça teşvik etmiş, yasak meyveyi yemesini sağlayarak cennetten çıkılmasına sebep olmuştur. bu durum insanoğlunun ömrü boyunca sıkıntı ile yaşamasının nedenlerinden sayılmıştır. tanrının emrine itaatsizliği ve suça teşviki dolayısıyla kadının cezasız kalmaması gerekmektedir. kadına ceza olarak kocasına tabi olması,kocasının kendisine hâkim olması ve ağrı ile çocuk dünyaya getirmesi takdir edilmiştir(bkz.tekvin,3:1-24”)
anlayacağınız, sorun islamda ya da diğer dinlerde değil, algılanışında ve inatla revize edilememesindedir!
çıkış noktalarına bakarsanız, hepsi birbirine benzer ve bir şekilde birbirinden beslenir!
üç büyük semavi din, kadını her zaman ikinci planda görmüştür. eşitlikten ziyade taraflı(!) adaleti uygun görmüştür.
ne zaman ki, sanayi toplumunda gelişme büyük derecede değer kazandı, on dokuzuncu yüzyılın mihenk taşı oldu, işte o zaman kadın gerçek anlamda bağımsızlığını kazanabildi ve içinde bulunduğu absürt, artık kokuşmuş sistemden sıyrılabildi.
tabii bu, birinci sınıf ve artık modern ve postmodern ülkelerin cevher hanesinde olmuştur. zira ekonomik alandan sanatsal alana kadar her şeyde ciddi devrimler oldu. bu da insanların görüşünde ciddi değişimler yarattı.
bu yüzyılda üretimin ve onun ilerlemesinde ciddi payı olan aletlerin gelişimi ile, kadının aile içindeki yardımcı-yönetici faaliyetinin ekonomik temelini yok etti, bu dâhilde dışarıdaki yaşamda kadına bir alan yaratmış oldu.
hâlâ doğulu ülkelerde kadın din kurallarına uygun şekilde algılanmakta ve kullanılmaktadır.
bu da din ile toplumsal hayatın tümden iç içe ( içre ) geçmişliğinin göstergesi.
haa, elbette her ülkede din ile devlet işlerini bir arada götürmeyi savunan şovenist ve çıkarcı partizanlar ve gruplar yok değil; ancak dengeyi ayarda tutabilmek meselesi sanırım onları biraz daha galip kılan, gelişmekte hâlâ doğum sancıları çeken ülkelere nazaran.
sanırım sorun dinlerden çok, ülkenin politik-ekonomik-sanatsal zincirlemelerine bakış açısında ne gibi revizeler yapabildiği ile alakalıdır, ne dersiniz?
size üç büyük semavi dinin kadına bakış açısını kısacık ayetler ile özetleyen paragrafları ileteyim:
kur’an-ı kerim’den:
“kadınların haklarını yerine getirme husûsunda allâh’tan korkunuz! zîrâ siz onları allâh’ın bir emâneti olarak aldınız."
kitab-ı mukaddes’ten:
“ey kadınlar, kendi kocalarınıza rabbe tabi olur gibi tabi olun. çünkü bedenin kurtarıcı mesih, kilisenin başı olduğu gibi erkek de kadının başıdır. fakat kilise mesih’e tabi olduğu gibi kadınlar da böylece her şeyde kocalarını tabi olsunlar.” (efesoslulara, 5:22-24.)
tevrat’tan:
“yaratılış gayesine aykırı olarak kadın hz.adem’i yanıltıp suça teşvik etmiş, yasak meyveyi yemesini sağlayarak cennetten çıkılmasına sebep olmuştur. bu durum insanoğlunun ömrü boyunca sıkıntı ile yaşamasının nedenlerinden sayılmıştır. tanrının emrine itaatsizliği ve suça teşviki dolayısıyla kadının cezasız kalmaması gerekmektedir. kadına ceza olarak kocasına tabi olması,kocasının kendisine hâkim olması ve ağrı ile çocuk dünyaya getirmesi takdir edilmiştir(bkz.tekvin,3:1-24”)
anlayacağınız, sorun islamda ya da diğer dinlerde değil, algılanışında ve inatla revize edilememesindedir!
islam erkeklerin evlenebileceği kadın sayısını 4 e çıkarmamış aksine indirmiştir, cahiliye döneminde kadın değersiz, yalnızca bi takım ihtiyaçları gideren, ve miadı dolduktan sonra kolayca kapı önüne konabilen bi meta olarak kullanılıyordu, fakat islam kadına hakettiği değeri vermiştir. 4 kadın meselesine gelince bu husuta öncelikle bilinmesi gereken, bu ruhsat kadını koruma amaçlıdır, savaş, fakirlik, hastalık, kıtlık vb sebeplerle kocasını kaybetmiş kadınların namuslarının tehlikeye düşmesine engeldir, günümüz de ham yobaz kaba softa tipler tarafından sırf uçkur derdiyle yapılmış çoklu evliliklere bakarak "kuran da geçen hükmü" eleştirmek doğru değildir. kaldı ki ayette erkeklere eşleri arasında adaletle davranabilmelerinin zor olduğu bildirilmiştir.
erkeklere mirasta iki hak düşerken kadınlara bir hak düşmesinin nedeni, onlara hem babalarından hem de eşlerinden miras kalacak olması neticesinde erkekler gibi iki hak alacak olmalarıdır.
erkeklerin birinin şahitliği yetiyorken kadın sayısının iki olması gerekmesinin sebebi ise kadınların duygusal olmaları, akıldan ziyade duygularıyla hareket etmeleri ve ekseriyetle duygu sömürülerine karşı hassas olup, ikna edilip bu yönde karar verebilmelerinin muhtemel olmasıdır.
islamda her hükmün, ayetin ve hadisin ikna ve ilzam edici hikmeti ve izahı vardır.
erkeklere mirasta iki hak düşerken kadınlara bir hak düşmesinin nedeni, onlara hem babalarından hem de eşlerinden miras kalacak olması neticesinde erkekler gibi iki hak alacak olmalarıdır.
erkeklerin birinin şahitliği yetiyorken kadın sayısının iki olması gerekmesinin sebebi ise kadınların duygusal olmaları, akıldan ziyade duygularıyla hareket etmeleri ve ekseriyetle duygu sömürülerine karşı hassas olup, ikna edilip bu yönde karar verebilmelerinin muhtemel olmasıdır.
islamda her hükmün, ayetin ve hadisin ikna ve ilzam edici hikmeti ve izahı vardır.
hz. muhammed’in 9 yaşındaki hz. ayşe ile evlenmesi hiçbir cinsel birlikteliğe dayanmıyordur...
bu konuda araştırma yapmadan bok atanlara bu durum kulaklarına hoş gelebilir islam dinini karalamak için ama günün şartlarını araştırdığınızda 9 yaşındaki hz.ayşe ile evlenmesinin sebebinin hz. ayşe’yi korumak isteyişidir. yanlış hatırlamıyorsam hz. ayşe ailesini kaybetmişti böle bi durumda 9 yaşındaki bir kızı onunla evlenerek ailesine katan peygamberimiz hz.ayşe’yi korumak istemiştir. zaten ergenlik çağına girene kadarda hz. ayşe ile hiçbir ilişkiye girmemiştir...
islamda kadın ile erkek eşit değildir diyenlere içinde, eşit değiller tabikide ama sizin anladığınız gibi değil bu eşitsizlik...
biri bayan biri erkek durum farkından, güç farkından, yetenek farkından, özellik faklılıklarından doğan farklı pozisyonlarda farklı şeyler yapmaları gerekebilir...
örnek vermek gerekirse veda hutbesinde eşlerinizi gerekirse dövebilirsiniz demiştir doğrudur tamamen aile içi barış için söylemiştir hz. muhammed (sav)kadın açısından bakarsak eşit olsunlar diye bayanlaradamı kocalarınızı dövebilirsiniz diyecek tabikide hayır doğanın kanunlarına aykırı değil mi? bir erkeğin bayandan dayak yemesi olmaz öle bir şey o yüzden de kadınlarada iyi huyunuzla, güler yüzünüzle, tatlı dilinizle kocalarınızla iyi geçinin der. bu durumda eşit değil demek yanlıştır
eğer siz dayak atma özelliğini üstünlük, tatlı dilli olmayı kötü bir özellik olarak görüyorsanız verdiğim örnek sizi tatmin etmez...
bu konuda araştırma yapmadan bok atanlara bu durum kulaklarına hoş gelebilir islam dinini karalamak için ama günün şartlarını araştırdığınızda 9 yaşındaki hz.ayşe ile evlenmesinin sebebinin hz. ayşe’yi korumak isteyişidir. yanlış hatırlamıyorsam hz. ayşe ailesini kaybetmişti böle bi durumda 9 yaşındaki bir kızı onunla evlenerek ailesine katan peygamberimiz hz.ayşe’yi korumak istemiştir. zaten ergenlik çağına girene kadarda hz. ayşe ile hiçbir ilişkiye girmemiştir...
islamda kadın ile erkek eşit değildir diyenlere içinde, eşit değiller tabikide ama sizin anladığınız gibi değil bu eşitsizlik...
biri bayan biri erkek durum farkından, güç farkından, yetenek farkından, özellik faklılıklarından doğan farklı pozisyonlarda farklı şeyler yapmaları gerekebilir...
örnek vermek gerekirse veda hutbesinde eşlerinizi gerekirse dövebilirsiniz demiştir doğrudur tamamen aile içi barış için söylemiştir hz. muhammed (sav)kadın açısından bakarsak eşit olsunlar diye bayanlaradamı kocalarınızı dövebilirsiniz diyecek tabikide hayır doğanın kanunlarına aykırı değil mi? bir erkeğin bayandan dayak yemesi olmaz öle bir şey o yüzden de kadınlarada iyi huyunuzla, güler yüzünüzle, tatlı dilinizle kocalarınızla iyi geçinin der. bu durumda eşit değil demek yanlıştır
eğer siz dayak atma özelliğini üstünlük, tatlı dilli olmayı kötü bir özellik olarak görüyorsanız verdiğim örnek sizi tatmin etmez...
kadin kuranda nisa olarak gecer yani "insan" kelimesinin koku.insanin temelidir kisacasi..
iki kadın = bir erkek
karacık , kapalı içi dolu hatuncuk ;d
o devirde peygamberimize kadınlara bizlerle eşit haklar veriyorsun diye kızılmıştır.
ayrıca erkekler sadece bir erkeğe dört kadın olarak anlasalar ve bunu bilseler de bir kadın ev işi yapmak zorunda değildir. çocuk doğurur ama çocuğu emzirmek yada bakmak zorunda değildir. kocanın bunları yapacak birini bulması, bulamıyorsa evlenmemesi gerekir. ama erkekler olayı herşeyde oldukları gibi kendi lehlerine çevirmişlerdir.
ayrıca erkekler sadece bir erkeğe dört kadın olarak anlasalar ve bunu bilseler de bir kadın ev işi yapmak zorunda değildir. çocuk doğurur ama çocuğu emzirmek yada bakmak zorunda değildir. kocanın bunları yapacak birini bulması, bulamıyorsa evlenmemesi gerekir. ama erkekler olayı herşeyde oldukları gibi kendi lehlerine çevirmişlerdir.
"erkege, hanimini ne sebeple dövdügü sorulmaz." höööh diyip yutkunduğum an,
-ahmet niye dövdün karını ya?
-canım istedi yaw bugün tavlada kaybettim ondan dövdüydüm hem sanane bana ne sebeple dövdüğümü soramazsın
-??
evet islamda kadın anlayışı bu mudur,belki de yanlış anlaşılmıştır,islam erkeklere huriler vaad ediyor,peki kadınlara ne veriliyor nuriler mi? islamda,hristiyanlıkta bir anlayış aramak yerine önce insanda insan anlayışını arasak belki de islamda kadın anlayışının nasıl olması gerektiğini tartışmamıza gerek kalmaz diye düşündüm bir an
-ahmet niye dövdün karını ya?
-canım istedi yaw bugün tavlada kaybettim ondan dövdüydüm hem sanane bana ne sebeple dövdüğümü soramazsın
-??
evet islamda kadın anlayışı bu mudur,belki de yanlış anlaşılmıştır,islam erkeklere huriler vaad ediyor,peki kadınlara ne veriliyor nuriler mi? islamda,hristiyanlıkta bir anlayış aramak yerine önce insanda insan anlayışını arasak belki de islamda kadın anlayışının nasıl olması gerektiğini tartışmamıza gerek kalmaz diye düşündüm bir an
erkek kadından üstündür..
kadınını kollayabildiği kadar, kanatları altına alabildiği kadar, sahip çıkabildiği kadar, ezmediği ezdirmediği kadar üstündür erkek. bir kadın, erkeğinin baskısı ve emirler yağdırmasıyla üstün tutmaz, üstün görmez onu; aksine gözünden düşürür, saygısını yitirir o zaman. korumacılığı, sahiplenişi, değer vermesi ve bu değeri hissettirmesiyle gözünde büyütür üstünleştirir erkeğini.
kesinlikle üstün olmalıdır bir erkek kadınından. olması gereken, ihtiyaç duyulandır bu.
kim ne derse desin, yapısı gereği kadın hassastır, sığınma ihtiyacı hissedendir. erkeğini güç simgesi olarak görmek ister. kendine yöneltilmiş bir güç değil, kendinde hissettiği bir güç olmalıdır bu.
dayanağı olmalıdır erkek, koruyucu meleği olmalıdır kadınının.
aslında bu birazda kadının elindedir. bir adım geride durması gerekir bazı zamanlarda kadının; erkeğe bu fırsatı tanımak adına. yoksa bilemez "erkeğim" dediği kişi onun koruyucu meleği, değerlisi mi, yahut tek derdi cinsel ihtiyaçlarını karşılamak ve üzerinde hakimiyet kurmak olan efendisi mi.
islamiyetin kadına bakış açısıyla ilgili okuyup anladıklarım, yorumladığım, çıkardığım sonuç bunlar(dar anlamda)
he bi de şu var; islamiyette kadın hakları yok denilir. yoktur evet. çünkü buna gerek yoktur. çünkü kadın el üstünde tutulandır, islamıyetin özünden itibaren değer verdiğidir, kutsaldır islamda kadın. yorumlamasını bilip anlayana.
hadis-i şeriflerde;
"kadınlar size allah’ın emanetidir",
"cennet anaların(kadınların) ayakları altındadır" demiş,
"kadınlar erkeklerin ayakları altındadır" dememiş.
neresinden okumuşum neremle anlamışım orasını bilemiyorum.
kadınını kollayabildiği kadar, kanatları altına alabildiği kadar, sahip çıkabildiği kadar, ezmediği ezdirmediği kadar üstündür erkek. bir kadın, erkeğinin baskısı ve emirler yağdırmasıyla üstün tutmaz, üstün görmez onu; aksine gözünden düşürür, saygısını yitirir o zaman. korumacılığı, sahiplenişi, değer vermesi ve bu değeri hissettirmesiyle gözünde büyütür üstünleştirir erkeğini.
kesinlikle üstün olmalıdır bir erkek kadınından. olması gereken, ihtiyaç duyulandır bu.
kim ne derse desin, yapısı gereği kadın hassastır, sığınma ihtiyacı hissedendir. erkeğini güç simgesi olarak görmek ister. kendine yöneltilmiş bir güç değil, kendinde hissettiği bir güç olmalıdır bu.
dayanağı olmalıdır erkek, koruyucu meleği olmalıdır kadınının.
aslında bu birazda kadının elindedir. bir adım geride durması gerekir bazı zamanlarda kadının; erkeğe bu fırsatı tanımak adına. yoksa bilemez "erkeğim" dediği kişi onun koruyucu meleği, değerlisi mi, yahut tek derdi cinsel ihtiyaçlarını karşılamak ve üzerinde hakimiyet kurmak olan efendisi mi.
islamiyetin kadına bakış açısıyla ilgili okuyup anladıklarım, yorumladığım, çıkardığım sonuç bunlar(dar anlamda)
he bi de şu var; islamiyette kadın hakları yok denilir. yoktur evet. çünkü buna gerek yoktur. çünkü kadın el üstünde tutulandır, islamıyetin özünden itibaren değer verdiğidir, kutsaldır islamda kadın. yorumlamasını bilip anlayana.
hadis-i şeriflerde;
"kadınlar size allah’ın emanetidir",
"cennet anaların(kadınların) ayakları altındadır" demiş,
"kadınlar erkeklerin ayakları altındadır" dememiş.
neresinden okumuşum neremle anlamışım orasını bilemiyorum.
islam dinine çamur atmaya çalışılmadan konuşulması gerekilen konudur. islam dininde kadın anlayışı taa islamiyetin ilk yıllarından örneklerle ortaya neden atılıyor ki? bugüne bakın biraz da... türkiye resmi olmasa da, yüzde doksandan fazlası müslüman olan bir ülke. kadınlarımız her türlü haklara sahip. bir de bu konuyla ilgili hz. muhammete atıfta bulunma durumu var ki, bu kişilere kokuşmuş şu dünyadaki yerlerini hatırlatmak isterim. hz muhammetin örnek alınacak çok tarafı var, kafanızı böyle gereksiz konulara harcamayın derim.
doğru, islam’da 4 kadınla nikah kıymaya izin vardır. bazıları kadın hakları, vs. diyerek islam’a bu sebepten bok atmaya çalışırlar. ilginçtir bu tip insanlar da her gece başka bi kadınla birlikte olurlar, her türlü hayvanlığı yapar, kadın onurunu ayaklar altına alırlar bi de islam’daki 4 kadın iznine bok atarlar. onun da aslını astarını bilmezler ya, anlayacak zekaya da sahip değildirler. beyhude çabalamaya lüzum yok.
muhtemelen battı birilerine...
muhtemelen battı birilerine...
(bkz: bir koyup dört alacagiz)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?