dun beylikduzu'nde ozel bir hastanede kalp yetmezligi sonucu yasamini yitirmis.
buyuk bir is adamiydi, yazik oldu.
http://www.hurriyet.com.tr/ishak-alaton-hayatini-kaybetti-40222098
ishak alaton
ortadoğunun yeni dubaisi kuzey ırakta yatırım kokusu almıştır. ısınma turları atmaktadır.
#782579
erdal şafak’ın alaton’a sıkı cevapları var :
örneğin, galataport ihalesi için şu iddiada bulunuyor:
"sammy ofer, bizim mehmet kutman ile bir olup buraya milyar dolarlık yatırım yapacaktı. medya ile bürokrasi el ele verdiler, önlediler. neden? ofer, yahudi! olmaz!"
alaton yanılıyor. galataport ihalesi yargı kararı sonucu iptal edildi. danıştay 6’ncı dairesi, kültür bakanlığı’nca hazırlanan imar planının geçersiz olduğu yönünde karar verip yürütmeyi durdurunca, ihale dosyası özelleştirme idaresi başkanlığı’na iade edildi.
ayrıca, "milyar dolarlık yatırım" iddiası da abartılı. zira 1 milyar 362 milyon avroluk teklifte ödemelerin 49 yıllık işletme süresinin son yıllarına yığıldığı, teklifin günümüzdeki değerinin 200 milyon dolar olduğu anlaşıldı.
bir nokta daha: ofer’in türkiye’de diğer yatırımları devam ediyor. örneğin, kuşadası limanını işleten şirketin büyük ortağı.
gülbenkyan müzesi
alaton bir örnek daha veriyor: "aklıma gülbenkyan geldi. hani kırklı yıllarda istanbul’da bir müze yapmaya kalkışmıştı. ankara’daki ’vatanseverler’ sopa ile kovaladılar. ermeni ya; olmaz. doğuştan mundar. o da gitti, lizbon’da müzeyi inşa ettirdi."
bu da yanlış. kalust serkis gülkbenkyan 1955’te öldü. adını taşıyan müze ise çok sonra, 1969’da açıldı. 1950’lerin başında (yanılmıyorsak 1954’te) türkiye’ye gelmesine ve devlet başkanlarına uygulanan protokolle ağırlanmasına rağmen, hiçbir zaman istanbul’da müze kurmayı aklından geçirmedi.
http://www.sabah.com.tr/2008/04/24/haber,36a7b0a295cc4a56a538003165f6bb2d.html
erdal şafak’ın alaton’a sıkı cevapları var :
örneğin, galataport ihalesi için şu iddiada bulunuyor:
"sammy ofer, bizim mehmet kutman ile bir olup buraya milyar dolarlık yatırım yapacaktı. medya ile bürokrasi el ele verdiler, önlediler. neden? ofer, yahudi! olmaz!"
alaton yanılıyor. galataport ihalesi yargı kararı sonucu iptal edildi. danıştay 6’ncı dairesi, kültür bakanlığı’nca hazırlanan imar planının geçersiz olduğu yönünde karar verip yürütmeyi durdurunca, ihale dosyası özelleştirme idaresi başkanlığı’na iade edildi.
ayrıca, "milyar dolarlık yatırım" iddiası da abartılı. zira 1 milyar 362 milyon avroluk teklifte ödemelerin 49 yıllık işletme süresinin son yıllarına yığıldığı, teklifin günümüzdeki değerinin 200 milyon dolar olduğu anlaşıldı.
bir nokta daha: ofer’in türkiye’de diğer yatırımları devam ediyor. örneğin, kuşadası limanını işleten şirketin büyük ortağı.
gülbenkyan müzesi
alaton bir örnek daha veriyor: "aklıma gülbenkyan geldi. hani kırklı yıllarda istanbul’da bir müze yapmaya kalkışmıştı. ankara’daki ’vatanseverler’ sopa ile kovaladılar. ermeni ya; olmaz. doğuştan mundar. o da gitti, lizbon’da müzeyi inşa ettirdi."
bu da yanlış. kalust serkis gülkbenkyan 1955’te öldü. adını taşıyan müze ise çok sonra, 1969’da açıldı. 1950’lerin başında (yanılmıyorsak 1954’te) türkiye’ye gelmesine ve devlet başkanlarına uygulanan protokolle ağırlanmasına rağmen, hiçbir zaman istanbul’da müze kurmayı aklından geçirmedi.
http://www.sabah.com.tr/2008/04/24/haber,36a7b0a295cc4a56a538003165f6bb2d.html
referans gazetesinden sayın eyüp cana şöyle bir mektup yollamıştır:
sevgili kardeşim eyüp,
geçenlerde, tophanedeki modern müzeyi gezdim.
yoruldum.
pencere kenarından rıhtıma baktım ve düşündüm. gümrük antrepoları ve döküntü binaların sıralandığı rıhtım boyu, içler acısı bir durumda...
deniz kenarı, şehre ve insanlara küsmüş...
şehrin merkezi ama, bürokrasi işgalinde... insanları dışlamış...
beş altı yıl oluyor, sammy ofer isimli bir adam, bizim mehmet kutman ile bir olup, buraya milyar dolarlık bir yatırım yapacaktı...
rıhtım canlanacak, yabancı bandıralı gemiler binlerce turist getirecek, kapalıçarşı pazar günleri bile açık tutulup, ekonomiye katkı sağlayacaktı.
olmadı.
medya ile bürokrasi el ele verdiler, bu projeyi önlediler.
neden?
ofer yahudi! olmaz!
yahudiye mi yedireceğiz burayı?
aradan yıllar geçti. mezbelelik, perişanlık aynen devam eder. kaderimiz herhalde...
bugün, referansta osman öndeşin yazısını okudum.
londradaki müzeye oferin verdigi 45 milyon dolarlık bağışı da okudum.
aklıma gülbenkyan geldi. petrol zengini....
hani kırklı yıllarda istanbulda bir müze yapmaya kalkışmıştı. türkiyede doğmuş da, hala memleketini severmiş... 1915lere rağmen sevgisi azalmamışmış..
akılsız adam!
ankaradaki vatanseverler adamı sopa ile kovaladılar...
ermeni ya... olmaz... doğuştan mundar...
o da gitti lizbonda müzeyi inşa ettirdi.
türkiye kaybetti, portekiz muhteşem bir eser kazandı.
geçenlerde, basında, arka sayfalarda tek sütun ufacık bir haber vardı.
anayasa mahkemesi, yabancılara gayrimenkul satışını durdurmuş, yasaklamış...
yaşasın! memleket işgalden kurtuldu...
fakirliğe ve akılsızlığa devam...
bu paranoya, bu yabancı düşmanlığı, bu gayrimüslim düşmanlığı, bu antisemitizm burada devam ettikçe, bizler bu vasatlığa mahkum insanlar olarak, hayatın kıyısında bir yerlerde kalakalırız.
arada bir, bu topluma ayna tutup, bu önyargıların bedelini hatırlatmanızda yarar var derim.
sevgilerimle, ishak alaton
şimdi ishak beye hak vermemek elde değil. utanarak okudum. umarım bizim evletlarımız ve ishak beyin torunları bunları konuşup çözmeye kasıyor olmaz. umarım ülkemize gönül vermiş her insan dinine yada kökenine bakılmaksızın adilce fırsat sahibi olur.
sevgili kardeşim eyüp,
geçenlerde, tophanedeki modern müzeyi gezdim.
yoruldum.
pencere kenarından rıhtıma baktım ve düşündüm. gümrük antrepoları ve döküntü binaların sıralandığı rıhtım boyu, içler acısı bir durumda...
deniz kenarı, şehre ve insanlara küsmüş...
şehrin merkezi ama, bürokrasi işgalinde... insanları dışlamış...
beş altı yıl oluyor, sammy ofer isimli bir adam, bizim mehmet kutman ile bir olup, buraya milyar dolarlık bir yatırım yapacaktı...
rıhtım canlanacak, yabancı bandıralı gemiler binlerce turist getirecek, kapalıçarşı pazar günleri bile açık tutulup, ekonomiye katkı sağlayacaktı.
olmadı.
medya ile bürokrasi el ele verdiler, bu projeyi önlediler.
neden?
ofer yahudi! olmaz!
yahudiye mi yedireceğiz burayı?
aradan yıllar geçti. mezbelelik, perişanlık aynen devam eder. kaderimiz herhalde...
bugün, referansta osman öndeşin yazısını okudum.
londradaki müzeye oferin verdigi 45 milyon dolarlık bağışı da okudum.
aklıma gülbenkyan geldi. petrol zengini....
hani kırklı yıllarda istanbulda bir müze yapmaya kalkışmıştı. türkiyede doğmuş da, hala memleketini severmiş... 1915lere rağmen sevgisi azalmamışmış..
akılsız adam!
ankaradaki vatanseverler adamı sopa ile kovaladılar...
ermeni ya... olmaz... doğuştan mundar...
o da gitti lizbonda müzeyi inşa ettirdi.
türkiye kaybetti, portekiz muhteşem bir eser kazandı.
geçenlerde, basında, arka sayfalarda tek sütun ufacık bir haber vardı.
anayasa mahkemesi, yabancılara gayrimenkul satışını durdurmuş, yasaklamış...
yaşasın! memleket işgalden kurtuldu...
fakirliğe ve akılsızlığa devam...
bu paranoya, bu yabancı düşmanlığı, bu gayrimüslim düşmanlığı, bu antisemitizm burada devam ettikçe, bizler bu vasatlığa mahkum insanlar olarak, hayatın kıyısında bir yerlerde kalakalırız.
arada bir, bu topluma ayna tutup, bu önyargıların bedelini hatırlatmanızda yarar var derim.
sevgilerimle, ishak alaton
şimdi ishak beye hak vermemek elde değil. utanarak okudum. umarım bizim evletlarımız ve ishak beyin torunları bunları konuşup çözmeye kasıyor olmaz. umarım ülkemize gönül vermiş her insan dinine yada kökenine bakılmaksızın adilce fırsat sahibi olur.
1927 yılında istanbulda doğdu. alarko şirketler topluluğu başıdır ve leyla alatonun ve vedat alatonun babasıdır ve iş ortaklarıdır. 8. sınıfa, (kendi deyimiyle gri yıllara) kadar şişli terakkide ve saint michelde okudu. yokluklar, sıkıntılar yüzünden liseden sonra okuyamadı.
ishhak alaton, ailesine bakabilmek için mehmet kavala şirketinde getir götür işlerine başladı. volvo ithal eden şirket aracılığıyla isveç konsolosu ile tanışınca şansı değişti. isveçte bir lokomotif fabrikasında kaynakçılık yapmaya başladı.
bu yıllar ishak alatonun dünya görüşünün şekillendiği, sosyal demokrasiyle tanıştığı yıllar oldu. insan haklarına saygılı, gelir dağılımın mükemmel olduğu isveçe hayran kaldı.
28 yaşında türkiyeye dönerek üzeyir garihle bankalar caddesinde vefai handa bir göz odada ortaklık kurdu. 2000de 46. kuruluş yılını kutlayan 6 bin çalışanlı alarko holdingin temeli atılmış oldu.
ishhak alaton, ailesine bakabilmek için mehmet kavala şirketinde getir götür işlerine başladı. volvo ithal eden şirket aracılığıyla isveç konsolosu ile tanışınca şansı değişti. isveçte bir lokomotif fabrikasında kaynakçılık yapmaya başladı.
bu yıllar ishak alatonun dünya görüşünün şekillendiği, sosyal demokrasiyle tanıştığı yıllar oldu. insan haklarına saygılı, gelir dağılımın mükemmel olduğu isveçe hayran kaldı.
28 yaşında türkiyeye dönerek üzeyir garihle bankalar caddesinde vefai handa bir göz odada ortaklık kurdu. 2000de 46. kuruluş yılını kutlayan 6 bin çalışanlı alarko holdingin temeli atılmış oldu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?