içmeyi bilmeyenler için kötülüklerin anası.
içki
içki bütün kötülüklerin anasıysa, ana gibi de yar olmazsa demek ki içki gibi de yar olmazdır. (bkz: düz mantık)
bütün kötülüklerin anasıdır. laf olsun diye söylemedim, hakikaten öyle.
mutlaka ama mutlaka evlerin bir köşesinde acil durumlar için bir miktar saklanmalı bundan. insanın ne zaman ihtiyaç duyacağı belli olmuyor.
peşin ayar;
bilgiçlerin aslında söylemek istedikleri; içmek istiyorum ve içkim yok evet.
peşin ayar;
bilgiçlerin aslında söylemek istedikleri; içmek istiyorum ve içkim yok evet.
bazılarının içmeyi beceremeyip kafaları bulduğu bazılarınınsa hakkıyla içerek sağlam durduğu merettir.
denince akla absolut getiren sıvı:http://ickiburada.com/v2/votka-7/absolut-elyx-70-cl-1152.html
bayadır içmediğim bişey bu. alkollüsü yani. 4 haziran dolaylarından beri. birkaç gün önce bira içmiştim ama onu saymıyorum. rakı içene dek hiçbirini de saymayacağım sanırım.
candır. adana dolaylarında bunun boğma cinsi vardır tabir-i caizse boğar adamı!
bütün kötülüklerin anasıdır. lakin;
(bkz: ana gibi yar olmaz)
(bkz: ana gibi yar olmaz)
icilen sey...
bazen güzel gelen içecek.
(bkz: mey)
içmeyecek olsam da evde olmaması ben de rahatsızlık uyandırır. hemen zulalanmalıdır, ne olur ne olmaz.
içilen en güzel içeçek,katogeriye de siz ayırın .
zevk vericei madde.
deli eder insani, sarhos eder.
yavaşlatılmış intihar.
(bkz: kotuluklerin anasi)
içki içerken neden kadeh tokuşturulur;
bu konuda daha güncel ve romantik bir hikaye var. biliyorsunuz insanda beş ana duyu var: dokunma, görme, koklama, tat alma ve işitme. yemeğe gidilen bir restoranda şarap ısmarlanırsa, garson şarabı getirdikten sonra bardağa bir parmak koyar ve kontrol etmesi için doğrudan erkeğe uzatır. hiç bir kadının da itiraz etmediği bu durum gerçekten anlaşılmazdır. çünkü dünyadaki aroma ve tat alma uzmanlarının çoğu kadındır.
neyse biz gelelim restorana... kadehin soğuk temasıyla dokunma duyusu tatmin edildikten sonra kadeh havalı bir şekilde göz hizasına kadar kaldırılıp şarabın rengine bakılır. görme duyusu kontrolünden sonra kadeh burun hizasından bir sağa bir sola gezdirilerek koklanır.
minik bir yudum alarak tadını da algıladınız. zaten şaraptan pek anlamıyorsunuz. garsonun da mantarını açtığı şarabı kendisi içmezse başka birine verecek hali yok. mecburen mükemmel diyorsunuz. ama hala bir duyu kaldı, işitme duyusu. işte o duyuyu da kadehleri tokuşturup, çınnn sesini duyduktan sonra tatmin ediyoruz.
hikaye gerçekten romantik ama işin aslı biraz değişik. antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip, onu ortadan kaldırmak için zehirli bir içki sunması görülmemiş bir şey değildi. ev sahibi içkisinin zehirsiz olduğunu ispat etmek için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir miktarını kendi bardağına dökmesine müsaade ederdi. her iki kişi de içkilerini aynı anda içerek birbirlerine olan güvenlerini gösterirlerdi.
misafir ev sahibine olan güveninin çok fazla olduğunu göstermek için bardaklar havada yan yana geldiğinde, kendi içkisinden onun bardağına bir şey dökmez, bardağını yavaşça onun bardağına vururdu. duyulan çın sesi gerçek bir güvenin ifadesi idi.
bu konuda daha güncel ve romantik bir hikaye var. biliyorsunuz insanda beş ana duyu var: dokunma, görme, koklama, tat alma ve işitme. yemeğe gidilen bir restoranda şarap ısmarlanırsa, garson şarabı getirdikten sonra bardağa bir parmak koyar ve kontrol etmesi için doğrudan erkeğe uzatır. hiç bir kadının da itiraz etmediği bu durum gerçekten anlaşılmazdır. çünkü dünyadaki aroma ve tat alma uzmanlarının çoğu kadındır.
neyse biz gelelim restorana... kadehin soğuk temasıyla dokunma duyusu tatmin edildikten sonra kadeh havalı bir şekilde göz hizasına kadar kaldırılıp şarabın rengine bakılır. görme duyusu kontrolünden sonra kadeh burun hizasından bir sağa bir sola gezdirilerek koklanır.
minik bir yudum alarak tadını da algıladınız. zaten şaraptan pek anlamıyorsunuz. garsonun da mantarını açtığı şarabı kendisi içmezse başka birine verecek hali yok. mecburen mükemmel diyorsunuz. ama hala bir duyu kaldı, işitme duyusu. işte o duyuyu da kadehleri tokuşturup, çınnn sesini duyduktan sonra tatmin ediyoruz.
hikaye gerçekten romantik ama işin aslı biraz değişik. antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip, onu ortadan kaldırmak için zehirli bir içki sunması görülmemiş bir şey değildi. ev sahibi içkisinin zehirsiz olduğunu ispat etmek için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir miktarını kendi bardağına dökmesine müsaade ederdi. her iki kişi de içkilerini aynı anda içerek birbirlerine olan güvenlerini gösterirlerdi.
misafir ev sahibine olan güveninin çok fazla olduğunu göstermek için bardaklar havada yan yana geldiğinde, kendi içkisinden onun bardağına bir şey dökmez, bardağını yavaşça onun bardağına vururdu. duyulan çın sesi gerçek bir güvenin ifadesi idi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?