çocukluğumdan beri müslüman olarak doğduğum için kendimi çok şanslı hisseder, müslüman olmayan tüm insanların ne kadar da zavallı olduklarını düşünmeden edemezdim. teknoloji geliştikçe ve bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça okumaya başlayıp önce kendi kendime daha sonra çevremdeki din bilgelerine ufak ufak sorgulama soruları sormaya başlamıştım. örneğin ;
1-sadece müslüman'lar cennete gidebilecekse dünya medeniyetine büyük katkıları olan ancak çoğu ateist veya yahudi olan, smart telefon teknolojisini bulan steve jobs, arabayı icat eden henry ford, modern uçağı bulan william boeing, elektriği bulan nikola tesla, interneti bulan dr. vintan cerf, çiçek aşısını bulan edward jenner nereye gidecek?
2-dünyadaki doğan çocukları %99'u ailelerinin dinini takip etmekte. örneğin japonya'da doğan bir çocuğun tüm şartlanmalara rağmen, araştırıp müslümanlığı benimseme ihtimali %1 den bile az.. yani tüm insanlık babalarından veya çevresinden gördüğü dini takip ederken müslüman olamadığı için direkt olarak cehenneme mi gidecek?
bu sorulara verilen cevaplar hep aynıydı, 'yapacak bir şey yok, bunların hepsi müslüman olmadığı için cehenneme gidecek'.
hristiyanların görüşü ise, 'müslümanlık hristiyanlıktan kopya çekilerek uydurulmuş bir dindir'. hristiyan olmayan ve kutsal baba ve oğluna inanmayan kimse cennete giremez.
museviler ise şöyle düşünüyor; ne yazık ki bizim ırkımızdan gelmeyen ve bizim dinimize sahip olmayanlar cennete giremeyecektir. cennete girse bile cennetin en güzel köşesi yahudilere ait olacaktır.
tüm bu cevapları zihnimin derinliklerinde analiz kuyularında analiz ettikten, okuduğum kutsal veya kutsal olmayan kitapları, makaleleri, forumları da analiz çorbasına doğradıktan sonra şu sonuca daha önce varmıştım;sonsuz evrende din olmadığını fark etme eşiği. (bkz: #1113166)
bu eşiği geçtikten sonra karşımıza cevaplaması kolay bir soru çıkıyor;
hz. muhammed gerçekten peygamber mi yoksa büyük bir filozof mu?
din olmadığını kabul ettiğimize göre hz. muhammed'in bir peygamber olmadığını da kabul etmiş oluyoruz. peki, hz. muhammed bu kitabı neden yazmış olmalı?
1500 yıl önce eski kaynakları okuyup, derleyip toparlayıp, yeni edindiği bilgileri de katarak bir ahlak ve nizam kitabı yazmış olmasını takdir etmemek mümkün değil. sırf bu kitap onu gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biri yapmaya yeterlidir. onu, dünya, ahlak, ruh'a dair nizamları belirleyen diğer filozoflarla aynı kategoride değerlendirmek gerekir. hz. isa, hz musa , siddhāttha gautama (yüce buddha), aristotales,eflatun, konfüçyus.. bunlar da dünyadaki bilinen en büyük filozoflardır. (filozof :var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştıran kişi.)
1 milyar takipçisi olan budizm'im kurucusu yüce buddha'nın kendini bulmak için zengin ailesinden ayrılarak yolculuğa çıkıp, bir ağacın altına oturup 42 gün boyunca meditasyon yapması ile hz muhammed'in mağaraya çekilmesiyle beraber peygamberlik gelmesi benzer hikayelerdir.
peki bu kişiler neyi keşfetmiş olmalı da biz ilkel insanlara bir şeyler anlatmaya çalışmış olmalı?
burada 2 şık ortaya çıkıyor ,
1-ateistlere göre hz muhammed zamanına göre kafası çalışan biri olmanın avantajını, hitap yeteneğini de kullanarak topu 3. birine yani tanrı'ya atarak bir siyasi iktidar kurmuştur. tutup da ben tanrıyım bana tapın deme riski alacağına, ben tanrı'nın elçisiyim diyerek o zamana göre sahip olduğu yüksek iq'sunu sonuna kadar hurafelerle ve hikayelerle destekli bir şekilde kullanmış ve kendisini kainatın sahibi ilan etmiş biridir.
2-hz. muhammed uzun süren meditasyonlarından sonra kâinatın nasıl var olduğunu tamamen çözmüştür. (hatta bugünkü tabirle beyin dalgalarının %100'ünü kullanmayı bile çözüp, maddelerle oynamaya, uçmaya bile başlamış.) tüm bunları ise insanlara anlatmak istemiştir. ancak ilkel insanlara bunu anlatmak çok zor olacaktı. bu nedenle evrenin sırlarını tasfir yöntemi ile anlatmaya çalışmıştır. örneğin, allah, evrenin ta kendisidir. sürekli allah diye bahsettiği aslında evrensel bütünlüktür. bknz. Panteizm.https://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm anlattığı her şey tasvir üzerine kuruludur. cennet diye tasvir ettiği, yaşarken ruhunu yeterince enerji yükleyen bir kişi öldükten sonra o ruhu ile başka alemlere akıp kendine yeni bir yaşam kurabilmesi olabilir.
esas anlatmak istediği şeyi açmak gerekirse; biz dünyaya gelen evrenin birer parçalarıyız. evren biziz, biz evreniz. yapmamız gereken şey madden var olduğumuz sürece ruhumuzu medite edip beslemeliyiz. bknz namaz, dua diye tasvir ettiği şey. eğer bir insan ruhunu yeterince medite edip ruhsal doygunluğa ulaşırsa öldükten sonraki bilinci ile başka ışınsal alemlere taşınıp oralarda güzelce yaşayabilir. (cennet). eğer yeterince ruhunu arındıramaz ise ruhunu güzel alemlere taşıyacak gücü kendinde bulamayacak ve cehenneme düşecektir. yani belki de bizden çok daha zeki varlıkların olduğu bir alemde fino köpek olacaktır. (fino köpeğe eziyet eden mahalledeki şımarık çocuk da tasvire göre zebani oluyor.)
tabi ruhu beslemenin önemini anladığı için neredeyse her duada kendisinden de bahsettirmeyi de ihmal etmemiştir. çünkü kıyamet kopana kadar kendisinden her olumlu bahsediliş onun ruhuna bir bonus olacaktır. bknz ölen kişiye dua okumak.
kıyamet kopmasında da anlatılmak istenen, dünyanın manyetik dalgasından kopamayan ruhların büyük bir manyetik yıkım ile (güneşin patlaması olabilir) serbest kalması olmalıdır.
tüm bu bilgiler ışığında karar vermek gerekirse, ateistlerin söylediği gibi hz muhammed günün şartlarında ilkel halkı siyasi iktidarı altına almak için kitap derleyen yüksek zekâlı bir hatip midir? yoksa evrenin sırlarını çözmüş ve ilkel insanları tasvir yöntemiyle uyarmaya çalışan müthiş bir filozof mudur?
hz. muhammedin asıl amacı
zeki bir insanın liderlik arzusu ve düzen sağlama amacıyla aynıdır.
kendisi tüccar olduğu için gezmiş,görmüş,dinleri ve öğretileri dinlemiş olma ihtimali yüksektir.
bu kazanımlarını harmanlayıp içinde bulunduğu topluma liderlik etme konumuna gelmiş bir insandır.
kendisine toplumsal hiyerarşide ve ticari anlamda büyük katkıları olmuş bu durumun elbette ki.
çocuk yaştaki kızla evlenmesi dışında bence iyi bir insanmış. çok eşli olmak ve çocuk evliliği zaten arap geleneği olduğu için dönemin kültürel yapısını da göz önünde bulundurursak yalnızca kendisini yargılamak da bence çok doğru bir davranış olmaz.
okumakla arası olmayan suserlar bu tarz soruların cevabını (bkz: man from earth) filminde bulabilriler.
kendisi tüccar olduğu için gezmiş,görmüş,dinleri ve öğretileri dinlemiş olma ihtimali yüksektir.
bu kazanımlarını harmanlayıp içinde bulunduğu topluma liderlik etme konumuna gelmiş bir insandır.
kendisine toplumsal hiyerarşide ve ticari anlamda büyük katkıları olmuş bu durumun elbette ki.
çocuk yaştaki kızla evlenmesi dışında bence iyi bir insanmış. çok eşli olmak ve çocuk evliliği zaten arap geleneği olduğu için dönemin kültürel yapısını da göz önünde bulundurursak yalnızca kendisini yargılamak da bence çok doğru bir davranış olmaz.
okumakla arası olmayan suserlar bu tarz soruların cevabını (bkz: man from earth) filminde bulabilriler.
kolaya kaçmak diyebilirsiniz, işini garantiye almak da; ama ben inanmayı seçtiğim için amacını "ona verilen elçilik görevini layıkıyla yerine getirmek" olarak tanımlayabilirim. zamanının ötesindeki vasıfları ve liderliği ile büyük ölçüde bu amaca yaklaşmıştır.
fakat inanmayanların da bazı mantıklı eleştirileri yok değil. öncelikle peygamber efendimizin okuma yazması yoktu. kendine gelen ilk ayet olan "oku"ya, "ama ben okuma yazma bilmem ki" diye cevap verdiği söylenir.
asıl ticaret erbabı olan, bir çok yer gezip bir çok kişi ile ticari ve dolayısı ile sosyal ilişkilere giren eşi hz. hatice'dir. o zamanın ticaret konusunda uzmanı olan yahudilerle de ticari ilişkiler içerisindedir. yahudiler, son bir peygamberin daha geleceğine inanmakta, alamet ve emareleri bilmektedirler. bu yüzden hz. hatice, peygamber efendimizin peygamberlik ile müjdelendiğini anlayan ve ilk müslüman olan kişidir. hz. hatice aynı zamanda çok güçlü bir kadındır, o öldükten sonra ayetlerde bir değişme gözlemlendiği; gerçeklerden uzaklaştığı gibi eleştiriler dile getirilir. peygamber efendimizin çok tartışılan evlilikleri de onun ölümünden sonra gerçekleşmiştir.
dediğim gibi, ben inanmayı seçtiğim için (bazı kelamların tehlikeli olduğuna da inanırım) bunları dile getirmekten imtina eder; gönlümdeki hz. muhammed tasfirini kirletmesine izin vermem.
fakat inanmayanların da bazı mantıklı eleştirileri yok değil. öncelikle peygamber efendimizin okuma yazması yoktu. kendine gelen ilk ayet olan "oku"ya, "ama ben okuma yazma bilmem ki" diye cevap verdiği söylenir.
asıl ticaret erbabı olan, bir çok yer gezip bir çok kişi ile ticari ve dolayısı ile sosyal ilişkilere giren eşi hz. hatice'dir. o zamanın ticaret konusunda uzmanı olan yahudilerle de ticari ilişkiler içerisindedir. yahudiler, son bir peygamberin daha geleceğine inanmakta, alamet ve emareleri bilmektedirler. bu yüzden hz. hatice, peygamber efendimizin peygamberlik ile müjdelendiğini anlayan ve ilk müslüman olan kişidir. hz. hatice aynı zamanda çok güçlü bir kadındır, o öldükten sonra ayetlerde bir değişme gözlemlendiği; gerçeklerden uzaklaştığı gibi eleştiriler dile getirilir. peygamber efendimizin çok tartışılan evlilikleri de onun ölümünden sonra gerçekleşmiştir.
dediğim gibi, ben inanmayı seçtiğim için (bazı kelamların tehlikeli olduğuna da inanırım) bunları dile getirmekten imtina eder; gönlümdeki hz. muhammed tasfirini kirletmesine izin vermem.
ateist iste einstein'in izafiyet teorisini mantikli bulur 1500 yil once yasamis okuma yazma bilmeyen omrunun cogunu cobanlik yaparak gecirmis birinin vahiylerini allah sozu degilde kendi uydurmasi olarak gorur, cok zekidir der, cunku o yillarda fizik asiri gelismis bir bilimdir.
gerçekten, senin rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (22 hac suresi, 47)
gerçekten, senin rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (22 hac suresi, 47)
"çocukluğumdan beri müslümanlık doğduğum için" den sonrasını okumadım
islam dininin veya diğer dinlerin, siyasi partilerden farklı olduğuna inanmıyorum.
ve şöyle ki bilimle onla bunla mucizelerle islama inananlar; islam çok eski bir din değil. ve islamın yaşandığı dönem, bilim oldukça ileri bir seviyedeydi. ha bir de bir şeyi putlaştırmayı reddeden din. 7 tur küp vari bir şeyin etrafında bilinçsizce turlamayı ibadet sayıyor. bu da bir metayı putlaştırmak ona manevi bir anlam yüklemektir. islam ne kadar müslümanların sevimli dini olsa da, gelişmeyi, bilimi reddederek insanları cahilliğe iten bir formudur. bir çok din gibi. bir çok dinle benzerlik göstermesine rağmen yüce allah tüm dinleri de birbirine düşman edilmesine göz yummuştur.yazık. din savaşlarına neden olmak nasıl büyük bir hoşgörü olarak inanılan şeyin ürünü olabilir. ve kitaplarda din savaşlarını destekleyen bir çok yazı varken.
muhammed zamanında hem matta, markos, luka, yuhanna incilleri; hem de şu anda var olan tevrat mevcuttu, bunlar yeni bir oluşum için kaynak olarak vardı.
zaten, kuran'da var olan sosyal içerikli temaların hemen hemen hepsi, tevrat'ta da vardır. özellikle tevrat'ın kuran'ın oluşturulması üzerindeki etkisinin oldukça büyük olduğu gözlenmektedir. yani birbirinin denemesi olan dinlerin savunucuları. din değil görüş diyelim. cahil toplumu eğitmek kolaydır. şu an insanlar bilgiye daha çabuk ulaşabiliyor. şuan harun yahyanın kendini mesih ilan etmesine inanan sayısı az. haa 1500 yıl önce olsaydı eminim peygamber ilan edilirdi. kedicikler ise huri olurdu.
ve şöyle ki bilimle onla bunla mucizelerle islama inananlar; islam çok eski bir din değil. ve islamın yaşandığı dönem, bilim oldukça ileri bir seviyedeydi. ha bir de bir şeyi putlaştırmayı reddeden din. 7 tur küp vari bir şeyin etrafında bilinçsizce turlamayı ibadet sayıyor. bu da bir metayı putlaştırmak ona manevi bir anlam yüklemektir. islam ne kadar müslümanların sevimli dini olsa da, gelişmeyi, bilimi reddederek insanları cahilliğe iten bir formudur. bir çok din gibi. bir çok dinle benzerlik göstermesine rağmen yüce allah tüm dinleri de birbirine düşman edilmesine göz yummuştur.yazık. din savaşlarına neden olmak nasıl büyük bir hoşgörü olarak inanılan şeyin ürünü olabilir. ve kitaplarda din savaşlarını destekleyen bir çok yazı varken.
muhammed zamanında hem matta, markos, luka, yuhanna incilleri; hem de şu anda var olan tevrat mevcuttu, bunlar yeni bir oluşum için kaynak olarak vardı.
zaten, kuran'da var olan sosyal içerikli temaların hemen hemen hepsi, tevrat'ta da vardır. özellikle tevrat'ın kuran'ın oluşturulması üzerindeki etkisinin oldukça büyük olduğu gözlenmektedir. yani birbirinin denemesi olan dinlerin savunucuları. din değil görüş diyelim. cahil toplumu eğitmek kolaydır. şu an insanlar bilgiye daha çabuk ulaşabiliyor. şuan harun yahyanın kendini mesih ilan etmesine inanan sayısı az. haa 1500 yıl önce olsaydı eminim peygamber ilan edilirdi. kedicikler ise huri olurdu.
noktayı tanımlayabilir sin,
noktadan yola çıkar doğruyu/ışını tanımlarsın ,
doğruya bağlı olarak kare , dörtgen , üçgen , çokgen , prizma , ..... anlaşılır hale gelir,
ama sıra çemberi anlamaya/tanımlamaya geldiğinde , tekrar noktaya dönmen gerekir.
hz. muhammed ve diğer peygamberlerin amacı , miras aldıkları bilgi'yi nesillere kuşaklara aktarmaktır.
aktarmakta ki amac ise , zürriyetini/kendi neslini korumak/yaşatmaktır.
ki bu amaç evren dinamiğinin temelidir.
konu bilgi çağa akmış ve çağında zenginleşmiş yaşam pratiklerini , pratik/efektif ahlakı kapsar.
tam bu noktada din karşılık bulur ,
çünkü bilgi ancak ve ancak kutsanmış metinler ve ritüeller ile korunabilmiş ve kuşaklara aktarılabilmiş tir.
hülasa "bilgi" tanrı dır.
onun içindir ki ,
izafi veya değil ,
gelişmiş ön almış ülkeler bilgiye tanrı gibi tapar ve sadece kendine saklar!!!!!
noktadan yola çıkar doğruyu/ışını tanımlarsın ,
doğruya bağlı olarak kare , dörtgen , üçgen , çokgen , prizma , ..... anlaşılır hale gelir,
ama sıra çemberi anlamaya/tanımlamaya geldiğinde , tekrar noktaya dönmen gerekir.
hz. muhammed ve diğer peygamberlerin amacı , miras aldıkları bilgi'yi nesillere kuşaklara aktarmaktır.
aktarmakta ki amac ise , zürriyetini/kendi neslini korumak/yaşatmaktır.
ki bu amaç evren dinamiğinin temelidir.
konu bilgi çağa akmış ve çağında zenginleşmiş yaşam pratiklerini , pratik/efektif ahlakı kapsar.
tam bu noktada din karşılık bulur ,
çünkü bilgi ancak ve ancak kutsanmış metinler ve ritüeller ile korunabilmiş ve kuşaklara aktarılabilmiş tir.
hülasa "bilgi" tanrı dır.
onun içindir ki ,
izafi veya değil ,
gelişmiş ön almış ülkeler bilgiye tanrı gibi tapar ve sadece kendine saklar!!!!!
çocukluk çağı travmalarından kurtulma amacıdır desem inkar edecek imanlılar var. bu adam çocukken ne yaşadı bilemiyoruz değil mi? belki de travmadan kurtulmanın tek yolu psikotik savunma mekanizmaları geliştirmekti ve son semavi dinden bahsetti. illa böyledir demiyorum. ama şüphelenmek her zaman göremediğin alternatifleri görmeni sağlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?