insanlarin ihtiyaclarini karsilayan elle tutulmayan son tuketiciyi hedefleyen seyler.
hizmet
fethullah gülen cemaatindekilerin kendilerine verdiği isim.
(bkz: şakird)
hayatlarımız neye hizmet ediyor
...
asla bir cevap aramamış sorunun ısrarlı çığlıklarında nöbet tutan bir zihin.. esasında soru da tek değildi.. milyonlarcası vardı.. milyonlarca? bu egonun abartmayı seven bir sayısallaştırması mıydı? bilemiyorum.. şuanda bunu bilmek mümkünsüz..
tıpkı kendini ruhunu bilgeliğini ve cahilliğini çözümlemenin mümkünsüz olduğu gibi
her şey mümkünsüzlüğün çelmesine takılan; tökezleyen sorulardan, asla cevap aramayışların çözümüsülüğünden ve anlaşılmazlığından kaynaklanıyor olabilir miydi
ah yine hep aynı tutum
hep sorular
hep aynı imladan kaçış; bu soruların imla çıplaklıklarına karşın
soru işaretsiz olmaları sadece cevap aramadıklarından ileri geliyor diye bir açıklama yapılsa kim anlayacak
bu sorular neye hizmet ediyor öyleyse
sadece sorulmaya belki de
ama sadece belki..
şimdi asırlarca yazmak istiyorum
kusmak gibi
bütün kelimelerimi kusmak gibi
son bulana kadar bu kelime oyunları
boşalmak istiyorum zihnimi
bir yemini bozmak gibi bir kitabı bitirmek..
bir yazın küskünlüğünün ardından
bir yazmak küskünlüğünün ardından
ve ardından dolmak sayfalarla
ardndan tükenmek kelimelerle
peki neye hizmet ediyor öyle suskunca
içinde kelimeler içinde sayfalar biriktirirken susmak
kelime olamamak
hangi amçala susmak
belki anlaşılamamak duygusuna nefretin oluşturduğu bir kaçış
artık nefret etmek..
nefret yüzünden kaçmak
ama ne olursa olsun bir "belki" kelimesinin tutsaklığından kurtulamamak
her şey gölgesinde yaşadığımız %50 ihtimaller gibi
haliyle verilebilecek cevaplar;
evet yahut hayır
öyle ya da böyle
siyah ya da beyaz
karanlık yahut aydınlık
gece yahut gündüz
hep ve ya hiç
böyle mi?
cevap aramayan imla fakiri sorular %50 ile yetinemeyecek kadar doyumsuz, tatminsiz..
%100 den ötesini hiç bir zaman kabul etmeyecekler
bu yüzden cevap aramıyorlar
her daim bütün yanıtları yutan zamanı ve mekanı aşmış; umursamayan; koşullarla yahut geçerli hiçbir bahaneyle ilgilenmeyen; uzayın boşluğunda bir kara delik; yahut sonsuz a adanmış bir evrensel küme gibi imlasız sorularım..
işte denemek bile onlara ihanettir
ve ihanet kokuyor bütün kelimelerim
ve bir kez daha anlatmayı denemek
bütün sorulara
bütün soruların cevap aramamasındaki muammaya ihanet
ve amaç asla anlaşılmak değil
sadece ihanet
...
..
.
ay gökyüzünde altın bir madalyon gibi asılı dururken
hipnotize olmuş bir varoluşla
ayın gümüş ışığıyla ruhu kesiklerle dolan
ay ışığını soluklanmak isteyerek
bu çılgınca bu umutsuz istekle
ayışığını kana kana içmek isteyen
ve nedenini ne kendinin ne de bir başkasının asla tahmin edemeyeceği bir biçimde
sebepsizce ağlamaya başlayan
:
zihni,
dolunayla birlikte
karanlıkta üstüne gümüş bir aydınlık düşmüş mermer bir venüs heykeline dönüşürken
düşünceleri,
ehlileştirilme çabasında
halatlarla zaptedilmeye çalışan kurtadam dönüşümünü yaşayan
ve bütün ulumalarını hırlamalarını
kendini ısırıp pençeleyerek kana vahşete bulayan
,
ve bütün bu çıldırışı
sakin
sessiz
ve ayın gökyüzünde altın bir madalyon gibi aslı kaldığı o gecenin en karanlığında hipnotize olmuş çelik gözlerindeki
ve devinimsiz
felç olmuş vucudundaki
suskun ayrıntılara saklayan
kaç kişi var ki
belki milyonlarca belki sayılı
yahut soru işaretsiz soruların hizmet ettiği %100 yasasındaki gibi
varolan bütün ihtimaller..
ve varolan bütün ihtimallerin hepsi gibi
herzaman denemeye
ve hiçbir zaman denememeye değer..
asla arada kalmaksızın..
anlatmak neye hizmet etti o halde
cevabı belli
cevap aramadığı ise çok daha fazla belli
...
...
asla bir cevap aramamış sorunun ısrarlı çığlıklarında nöbet tutan bir zihin.. esasında soru da tek değildi.. milyonlarcası vardı.. milyonlarca? bu egonun abartmayı seven bir sayısallaştırması mıydı? bilemiyorum.. şuanda bunu bilmek mümkünsüz..
tıpkı kendini ruhunu bilgeliğini ve cahilliğini çözümlemenin mümkünsüz olduğu gibi
her şey mümkünsüzlüğün çelmesine takılan; tökezleyen sorulardan, asla cevap aramayışların çözümüsülüğünden ve anlaşılmazlığından kaynaklanıyor olabilir miydi
ah yine hep aynı tutum
hep sorular
hep aynı imladan kaçış; bu soruların imla çıplaklıklarına karşın
soru işaretsiz olmaları sadece cevap aramadıklarından ileri geliyor diye bir açıklama yapılsa kim anlayacak
bu sorular neye hizmet ediyor öyleyse
sadece sorulmaya belki de
ama sadece belki..
şimdi asırlarca yazmak istiyorum
kusmak gibi
bütün kelimelerimi kusmak gibi
son bulana kadar bu kelime oyunları
boşalmak istiyorum zihnimi
bir yemini bozmak gibi bir kitabı bitirmek..
bir yazın küskünlüğünün ardından
bir yazmak küskünlüğünün ardından
ve ardından dolmak sayfalarla
ardndan tükenmek kelimelerle
peki neye hizmet ediyor öyle suskunca
içinde kelimeler içinde sayfalar biriktirirken susmak
kelime olamamak
hangi amçala susmak
belki anlaşılamamak duygusuna nefretin oluşturduğu bir kaçış
artık nefret etmek..
nefret yüzünden kaçmak
ama ne olursa olsun bir "belki" kelimesinin tutsaklığından kurtulamamak
her şey gölgesinde yaşadığımız %50 ihtimaller gibi
haliyle verilebilecek cevaplar;
evet yahut hayır
öyle ya da böyle
siyah ya da beyaz
karanlık yahut aydınlık
gece yahut gündüz
hep ve ya hiç
böyle mi?
cevap aramayan imla fakiri sorular %50 ile yetinemeyecek kadar doyumsuz, tatminsiz..
%100 den ötesini hiç bir zaman kabul etmeyecekler
bu yüzden cevap aramıyorlar
her daim bütün yanıtları yutan zamanı ve mekanı aşmış; umursamayan; koşullarla yahut geçerli hiçbir bahaneyle ilgilenmeyen; uzayın boşluğunda bir kara delik; yahut sonsuz a adanmış bir evrensel küme gibi imlasız sorularım..
işte denemek bile onlara ihanettir
ve ihanet kokuyor bütün kelimelerim
ve bir kez daha anlatmayı denemek
bütün sorulara
bütün soruların cevap aramamasındaki muammaya ihanet
ve amaç asla anlaşılmak değil
sadece ihanet
...
..
.
ay gökyüzünde altın bir madalyon gibi asılı dururken
hipnotize olmuş bir varoluşla
ayın gümüş ışığıyla ruhu kesiklerle dolan
ay ışığını soluklanmak isteyerek
bu çılgınca bu umutsuz istekle
ayışığını kana kana içmek isteyen
ve nedenini ne kendinin ne de bir başkasının asla tahmin edemeyeceği bir biçimde
sebepsizce ağlamaya başlayan
:
zihni,
dolunayla birlikte
karanlıkta üstüne gümüş bir aydınlık düşmüş mermer bir venüs heykeline dönüşürken
düşünceleri,
ehlileştirilme çabasında
halatlarla zaptedilmeye çalışan kurtadam dönüşümünü yaşayan
ve bütün ulumalarını hırlamalarını
kendini ısırıp pençeleyerek kana vahşete bulayan
,
ve bütün bu çıldırışı
sakin
sessiz
ve ayın gökyüzünde altın bir madalyon gibi aslı kaldığı o gecenin en karanlığında hipnotize olmuş çelik gözlerindeki
ve devinimsiz
felç olmuş vucudundaki
suskun ayrıntılara saklayan
kaç kişi var ki
belki milyonlarca belki sayılı
yahut soru işaretsiz soruların hizmet ettiği %100 yasasındaki gibi
varolan bütün ihtimaller..
ve varolan bütün ihtimallerin hepsi gibi
herzaman denemeye
ve hiçbir zaman denememeye değer..
asla arada kalmaksızın..
anlatmak neye hizmet etti o halde
cevabı belli
cevap aramadığı ise çok daha fazla belli
...
insanların ihtiyaçlarını gidermeye yönelik olduğu gibi, bir dinin, bir davanın, bir partinin veya bir oluşumun bizden istediği şeyleri yapmaya çalışmak da hizmetin tanımı içerisine girer.
ör: (bkz: vatani hizmet)
ör: (bkz: vatani hizmet)
(bkz: hizmet akdi)
(bkz: hizmet birliği)
(bkz: yerinde hizmet projesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?