yüreğinin büyüklüğü tüm yetkilerinden daha fazla olan insan. tek umudum o kocaman yüreğinde bana da minicik bir yer ayırmasıdır, şeker almasa da olur.
"giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
sevdalara doyulamadı.
giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak. "
goetica
"bir kervancının getirdiği kitabı eline aldı simyacı. kapağı yoktu kitabın, ama gene de yazarının kim olduğunu anladı: oscar wilde’dı yazar. kitabın sayfalarını karıştırırken, narkissos’u anlatan bir öyküye rastladı.
narkissos’un, kendi güzeliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu simyacı. bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, çiçeğe nergis adı verilmiş.
ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu oscar wilde.
tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu oscar wilde.
- neden ağlıyorsun? diye sormuş oreas’lar.
- narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
- ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebildin yakından.
- narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
- bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık vermiş iyice şaşıran oreas’lar. her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu.
göl bir süre sessiz kalmış. sonra şöyle konuşmuş:
- narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
- işte çok güzel bir hikâye, dedi simyacı."
duzenleme: simyaci/paulo coelho, ondeyis.
narkissos’un, kendi güzeliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu simyacı. bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, çiçeğe nergis adı verilmiş.
ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu oscar wilde.
tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları oreas’ların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu oscar wilde.
- neden ağlıyorsun? diye sormuş oreas’lar.
- narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
- ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebildin yakından.
- narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
- bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık vermiş iyice şaşıran oreas’lar. her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu.
göl bir süre sessiz kalmış. sonra şöyle konuşmuş:
- narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
- işte çok güzel bir hikâye, dedi simyacı."
duzenleme: simyaci/paulo coelho, ondeyis.
nickinin yanında herhangi bir sıfatın olmadığı günlerden kalma bir lezizlik barındıran bireydir kendisi. bir çeşit özüne dönme sürecine girmiştir.
öldükten sonra kılcal damarlarımı bağışlayacağım yegane kişidir haddi zatinda.
öldükten sonra kılcal damarlarımı bağışlayacağım yegane kişidir haddi zatinda.
nickinin yanına tekrar moderatör sıfatını alarak başka bir tarihide girmiş olduğum entryi bir anda piç etmiş olan şahıstır kendisi. esefle kınar, bir takım el kol hareketleri yaparım.yapmaktayım da hatta.evet.
arayıpta bulamadığım albümün linkini bana gönderme nezaketinde bulunan bilgisözlüğün en değerli yöneticisi. bu iyiliğine karşılık şahsımdan eksi oy yememe garantisi almıştır.
wish you were beer a sarkan terbiyesiz,ahlaksiz,tacizci,tecavüzcü erkek kişi.
gecenin bir vakti art arda girdiği yemek tarifleriyle bilgiçlerin enzimlerini coşturan, amacı bizi acıktırmak mı, kimliğini bizden saklayarak sözlükte bilgiç olmuş emine bederin kendisini keşfetmesi sonucu yemek kitabı çıkartarak meşhur olmak istemesi mi bilinmez.
bazı bazı severken öldürecekmi$ hissi veren japon balığım.
(bkz: deveye cilve yap demi$ler gotuyle koy devirmi$)
(bkz: deveye cilve yap demi$ler gotuyle koy devirmi$)
görüldüğü üzere şiirsever yazar kişisi.
#244640
sana hiç bir şey demiyorum ben..susuyorum entrym konuşuyor..
sana hiç bir şey demiyorum ben..susuyorum entrym konuşuyor..
10 mart 2007 $ebnem ferah bostancı konseri sonrasında karar verdim ki; tüm konserlere bu insan evladı ile gidilecek.
sabahın köründe beni uyandırarak zopayı beline beline haketmiş insan evladıdır.
entrylerinde ne kadar gülse de, güldürse de, satır aralarından buram buram duygusallık tüten bir yazar.
muhteşem yazıyor..
sanki moderatör olması entrylerini frenliyor gibi gibi!?
muhteşem yazıyor..
sanki moderatör olması entrylerini frenliyor gibi gibi!?
#507765 entrysi sebebiyle bana bu ne sevgi ah nidaları attıran yazar dişisi.
atmet telli hayranlığı bende hayranık uyandırmış insan.
güna$ırı nickinin altına entry yazmazsam sol ayağımın serçe parmağında ka$ıntıya sebebiyet veren canku$um,alnımın yazısı.olana bitene beraber $a$tığım türünün son örneği pandam.
(bkz: vay anam vay neler dönmü$ serhat ya)
(bkz: vay anam vay neler dönmü$ serhat ya)
çalan kişilik...
hem radyoyda şahane şarkılar çalar hem de msn de kişisel iletimi çalar.
(bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
hem radyoyda şahane şarkılar çalar hem de msn de kişisel iletimi çalar.
(bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?