cehennemin dibine kadar yolun var diye kar$ılık verilir.
gidiyorum işte
gitmek istediği ya da istemediği halde, gidişin insanın kafasına vurması, daha gerçek gelmesi sonucunda ortaya çıkan serzeniştir.
gitmek istemediği halde; kişinin, kalması için ısrar edileceği düşüncesi ile umutla sarfettiği sözler.
bu siiri kanser olan birisi yazmis ve gondermis onur akin bu sozleri cok begenmis ve aradan gecen 3 aydan sonra ona tesekkur etmeye evine gitmis lakin bu sozleri yazan kisi vefat etmistir.
sozlukte son zamanlarda ya$anan bir durum.
örselenirken koynunda kördüğümlere bağlandığım,
yaslanırken aydınlığına düşlerime yol aradığım,
düş yorgunu bu şehirde var mı yolumun kesilen damarına gözlerinin mendilini saranın!
elveda!
gözlerinde kırılmış gök kuşağı!
yedi salkım hülya yedikule!
kuşlarıyla cıvıldaşan nakkaştepe!
dizlerinde yedi perçemli uğur meleği yedi gül veren.
yedi rüya gören yeditepe!
ve gebeşleriyle mutlu,
kibar entelleriyle ufku kesilmiş boğaz sefası!
dalga dalga pürneşe,
renk renk demlenen bebek sahili!
elveda gitmeyen anılarımla yalnız kaldığım rıhtımlar!
yıkıldığım deniz dağıldığım gökyüzü!
elveda içindeki çöplükte sıcak somun kokusuyla ömrünün düşlerini terleten yarınları!
hünkar sofralarına meze içimin boğazlanmış sancısı!
mengenede yürek acısı,
tiner bali müptelası,
kentli sefaletin dibe vurmuş tortusu,
ela gözlü esmer çocuk gidiyorum işte!
varmı yüreğimin bahar sokağında yüreğinizi gezdirdiğim günleri hatırlayanım.
elveda efkarıma hicazkar çalan sanatçı!
çal haydi çal!
keşmekeş bulutlara sise dumana aldırmadan.
çal korkmadan fasılasız sabaha kadar durmadan.
çığlıklar iki yakamda kalsın kalacak.
gidiyorum işte!
ellerimi iki yakasında bırakarak yüreğinin kabuğunda yaşayanların.
selam sana dağların kamburundan kalbime vuran güneş!
selam sana gülek boğazı!
aspava yaylası!
yüreğim neden bügün nuh demez peygamber demez!
nemrut kadar asi!
öyle fırtınalar varki içimde,
sisi, kirli dumanı deli poyraz gibi savuracak.
aydınlanacak fabrikalarda alın teri.
selam sana!
omuzundaki ağır yükü ve gülmeyi unutmuş çehresiyle dolara bağımlı bileşik endeksli hayatın yarattığı sefaletten dokuz doğuranlar.
elveda tecritin abidesi kızkulesi!
selam sana yüreğimdeki mevsimin baharı!
diyarbekir kalesi,
bingöl şerafettin yaylası,
zemherimin sisi,
muş ovası, selam sana!
selam sana mağrur ve mahsun modgam damarım!
son direğim, dargün dayanağım, sümbül balığı, meteris çektiği, yavan ekmeğimin katığı!
sıra sıra tütün tarlası.
içimin çığ koparan fırtınası!
yorgun toprağım,
bir yani sürgün vurgun talan,
bir yanı katliam kefen kefen,
amerikan bezine sarılmış,
virginia prosuna satılmış
oy benim dilidar olmuş göz yaşları sahipsiz memleketim! katarından kopmuş yaralı bir kuş gibi özgürüm şimdi.
elveda!
gidiyorum işte!
onur akin sarkisinin icindeki siirdir.
yaslanırken aydınlığına düşlerime yol aradığım,
düş yorgunu bu şehirde var mı yolumun kesilen damarına gözlerinin mendilini saranın!
elveda!
gözlerinde kırılmış gök kuşağı!
yedi salkım hülya yedikule!
kuşlarıyla cıvıldaşan nakkaştepe!
dizlerinde yedi perçemli uğur meleği yedi gül veren.
yedi rüya gören yeditepe!
ve gebeşleriyle mutlu,
kibar entelleriyle ufku kesilmiş boğaz sefası!
dalga dalga pürneşe,
renk renk demlenen bebek sahili!
elveda gitmeyen anılarımla yalnız kaldığım rıhtımlar!
yıkıldığım deniz dağıldığım gökyüzü!
elveda içindeki çöplükte sıcak somun kokusuyla ömrünün düşlerini terleten yarınları!
hünkar sofralarına meze içimin boğazlanmış sancısı!
mengenede yürek acısı,
tiner bali müptelası,
kentli sefaletin dibe vurmuş tortusu,
ela gözlü esmer çocuk gidiyorum işte!
varmı yüreğimin bahar sokağında yüreğinizi gezdirdiğim günleri hatırlayanım.
elveda efkarıma hicazkar çalan sanatçı!
çal haydi çal!
keşmekeş bulutlara sise dumana aldırmadan.
çal korkmadan fasılasız sabaha kadar durmadan.
çığlıklar iki yakamda kalsın kalacak.
gidiyorum işte!
ellerimi iki yakasında bırakarak yüreğinin kabuğunda yaşayanların.
selam sana dağların kamburundan kalbime vuran güneş!
selam sana gülek boğazı!
aspava yaylası!
yüreğim neden bügün nuh demez peygamber demez!
nemrut kadar asi!
öyle fırtınalar varki içimde,
sisi, kirli dumanı deli poyraz gibi savuracak.
aydınlanacak fabrikalarda alın teri.
selam sana!
omuzundaki ağır yükü ve gülmeyi unutmuş çehresiyle dolara bağımlı bileşik endeksli hayatın yarattığı sefaletten dokuz doğuranlar.
elveda tecritin abidesi kızkulesi!
selam sana yüreğimdeki mevsimin baharı!
diyarbekir kalesi,
bingöl şerafettin yaylası,
zemherimin sisi,
muş ovası, selam sana!
selam sana mağrur ve mahsun modgam damarım!
son direğim, dargün dayanağım, sümbül balığı, meteris çektiği, yavan ekmeğimin katığı!
sıra sıra tütün tarlası.
içimin çığ koparan fırtınası!
yorgun toprağım,
bir yani sürgün vurgun talan,
bir yanı katliam kefen kefen,
amerikan bezine sarılmış,
virginia prosuna satılmış
oy benim dilidar olmuş göz yaşları sahipsiz memleketim! katarından kopmuş yaralı bir kuş gibi özgürüm şimdi.
elveda!
gidiyorum işte!
onur akin sarkisinin icindeki siirdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?