finike

independence
finike ilçemiz, konum itibariyle, güney bati anadolu’daki teke yarimadasi yöremizde yer alir. eski çaglarda ve finike’nin ilk kuruldugu zamanda bu bölge, "likya" olarak adlandirilirdi.
o zamanki likya; doguda pamfilya, batida karya, kuzeyde ise psidya seklinde adlandirilan bölgelerle çevrili idi. ilk finike, fenikeliler tarafindan v. yüzyilda phanikos adi ile, aykiricay suyu’nun denize döküldügü yerde kurulmustur. uzun yillar likya’nin baskenti olan limyra’nin tarim ürünleri ihraç ettigi bir liman görevi yapmistir.
bu özelligiyle fenikelilerin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmustur. finike adinin, fenikelilerden dolayi verildigi de rivayetler arasindadir.



finike m. ö. 5. yüzyilda arykandos agzinda phoinikos adiyla kurulmustur. antik dönemde önemli bir liman kenti olan finike’nin (phoinikos) ilk kuruldugu yer, "îskele mahallesi’dir. bu mahallenin içinden geçen, kanal ve debisi yüksek, ancak hizi düsük bir dere olan aciçay’in liman islevi gördügü, yük indirme ve bindirme isleminin yapildigi yer olmasi nedeniyle de adi geçen yere iskele mahallesi denildigi bilinmektedir. ismi nedeniyle bazilarinca fenikeliler’in kurmus olabilecegi bir kent seklinde yorumlanmissa da; phoinikos grekçe "kizil renkli at" veya "kizil renkli davar sürüsü" anlamina gelmektedir. yöredeki hayvan varligi ile uyum içerisinde olan bu isim, yerlesimin bir grek kurulusu oldugunu isaret etmektedir. kalintilarin ve buluntularin da bunu dogruladigi görüyoruz. finike içindeki kalintilardan söz edecek olursak, karsimiza ilk çikan hellenistik döneme tarihlenecek, alt kismi roma çagi, üstü bizans dönemine ait sur kalintilari olmaktadir. atatürk parki karsisindaki kule bu iki dönemi yansitmaktadir. ayni döneme denk düsen devlet hastanesi karsisindaki falezin kuzey kenarinda birkaç kaya mezari ile eski hapishane yakinindaki kaya mezari finike merkezde görülebilen kalintilarin baslicalaridir.
genç bizans döneminde finike’de fazla genis olmayan bir yerlesimin varligi bilinmektedir. cumhuriyet parki’nda sergilenen bazi kalintilar ve ziraat bankasi karsisinda depo olarak kullanilan büyük yapi genç bizans dönemi kalintilarim olusturur.



likyalilar’in kimlikleri ve ilgili arastirmalar
" likya" isminin ne anlama geldigini, likyalilar’in kim olduklari ve kökenleri ile ilgili olarak, tarihçiler arasinda tam bir görüs birligi yoktur. büyük tarihçi heredotos’a göre likyalilar, girit’ten göç etmis bir topluluktur.
çagdas tarihçilerimizden oktay aksit’e göre ise, eski dogu ve misir kaynaklari bize daha önemli belgeler sunmaktadir. bu kaynaklarda likyalilar, lukkalar adi ile anilmaktadirlar ve en iyimser tahminle m.ö. 2.000’li yillarin ortalarindan beri, likya’da oturmaktadirlar. erken bronz çagi yerlesimi ile ilgili en önemli bulgular, elmali’ya 11 km. u-zaklikta olan, semahöyük köyünde yapilan kazilarindan elde edilmistir. finike ilçe sinirlarinda ve yakin çevresinde bir çok kazi yapilmaktadir. bu kazilardan ö-nemli kalintilar elde edilmistir. buna ragmen, finike’deki yerlesim tarihi, semahöyük’deki yerlesim kadar eskiye dayanmamaktadir. likya uygarligindan kalan bu kalintilar, yapilan arkeolojik arastirmalardan elde edilen bulgularin en eskileridir.
likya devleti
likyalilar, dönemlerinin en güçlü devletlerinden biridir. güçlü donanmalari ile deniz asiri savaslara katilmislar, komsu devletlerle ittifak kurmuslardir.
likya devletinin bu gücü m.ö. l. yüzyila kadar sürmüstür. kolonizasyon devrinde ise, likya’nin dogusunda sadece bir sehirde yerlesme görülmesi, likyalilar’in kuvvetli durumlarini, m.ö. l. yüzyilda da sürdürdügünü göstermektedir.
likyalilar’in sonu
likyalilar, dönemin güçlü devletleri ile zaman zaman savasmislardir. o devrin en güçlü devletlerinden olan lidyalilar, tüm çabalarina ragmen,likya’yi istilâ edememistir. m. ö. vi. yüzyildaki pers istilâsina kadar güçlü ve bagimsiz olarak yasayan likyalilar, bu tarihte persler’in hakimiyetine girmislerdir. dogu akdeniz ticaretinin gelismesi öncesinde likyalilar, zengin bir devlet idi.’ onlarin bu zenginligi, önce persler’in, daha sonra büyük iskender’in dikkatlerini likya’ya çekmistir. büyük iskender, m.ö. 330 yilinda önemli bir direnisle karsilasmadan likya’yi istilâ etmistir. bu tarihte likya, yine pers baskisi altindadir. likyalilar büyük iskender istilâsina karsi koymamakla, pers baskisini atlatmayi ve ilk firsatta hürriyetlerine kavusmayi düsünmüslerdir. fakat düsündükleri olmamis, büyük iskender’in, likya’yi almasindan sonra likyalilar, bir daha tam bagimsizliklarini elde edememislerdir. büyük iskender’in ölümünden sonra, bölgede tam bir kargasa dönemi baslamistir. denetim zayiflamis ve likya topraklari degisik kavimlerin hakimiyetine girmistir. suriye, misir ve rodos’ta hüküm süren devletler, kisa sürelerle de olsa likya’da egemen olmuslardir. bölgedeki kargasa m.ö. ii. yüzyilin baslarinda sona ermistir. bu tarihte limyra beyi perikles, likya birligini saglamistir. daha sonraki yillarda istikrar tekrar bozulmus, sahiller yeniden korsan yatagi haline gelmistir. m.ö. 67’de tam yetki ile likya’ya gelen pompeyüs, bölgeyi korsanlardan temizlemistir. m.s. 43’de de, imparator caldius, likya ile pamfilya’yi birlestirilerek, yeni bir eyalet olusturmus ve adini likya-pamfilya olarak degistirmistir. erken hiristiyanlik bölgede çok taraftar bulmus, myra (demre), hiristiyanligin merkezi haline gelmistir. o dönemlere kadar, özgür olmasalar da, benliklerini kaybetmeyen likyalilar, helenler ve romalilar döneminde ulusal kimliklerini kaybetmeye baslamislardir. bizans hakimiyeti döneminde ise, tamamen eriyip gitmislerdir.


bizans’in zayiflamaya baslamasi ile, bölgede arap saldirilari görülmeye baslamistir. hatta zaman zaman bazi bölgeler, araplar tarafindan isgal edilmistir. 1071 malazgirt zaferi, bölgedeki türk hakimiyetinin de müjdecisi olmus, kisa zamanda tüm anadolu ile birlikte, finike ve yöresi de selçuklular’in denetimi altina girmistir.
anadolu selçuklu hakimiyeti, 1207-1308 yillari arasinda sürmüs ve bu dönemde bölgeye orta asya’dan gelen teke boyu yerlestirilmistir. anadolu selçuklular’in yikilmasindan sonraki 1308-1361 yillari arasinda bölgemiz, tekeogullari beyligi’nin hakimiyetinde kalmistir.
osmanlilar tarafindan 1426’-da ortadan kaldirilan tekeogullari beyligi’nden sonra, yörede osmanli idaresi baslamistir.



finike, dört kasabasi 14 köyü ile 40 bin civarinda nüfusa sahiptir. ilçe merkezinin nüfusu ise 11.000 dir. ilçe nüfusuun % 60’i merkez ilçe ve kasabalarda, % 40’i ise köylerde yasamaktadir. 1914 yilinda ilçe, cumhuriyetin ilani olan 1923 yilinda da belediye olan finike uzun yillara dayanan idari konumu nedeniyle ve yurdun çesili yörelerinden gelen memurlarin etkisiyle, yörede farkli sosyal bir kimlik kazanmistir, bu nedenle, finike’ye gelen yabancilar, fark ettikleri bu sosyal durumu söyle ifade etmektedirler: "sanki finike, avrupa’nin akdeniz kiyilarindan sökülüp, bizim akdeniz kiyilarina yerlestirilmis bir kent.. temiz, bakimli... insani ise yenilige açik sevecen ve misafirperver." okuma yazma oranini % 99’a ulastigi finike ilçe merkezinde, çok programli lise, kiz meslek ve anadolu turizm meslek lisesi ve üç adette ilkögretim okulu bulunmaktadir. finike devlet hastanesi, tam tesekkülü konumunda bölge hastanesi olma sorumlulugunu yüklenmistir. bu nedenle yalniz kendi çevresine degil, kumluca, kale, kas ve elmali ilçelerine de saglik hizmeti sunmaktadir.
finike belediyesi tarafinadan 1993 yilinda yaptirilan hamam-sauna tesisleri yerli ve yabanci herkese hizmet vermektedir. selçuklu ve osmanli mimari motiflerinin günümüzün modern tarziyla stilize edildigi yapi; hamam gelenegini yasatacak özelliklere sahiptir. göbektasma uzanip tellaklarin elinde kir atmak, saunada terleyip kilo vermek, sok havuzunda vücudunuzu çeliklestirmek istiyor musunuz? o zaman, finike hamami’nm tarih kokan atmosferinde yikanmanizi öneriyoruz. finike’de sosyal ve kültürel yasama hareketlilik kazandiran finike festivali, geleneksellik kazanarak 1989 yilindan beri varligini, hazirani temmuza baglayan günlerde sürdürmektedir. tarimla ugrasan yöre halkinin, yilda bir kez de olsa, hasat sonunda, unutulmus hasat sonu senliklerini yasamasini saglamak, üreticilerimizi eglendirerek dinlendirmek amaciyla yasama geçirilen finike festivali, kabugunu kirip kültür ve sanat alanlarinda da halka bütünlesme yolundadir. bölgenin kültür, sanat, spor eglenme ve dinlenme merkezi olma yolunda ilerleyen finike bu konularda eksik olan yapilanma ve altyapi sorunlarini asma mücadelesi vermektedir. tarihi oldukça gerilere uzaman finike spor kulübü, futbolda sagladigi basarilarla ilçe tanitimina katkida bulunurken, yazspor okullari açarak çocuklarin ve gençlerin spor egitimi almasini saglamakta ve çesitli spor etkinliklerine imza atarak, ilçede sosyal hareketlilik ve heyecan yaratmaktadir. geleneksel türk sporu olan yagli pehlivan güresi bölgede yasatmak amaciyla her yil mayis ayinda tekrarlanan güres müsabakalari, finike’de bayram havasi içerisinde gerçeklesmekte,yeni nesilleri bu sporu sürdürmelerine motivasyon olusturmaktadir.

http://www.finike.com.tr/af.htm

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol