oksijen tüpüyle binilmesi gerek otobüslerdir. konserve yapılan balıklar bile bu kadar sıkışmıyodur konserve kutusunda insanların o otobüslerde sıkıştığı kadar. eryamanda oturmadığınız için şükretmek gerekir efendim. birkaç kez gitmişliğim var ki allah bir daha o yere göndermesin.
eryaman otobüsleri
bol oksijensiz, yüzde yüz insan kapasitesiyle genç yaşta erken beyin ölümlerine sebebiyet verir. kartla binilir (başkente yaraşır nefis, ince kartondan ya da kağıtımsı bir şeyden yapılan yırtılabilitesi yüksek kalitesi süper yüksek binengeç şeysi). bazılarına parayla da binilebilir. ama her otobüs her etaptan geçmez. yalnızca 540 ve 541 numaraları yazılı olan otobüsler 2. etap denilen yerden geçer.
2 gün binme fırsatım oldu bir yer bu kadar mı uzak olabilir çarşı denen ya da meşrutiyet caddesine. git git bitmiyor ve otobüs bu kadar mı kalabalık olabiler bir an kendimi istanbulda falan sandım. bahçelievler eminönü hattı gibi.
(bkz: ana baba günü)
eryamana gidip gelen otobüslerdir bunlar. evet tanımı budur. ama gelgelelim ki onları özel kılan içlerindeki çılgın şöferleridir. pos bıyıklı bu dayılar kendilerinden beklenmedik bir performansla çok çılgın otobüs kullanırlar. hele ki körüklüler üzerindeki ani fren denemeleri takdir edilesi fantastik görüntüler yaratır. zaten kalabalıktan akraba olmuş insanlar daha bir akraba olurlar o zaman. birbirlerinin kucaklarına düşenler mi dersin, el ver oynayanlar mı dersin, otobüs boşsa eğer; çılgınca koşanlar mı dersin... ha bir de beş dakikada kanka olan yaşlı teyzeler vardır ki onlar eryaman otobüslerinin vazgeçilmezleridir. ama eryaman otobüslerinin en takdiri hakeden atraksiyonları batıkentten "u dönüşü yasak levhası"nın hemen yanından tek tekerlek üzerinde nefis u dönüşleri yapmalarıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?