kitapla arası iyi olanların, dünya klasikleriyle yolları bir vakit mutlaka kesişmiştir. klasikleşen yazarların belki tüm eserlerini okumak gerekmez ama klasikler vadisini tanımak açısından, belli başlı yazarların herkesçe önem atfedilen birkaç eserini okumak elzemdir. fakat, kimi zaman herkesin önem atfettiği yazarın, herkesin önem atfettiği kitabını okurken fena halde şaşırabilirsiniz. “bu muymuş yani?” dersiniz, sayfalar dolusu size göre içi boş, faydasız malumatla boğuşurken. sonuç tam bir hayal kırıklığıdır ama sonuçta klasikler hakkında “birinci elden” görüş sahibi olmuşsunuzdur. evet, bazı klasikler fena halde sıkıcıdır ve okunmayı hak etmezler. bunu size kimse söylemez, ancak siz “okudukça” keşfedebilirsiniz. “okudukça” bazı klasiklerin de, “mutlaka” okunması gerektiğini keşfedersiniz. hatta, başucu kitaplarınızın bir kısmı bu klasiklerden oluşur ve zaman zaman sevdiğiniz klasikleri yeniden yeniden okursunuz yeni tatlar keşfedebilmek için. sözün kısası, klasikler hakkında fikir sahibi olmak için, başkalarından duyulan ikinci el fikirler (bu yazı dahil) asla yeterli değildir ve büyük ölçüde aldatıcıdır. iş, her zaman ve her yerde olduğu yine sizin omuzlarınızdadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?