doksanlarda çocuk olmak

(bkz: yıllar önceydi çok da güzeldi şimdi düşününce)

ders aralarında hamburger, pomfrit yerine simit ayrana dayanmak..
play station filan hakgetire; ateri salonunda bitirmek cepteki son kuruşu..
sokaklarda daha güvenli yürümekti belki de..
bisiklete binmenin büyük bir keyif olduğu hatta bisiklet ile hava atıldığı yıllardı.
ayıp olan şeyler vardı mesela, hatta merdivenden çıkan kızın taytını görmek bile bir şeydi o zamanlar..
mandıraya gidip kilo ile yoğurt almaktı, yada roma dondurması yemekti.. mahallenin bakkalına çikolatalı gofret için borçlanmaktı o zamanlar..
yazmakla sonu gelmeyecek o kadar çok şey var ki değişen..

güzel bir seydir doksanlarda cocuk olmak...pazar aksamlari bizimkiler izlemektir, bilgisayar oynamaktir, saatlerce internette surf yapmaktir.

eger kucuk bir cocuksaniz muhtemelen hugo ve tolga abi’yi izlemissinizdir.

(bkz: carkifelek)

deliler gibi televizyon izlemek ve ısrarla atari oynamak.
ayrıca 2000li yılları beklemek ve bir binyılın devrilişine şahit olmak.

thank you mario but princess is in another castle yazısını görmenin ne kadar acı olduğunu bilmek, daha da kötüsü bunun gerçek hayatta da geçerli olduğunu, o princess ın her zaman ba$ka bir kalede olduğunu farketmek.

başlığı açılınca yaşlandığıma gerçekten inandıran eylemdir.
daha çok erken sanki ya 90larda çocuktum demek için, neyiz ki şimdi? 90lar yuvarlak hesap (1990-1999) 1995, eh 12 yıl olmuş henüz. çocuk yuvarlak hesap (5-13) 9, 12 ekle 21 yaşında. çok olmamış daha yani, düşünmemek lazım. onun yerine
(bkz: seksenlerde cocuk olmak)

dün sinemada izlediğim "transformers" filminin,çizgi film versiyonunun izlenebileceği dönemdir.

leblebi tozu icin teneffusu bekleyip, demir parmakliklar arasindan, okul onunde bekleyen yasli amcaya para uzatmak. kizlarin kokulu kagit, erkeklerin taso biriktirmesi. annelerin yalan ruzgari izlemesi, her hafta baska bir komsuya altin gunune gitmesi, gelirken bir suru ev yemegi, borek-corek getirmesini beklemek. gun kendi evinde olunca gelen teyzelerden kose bucak kacmak, arada yemeklerden asirmak icin gizli gizli salona gelmek ama mumkunse o saatlerde pek de evde olmamaya calismak. onun yerine sokakta yakan top, ortada sican, birdirbir oynamak. spice girls, michael jackson, metallica, bryan adamsin hepsini birden dinlemek, gitara merak sarinca pop muzigi kucuk gormek, begenmemek, artik dinlememek. metallicanin ali sami yen konserine sahit olmak, titanic’i sinemada izlemis olmak, komsuya gidip "bu aksam musaitseniz annemler misafirlige gelecek" demek, bonibon, tombi, panco, cokomel yiyip, minti, tipitip cignemek. micheal jackson’lu pepsi reklamlarini, gazoz reklamindaki kizin "on yuz bin milyon baloncuk yuttum" deyip gulmesini izlemek, "burnuma alnima yanagima arko" diye sarki soylemek, "nuhun ankara makarnasi"nin sarkisini ezberlemek, dok dok yeee tat ketcap ye diyebilmek..

şeker kız candy izleyip, antony’nin ölümüne ağlamak.

hey gidi hey diyorum ve

-türk pop müziğinin dinlenebilir olduğu dönemde çocuk olmaktır.yonca evcimik,tayfun,izel çelik ercan,tarkan,burak kut,ajlan mine,sibel alaş...demektir
-adam olacak çocuk demektir 10 puan 10 puan 10 puan 10 puan 40 puanla şampiyon olmak demektir.barış mançodemektir.
-sokak aralarında top oynamaktır
-akşam olunca annenin oyunu yarıda kesen sözünü duymaktır akşam oldu eve gel
-hoşlanılan kıza arı mayalı kokulu silgi almaktır
-futbolcu kartları biriktirmektir,euro96,france 98 çıkartma albümlerini yastığın altında saklamaktır
-sulugöz sakızı çiğnemek "ıyhh amma da ekşiymiş be" demektir
-ip atlayan kızlara laf atmaktır
-yan bahçededi fatma teyze nin bastonundan korkmadan ağaca çıkıp erik yemektir

ve şimdi hatırlamak özlemektir.

seksenlerde çocuk olmak istenen bi durum.
(bkz: seksenli yillarda cocuk olmak )

ikibinlerde çocuk olmaya yeğlenen bi durum.
(bkz: ikibinlerde cocuk olmak)

tam sınırda kalmak teknolojı çağı ile bir önceki devir arasında köprü vazifesi kuran çağın çocuklarıdır hiçbirşeyi abartı ve fazla değil ama herşeyi vardır ikibinlerde çocuk olmak ile seksenlerde çocuk olmakla kıyasladığımızda en şanslısıdır ilkler o çağda olmuştur bunun farkını doksanların çocukları ilerde yetişkin olduğunda gösterecektir.

türkiyedeki gençliği yozlaştırmak için harcanan büyük çabalara maruz kalmış nesildir. kurtulan beri gelsindir.

taso oynamak ve getirisi, üttüm-ütüldüm lafı.misket oynamak , getirisi gaflik( büyük misket ) lafı, 9 kat kames topu hiç patlamaz sanmak, disketlerden doom yüklemek,dünyanın en iyi futbolcusunu litmanen sanmak,tusubasa da ki kaleciye özenip(genzo) şapkanın üstüne genzo yazmak,power rangers’ın müziğini kıçtan uydurup söylemek, tutti frutti, aileler yarışıyor izlemek

-hayat ağacını,yalan rüzgarını,marimar’ı izlemek
-karpuzlu muzlu bigbabool çiğnemek
-arkadaştan aldığımız kasetleri kasetçalarda kopyalamak
-radyodan kasete şarkı çekmek
-fosforlu renkli küçük lastik topların koleksiyonunu yapmak
-anadolu liseleri ve parasız yatılı sınavlarına ilkokul 5’te girmek
-uzunca bir süre moda diye tayt giymek
-postalın içine uzun marul gibi aerobik çorabı giymek
-saçları kısa kestirip arkadan kuyruk bırakmak bi de kuyruğun ucuna boncuk takmak (bkz: iğrenç)
-backstreet boys dinlemek
-spice girls gibi dans etmeye çalışmak
-yeni yeni çıkmaya başlamış klipleri izlemek için sabahın 8’inde uyanıp şebnem dönmez’li sabah şekerlerini izlemek
-yoğurdun evde yapılması
-sütün plastik poşetle mandıradan alınması
-sagra shoplardan kavonozla sarelle alınması (bkz: sarelle çeşmesi)

"x:pembe power rangers benim!
y:hayır benimm, benim kalemkutum pembe bi kere!" diye kavga etmek

spice girls şarkılarında dans etmek