"yağmur yağıyor yine. damlalar buğulu cama değil, usulu usul, ılgıt ılgıt atan kalbime çarpıyor sanki. çünkü sen yine yoksun yanımda. aynaya baktığımda gözbebeklerimi, gözbebeklerimin içine baktığımda silüetini görüyorum ve hıçkırıklarımı tutuyorum umarsızca. derken kapı çalıyor, bu hüzün buhranını yırtmak istercesine zoraki, kikirdek bir surat ifadesi takınıyorum. heyecanla koşup kapıyı açıyorum. ne yazık ki sadece murtaza efendi gelen. "servise çıktımdı da bir isteğiniz neyin var mı diye soruvurayım dedimdi" diyor yüreğimde kopan fırtınalardan habersiz. hiç vazgeçmeyeceğim yine de. hiç olmadığını bile bile seni sevip, bir ömür bekleyeceğim, yağmurlu bir gecede, kapımı apansız çalarsın belki diye..."
bu ne abi ya? diyebilirsiniz. hemen açıklayayım. bu yukarıda gördüğünüz yapmacık, suni bir blog yazarlığı örneğidir. biraz kasarak kapıcı murtaza efendi bile bu tarz yazılar yazabilir rahatça. ama ne olur, doğallıktan uzak, insanları edebiyattan tiksindiren, saçma-sapık birşeyler ortaya çıkar. daşşak malzemesi yapar benim gibiler blog yazarlarını.tabi güçlü kalem blogçular beni kaale almaz, adam yerine koymaz o ayrı. onlar öyle yücedir ki kolları arşa uzanır. moloz süprüntüsü edebiyatçıları diye tabir ediyorum ben bunları.
yukarıdaki ve türevleri gibi, birkaç aşk romanının içine bakıp -okuyup bile değil- çalakalem, yalap şalap bir boklar yazıp, birtakım skindirik blog sitelerine bu "eserleri" konduran, "ben yazar oldum, amma usta edebiyatçıyım haa" egosantrizmiyle kendi reklamını yapan zavallılar var maalesef. maalesef diyorum çünkü insanlar edebiyat diye bu suni, kasıntı püsürlerin yazdıklarını baştacı ediyorlar.
bir hiçsiniz. hem de koca bir hiç!! ortaokul çocuklarının günlüklerine yazdığı şiirlerle, aşk gibi insanların en tabii duygularının bokunun çıkararak yazılmış yazılarla ancak liseli, bunalım takılan çoluk çocuğu kandırabilirsiniz. sizlere tavsiyem ivedilikle bu yaptığınız saçmalığa bir son verin. herkes başımıza emile zola, kafka, jack london, amin malouf kseildi üç günde. bugün size değer veren küçük güruh yarın ben bu malları mı takip ediyormuşum zamanında deyip suratınıza tükürmek isteyecek. gelin vazgeçin bu sevdadan. hem size yazık, hem de bize.
peşin peşin edit: gerçekten deli-manyak yazarlara da rastladım. ama tahmin edersiniz ki çok az sayıdaydı bunlar. onları ayrı bir yere koyuyorum.
bir bilgiçin blogculara olan dizginlenemez hinci
bir blogcunun sazan bir bilgiçi ciklememesinden daha önemli olmayan hadisedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?