bilgiçlerin ilginç rüyaları

sipsi
freud’a göre rüya bir dilek gerçekleşmesiymiş ya, kendisine allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı dilerken öldükten sonra yorumunu dinlemek adına öbür dünyaya gülücüklerimle bu entryi yolluyorum:

freudcuğum;

rüyamda sağanak yağış altında bir bankta oturmuş, yağmura rağmen ıslanmayan bir kitap- il pendolo di foucault- okuyorum. kitabı orijinal adıyla yazmamın sebebi sana hava atma çabalarım değil, kitabın adının orijinal dilinde, sayfalarının ise türkçe olması kaynaklıdır.

neyse sonra içimden ray’i arayayım diyorum. başımı bir kaldırıyorum ki ray elinde bir şapkayla karşımda duruyor. aha, diyorum içimden, tavşan da çıkarsa tam olacak. yanıma yaklaşıp saçlarımı okşuyor, kulağımın arkasından para çıkartıyor.

parayı kapıp koşmaya başlıyorum. koşuyorum da nereye koşuyorum? zekama yakışır şekilde denize doğru..

bir uyandım ki freudcuğum nefes alamıyorum. boğuldum mu boğulacak mıyım anlamıyorum.
öyle işte tatlışım, öpüyorum bal dudaktan.. yaşlısın vs ama fena değilsin, giderin var yani..
laughter
kimi zaman fazlasıyla saçma olurlar.
örnek vermek gerekirse;

bundan birkaç hafta önce gördüğüm rüyada kaplumbağa ve timsah karışımı bir hayvan vardı. böyle üstü kaplumbağa şeklinde ve sertliğinde ama genel şekil itibariyle tamamen orta büyüklükteki bir timsaha benziyor. efenim, bu ilginç yaratık bir o kadar da ilginçtir ki saadettin saran’ın evcil hayvanı oluyor. neyse acayiplik burada bitmedi; bu hayvanın karnını yarıp içine irili ufaklı bir sürü kaplumbağa koyuyor ve tekrar dikiyoruz. (amacı hiç sormayın, bi bilsem) bir süre sonra hayvanın vücudu olanlara bir anlam veremiyor olacak ki ishal oluyor. ama öyle böyle değil, durduramıyoruz, önünü alamıyoruz; sıçıyor. en son hatırladığım sahne ise; saadettin saran elinde hayvan, hastanenin içinde koşturuyor, bir yandan da hayvan; saldım çayıra mevlam kayıra edasında zıçıyor. işte ben tam da olması gereken o noktada uyanıyorum. akıl sağlığımın şimdilik iyi. evet.
schenardi
ne rüya gördüm ne rüyada görüldüm.. ne bir ankete katıldım ne de bir ankete malzeme oldum... ne etkisiz elemanmışım ben meğer... şimdi kafamı duvarlara vurmam lazım... ve derken kafamı duvara vurdum da öyle uyandım işte. meğer rüyamda kendi kendime söylenip duruyormuşum ben. hadi gerçek hayatta tek tabanca bir halde kendi kendime oradan oraya savrulmam doğal da rüyada tek başıma kalakalmam ve kendi kendime söyleniyor olmam yeterince ilginç bir şey olsa gerek...
cocabora
bir gün içki dolu vücudum musalla taşına konmuştu ve öylece etrafa bakıyordum.ölü ölü nasıl bakıyordum bilmiyorum ama...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol