...yağmur da huzun gibi bir sey galiba: ilk basta, aman bana ilismesin diye didinir sakinirsin, emniyetli ve kuru kalmak icin elinden geleni yaparsin, ama baktin ki olmuyor, baktin ki yagiyor uzerine dort bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battin mi icine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. yagmur da huzun gibi bir sey, yakalandin mi bir kez, azi cogu yok artik. olsa olsa "kuru kalabilenler" ve "saganaktan nasibini alanlar" var.
das mader s mom ri noren koh chi m nats
birbirlerinden nefret ederlerdi ama yine de bunca yildir evliliklerini surdurmuslerdi; kadin gun gelir intikam alirim umidiyle, adam da gun gelir her sey duzelir umidiyle.
butun mutlu aileler birbirine benzerler ama her mutsuz ailenin mutsuzlugu farklidir.
mumkun muydu savasmak iyilikle?
ne de olsa kadinlar birbirlerinin biraktigi enkazlar uzerinde calismaktan hoslanir.
bakislarinda, insani evvela anlamaya calisacagina, ne olursa olsun yargilamadigina dair bir guvence tasiyordu adeta.
milliyetcilik muktedirlerin ve mutehakkimlerin kisvelerini yenilemesinden baska bir sey degildi. farkli etnik kokenden birileri tarafindan baski gormek yerine, kendi etnik grubundan birileri tarafindan baski gorurdun en nihayetinde.
nar ortadan ayrilip da parcalara bolunurse, bir daha mumkunu yok yerine koyamazsin sacilan taneleri...
insanlari yargilarsan eger, onlar da gidip inadina bildikleri gibi yaparlar.
bilirsin ki hatirlamamak tek secenegindir. bilirsin ki hatirlamamak kendini inkar demektir. bedeli goze alirsin. ancak boyle hayatta kalirsin. bu yuzden bakmadi arkasina...
baba ve piç
yakla$ik bir saat önce bitirdigim için, taze duygularimla birkaç ele$tiri yapmak istiyorum.
kitapta sikilmaniz neredeyse imkansiz, çünkü olaylar çok akici i$lenmi$. sadece türkiye’den degil, her yerden farkli farkli insan portreleriyle kar$ila$iyor ve onlarin kisa süren etkilerine kapiliyorsunuz. kitap, bir deniz dersek; pekala içine varolan düzene ve tümden kabullenilmi$ dü$üncelere kar$i isyan damlalari serpi$tirilmi$ yargisina varabiliriz. kitabi okuyan kadinlar, bazi bölümlerde çok duygulanir, hatta belki aglayabilirler. yazarin da duyarli bir kadin oldugunu hesaba katarsak, kelimelerin en az bir kadin kadar duygulu oldugunu söyleyebiliriz.
sonra, dallari iç içe geçmi$ soyagaçlari çikiyor kar$imiza. ve bu dallarin, birbirinden habersiz meyvelerinin zamansiz bulu$malarini okurken buluyoruz kendimizi. içimizden ’artik biri baklayi agzindan çikarsa, ortak kaderlerini ögrense hepsi’ diye sitem ediyoruz, sitemimiz kismen cevapsiz kaliyor.
kitabin kapagina bakan, kadinligin sembolünü görüyor ve dogurganligin. kadinin kutsalligi, gücü, erkek olana boyun egme zorunlulugu, delinen kurallar, olagan günahlar.. feminizm kokuyor kitap, ama yalnizca feministin ilgisini çekmiyor.
’geçmi$’ lafi bunaltiyor bir süre sonra okuyani. bir yanda geçmi$i, tek hazinesiymi$ gibi bu zaman çemberinin içinde ya$ayan, bir yanda geçmi$i ardinda bilerek ve isteyerek birakan/birakmaya çali$an insanlar.. ’acaba biz hangisiyiz’ diye soruyoruz kendimize, kitabi birakip, geçmi$le olan randevumuza hazirlaniyoruz.
kitabi severek okudugum halde, sonu, içimdeki yaramaz ve sabirsiz çocugun kurguladigi sonla uyu$madigi için, biraz buruk bitirdigimi söylemeliyim. yani damagimda biraktigi tat, kitabin sonu, pek de bekledigim gibi degildi. yine de okumanizi tavsiye ediyorum; hakkinda söylenenleri, takilan ayrintilarini kulak ardi ederek, önyarginizi alt ederek okumanizi içtenlikle tavsiye ediyorum..
kitapta sikilmaniz neredeyse imkansiz, çünkü olaylar çok akici i$lenmi$. sadece türkiye’den degil, her yerden farkli farkli insan portreleriyle kar$ila$iyor ve onlarin kisa süren etkilerine kapiliyorsunuz. kitap, bir deniz dersek; pekala içine varolan düzene ve tümden kabullenilmi$ dü$üncelere kar$i isyan damlalari serpi$tirilmi$ yargisina varabiliriz. kitabi okuyan kadinlar, bazi bölümlerde çok duygulanir, hatta belki aglayabilirler. yazarin da duyarli bir kadin oldugunu hesaba katarsak, kelimelerin en az bir kadin kadar duygulu oldugunu söyleyebiliriz.
sonra, dallari iç içe geçmi$ soyagaçlari çikiyor kar$imiza. ve bu dallarin, birbirinden habersiz meyvelerinin zamansiz bulu$malarini okurken buluyoruz kendimizi. içimizden ’artik biri baklayi agzindan çikarsa, ortak kaderlerini ögrense hepsi’ diye sitem ediyoruz, sitemimiz kismen cevapsiz kaliyor.
kitabin kapagina bakan, kadinligin sembolünü görüyor ve dogurganligin. kadinin kutsalligi, gücü, erkek olana boyun egme zorunlulugu, delinen kurallar, olagan günahlar.. feminizm kokuyor kitap, ama yalnizca feministin ilgisini çekmiyor.
’geçmi$’ lafi bunaltiyor bir süre sonra okuyani. bir yanda geçmi$i, tek hazinesiymi$ gibi bu zaman çemberinin içinde ya$ayan, bir yanda geçmi$i ardinda bilerek ve isteyerek birakan/birakmaya çali$an insanlar.. ’acaba biz hangisiyiz’ diye soruyoruz kendimize, kitabi birakip, geçmi$le olan randevumuza hazirlaniyoruz.
kitabi severek okudugum halde, sonu, içimdeki yaramaz ve sabirsiz çocugun kurguladigi sonla uyu$madigi için, biraz buruk bitirdigimi söylemeliyim. yani damagimda biraktigi tat, kitabin sonu, pek de bekledigim gibi degildi. yine de okumanizi tavsiye ediyorum; hakkinda söylenenleri, takilan ayrintilarini kulak ardi ederek, önyarginizi alt ederek okumanizi içtenlikle tavsiye ediyorum..
gerizekali diyaloglara sahne olabilecek cumle;
+ baba ben pic miyim?
- kitap ismisin oglum.
+ ha tamam o zaman. zaten sana hem baba diyip hem de pic miyim diye sormak bana cok salakca gelmi$ti, bir an kendimden tiksindim.
- allah belani versin oglum.
+ baba ben pic miyim?
- kitap ismisin oglum.
+ ha tamam o zaman. zaten sana hem baba diyip hem de pic miyim diye sormak bana cok salakca gelmi$ti, bir an kendimden tiksindim.
- allah belani versin oglum.
en son okuduğum kitap,ermeni meselesini banunun cinlerinin insafına bırakan acaibimsi bir mesaj veren ve bütün erkekleri tecavüzcü coşkunun seminerine katılmış gibi algılamama neden olan kitap.
üslubunu beğendim.
üslubunu beğendim.
elif şafakın artık çığrından çıkan kitap reklamı soytarılıklarının başlangıç noktası olan kitap.
gerçekten beğenmiştim ama bu kitabın çok satması hem kitabevinin hem de yazarın ağzını o kadar sulandırdı ki şimdi çıkan her kitabından önce onlarca tv proğramı,her yerde afişler,erkek kılığında iskender portresi..hepsinden soğudum gitti.
gerçekten beğenmiştim ama bu kitabın çok satması hem kitabevinin hem de yazarın ağzını o kadar sulandırdı ki şimdi çıkan her kitabından önce onlarca tv proğramı,her yerde afişler,erkek kılığında iskender portresi..hepsinden soğudum gitti.
iyi bir roman. önyargıları söker atar.
elif safak kulliyatinin en son kitabi. en az digerleri kadar cekici ve etkileyici bir kitap. cikisi itibariyla bircok tartismaya yol acmis olsa da kitabi okuyan akli basinda insanlarin olayin aslinda provokatörlerin abarttigi gibi olmadigini; bilakis romanda turk ve ermeni kulturunu bir araya getiren bir yapi oldugu sezinlenir. elif safakın araf gibi bunu da ingilizce kaleme almis olmasi guzelliginden hicbir sey eksiltmez; cunku cevirmen asli bicen bu konuda ustad oldugunu gostermistir. okunması gereken nadide kitaplardandir.
(bkz: baba ve pezevenk oğlu)
elif şafakın dünya kadınlar gününde piyasaya sürülen romanı.
ingilizce olarak yazılmış,daha sonra da türkçeye çevrilmiştir.
ingilizce olarak yazılmış,daha sonra da türkçeye çevrilmiştir.
2 gün önce okumaya başladığım ve gayet güzel giden elif şafak romanı.
okumaya başlamadan önce elif şafakın, orhan pamukvari bir üslubu olduğunu düşünüyordum.
yani bir başka deyişle orhan pamuk tarzında bir roman bekliyordum.
fakat okumayı sürdürdükçe bu kitabın hiç de orhan pamuk tarzında olmadığını gördüm ve pek sevindim.
elif şafak hakikaten güzel yazmış bu romanı. bitirince daha kapsamlı bir yorum yapacağım...
okumaya başlamadan önce elif şafakın, orhan pamukvari bir üslubu olduğunu düşünüyordum.
yani bir başka deyişle orhan pamuk tarzında bir roman bekliyordum.
fakat okumayı sürdürdükçe bu kitabın hiç de orhan pamuk tarzında olmadığını gördüm ve pek sevindim.
elif şafak hakikaten güzel yazmış bu romanı. bitirince daha kapsamlı bir yorum yapacağım...
(bkz: babam ve oğlum)
az önce bitirdiğim pembe dizi tadında kitap.. her şey iyiydi hoştu, akıcı bir üslubu vardı, aslında keyifle de okunuyordu ama sonu çok eksik kalmıştı bence..
okuması hedeflenen kitlenin yabancı okurlar olduğuna kanaat getirdiğim kitap.
az önce bitirdiğim elif şafak romanı.
itiraf etmeliyim ki, son dönemlerde okuduğum en güzel ve okumaktan çok keyif aldığım romanlardan biri oldu. geçmişte yaşanan her olay, acı veya tatlı olsun, bugüne yansır ve bu yansımadan insanlar kaçamazlar. çünkü her her hikaye birbiriyle iç içedir. işte elif şafak bu olguyu çok güzel ve akıcı bir dille romanına yansıtmış. bir türk ve bir ermeni ailesinin geçmişlerinde yaşanan acı olaylar ve bu iki ailenin ortak yanları anlatılmış romanda. elif şafakın, romandaki karakterleri tasvir etmedeki ustalığına da hayran kaldığımı belirtmek istiyorum.
elif şafakı tebrik etmek lazım hakikaten, böylesine güzel bir eseri yazdığı için...
"güzel bir roman okumak istiyorum" diyorsanız bu romanı hararetle öneririm...
itiraf etmeliyim ki, son dönemlerde okuduğum en güzel ve okumaktan çok keyif aldığım romanlardan biri oldu. geçmişte yaşanan her olay, acı veya tatlı olsun, bugüne yansır ve bu yansımadan insanlar kaçamazlar. çünkü her her hikaye birbiriyle iç içedir. işte elif şafak bu olguyu çok güzel ve akıcı bir dille romanına yansıtmış. bir türk ve bir ermeni ailesinin geçmişlerinde yaşanan acı olaylar ve bu iki ailenin ortak yanları anlatılmış romanda. elif şafakın, romandaki karakterleri tasvir etmedeki ustalığına da hayran kaldığımı belirtmek istiyorum.
elif şafakı tebrik etmek lazım hakikaten, böylesine güzel bir eseri yazdığı için...
"güzel bir roman okumak istiyorum" diyorsanız bu romanı hararetle öneririm...
kemal kerinçsiz denilen şahsiyet tarafından ihbar edilerek yazarı elif şafak ve yayıncısı metis yayınları aleyhine tck 301den haklarında türklüğe hakaret gerekçesiyle dava açılmış romandır.kitap en çok satan yerli kitaplar arasında bulunmaktadır.bu davadan sonra kesinlikle alıp okunması gereken bir kitap olduğu da söylenebilir.
sürükleyici bir elif şafak romanı. bir mahrem kadar olamasa da yine de okunasıdır, güzeldir. kahramanlar listesi bayaa bir uzundur.
türk-ermeni sorunlarına yandan yemiş olarak da olsa değinmektedir. aslında amacının bu olduğunu ama romanının bir açıklama, eleştiri kitabı olarak algılanmasını istemediğinden böyle az değinerek, olayı hikayeleştirerek anlatmayı uygun görmüş olduğunu düşünmekteyim.
türk-ermeni sorunlarına yandan yemiş olarak da olsa değinmektedir. aslında amacının bu olduğunu ama romanının bir açıklama, eleştiri kitabı olarak algılanmasını istemediğinden böyle az değinerek, olayı hikayeleştirerek anlatmayı uygun görmüş olduğunu düşünmekteyim.
orjinal ismi bastard of istanbul olan kitap..
kökler teması üzerinden ermeni sorununa yaklaşmayı deneyen, sonunun aceleye getirildiğini ya da sıkılınarak, bitsin artık diye acelece bağlandığını düşündüğüm roman.
okunması en kolay ve herkesin okuması gereken elif şafak romanı kanımca.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?