(1903- 1969) toplumbilim, ruhbilim ve müzik- bilim alanlarında da çalışmış, frankfurt okulunun "eleştirel kuram"ının felsefi mimarlarından olan alman düşünür. sonraları tüm felsefece görüşlerine damgasını vuracak olan kantın arı usun eleştirisi adli kitabını toplum eleştirmeni ve sinema kuramcısı siegfried kracauei le birlikte i. dünya savaşının bitmesine yakın her cumartesi öğleden sonraları okumaya başladı. kracauerin rehberliği adornoya, bu kitabın yalnızca bir bilgikuramı kitabı olmadığını, aynı zamanda tinin tarihsel konumunun da okunabileceği kodlanmış bir metin olduğunu düşündürttü. annesinin ve kızkardeşinin etkileriyle müziğe karşı beslediği ilgiyi beste yapmaya dek vardırır düşünür ii. dünya savaşı yıllarını ise cafiforntada sürgünde geçirdi. adorno, 1924rı joham wolfgang goethe universitesi nde edmund husserl üzerine yazdığı tezi tamamlayarak fesefe doktoru derecesini aldı. bir yıl sonra alban berg ile kompozisyon çalışmak ve arnold schoenberg etrafinda toplanmış müzisyenlere, bestecilere katılmak için viyanaya gitti. viyana gezisinin adorno üzerindeki etkisi çok kalıcı oldu; "yeni müziğin hem önde gelen bir savunucusu oldu, hem de felsefece biçemi schoenberg ile bergin "atonal" kompozisyon tekniklerinin izlerini hep taşıyacak hale geldi. frankfutttaki çalışmalarına dönen adorno, kierkegııard konstrııktion der astetichen (kierkegaard: estetik olanın kuruluşu , i933) adli kitabıyla doçentlik sınavını verdi. bu güç kitapta üç konu daha bir öne çıkmaktadır: a) kierkegnard da, öznellik kavramında olduğu gibi, varoluşsal öğeleri soyut kategorilece dönüştürmek yoluyla varoluşçuluğun somutlaşma arzusunun açığa çıkarılarak eleştirilmesi; b) şeyleşmiş toplumsal dünyanın yani kişilerin üzerinde baskı kuran öznelligin savlarına kayıtsız kalan kurumlar dünyasının bir okuması; c) tanrıbilimsel düşüncelerin tarihsel ve maddi somutlaştırılmasının sağlanması girişimi. adorno, hitler almanyasi’ ndan 1934 te kaçarak oxforda memın collegea geldi. burada geçirdiği üç buçuk yıl içinde o zamanlar arkadaşı max horkheimer’in yönetimindeki institut für sozial (toplumsal araştırmalar enstitüsü) dergisine makaleler yazdı; daha .sonra 1956da yayımlanacak husserl üzerine bir kitap hazırladı. ii. dünya savaşı yıllarını abdde geçiren düşünür bu sıralarda horkheimer ile ortaklaşa dialektik, deraufklarung (aydınlanmanın diyalektiği, 1947) adlı kitabı yazdı. savaş sona erince enstitüyü yeniden kurmak için frankfurta dönen adorno izleyen yirmi yıl içinde müzik, edebiyat eleştirisı, toplumsal kuram ve felsefe üzerine çığır açıcı pek çok kitap ve makale yazdı. örneğin, 1957 tarihli "sociology and empirical research" (toplumbilim ve deneysel araştırma) adli makalesi artık, 1960larda almanyayı kasıp kavuran "olguculuk tartışması"nın başlatması sayılmaktadır. adornonun iki önemli felsefe kitabı da bu dönemde yazılmıştır: negative diyalektik (olumsuzlayıcı diyalektik, 1966 ile astetiche theorie (estetik kuramı, 1970). adornonun felsefesi, içinde yaşadığı toplumsal dünya anlayışına gösterdiği bir tepki olarak okunabilir. o, ileri ban toplumlarının mark’ın çözümlediği kapitalist üretim ilişkileriyle kurulmuş olduğundan asla kuşku duymamış, özellikle de mark’ın meta fetişizmi ile kullanım değerinin değişim değerince baskı altına alındığı. konusundaki görüşlerine tümüyle kalmıştır. adorno ayrıca iktisadı biçimlendiren düzeneklerin aynısının sonuçta kültürel etkinlikleri de belirdiği düşüncesini de benimser. sermayenin, iktisadı ussallaştırmasının doğal sonucu tahakküm ve yoksulluk (kabaca söylenirse "adaletsizlik olurken, kültürün ussallaştırılmasının sonucu yabancılaşma ve anlamsızlık (kabaca söylenirse "yoksayıcılik olmaktadır. avrupada faşizmin yükselmesinin ve işçi hareketlerinin çözülmesinin ardında yatan -ve daha sonraları yahudi soykırımı ile doruğuna ulaşan- nedenlere karşılık adorno, modern dünyanın toplumsal ve iktisadi örgüsüne sinmiş gerçekten kayda değer ilerici eğilimlerin varlığından kuşku duymaya başladı. hatta modern toplumların ussallaştırılması tasarısının tamamlanmış olmaktan uzak olduğuna ve dolayısıyla içgüdüsel olarak ilerici toplumsal oluşumların gelişmeci kesimleri de içinde olmak üzere marxın tarih kuramının da egemen kapitalist üretimininkine benzer ussallaştırma yapıları talep ettiğine inanmaya başladı. adornoya göre modernliğin en köklü ikilemlerinin kökeninde usun ve ussallaştırmanın bu yapıları varsa, modernliğin bunalımı temelde "usun bunalımı" demektir. her şeyden önce gerekli olan da usun eleştirilerek tedavi edilmesidir. adornonun modern usun bunalımının merkezinde yöntemin, çözümlemenin, sınıflandırmanın, evrenselliğin ve mantıksal dizgeliliğin her şeyden önce geldiği modem bilimsel usçuluğun olduğuna inancı tamdır. adorno nesnelerden kökten bir biçimde bağımsız tanımlanan usun dağıldığını, bozulduğunu ileri sürer. aydınlanma’nın diyalektiği ’nde adorno, ussallığın soykütüğünü çıkarmayı amaçlar. aydınlanma, insanın korkularının ve umutlarının bulaştığı doğal dünyaya, söylenlere karşıdır. usun söylenden üstünlüğü varsayımı, böylelikle, usun insanbiçimci yansımalarından kurtuluşu haline gelir. us dünyayı öznel izdüşümlerden çok nesnel bir biçimde resmeder. adorno, bu abartılı us tablosunu hem biçim hem de içerik bakımından çelişkili bulur. ona göre söylen de us da insanlığın kendisini söylensel güçlerden kurtarmak gereksinimlerini karşılamak ve tutkularını doyurmak için doğal dünya üzerinde denetim kurma savaşımı sonucu ortaya çıkmıştır. demek ki, aydınlanmış usun özerkliği varsayımı için gerekli biçimsel nitelikler, gerçekte insanın doğayla savaşımı içinde insanın soykütüğü üzerinde temellenmektedir. aydınlanmış us nesnel değildir; doğayı denetim altında tutmak isteyen insanın tutkularının hizmetindedir. böylesi bir us insanın ayakta kalma güdüsünün somutlaşmasıyla, dolayısıyla ancak kendisi bir araç oldukça anlam kazanır. adornonun felsefece duruşu ya da etkinliği, kendisini açıkça sanatsal modernliğin eylemlerine ve yazgısına bağlar; bu nedenle de iç tutarlılığı eksiksizdir. adorno felsefenin foyasını ortaya çıkarmak ister; usçuluğu ve anlama yetisini , bunların “özdeşi olmayan ötekisiyle” temellendirmek ister. adorno’nun diğer önemli yapıtları arasında arnold schönberg’in atonal müziğini müzikal modernizmin en üst noktası olarak savunduğu philosophie der neuen musik (yeni müziğin felsefesi -1949); somut bireysel deneyimin modern , burjuva toplumundaki yokoluşuna ilişkin düşüncelerini yansıtan 153 çarpıcı aforizmadan oluşan minima moralia (1951); husserl’e ilişkin , görüngübilimin kaçınılmaz soyutluğu ya da aradığı somutluğu yitirmeye yazgılı oluşu üzerine duran ve yoğun bir okuma sonucu ortaya çıkan bilgikuramının özeleştirisi: husserl ile görüngübilimsel çatışkılar üstüne incelemeler ,1956); hegel üzerine denemelerden oluşan , hegel üstüne üç çalışma ,1963ile heidegger’in varoluşçuluğunu soyut ve tarih dışı olarak yorumladığı sahicilik jargonu sayılabilir.
felsefe.gen.tr
theodor wiesengrund adorno
dünyanın en vahşi,acımasız,anlamsız olduğu bir dönemde ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır.nazi faşizminden o da payını almış amerikaya göçmüştür.toplama kamplarının,gaz odalarının olduğu,insan hayatının beş para etmediği bu utanılası dönemde düşünce dünyasından taviz vermemiştir.felsefesini batı modernizminin iflası üzerine temellendiren düşünür auschwiztten sonra şiir yazmak barbarcadır demiş ve şiir yazmayı cinayete çevirmiştir.
"yanlış bir yaşam doğru yaşanamaz"
bir söz söyledim ve sen öldün.
sustum ve sen öldün.
bir şey yaptım ve sen öldün.
hiçbir şey yapmadım sen yine öldün.
seyrettim ve sen öldün.
...düşündüm ve sen öldün.
isyan ettim ve sen öldün.
sen ölmeden, sen ölürken ve sen öldükten sonra.
sordum, neden?
bu akılsızlığın hiç bir akıllı yanıtı yok.
çünkü gerçek herkesten önce öldü.
bundan ki ölüm nedeninin hiçbir önemi yok.
öldüğün için;
"sen haklıydın ben haksız."
dedim ve ben öldüm.
şimdi ben de haklıyım.
artık eşitiz, artık kardeşiz ve artık özgürüz.
peki mutlu muyuz?
mutluysak neden hala ölüyoruz?
mutlu değilsek neden hala savaşıyoruz?
ortak akıl asgari deliliğimizin ortak paydasında buluşmak.
gerçeğin/doğrunun olmadığı bir kaosta, deliliğin de aklın da hiçbir anlamı yoktur.
theodor w. adorno, minima moralia’ dan
sustum ve sen öldün.
bir şey yaptım ve sen öldün.
hiçbir şey yapmadım sen yine öldün.
seyrettim ve sen öldün.
...düşündüm ve sen öldün.
isyan ettim ve sen öldün.
sen ölmeden, sen ölürken ve sen öldükten sonra.
sordum, neden?
bu akılsızlığın hiç bir akıllı yanıtı yok.
çünkü gerçek herkesten önce öldü.
bundan ki ölüm nedeninin hiçbir önemi yok.
öldüğün için;
"sen haklıydın ben haksız."
dedim ve ben öldüm.
şimdi ben de haklıyım.
artık eşitiz, artık kardeşiz ve artık özgürüz.
peki mutlu muyuz?
mutluysak neden hala ölüyoruz?
mutlu değilsek neden hala savaşıyoruz?
ortak akıl asgari deliliğimizin ortak paydasında buluşmak.
gerçeğin/doğrunun olmadığı bir kaosta, deliliğin de aklın da hiçbir anlamı yoktur.
theodor w. adorno, minima moralia’ dan
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?