yaş aldıkça oluşan durumdur..
sıkılırsın etrafındaki boş kalabalıktan, gereksiz gelir insanlar, kalabalıklar, gürültü hepsi manasız gelir.
birer birer iptal edersin arkadaşlarınla olan randevularını, türlü türlü bahanelere sığınırsın. gürültülü kalabalık yerlere gitmekten hoşlanmazsın daha ağır olsun dersin, daha sakin..
doymuşsundur insanlara kalabalığa, gürültüye...
sakinliği, dinginliği kendinle kalmayı istersin hep, yalnızlık sığınağın olur. huzur bulursun kendi yalnızlığında eskiden tek başına kahve bile içmeye gidemezken şimdi sadece kendine kahve ısmarlamak istersin, yanında bir kitap, bir de müzik varsa aslında en güzel kalabalık kendi içindeki kalabalık olur.
işin garibi bundan sonsuz keyif alırsın, seversin içindeki yalnızlığı, kendini daha çok seversin, kendini keşfedersin, zevk aldığın şeyler öğrenirsin mutlu olursun kendinle, insanın kendiyle vakit geçirmesi bir bebekle vakit geçirmesi gibidir, her anında yeni bir şey görürsün, bi bakış bir gülümseme gibi yeni keşiflerin olur kendinle.
kalabalık demek sorun demek, huzursuzluk demek, kıskançlık demek, her kafadan bir ses çıkması demek..
eskidenmiş kalabalıklar içindeki mutluluk; insanlar içindeki mutsuzluğu kalabalıklarda dışa vuruyor, aile ile toplanırsın mutlaka bir sorun tartışılır, arkadaşlarla toplanırsın mutlaka sevgili ya da evli çiftin tartışması olur. kız arkadaşlarla bir arada olursun manasız kıskançlıklar olur..
kalabalıkların içindeki mutlu olma zamanı kesinlikle çok daha az ya da benim gözlemim böyle.
tabii bu demek değildir kendinizi dış dünyadan tamamen soyutlayın, yalnız kalın diye.. ama insanın kendiyle yalnız kaldığı zaman dilimleri olmalı mutlaka.
-----------------------------spoiler----------------------------:
kendinizi , yalnızlığınız da bulacaksınız.
hayatta en önemli şey insanın kendi yalnızlığı ile barışmasıdır.
yalnızlık...
eğer kendi seçiminiz ise hayatınızı mükemmelleştirebilecek bir duygu...
mutluluğun en saf hali...
ve , en huzurlu durum...
"bazıları yalnızlığı sevmez. çünkü kendisi , tanıdığı en can sıkıcı insandır."-----------------------------spoiler----------------------------
yalnızlığı sevmek
yanlızlığı sevmek bazı insanlarda yaşlandıkça oluşan bir durum değildir ki, bence bu doğuştan gelen yanlızlık bunalımları daha tehlikelidir. yanlızlık isteği, ihtiyacı böyle atak atak gelir, çok canlı, mutlu, sosyal gördüğünüz yanlızlığı sevenin, yanlızlığın tadını almaması lazımdır. çünkü, sıkıntıdan değil de sadece yanlız olmayı seven insanı acayip asosyalleştirip, içine kapatır. bir süre sonra kendisini eve kapamış, telefonunu kapamış, arka odada zil çalacak diye ödü patlamış, 1 haftadır evden çıkmamış ve bundan acayip zevk alırken bulabilir, ya da işe gider, odanıza çekilir, hiç kimseyle konuşmadan, aramadan, kulaklığınızı takıp çalışırsınız, odanıza gelen sevdiğiniz arkadaşınız bile özel alanınızı işgal ediyormuş gibi gelir, varlığı o küçük odada ruhunuzu daraltır, bir an önce terketsin istersiniz, gitse de yanlız kalsam, odam tekrar benim olsa, ayrıldığında yüzünüzde huzurdan kaynaklı bir gülümseme oluşur. bu nedenle, yanlızlığı seven insanın tek başına yaşaması çok zordur, arkadaşlarınız çabalar, yalvarır, uğraşır bişi yapalım, diye, sizin tek isteğiniz bir an önce yanlız kalayım olur, dışarı çıksam da yanlız çıkayım, bir kafeye yanlız oturayım, insanları yanlız seyredeyim, yanlız yürüyeyim, bir an önce eve varayım. ama evde birinin varlığına alışınca odanıza çekilir nefes alırsınız ama sizi sürekli teşvik eden birisinin olması ve yanlızlığın tadını unutmanız çok önemlidir. arada ya bir gün de eve geç gel, yanlız kalayım ya, haftasonu arkadaşında kalsana sen ne olur diye evden kovsanız da size iyi gelecektir, en azından delirmenizi engelleyecektir.
en güzeli de, kendine belirli yerler belirlersin, kaçma alanları, kimsenin sizi bulamayacağı yerler, oraya gidip saatlerce oturursun. çocukluktan kalma diyorum, yanlızlığı seven insan, saklambaç oynarken, çok iyi bir yere gizlenip saatlerce orada kalıp, suratındaki huzurlu gülümseme ve kimsenin onu bulamayacağı fikriyle mutlu bekleyebilir, oyuna geri döndüğünüzde, oyun bitmiş, arkadaşları da, ay yine bi yere girmiştir, biz devam edelim o 3 saat sonra nasıl olsa döner diye oyunu bozmaz, ya da dolap içlerine, yatak altlarında saatlerce kalan çocuğu artık aile doktorlara götürmeye başlar, derse girmeyip, aynı köşede ders sonuna kadar oturup, ya bir saat daha kalayım, hiç insan görecek halim yok dersiniz, sonra neden gelmediğini müdür sorgular, ne yaptın diye kurcalar, oturdum duvarda, 2 saat mi kızım der, evet 2 saat !! aile, okul alışır. gitsin biraz, hava alsın, gelsin canavar gibi olur o, sıkılmıştır demeye başlarlar. sevilecek gibi bi şi değildir diyeceğim ama düşünün bazen kalabalıklar arasında gerçekten yanlız kalabilirsiniz ve bu şairane sözlerde bahsedildiği gibi hiç de kötü bişi değildir.
en güzeli de, kendine belirli yerler belirlersin, kaçma alanları, kimsenin sizi bulamayacağı yerler, oraya gidip saatlerce oturursun. çocukluktan kalma diyorum, yanlızlığı seven insan, saklambaç oynarken, çok iyi bir yere gizlenip saatlerce orada kalıp, suratındaki huzurlu gülümseme ve kimsenin onu bulamayacağı fikriyle mutlu bekleyebilir, oyuna geri döndüğünüzde, oyun bitmiş, arkadaşları da, ay yine bi yere girmiştir, biz devam edelim o 3 saat sonra nasıl olsa döner diye oyunu bozmaz, ya da dolap içlerine, yatak altlarında saatlerce kalan çocuğu artık aile doktorlara götürmeye başlar, derse girmeyip, aynı köşede ders sonuna kadar oturup, ya bir saat daha kalayım, hiç insan görecek halim yok dersiniz, sonra neden gelmediğini müdür sorgular, ne yaptın diye kurcalar, oturdum duvarda, 2 saat mi kızım der, evet 2 saat !! aile, okul alışır. gitsin biraz, hava alsın, gelsin canavar gibi olur o, sıkılmıştır demeye başlarlar. sevilecek gibi bi şi değildir diyeceğim ama düşünün bazen kalabalıklar arasında gerçekten yanlız kalabilirsiniz ve bu şairane sözlerde bahsedildiği gibi hiç de kötü bişi değildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?