çocukluga özlem

armes
çocukluğa özlem, çocukluğu özlemek tekrar çocuk olmak istemek.annenizin ördüğü o minicik kazakların içine yine yediden girmek istemek,tek derdinin oyun olduğu o güzel günleri özlemek.soğuk bir kış gününde dışarıda o minicik ellerle kardan adam yapmaya çalışırken annenizin çağırması eve girer girmez mis gibi poğaça ve kurabiye kokusunun sizi sarması annenizin bir bardak sütle birlikte size bu kurabiyelerden vermesi.çocuk olmayı özlemek bi kaç gözyaşıyla isteklerinizi yaptırmak akşam buharlaşmış cama burnunu yapıştırıp babanın işten gelmesini ve belkide getireceği bi gofreti beklemek.ve en önemlisi tertemiz bir kalbe sahip olmak.
huni delisi
trt4 deki halk müziği konserinde söylenen türkünün
yıllar önce rahmetli babanneniz tarafından size ninni formunda söylendiğini hatırlayıp gözlerinizi kapayarak sanki yine onun dizlerinde uyuduğunuzu hayal etmek.
goetica
insanların riyakarlıklarını,masumiyetlerini kaybedip kendi yalanlarına sığındıklarını gordukçe çoğalarak artan $ey.

o zamanlar en azından bu kadar kirlenmemi$tik henuz..
lady rosenred
büyüdükçe anlaşılır çocuk olmanın nimetleri..o zamanlar her ne kadar "ah bir büyüsem..şunu yapıcam,bunu alıcam,böyle cozutucam.." diye kurulan hayallerin, talepkarlığın cefasını günü gelince idrak etmek pek koyar zira.masumane dileklerinin gün gelip gerçekleşeceğini bilse bir çocuk asla büyümek istemeyecektir aslında..zaten o masumane dilekler sadece çocukken kabul olur, eşşek kadar olduğunuzda hiçbir şey düşlediğiniz, istediğiniz gibi olmaz. bunun adına da hayat diyorlar.

ne kadar kolaydı o zamanlar..derdini anlatmak için uzun uzun cümleler kurmana, kelime dağarcığına yeni kelimeler katmana gerek yoktu.parmak ile gösterdiğin her şey anında ayağına gelirdi, iki damla gözyaşı ile dünyalar önüne serilirdi.mutluluğun kelime anlamını bilmeden kocaman mutluluklar yaşardın her istediğin olunca.

sonra çocuk aklınla her şeyi kavrama/anlama isteğin..çok bilmiş edasıyla büyük büyük laflar edip büyüklerin hayranlığını kazanmak ne kadar da kolaydı, şimdi ağzınla kuş tutsan "bu kızdan/oğlandan bir bok olmaz " bakışlarıyla mücadele etmek nasıl da sinir bozar, yıpratır adamı.

çocukken her şeyin merkezindeyken, her geçen senede bir yıl daha yaşlanmanın getirisi eski, yıpranmış, yer yer yırtılmış ve bir köşeye atılımış herhangi bir eşyadan farksızlaşmak mıydı? nasıl bu kadar değişebildi her şey ?
neydi bunun böyle olmasına sebep olan ?

suçlamak anlamsızlaşıyor çoğu zaman..hatta bazen kimi neden suçlamak gerektiğini unutuyor insan gecenin umutsuz karanlığında kendisiyle başbaşayken..

oysa ne güzeldi kocaman gözlerle etrafı süzmek, yeni şeyler görmek/öğrenmek, "baba bana bunu al, anne beni parka götür" demek, yaramazlık yapınca iki damla gözyaşıyla affedilmek, seni kızdıran kişiye bildiğin yegane küfürleri edebilmek (aptal, salak) buna rağmen kimsenin sana kızamaması çünkü senin o halini şirin bulmaları,taa yüreğinden gelerek " seni seviyorum" diyebilmek ve hep mutlu olabilmek...ahh çocukluk..

son söz; eğer büyümenin pek matah bir şey olmadığını bilseydim o masumane halimle daha güzel şeyler isterdim, mesela hiç büyümemeyi hep çocuk kalmayı..
nickmickyock
bazen de sabahın 07:30 unda gelir karşına çıkar çocuk olmayışın ve suratına ters ters bakar öylesine.. anlamsız ciddiyet ve yapmacık resmiyetle koca bir duvar gibi dikilir karşına.. herşey belki 5 dakika belki yalnızca 30 kare içnde basit bir oyundan karmaşık bir gerçekliğe bürünür, gercek bombalarla oynanan bir oyun gibi. öyle ya çocuksan eğer oyun içinde fazladan kazanılacak bir canın, her zaman bir ikinci şans, bir yeni umut, bir vurdum duymazlık bir adam sen de cilik vardır ama gerçek hayat, o bir saniyelik sendelemeyi çok iyi değerlendirir. ve sen bu gerçekliklerin her biri ile karşılaştıkça hayat kendine benzetir seni, öyle sabırsız, öyle kararlı..uvertürünü kutu kutu penselerle süsleyen hayat pandoranın kutusu ile kapatır perdesini..
yolculuk nereye
neler uğruna ölmeye
dört yalnızlıkla bir doğruyu götürmeye
hadi durma ağla,ağla
yaşlar kurur zamanla,ağla
böyle kahpedir dünya
son bulur kollarında..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol