kristal iş sendikası eğitim uzmanlarından olan sendikacı ve birgün gazetesi köşe yazarıdır.
aziz çelik
her hafta sendikal sorunlara dair inanılmaz doğru tespitler yapıp, yazılar kaleme alan gazeteci, sendikacıdır.
1 şubat 2007 günkü birgün gazetesindeki yazısı sermaye sınıfını iyi anlamak adına aşağıya aktarılmıştır.
ders olsun! 31/01/07
bu haftaki yazımın büyük bölümünü bir rapordan alıntılara ayırdım. bu köşenin okuyucuları için ilk bakışta hiç de çarpıcı olmayan alıntılar bunlar. ancak biraz sabredin.
» "1982 anayasası, sendikal özgürlüklerle ilgili olarak, demokrasi ilkeleriyle bağdaşmayan düzenlemeler yapmıştı. bunlara dayanarak, 12 eylül askeri yönetiminin ürünü olan sendikalar kanunu ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanunu da, sendikal hakları dar bir kalıba sıkıştırıyordu."
»"anayasa çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için sendika ve üst kuruluşlar kurma hakkını tanımaktadır. sendikalar en önemli sivil toplum kuruluşlarındandır. bu nitelikleriyle, toplumun sorunlarına duyarsız kalmaları beklenemez. sendikaların toplumun sorunlarına çözüm üretmeleri ve bir baskı grubu olarak bu çözümleri siyasal iktidara kabul ettirmeye çalışmaları demokrasinin en temel gereklerindendir. bu nedenle sendikaları sınırlayıcı 51. madde değiştirilmelidir."
»"anayasanın milletvekilliğiyle bağdaşmayan işleri düzenleyen 82. maddesinde yapılacak bir değişiklikle, sendika ve konfederasyon yöneticiliği ile milletvekilliğinin bağdaşır hale getirilmesini öneriyoruz."
» "anayasanın toplu sözleşme ile grev ve lokavtı düzenleyen maddelerinde de değişiklik ihtiyacı vardır. avrupa insan hakları mahkemesinin sendika hakkının, toplu iş sözleşmesi hakkını ve toplu eylemlere başvurmayı da kapsadığını kararlarında belirttiğini burada hatırlatmak gerekir."
»"sendikaların şube genel kurulları için yapılacak delege seçimlerinin yargı gözetiminde yapılmasıyla ilgili düzenleme kaldırılmıştı. delege seçimlerinde sendika üyelerinin demokratik seçim haklarını kullanabilmeleri açısından, bu hükmün ilgili fıkraya yeniden eklenmesi gerekir."
»"işçi sendikası yönetici olabilmek için getirilmiş olan bilfiil on yıl çalışma şartı anayasanın 51. maddesi metninden çıkarılmıştı oysa, aynı şart, sendikalar kanunununda varlığını sürdürmektedir. sendikalar kanununun anayasada gerçekleştirilen değişikliğe uyumunun sağlanması gerekmektedir."
»"özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin sendika kurmaları, sendikaya üye olmaları yasaklanmıştır. bu hüküm anayasaya aykırıdır ve yürürlükten kaldırılmalıdır."
»"[kamu görevlileri sendikaları yasası] uzun bir üye olamayacaklar, sendika kuramayacaklar listesine yer vermektedir."
»"59. hükümetin hazırladığı [sendikalar yasası ile ilgili] tasarı, demokratikleşme açısından olumsuzlukları gideren bir tasarı değildir. sendika kurucularında aranan niteliklerle ve sendikaların kapatılmasıyla ilgili maddelerde bir iyileşme sağlanmakta, diğer konularda bir gelişme görülmemektedir"
pek çoğu yıllardır sendikalar tarafından dile getirilen bu saptamalar bir sendika raporundan değil prof. dr. zafer üskül tarafından yazılan tüsiadın "türk demokrasisinde 130 yıl" adlı raporundan alındı. rapor, prof. dr. bülent tanör tarafından 1997 yılında kaleme alınan "türkiyede demokratikleşme perspektifleri" raporunun 10. yıl güncellemesi niteliğini taşıyor. tanör raporunda da sendikal özgürlükler konusunda son derece önemli saptama ve eleştiriler yer alıyordu.
bugün tüsiadın yakındığı düzenlemelerin pek çoğu 1982 anayasasına bizzat büyük patronların talebiyle konmuştu. ama artık büyük burjuvazi bu bagajla yol alamayacağının farkında. bu yüzden şaşırtıcı demokratik reform talepleri tüsiaddan geliyor. hrant dinkin alçakça katledilmesinin örtüsünü kaldırdığı siyasal ve toplumsal harita, tüsiad raporundaki saptamaları daha da önemli hale getiriyor. büyük sermaye burjuvalaşmak istiyor; faşizan/otoriter yönelimlerle bağlarını koparıyor. buna karşılık küçük/orta boy ve "yerli" sermayenin temsilcileri en kaba saba poltikaların savunucusu olarak boy gösteriyor. devlet eliyle başlatılan ancak yarım kalan burjuva demokratik devrimi tamamlamaya artık büyük sermaye talip. demokratik devrimi tamamla(ya)mayan parti ise demokratikleşmeyi engellemek için kendini paralıyor!
ülkemiz büyük sermayesinin burjuvalaşması (eğer olabilirse) son derece hayırlıdır. belki böylece hakiki sosyal, sınıfsal meseleler etrafında bir siyasal ve sosyal mücadeleye tanık oluruz; emek de sermaye de gerçek yatağını bulur. elbette bunun için sendikaların ve solun da en az tüsiad kadar sosyal-sınıfsal konumunu hatırlaması şart. ne diyelim tüsiad raporu ders olsun!
1 şubat 2007 günkü birgün gazetesindeki yazısı sermaye sınıfını iyi anlamak adına aşağıya aktarılmıştır.
ders olsun! 31/01/07
bu haftaki yazımın büyük bölümünü bir rapordan alıntılara ayırdım. bu köşenin okuyucuları için ilk bakışta hiç de çarpıcı olmayan alıntılar bunlar. ancak biraz sabredin.
» "1982 anayasası, sendikal özgürlüklerle ilgili olarak, demokrasi ilkeleriyle bağdaşmayan düzenlemeler yapmıştı. bunlara dayanarak, 12 eylül askeri yönetiminin ürünü olan sendikalar kanunu ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanunu da, sendikal hakları dar bir kalıba sıkıştırıyordu."
»"anayasa çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için sendika ve üst kuruluşlar kurma hakkını tanımaktadır. sendikalar en önemli sivil toplum kuruluşlarındandır. bu nitelikleriyle, toplumun sorunlarına duyarsız kalmaları beklenemez. sendikaların toplumun sorunlarına çözüm üretmeleri ve bir baskı grubu olarak bu çözümleri siyasal iktidara kabul ettirmeye çalışmaları demokrasinin en temel gereklerindendir. bu nedenle sendikaları sınırlayıcı 51. madde değiştirilmelidir."
»"anayasanın milletvekilliğiyle bağdaşmayan işleri düzenleyen 82. maddesinde yapılacak bir değişiklikle, sendika ve konfederasyon yöneticiliği ile milletvekilliğinin bağdaşır hale getirilmesini öneriyoruz."
» "anayasanın toplu sözleşme ile grev ve lokavtı düzenleyen maddelerinde de değişiklik ihtiyacı vardır. avrupa insan hakları mahkemesinin sendika hakkının, toplu iş sözleşmesi hakkını ve toplu eylemlere başvurmayı da kapsadığını kararlarında belirttiğini burada hatırlatmak gerekir."
»"sendikaların şube genel kurulları için yapılacak delege seçimlerinin yargı gözetiminde yapılmasıyla ilgili düzenleme kaldırılmıştı. delege seçimlerinde sendika üyelerinin demokratik seçim haklarını kullanabilmeleri açısından, bu hükmün ilgili fıkraya yeniden eklenmesi gerekir."
»"işçi sendikası yönetici olabilmek için getirilmiş olan bilfiil on yıl çalışma şartı anayasanın 51. maddesi metninden çıkarılmıştı oysa, aynı şart, sendikalar kanunununda varlığını sürdürmektedir. sendikalar kanununun anayasada gerçekleştirilen değişikliğe uyumunun sağlanması gerekmektedir."
»"özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin sendika kurmaları, sendikaya üye olmaları yasaklanmıştır. bu hüküm anayasaya aykırıdır ve yürürlükten kaldırılmalıdır."
»"[kamu görevlileri sendikaları yasası] uzun bir üye olamayacaklar, sendika kuramayacaklar listesine yer vermektedir."
»"59. hükümetin hazırladığı [sendikalar yasası ile ilgili] tasarı, demokratikleşme açısından olumsuzlukları gideren bir tasarı değildir. sendika kurucularında aranan niteliklerle ve sendikaların kapatılmasıyla ilgili maddelerde bir iyileşme sağlanmakta, diğer konularda bir gelişme görülmemektedir"
pek çoğu yıllardır sendikalar tarafından dile getirilen bu saptamalar bir sendika raporundan değil prof. dr. zafer üskül tarafından yazılan tüsiadın "türk demokrasisinde 130 yıl" adlı raporundan alındı. rapor, prof. dr. bülent tanör tarafından 1997 yılında kaleme alınan "türkiyede demokratikleşme perspektifleri" raporunun 10. yıl güncellemesi niteliğini taşıyor. tanör raporunda da sendikal özgürlükler konusunda son derece önemli saptama ve eleştiriler yer alıyordu.
bugün tüsiadın yakındığı düzenlemelerin pek çoğu 1982 anayasasına bizzat büyük patronların talebiyle konmuştu. ama artık büyük burjuvazi bu bagajla yol alamayacağının farkında. bu yüzden şaşırtıcı demokratik reform talepleri tüsiaddan geliyor. hrant dinkin alçakça katledilmesinin örtüsünü kaldırdığı siyasal ve toplumsal harita, tüsiad raporundaki saptamaları daha da önemli hale getiriyor. büyük sermaye burjuvalaşmak istiyor; faşizan/otoriter yönelimlerle bağlarını koparıyor. buna karşılık küçük/orta boy ve "yerli" sermayenin temsilcileri en kaba saba poltikaların savunucusu olarak boy gösteriyor. devlet eliyle başlatılan ancak yarım kalan burjuva demokratik devrimi tamamlamaya artık büyük sermaye talip. demokratik devrimi tamamla(ya)mayan parti ise demokratikleşmeyi engellemek için kendini paralıyor!
ülkemiz büyük sermayesinin burjuvalaşması (eğer olabilirse) son derece hayırlıdır. belki böylece hakiki sosyal, sınıfsal meseleler etrafında bir siyasal ve sosyal mücadeleye tanık oluruz; emek de sermaye de gerçek yatağını bulur. elbette bunun için sendikaların ve solun da en az tüsiad kadar sosyal-sınıfsal konumunu hatırlaması şart. ne diyelim tüsiad raporu ders olsun!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?