13-20. yüzyıllar arasında anadolu’da ve osmanlı devleti’nin hüküm sürdüğü yerlerde yaygın olarak kullanılmış olan, özellikle 15. yüzyıldan sonra arapça ve farsçanın etkisinde kalan türk yazın dili. osmanlı türkçesi ya da eski yazı olarak da bilinen osmanlıca arapça, farsça ve türkçenin karışımıdır ve arap alfabesiyle yazılır.
http://www.ottomanlanguage.com/osmanlica.htm
osmanlıca
en güzel bir dil osmanlıca.. osmanlı türkçesi deniyor bizim okulda..müfredata öyle geçmiş.
türkçedeki kelimelerin aslı, güzelliği, kelimelerden başka kelimeler çıkarma arzusu..zevktir osmanlıca..aşktır..her okulda okutulmalı, öğretilmelidir.
türkçedeki kelimelerin aslı, güzelliği, kelimelerden başka kelimeler çıkarma arzusu..zevktir osmanlıca..aşktır..her okulda okutulmalı, öğretilmelidir.
osmanlica-osmanli turkcesi $eklinde meali yapilmasi gereken, osmanlinin, oguzlardan bu yana kullandigi oz turkce dilinin, arapca farsca ve acemceden apartilan kelimelerle, konu$madan ziyade yazi dili olmasi ozelliginde bir dildir.
devletin resmi dili buydu. saray ve cevresi bu lisani sadece yazi dilinde degil konu$ma dilinde de ozellikle kullanirlardi. bu onlara elit bir kesim jargonu kazandiriyordu. bakiniz ben de jargon kullandim neden? cunku arapca ve farsca sozluklerden umulan faydalar, dile oturtulamayinca bu sefer fransizca ingilizce dillerden alintilarla bu kamustamamlanmaya calisilmistir gunumuze kadar.
osmanlica dedigimiz lisan, halkla yonetici sinifini ayiran bir lisandi ayni zamanda. padi$ahlarin me$hur tepdil-i kiyafetlere burunerek halkin icine kari$tiklari zamanlarda, halkin bu ki$inin lisanini cakmamasina imkan yoktu, demek ki konu$muyorlardi boyle zamanlarda. ya da konu$acaklari zaman, tercumana gerek vardi. cunku ne halk bu insanlari anlayabilirdi ne de bu insanlar halki. sonucta halkla butunle$emeyen lisani bile ayri olan bir asiller sinifiydi onlar. neyse osmanlicadan bahsederken sosyolojik saptamalara gecmis bulunduk.
simdi bakiyoruz cinde, insanlar binlerce harf karakteri ezberleyerek daha kolayi var demiyerek, cocuk 12 ya$ina geldiginde ancak alfabeyi sokecek olsa da; bu insanlar direnmi$ler oz lisan kimliklerini kaybetmemi$ler.
buyuk onderimiz, bu celiskili ve cok zor olan lisani, yururlukten kaldirmak suretiyle, halkin dili olan anadolu turkcesini latin harflerle yoluyla hayatiyete gecirmi$tir.
ama sonucunda ne olmustur? osmanli doneminde yazilmi$ siirleri ve yazili belgeleri, latin harflerle de olsa bu konuda egitim almayan bir kisinin anlamasi artik, mumkun degildir.
osmanlinin turkceye sahip cikmamasi sonucu, dilimize girmi$ olan yabanci sozcuklerin tamamen kaybolmasi gibi bir $ansimiz olmadigi gibi ozellikle ingilizce olan bilgisayar dili, gitgide yeni nesillerin lugatindaki yerini almaktadir. $u anda cocuk olan nesil, belki genclik ya$larinda $u $ekilde kullanacaklardir lisanimizi.
okul cok boringdi bugun, but escape yapamadim, unfortunately.
ozellikle lisan, cok kirilgan bir yapiya sahiptir bir kere boyle feci $ekilde kirildiktan sonra, onu toparlamak imkansizi beklemekle e$ittir. buna da ne diyoruz "yazik oldu yarinlara".
devletin resmi dili buydu. saray ve cevresi bu lisani sadece yazi dilinde degil konu$ma dilinde de ozellikle kullanirlardi. bu onlara elit bir kesim jargonu kazandiriyordu. bakiniz ben de jargon kullandim neden? cunku arapca ve farsca sozluklerden umulan faydalar, dile oturtulamayinca bu sefer fransizca ingilizce dillerden alintilarla bu kamustamamlanmaya calisilmistir gunumuze kadar.
osmanlica dedigimiz lisan, halkla yonetici sinifini ayiran bir lisandi ayni zamanda. padi$ahlarin me$hur tepdil-i kiyafetlere burunerek halkin icine kari$tiklari zamanlarda, halkin bu ki$inin lisanini cakmamasina imkan yoktu, demek ki konu$muyorlardi boyle zamanlarda. ya da konu$acaklari zaman, tercumana gerek vardi. cunku ne halk bu insanlari anlayabilirdi ne de bu insanlar halki. sonucta halkla butunle$emeyen lisani bile ayri olan bir asiller sinifiydi onlar. neyse osmanlicadan bahsederken sosyolojik saptamalara gecmis bulunduk.
simdi bakiyoruz cinde, insanlar binlerce harf karakteri ezberleyerek daha kolayi var demiyerek, cocuk 12 ya$ina geldiginde ancak alfabeyi sokecek olsa da; bu insanlar direnmi$ler oz lisan kimliklerini kaybetmemi$ler.
buyuk onderimiz, bu celiskili ve cok zor olan lisani, yururlukten kaldirmak suretiyle, halkin dili olan anadolu turkcesini latin harflerle yoluyla hayatiyete gecirmi$tir.
ama sonucunda ne olmustur? osmanli doneminde yazilmi$ siirleri ve yazili belgeleri, latin harflerle de olsa bu konuda egitim almayan bir kisinin anlamasi artik, mumkun degildir.
osmanlinin turkceye sahip cikmamasi sonucu, dilimize girmi$ olan yabanci sozcuklerin tamamen kaybolmasi gibi bir $ansimiz olmadigi gibi ozellikle ingilizce olan bilgisayar dili, gitgide yeni nesillerin lugatindaki yerini almaktadir. $u anda cocuk olan nesil, belki genclik ya$larinda $u $ekilde kullanacaklardir lisanimizi.
okul cok boringdi bugun, but escape yapamadim, unfortunately.
ozellikle lisan, cok kirilgan bir yapiya sahiptir bir kere boyle feci $ekilde kirildiktan sonra, onu toparlamak imkansizi beklemekle e$ittir. buna da ne diyoruz "yazik oldu yarinlara".
türk dilinin tarihî gelişiminde yalnızca belli bir dönemi kapsayan bu yazı dili için faruk kadri timurtaş, osmanlıca ya da osmanlı türkçesinden ziyade “tarihî türkiye türkçesi” deyimini uygun görmüş. osmanlı türkçesi grameri, alfa yayınları, 1999
türk dili araştırmalarına yıllarını vermiş olan bu zat-ı muhteremin, işbu tezine yönelik açıklaması ise şöyle: türkçe deyişi genel anlamda kullanıldığı için ve bu ana dile bağlı herhangi bir lehçeyi diğerlerinden ayırmış olmak amacıyla, bu deyişin başına çeşitli millet/ülke isimleri eklenerek sınırları daraltıldığı için -örneğin bizim kullandığımıza “türkiye türkçesi” denmesi gibi-, osmanlıca olarak tabir edilen dile de “tarihî türkiye türkçesi” demek gerekirdi.
fikir gayet güzel olmakla birlikte yaygınlaşmış bir “osmanlıca” tabirinin yerine bu yeni terimi getirmek biraz güç gibi göründü bana. ama diğer taraftan bu işle ilgilenenler için gayet kafa karıştırıcı bir fikir olduğu kanaatindeyim. zira osmanlıca tabiri aslında yıllar önce yanlış konulmuş veya yanlış olmasa bile, kastedilen dili/kavramı tam olarak karşılamayan; ama buna rağmen tutmuş bir tabir midir? biz yıllardır yanlış; yanlış olmasa bile eksik mi biliyoruz? acaba bütün araştırmacılar da, dilimize iyice yerleşmiş olan ve bununla birlikte bu hâliyle tarihe gömülmüş bir dilin isminin artık değiştirilemeyeceğini düşündükleri için mi osmanlıca tabirini kullanmaya ediyorlar? çoğu araştırmacının hâlen “osmanlıca mı osmanlı türkçesi mi?” diye ihtilâfa düşmesi türkoloji çalışmalarının birbirinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. daha bu dile isim verme konusunda anlaşmazlıklar var. ben şahsen bu yeni terimin diğerlerine oranla daha makbul olduğunu düşünüyorum. eğer baştakilerden birisi çıkıp da “bundan böyle osmanlıca diye bir şey yok, tarihî türkiye türkçesi o!” diye buyurursa, bugünden itibaren de bu yeni terimi kullanmaya hazırım.
türk dili araştırmalarına yıllarını vermiş olan bu zat-ı muhteremin, işbu tezine yönelik açıklaması ise şöyle: türkçe deyişi genel anlamda kullanıldığı için ve bu ana dile bağlı herhangi bir lehçeyi diğerlerinden ayırmış olmak amacıyla, bu deyişin başına çeşitli millet/ülke isimleri eklenerek sınırları daraltıldığı için -örneğin bizim kullandığımıza “türkiye türkçesi” denmesi gibi-, osmanlıca olarak tabir edilen dile de “tarihî türkiye türkçesi” demek gerekirdi.
fikir gayet güzel olmakla birlikte yaygınlaşmış bir “osmanlıca” tabirinin yerine bu yeni terimi getirmek biraz güç gibi göründü bana. ama diğer taraftan bu işle ilgilenenler için gayet kafa karıştırıcı bir fikir olduğu kanaatindeyim. zira osmanlıca tabiri aslında yıllar önce yanlış konulmuş veya yanlış olmasa bile, kastedilen dili/kavramı tam olarak karşılamayan; ama buna rağmen tutmuş bir tabir midir? biz yıllardır yanlış; yanlış olmasa bile eksik mi biliyoruz? acaba bütün araştırmacılar da, dilimize iyice yerleşmiş olan ve bununla birlikte bu hâliyle tarihe gömülmüş bir dilin isminin artık değiştirilemeyeceğini düşündükleri için mi osmanlıca tabirini kullanmaya ediyorlar? çoğu araştırmacının hâlen “osmanlıca mı osmanlı türkçesi mi?” diye ihtilâfa düşmesi türkoloji çalışmalarının birbirinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. daha bu dile isim verme konusunda anlaşmazlıklar var. ben şahsen bu yeni terimin diğerlerine oranla daha makbul olduğunu düşünüyorum. eğer baştakilerden birisi çıkıp da “bundan böyle osmanlıca diye bir şey yok, tarihî türkiye türkçesi o!” diye buyurursa, bugünden itibaren de bu yeni terimi kullanmaya hazırım.
bugünki türkçeden tek farkı latin alfabe yerine arap alfabesinin kullanılmasıdır.
ne istiyor ise canın bak,ögren.
http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/sozluk/osmanlica-sozluk-a.html
http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/sozluk/osmanlica-sozluk-a.html
(bkz: osm)
oğuz türklerinin kullandığı dilin devamı olan ve selçukluların son zamanlarından cumhuriyet devrine kadar 700 yıl kullanılan ve kesintisiz eserlerini veren osmanlı devleti ve resmi yazışma dilidir.
edebiyat bölümü öğrencilerini fazlasıyla zorlayan fakat eski eserleri incelemede ve günümüze aktarmada gerekli olan bir dil.
osmanlıca denmekle büyük hata yapılan şey. çünkü o ayrı bir dil değildir. çünkü osmanlı ayrı bir millet değildir. gerçek adı
osmanlı türkçesi’dir. sanıldığı kadar zor olmayan bilakis çok eğlenceli birnevi bulmaca niteliği taşıyan bir yazıdır. sesli harfler pek kullanılmaz. onun yerine sessiz harflerin kalınlığı veya inceliğine göre cümlenin gelişinden kelimeyi kendin bulursun. atilla ilhan’ın da destek verdiği bişidir. zamanı olan ek uğraş olarak alabilir. tavsiye ederim.
osmanlı türkçesi’dir. sanıldığı kadar zor olmayan bilakis çok eğlenceli birnevi bulmaca niteliği taşıyan bir yazıdır. sesli harfler pek kullanılmaz. onun yerine sessiz harflerin kalınlığı veya inceliğine göre cümlenin gelişinden kelimeyi kendin bulursun. atilla ilhan’ın da destek verdiği bişidir. zamanı olan ek uğraş olarak alabilir. tavsiye ederim.
ders olduğu zaman insanın ba$ına bela olan dil.
üniversite yıllarında sadece derslerinden geçtiğim hatta yüksek not alıp ortalama yaptığım, asla işime yaramayacağını düşündüğüm, bu yüzden esasen pek de üzerinde durmadığım ancak şu an bu birikimim ile alakalı bir işimin olduğu türkçe, arapça ve farsça karışımı dil.
osmanlıca diye bir şey yoktur. osmanlı türkçesi vardır. "osmanlıca" kelimesi, zamanında türklerden osmanlının etkilerini atmak için uydurulmuş bir kelimedir. "ne alaka?" diye sorulabilir. fakat bunun cevabı gayet basittir; bir milleti başka bir milletten, bir devleti başka bir devletten ayıran en önemli husus dildir. yani osmanlıca kelimesinde bir kökten koparış, osmanlı türkçesinde de "kök"e,kökene bağlılık vardır."kökenden kopmayış" vardır.
edebiyat bolumu ogrencilerinin cogunlukla kaldigi bir dil. oysa gayet eglencelidir, tipki bulmaca gibi.
bülent ersoyun baba dili
şu anda moralime sıçan derstir. kalmışım lan. şoklardayım. okuyoruz işte daha ne yapacaz? ilk dönem a gelip bu dönem f gelmesi nasıl bir şeydir ya? ah ulan yücel hoca, yaktın beni.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?