zenonun babasi oldugu one surulen dusunce sistemi.
diyalektik
kavramlar arasindaki karsitlik iliskisinden yola cikarak bunu dogruya varan sureclerin aciga cikarilmasinda bir ilke olarak kullanan dusunme ve arastirma yoluna diyalektik denir.
diyalektik dusuncenin baslangici, dogayi ve evreni olusturdugu dusunulen ates, hava, su, toprak gibi ilk ogelerin (arkhe) aralarindaki karsilikli catisma-donusme iliskileri biciminde, sokrates oncesi fizikcilerde gorulur. daha sonra seylerin karsitlarindan yola cikarak var olmalari ve gene karsitlari icinde yok olmalarini ele alan herakleitos, diyalektigi evrenin etkin bir ilkesi olarak dusunmenin oncusu oldu. aristoteles’e gore, bazi kabullerden yola cikarak usavurma yoluyla bunlari sacmaya indirgeyerek karsitlarini kanitlama teknigi anlaminda diyalektigin kurucusu eleali zenon’du.
diyalektigi bir yontem olarak ilk kullanan ise sokrates’tir. sokrates icin diyalektik, karsilikli, karsilikli soru-yanit yoluyla kavramlara aciklik getirme yontemidir. karsi tarafin yanitindan yola cikarak bunun gene onun dusunceleri acisindan tutarsiz ve celisik oldugunu gostermek, yontemin ilk asamasidir. bundan sonra karsilikli soru- yanitlarla, tartisma konusu kavram cesitli acilardan ele alinir, acimlanir.
sokrates’in aciklama yontemini belirli bir varlik gorusune baglayan platon, diyalektigi bilgi gorusune dayali bir egitim yontemi olarak gelistirdi. ona gore diyalektik, bir varlik siralamasi icinde en alt duzeyden gittikce yukselerek sonunda idea’lara varmak icin izlenen bir ogretme ve ogrenme surecidir. yenicag felsefesinde diyalektik terimini ilk kullanan immanuel kant’tir. kant’a gore diyalektik yanilgini mantigidir;; kendi halindeki us, bazi usavurma islemlerini mantiksal sinirlarina kadar goturup sonunda kendisiyle catisma icine duser. ortaya cikan antinomileri (catiskilari) gidermek icinse kant’in “transandantal diyalektik” adini verdigi yontem uygulanir; iki karsit sav arasindaki catisma, hem tezin, hem de antitezin karsitinin olanaksizligi kanitlanarak giderilir. boylece kant icin diyalektik, hem usun icine dustugu dogal bir yanilgi bicimi, hem de bunu duzeltmek icin kullanilacak bir elestiri ve yanlis gosterme yontemi haline gelir.
diyalektik anlayisinin temelinde yatan uclu dusuncesini kant’tan alan hegel, buna bambaska bir anlam yukledi. hegel’e gore, gercekleri olusturan kavramlarin her biri karsitini kendi icinde tasir. dusunce, bir kavramdan (tez) onun icindeki karsitina(antitez) bundan da yeniden karsitina (yani ilk kavrama) donmekle, diyalektik hareket icinde, iki kavramin birligini olusturan ucuncu kavrama (sentez) ulasir. bu surec, dusuncenin kendisini kavramasini saglayan bilinc icerigini artirir. hegel’e gore diyalektik, varligi belirleyen dusuncenin kendi sureci oldugu gibi dunya tarihinin de olusum ilkesidir.
diyalektik usavurmayi hegel’den ve sokrates oncesi filozoflardan alan karl marx’a gore diyalektik tarihsel bir surectir; ekonomik temelli bazi toplumsal olusumlarin zaman icinde karsitlarini uretmeleri, karsitlarin giderek catismaya donusmesiyle de yeni olusumun etkisini ortadan kaldirmasi biciminde yurur. diyalektik kavrami gunumuzde, metafizik teriminin tam karsiti olarak yeni ve bilimsel bir dunya gorusunu dile getirir.
kaynak: wikipedia
diyalektik dusuncenin baslangici, dogayi ve evreni olusturdugu dusunulen ates, hava, su, toprak gibi ilk ogelerin (arkhe) aralarindaki karsilikli catisma-donusme iliskileri biciminde, sokrates oncesi fizikcilerde gorulur. daha sonra seylerin karsitlarindan yola cikarak var olmalari ve gene karsitlari icinde yok olmalarini ele alan herakleitos, diyalektigi evrenin etkin bir ilkesi olarak dusunmenin oncusu oldu. aristoteles’e gore, bazi kabullerden yola cikarak usavurma yoluyla bunlari sacmaya indirgeyerek karsitlarini kanitlama teknigi anlaminda diyalektigin kurucusu eleali zenon’du.
diyalektigi bir yontem olarak ilk kullanan ise sokrates’tir. sokrates icin diyalektik, karsilikli, karsilikli soru-yanit yoluyla kavramlara aciklik getirme yontemidir. karsi tarafin yanitindan yola cikarak bunun gene onun dusunceleri acisindan tutarsiz ve celisik oldugunu gostermek, yontemin ilk asamasidir. bundan sonra karsilikli soru- yanitlarla, tartisma konusu kavram cesitli acilardan ele alinir, acimlanir.
sokrates’in aciklama yontemini belirli bir varlik gorusune baglayan platon, diyalektigi bilgi gorusune dayali bir egitim yontemi olarak gelistirdi. ona gore diyalektik, bir varlik siralamasi icinde en alt duzeyden gittikce yukselerek sonunda idea’lara varmak icin izlenen bir ogretme ve ogrenme surecidir. yenicag felsefesinde diyalektik terimini ilk kullanan immanuel kant’tir. kant’a gore diyalektik yanilgini mantigidir;; kendi halindeki us, bazi usavurma islemlerini mantiksal sinirlarina kadar goturup sonunda kendisiyle catisma icine duser. ortaya cikan antinomileri (catiskilari) gidermek icinse kant’in “transandantal diyalektik” adini verdigi yontem uygulanir; iki karsit sav arasindaki catisma, hem tezin, hem de antitezin karsitinin olanaksizligi kanitlanarak giderilir. boylece kant icin diyalektik, hem usun icine dustugu dogal bir yanilgi bicimi, hem de bunu duzeltmek icin kullanilacak bir elestiri ve yanlis gosterme yontemi haline gelir.
diyalektik anlayisinin temelinde yatan uclu dusuncesini kant’tan alan hegel, buna bambaska bir anlam yukledi. hegel’e gore, gercekleri olusturan kavramlarin her biri karsitini kendi icinde tasir. dusunce, bir kavramdan (tez) onun icindeki karsitina(antitez) bundan da yeniden karsitina (yani ilk kavrama) donmekle, diyalektik hareket icinde, iki kavramin birligini olusturan ucuncu kavrama (sentez) ulasir. bu surec, dusuncenin kendisini kavramasini saglayan bilinc icerigini artirir. hegel’e gore diyalektik, varligi belirleyen dusuncenin kendi sureci oldugu gibi dunya tarihinin de olusum ilkesidir.
diyalektik usavurmayi hegel’den ve sokrates oncesi filozoflardan alan karl marx’a gore diyalektik tarihsel bir surectir; ekonomik temelli bazi toplumsal olusumlarin zaman icinde karsitlarini uretmeleri, karsitlarin giderek catismaya donusmesiyle de yeni olusumun etkisini ortadan kaldirmasi biciminde yurur. diyalektik kavrami gunumuzde, metafizik teriminin tam karsiti olarak yeni ve bilimsel bir dunya gorusunu dile getirir.
kaynak: wikipedia
gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi, eytişim.
hegelin bulduğu bir düşünme ve doğru bilgiye ulaşma yoludur. hegele göre her şey ilk düşünceden yani tanrıdan doğar ve sonrasında her şey zihinde gelişerek karşıtını doğurur ve doğada doğurduğu bu karşıtlar ile zihindeki düşüncelerin çatışması bize doğru bilgiyi verir. bu düşüncenin soyu olduğu söyleyen marx diyalektik materyalizmi kurmuştur.
kisaca tarti$ma sanati diyebiliriz.
bir kavramdan öteki kavrama çelişmeleri ortadan kaldırarak ilerleme yolu.düşüncenin ve varlığın çelişmelerle değişip ilerleyerek gelişmesi ve yeni gerçeklerin ortaya çıkması.
hegel’e göre ise düşüncenin ve varlığın tez,antitez,sentez aşamalarından geçerek ilerleme göstermesidir.
hegel’e göre ise düşüncenin ve varlığın tez,antitez,sentez aşamalarından geçerek ilerleme göstermesidir.
doğanın ,toplumun ve düşüncenin genel hareket ve gelişme yasalarını araştıran felsefi bilim; bağlamlılığını gelişimin genel teorisi; ve aynı zamanda düşünce ve eylemin genel yönetimi olarak marxçı-leninci felsefenin en önemli parçasıdır.
her şeyin her an değişebilmesini ifade eder.
nedense çok zorlandığımız, ulaşması, kavraması, uygulaması çok basit olan sanat.
insan doğasında mevcut olan sanat. insanı insan yapan düşünce ve düşünme şekli.
(bkz: insan nasıl insan oldu)
(bkz: insan nasıl insan oldu)
aşağıdaki bir örneğidir, budur:
"nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."
"nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."
hayattır.
(bkz: diyalektikler kesildi)
(bkz: diyalektik materyalizm)
zıtlıklardan faydalanarak akıl yürütme felsefesidir.
Bir düşünme yöntemi denilebilir lakin daha geniş bir kavram.
Matematik notasyonuyla açıklamaya çalışırsam;
x ; tez,
y ; antitez,
z ; sentez,
f ; dialektik fonksiyonu,
f(x, y) = z
tabi matematiksel açıdan tam kapsayıcı bir denklem değil belki ama oradaki z'yi sabit bir sayı olarak değil ayrı bir fonksiyon olarak düşünmeli.
burada önemli olan tez ve antitezin etkileşime girmesidir.
ne şekilde, hangi ortamda ve ne miktarda etkileşim olduğu önemli değil.
Matematik notasyonuyla açıklamaya çalışırsam;
x ; tez,
y ; antitez,
z ; sentez,
f ; dialektik fonksiyonu,
f(x, y) = z
tabi matematiksel açıdan tam kapsayıcı bir denklem değil belki ama oradaki z'yi sabit bir sayı olarak değil ayrı bir fonksiyon olarak düşünmeli.
burada önemli olan tez ve antitezin etkileşime girmesidir.
ne şekilde, hangi ortamda ve ne miktarda etkileşim olduğu önemli değil.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?