cahillik,bilgisizlik...
cehalet
cehalet tanrinin laneti olduguna gore, bilgi goklere ucabilecegimiz kanatlardir. (bkz: shakespeare)
cahil insanin en degerli hazinesi.
(bkz: cahil)
(bkz: ignorance)
(bkz: cühela)
aydınlığın üzerine sımsıkı örtülmüş ışık geçirmeyen, güneşi sızdırmayan, kalın ve karanlık bir perde.
en basit tanımı bir örnekle şöyle anlatılabilir;
kola kapağının ardında "tekrar deneyiniz" yazmaktadır. cahil bireyimiz kapağı takar ve tekrar açar altındaki yazıya bakar.
evet, insanın bir şeyi bilmemesi cehalet değil, bilgisizliktir. fakat bilmediğini bilmiyor ve bir de buna aptallık ekleniyorsa cehalet olur.
kola kapağının ardında "tekrar deneyiniz" yazmaktadır. cahil bireyimiz kapağı takar ve tekrar açar altındaki yazıya bakar.
evet, insanın bir şeyi bilmemesi cehalet değil, bilgisizliktir. fakat bilmediğini bilmiyor ve bir de buna aptallık ekleniyorsa cehalet olur.
cehalet; özgürlüğün çığırtkanlığını yaparken,yediği hakların zincirlediği özgürlüklerin farkına varamamaktır hatta bunları hak ve özgürlükleri savunmak adına yaptığını sanmaktır...ne cahilce değilmi birilerinin haklarını savunmayı, başkalarını haklarından çalarak yapmaya çalışmak...
zamanla gecen hede.
(bkz: cehalet gecicidir eseklik baki kalir).
(bkz: cehalet gecicidir eseklik baki kalir).
en son örneğinihttp://www.hurriyet.com.tr/gundem/12899026.asp?gid=229 görebileceğimiz aptallıktan kaynaklanan durum.
okula gitmekle geçmiyor gördüğünüz gibi.
okula gitmekle geçmiyor gördüğünüz gibi.
bu konuyu zülfü livaneli bir yazısında ele almı$. alt ba$lık olarak da "bu da benim fikrim!" terminolojisini seçerek, cahilligin toplumu ne denli kör kuyulara attıgını belirtmi$. buyrun yazısını okuyalım...
***
“bu da benim fikrim!” hastalığı
internet sitelerindeki haberlerin altına yazılan bazı okur yorumları beni dehşete düşürüyor.
nasıl bir toplumda yaşadığımızı soruyorum kendi kendime.
bir örnek vereyim:
almanya’da bir türk genci bekâretini kaybettiği gerekçesiyle ablasını öldürmüş. kızın, sevgilisinden hamile kaldığı düşünülüyormuş.
genç türk, bir rus arkadaşını da yanına almış. genç kızı ormana götürmüşler. orada boğmaya çalışmış, becerememişler. sonra demir çubuklarla kafasını gözünü kırmışlar.
zavallı kızın dişleri bile dökülmüş, son demlerinde çok kan yuttuğu ortaya çıkmış.alman basını “bunu bir insan kız kardeşine nasıl yapar?” diye soruyor.
bizdeki haberin altına yorum yazan vatandaş ise şöyle diyor: “sevgiliden hamile kaldıysa başına geleceği de bilmesi gerekirdi.”
yani o yorumcu da aynı suçu işlemeye hazır. bunları okurken tüylerim ürperiyor.
***
bu yorumlara baktığınız zaman türkiye’de 72 milyon ayrı fikir olduğunu anlıyorsunuz.
bu ülkede ne yazık ki duygu ve düşünce ortaklığı kalmamış.
“common sense” denilen ortak sağduyudan eser yok ortalıkta.
her kafadan bir ses çıkıyor ve genellikle cahil kesim kendi fikrine bayılıyor.
kimseden bir şey öğrenmeye niyetleri yok.
zaten en büyük sorun cahilin cahil olduğunu bilmemesi.
bilgi diye bir şeyin farkında olmadığı için “bu benim fikrim!” rahatlığı içinde her türlü saçmalığı savuruyor.
bir siteye 2x2, 4 eder diye yazın, bakın ne değişik yorumlar geliyor.
***
birkaç yıl önce istanbul’da saçımı kesen genç berber, sadece saç traşı yapmıyor, aynı zamanda laf traşı da yapıyor, deyim yerindeyse durmadan kafamı ütülüyordu.
saçmalıklarının çoğu da avrupa birliği üzerineydi. akla sığmaz komplo teorilerini ardı ardına sıralamayı marifet sanıyordu.
ne kadar da kendinden emin söylüyordu bunları bir görseniz.
nihayet bir gün “bak” dedim.“20 yaşındasın. dil bilmiyorsun, yurt dışına hiç çıkmamışsın, kitap okumuyorsun. bunlar doğru mu?”
“doğru!” dedi.
“ben de” dedim, “senin üç katı yaşındayım, avrupa konseyi’nde görev yapıyorum, ömrüm bu insanlar arasında geçiyor, raporlar okuyorum, raporlar hazırlıyorum. dikkat ettin mi bu konularda sen ne düşünüyorsun diye hiç sormuyorsun. durmadan kendi fikirlerini anlatıyorsun. ben senin kadar cesur konuşamam.”
aklım sıra çocuğa bir hayat dersi veriyor, onu daha çok dinlemeye, okumaya yazmaya yönlendiriyordum.
“yook abi” dedi. “ben biliyorum. hem herkesin fikri ayrı.”
o zaman anladım ki bunun gibi çocuklarda hayır yok.
ab, din, milliyetçilik, edebiyat, felsefe, uluslararası politika vs. gibi her alanda kesin fikirleri var ve kendilerine hayranlar.
sonsuz bir özgüvenle konuşuyorlar, internete yorumlar yazıyorlar; şiddeti, ilkelliği övüyor ve durmadan saçmalıyorlar.
***
bu arada ne dediğini bilen, dünyanın farkında olan ve çok ilginç fikirler öne süren yurumcular da var elbette.
ama türkiye’deki her güzel ve doğru şey gibi onlar da bir cahil kalabalığı içinde boğulup gidiyorlar.
sevgili dostum ataol behramoğlu şiirinde ne kadar güzel söylemişti:
“zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak”
işte durum bu.
***
“bu da benim fikrim!” hastalığı
internet sitelerindeki haberlerin altına yazılan bazı okur yorumları beni dehşete düşürüyor.
nasıl bir toplumda yaşadığımızı soruyorum kendi kendime.
bir örnek vereyim:
almanya’da bir türk genci bekâretini kaybettiği gerekçesiyle ablasını öldürmüş. kızın, sevgilisinden hamile kaldığı düşünülüyormuş.
genç türk, bir rus arkadaşını da yanına almış. genç kızı ormana götürmüşler. orada boğmaya çalışmış, becerememişler. sonra demir çubuklarla kafasını gözünü kırmışlar.
zavallı kızın dişleri bile dökülmüş, son demlerinde çok kan yuttuğu ortaya çıkmış.alman basını “bunu bir insan kız kardeşine nasıl yapar?” diye soruyor.
bizdeki haberin altına yorum yazan vatandaş ise şöyle diyor: “sevgiliden hamile kaldıysa başına geleceği de bilmesi gerekirdi.”
yani o yorumcu da aynı suçu işlemeye hazır. bunları okurken tüylerim ürperiyor.
***
bu yorumlara baktığınız zaman türkiye’de 72 milyon ayrı fikir olduğunu anlıyorsunuz.
bu ülkede ne yazık ki duygu ve düşünce ortaklığı kalmamış.
“common sense” denilen ortak sağduyudan eser yok ortalıkta.
her kafadan bir ses çıkıyor ve genellikle cahil kesim kendi fikrine bayılıyor.
kimseden bir şey öğrenmeye niyetleri yok.
zaten en büyük sorun cahilin cahil olduğunu bilmemesi.
bilgi diye bir şeyin farkında olmadığı için “bu benim fikrim!” rahatlığı içinde her türlü saçmalığı savuruyor.
bir siteye 2x2, 4 eder diye yazın, bakın ne değişik yorumlar geliyor.
***
birkaç yıl önce istanbul’da saçımı kesen genç berber, sadece saç traşı yapmıyor, aynı zamanda laf traşı da yapıyor, deyim yerindeyse durmadan kafamı ütülüyordu.
saçmalıklarının çoğu da avrupa birliği üzerineydi. akla sığmaz komplo teorilerini ardı ardına sıralamayı marifet sanıyordu.
ne kadar da kendinden emin söylüyordu bunları bir görseniz.
nihayet bir gün “bak” dedim.“20 yaşındasın. dil bilmiyorsun, yurt dışına hiç çıkmamışsın, kitap okumuyorsun. bunlar doğru mu?”
“doğru!” dedi.
“ben de” dedim, “senin üç katı yaşındayım, avrupa konseyi’nde görev yapıyorum, ömrüm bu insanlar arasında geçiyor, raporlar okuyorum, raporlar hazırlıyorum. dikkat ettin mi bu konularda sen ne düşünüyorsun diye hiç sormuyorsun. durmadan kendi fikirlerini anlatıyorsun. ben senin kadar cesur konuşamam.”
aklım sıra çocuğa bir hayat dersi veriyor, onu daha çok dinlemeye, okumaya yazmaya yönlendiriyordum.
“yook abi” dedi. “ben biliyorum. hem herkesin fikri ayrı.”
o zaman anladım ki bunun gibi çocuklarda hayır yok.
ab, din, milliyetçilik, edebiyat, felsefe, uluslararası politika vs. gibi her alanda kesin fikirleri var ve kendilerine hayranlar.
sonsuz bir özgüvenle konuşuyorlar, internete yorumlar yazıyorlar; şiddeti, ilkelliği övüyor ve durmadan saçmalıyorlar.
***
bu arada ne dediğini bilen, dünyanın farkında olan ve çok ilginç fikirler öne süren yurumcular da var elbette.
ama türkiye’deki her güzel ve doğru şey gibi onlar da bir cahil kalabalığı içinde boğulup gidiyorlar.
sevgili dostum ataol behramoğlu şiirinde ne kadar güzel söylemişti:
“zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak”
işte durum bu.
kör cehalet çirkefleştirir insanları..
suskunluğum asaletimdendir..
her lafa verecek bir cevabım var..
lakin önce lafa bakarım laf mı diye..
sonra söyleyene bakarım adam mı diye..
(bkz: ömer hayyam)
suskunluğum asaletimdendir..
her lafa verecek bir cevabım var..
lakin önce lafa bakarım laf mı diye..
sonra söyleyene bakarım adam mı diye..
(bkz: ömer hayyam)
fanatiklik, eleştiri yapmayı bilmemek, eleştiriye tahammül edememek, aptal olduğunu kabul etmemek, başka insanları ilahlaştırmak ve benzeri.
okullu olmakla yakından uzaktan ilgisi bulunmayan cühela durum. etrafımda ilkokul terk olan insanlar var eğitim düzeyi açısından ama insanlıklarını asla unutmamış, ki karıncayı dahi kırmaya çekinen kimseler bunlar. bazen master düzeyinde eğitim almış olanların bile eşeklik baki cinsinden davranışları insanların yazıklar olsun cümlesi eşliğinde gözlerinin dolmasına neden olsa da şunu çok iyi biliyorum ki bir insanın karakteri ne ise, üzerine istediğini ekle özü hiç değişmiyor. şu türlü kara cahil kesime ait olan insanların mümkünse ari ırk yaratılması adına teker teker bulup öldürülmesini talep ediyorum. bu kişilerin eğittiği çocuk, armut dibine düşer hesabı onların dışına çıkamayacaktır çünkü. aldıkları nefese yazık, yemin ederim!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?