barok dönem, 1600 ile 1750 yılları italyadaki opera denemeleriyle başlamış, johann sebastian bachın ölümüyle sona ermiş, ve tüm müzik türlerinde günümüze kadar kalıcı olan değişikliklerin oluşmasına neden olmuştur.
barok müzik, bir döneme adını vermekle birlikte mimari başta olmak üzere diğer pek çok kategoride de değerlendirilebilmektedir. barok portekizce barroco (düzgün olmayan inci) kelimesinden gelmektedir. mimarlıkta, deniz kabuklarına benzer eğmeçli bezemelerden meydana gelen, 17. yüzyılda kısmen de 18. yüzyılda avrupanın özellikle katolik ülkelerine (italya, ispanya, portekiz, avusturya, güney almanya, belçika) ve latin amerikaya yayılmış olan üslup olarak göze çarpar. barok sözcüğü yalnızca 17. yüzyıldaki genel tutumu nitelendirmekle kalmamış, helenizm ile gotikin geç dönemlerindeki bazı belirtilerin anlatılmasında da kullanılmıştır. furetièrein 1690da hazırladığı fransız dilinin ilk sözlüğüne göre "barok", "tam yuvarlak olmayan incileri anlatmakta kullanılan bir kuyumculuk terimi"dir. saint-simon 1711de "garip ve rahatsız edici bir düşünce"yi anlatmak için barok sözcüğünü kullanmıştır. fransız akademisi sözlüğü de 1694teki ilk baskısında furetièrein tanımlamasını olduğu gibi benimsemiştir. 1740taki baskı ise mecazi anlamı benimsiyordu: düzensiz, tuhaf, eşit olmayan. jean jacques rousseauya göre "barok müzik, armoninin açık seçik olmadığı, modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyonları güç ve hareketi zor olan müziktir". yapı sanatı ile ilgili ilk tanımla 1788 yılında "encyclopédie méthodique"te karşılaşılmaktadır: "mimarlıkta barok, tuhaflığın bir nüansıdır". öyle anlaşılıyorki bu isim, dönemin başlangıcında resim ve heykel çalışmalarındaki değişikliklere gösterilen şaşırmış reaksiyon sonucu çıkmıştır.
rönesans dönemi, tüm sanat dallarında sadelik, temizlik ve saflık dürtülerini güçlendirmesine ve duyguları daha yumuşak bir anlatımla ifade etmesine karşın, özellikle müzik alanında, sürekli kullandığı tekdüzelikden dolayı giderek sıkıcı olmaya başladı. o kadarki, rönesans dönemi bestelerinin en belirgin özelliği çalgıların aynı anda başlayıp aynı anda eseri bitirmeleri olarak anlatılabilir.
barok dönemle birlikte, müzik "kontrast" kavramı ile tanışır. aynı tınılardaki çalgılar birbirleriyle savaşırcasına, birbirleri ile karşıtlık oluşturarak eserde yerlerini alırlar. klasik dönem sanatçıları dahi, her ne kadar barok dönem eserlerini karmaşık, süslü, zevksiz ve abartılı olarak adlandırsalar ve "barok" kelimesini aşağılayıcı manada kullansalarda kendi kullandıkları ve günümüze kadar uzanan birçok armoni kuralını bu dönemin ustalarınan öğrenmişler ve yer yer kopyalamışlardır. 150 yıla yayılan bir süreci etkileyen barok akımı, kimi müzik tarihçilerine göre 2, kimine göre 3 evreli bir dönemdir. fakat herkesin kabul ettiği ortak düşünce ise son dönem "olgun barok" johann sebastian bachın etkisi altında geçmiştir.
barok müziğinin yapısında en belirgin özellik, müzikde "kontrast"lar kullanılması olmuş ve bununla birlikte konçertolar devri başlamıştır. müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. ortaçağ ve rönesansta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı. barok dönemde piyano (düşük ses) ve forte (gür ses) terimleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başlar.
barok dönemin bir diğer yeniliği bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve eserin başka bir bölüme geçeceğini veya bittiğini belirten bir olgunun kullanılmasıdır. eserlerde kapanışlar ve geçişler daha güçlü yer alır.
kontrastlar üzerine kurulan barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. rönesanstan barok müziğe sıçrayan metine bağlı müzikal anlatım, konuşma dilindeki vurguların abartılmasına neden olur. barok dönemde doğan opera ve kantatlar günümüzde de aynı kurala bağlı kalınarak abartılı bir dilde seslendirilirler. barok dönemle beraber çalgı müziği büyük ilerleme gösterir. yalnız çalgılar için bestelenen yapıtlar çoğalır. ses müziği ve çalgı müziğinin birleştirilmesi de barok dönemde filizlenir. eşlik görevi gören sürekli bas çalgıları ve insan sesi birleşir. kontrast oluşturmak amacıyla eşlik çalgıları tekdüze hareket ederken, vokal hareketli ve süslü davranır. 16. yüzyılın sona ermesiyle birlikte italyan besteciler madrigal adını verdikleri, şiirler üzerine yazdıkları çok sesli müzikler üzerine yoğunlaşmaya başladılar. monteverdinin opera eserleri ve madrigalleri, barok dönemin ilk zamanlarının zirve noktası olmuş ve daha sonra gelecek müziğe liderlik etmiştir. dinsel bir tema üzerine kurulu dramatik eserler olan oratoryolar, kökünü romadan alırlar. avrupaya yayılması ise alman-ingiliz besteci george frideric handel sayesinde olmuştur. bugüne kadar gelmiş geçmiş en önemli oratoryo olan messiah oratoryosu handel tarafından ingilterede bestelenmiştir (1741).
sonat, kendini barok dönemin ilk zamanlarında bulmuş bir başka müzik tarzıdır. italyada sonat, yavaş ve hızlı dans parçalarından oluşan eser veya yavaş-hızlı kontrastlarıyla gelişen eserlere denir (daha sonra bu tarz kiliselerde kullanıldı). arcangelo corelli gibi her iki tarzda da müzik yapan besteciler olmuştur. italyanın dışında süit adı verilen dans parçaları yaratılmaya başlandı. süitler de büyük bir gelişimin habercisi olsalar da, sonatlar kadar önemli bir kilometre taşı değillerdi. süitler, kantatlarda olduğu gibi tek bir çıkış noktasından hareketle iki veya üç bölümlü forma ulaşırdı (örneğin domenico scarlattinin klavye sonatları gibi), bachın bestelediği 1den çok formlu eserler gibi. ilk sonatlar, ya tek bir enstrüman ya da küçük bir grup için yazılırdı. 17. yüzyılın sonlarına doğru (barok dönemin ortaları), bu sonat formu konçerto grosso şekline dönüştü. solist grup ise genellikle konçertino (iki keman ve continuo) olurdu. daha sonra ise konçerto durumuna dönüştü. bachın brandenburg konçertoları konçerto grosso stilinin bu dönemdeki en iyi örneklerinden şüphesiz birisidir. ayrıca en az bachın olduğu kadar, antonio vivaldinin solo konçertoları da bu dönemin en önemli modellerinden oldu.
sonat, konçerto ve vokal formları gelişiminin ortalarında, barok dönemin bir başka önemli özelliği ortaya çıkmaya başladı: tonalite. 16. yüzyılın ortalarında eski kilise modları, yeni anahtar bağları konseptiyle yer değiştirmeye başladı. barok dönemle birlikte besteciler bir anahtardan diğerine atlamaya başlamıştı. zamanın kromatik müziğini üretmeye başlamışlardı.
zamanla, anahtarlar arasında ki bağ ve geçişler bir sistem halini aldı. bachın iyi düzenlenmiş klavye (well-tempered clavier) adlı eseri bu bağı anlamak için iyi bir örnektir. bu eser ayrıca bir başka iki önemli barok özelliği yapısı içinde barındırmaktadır: prelüd ve füg.
barok dönemin en gözde çalgıları klavsen ve harpsikorttu. bunlar seslerin hafif veya kuvvetli çıkmasına olanak sağlamayan bir düzeneğe sahiptiler. oysa barok dönemde gelişen, müzikal anlatımı güçlendiren müzik sembolleri ve o dönemde ihtiyaç duyulan hafif ve kuvvetli çalımlar önemli bir unsur halini almıştı.
barok dönemde icat edilmesine karşın dönemin bestecileri piyano için eser yazmazlar. klavsene göre cılız bir sese ve sert tuşeye sahip piyanoya eser veren ilk besteci muzio clementidir. 1773de daha on sekizindeyken piyano için üç sonat yazmış, çalgıyı popüler hale getirmiştir. bach gibi ünlü barok dönem bestecilerinin günümüzde piyanoda çalınan eserleri aslında piyano için yazılmamıştır. dolayısıyla piyano ve forte gibi nüanslar ve staccato gibi çalım tekniklerinin hiç biri eserlerin aslında yoktur veya çok azdır.
bütün bu değişiklikler birbirlerine paralel olarak geldi ve barok dönemi oluşturdular. eski kurallardan ve polifonik takıntılardan kurtulunması, yeni bir tarz ve kural geleneği yapma gereğini doğurdu. bu da, kadanslar veya armonik geri planlar üzerine doğal olarak solistlik yapan, melodiyi ortaya çıkardı. bu armoniler içinde sequence (zincirleme)i getirdi ve tüm bu armonik gelişimler bir yandan da ritmik gelişmeleri doğurdu. bas bölümleri, orta avrupa dans müziğinin tipik ritmleriyle kaynaştı ve tüm bunlar barok müziği barok müzik yaptı.
barok dönemde müzik, modern müzikal dilin gelişiminde kuşkusuz en önemli kilometre taşı olmuştur. bu 1,5 yüzyıl içerisinde, müzikal formlar değişip geliştikçe bir yandan da daha sonrasının ve bugünün müzik standartlarını belirlemeye başlamıştı. tonalite ve akor tonlaması çok büyük önem taşımaktadır. bir başka önemli özellik ise müziğin, bu dönemde evrensel bir dil taşımaya başlaması, ulusallıktan çıkıp tüm avrupa ve dünyaya seslenmesidir.
batıda klasik müziğin dönüşümü, kamusal alanda dolaşıma girmenin, müziği nasıl aristokrasinin hegemonyasından çıkardığını gösteren canalıcı bir örnek. 18. yüzyıl, bilindiği gibi, avrupada müziğin barok yüzyılıdır. händel gibi, haydn gibi, mozart gibi, bach gibi, barok müziğin büyük ustaları bu yüzyılda vermişlerdir eserlerini. ama barok müzik, feodal aristokrasinin özel alanına ait bir etkinlik olarak kalır bu yüzyıl boyunca.
salon müzik ilişkisine örnek: barok müzik, j.s.bach dönemindeki besteciler kiliselerde, belediye ve saraylarda veye bir operada görevliydiler. bu yerlerin ortak özellikleri küçük olmaları idi. genellikle dikdörtgen şeklinde yansıtıcı yüzeylere sahiptirler. bu akustik çevrelerdeki yankılanma süresi kısadır. böyle bir çevrede çalınan müzik çok parlak olur ancak seslerin dolgunluğu azdır. klasik dönem haydn, mozart, beethoven, bu dönemdeki orkestrada 40 kadar çalgıcı bulunuyordu. yaylı, ağaç üflemeli, prinç üflemeli, vurmalı çalgılar kullanılıyordu. o zamanki konser salonları şimdikilerden küçüktü. dinleyiciler ise 300-400 kişi kadardı. bu salonlar, tümüyle doluyken yankılanma süresi 1,5 s olmaktadır. 19. yüzyıl daha büyük yapılar inşaa edildi ve süre 1,5 s - 1,8 s aralığına uzadı. bugün klasik dönem müzikleri için en iyi yankılanma süresi 1,5 – 1,7 arsında kabul edilmektedir. romantik devir daha kişiseldir. bestecinin duygularının anlatımı önemlidir. brahms, wagner, çaykovski, debussy gibi bestecilerin dönemidir. daha dolgun seslere ve daha uzun yankılanma sürelerine ihtiyaç duyulur. bu dönemde yankı süreleri 2 sye kadar uzamıştır. bugün romantik müzikler için yankılanma süresi 1,9 s - 2,2 s arasında kabul edilmektedir.
barok müzik
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?