turkcesi; gelecege donus..
back to the future
ba$rolunde michael j fox un oynadigi ve gordugu ilgi sayesinde seri olarak cekilmeye devam eden bir genclik filmi..
ne guzel filmdi keske 4,5,6,7,8,9... serileri olsada izlesek dedigim film.steven spielbergin tek guzel filmi.
donem itibariyle kurgusuyla,oyunculuguyla,senaryosuyla zamanini a$mis bir film serisidir bu.oyle ki ba$ka herhangi bir bilim kurgudan bu tadi alamadim. michael j foxun ba$ina gelenlerden dolayi bir daha izlenememi$ olmasi ise ayrica bir dramdir.
robert zemeckis’in yonettigi 3 boumden olusan michael j. fox ’un marty mcfly karakterini canlandirdigi, keske devami cekilse denilen film.
serinin dorduncu filmi icin michael j fox yapim sirketleriyle goru$tugunu aciklami$.ama doktor emmet brown dan ba$kasini da oynamam demi$.sebebi de pek bir ya$liymi$ aksiyon sahneleri icin.bence bir kere doktor rolunu o adamdan baskasi oynayamaz.sen git yine martyi oyna.teknoloji geli$ti artik.iki animasyon yapiverirler aksiyon sahnelerinde.
kimse bana tavuk diyemez.
zamanının ötesinde bir yapımdı, 3 filmde birbirinden güzel ve birbirine son derece akıllıca karıştırılmıştı. hepsini izlemek ayrı bir keyif olmasının yanında michael j foxun oyunculuğuna da hayran olmamak elde değil.
hatalı bi kurgunun üstüne oturtulmuş bir hikayeye sahip filmdir aslında. şöyle ki marty arabaya atlayıp 20 yıl sonrasına gittiğinde kendi yaşlı halini görebiliyor. peki o, arabaya binip gittiğinde geride kim kalıyorki yaşayıp marti’nin yaşlı haline dönüşsün?
edit: şimdi bu marti kendi bedenini kaldırıp zaman makinesi muhteviyatındaki arabaya koyuyor ve geleceğe taşıyor. dikkat edersek; misal 2000 yılında bedenini arabaya koyup 2025 yılına postaladığında, 2000 yılında marti diye bi varlık kalmıyor. arabayla beraber 2025’e gitmiş oluyo. peki geride marti kalmadığına göre 20 yaşındaki martiyi 2000 yılından itibaren yaşlandıran, 2025 yılına kadar yaşatan beden hangi beden?
gelecekte karşılaşmaları için geleceğe postalanma anında 1 marti üreyip 2 marti olmalıydı ki biri geleceğe gitsin, biri de geçmişte kalıp 2025’e kadar yaşlansın. filmin mantığı açısından bakarsak; marti ne zaman iki kişi olabilir mesela? arabaya bindiğinde mi? yoksa araba tam geleceğe ışınlandığında mı? geleceğe gittiği ana iyice dikkatle bakıyoruz, fakat marti geleceğe giderken geride tozdan-yelden başka hiç bir şey kalmadığını görebiliyoruz. filmin temelini ve senaryosunu sarsan bu hata, filmi tamamen uyduruk ve hiç bi şekilde açıklanmayacak yanlış kurgu dahilinde gösteriyor.
edit: şimdi bu marti kendi bedenini kaldırıp zaman makinesi muhteviyatındaki arabaya koyuyor ve geleceğe taşıyor. dikkat edersek; misal 2000 yılında bedenini arabaya koyup 2025 yılına postaladığında, 2000 yılında marti diye bi varlık kalmıyor. arabayla beraber 2025’e gitmiş oluyo. peki geride marti kalmadığına göre 20 yaşındaki martiyi 2000 yılından itibaren yaşlandıran, 2025 yılına kadar yaşatan beden hangi beden?
gelecekte karşılaşmaları için geleceğe postalanma anında 1 marti üreyip 2 marti olmalıydı ki biri geleceğe gitsin, biri de geçmişte kalıp 2025’e kadar yaşlansın. filmin mantığı açısından bakarsak; marti ne zaman iki kişi olabilir mesela? arabaya bindiğinde mi? yoksa araba tam geleceğe ışınlandığında mı? geleceğe gittiği ana iyice dikkatle bakıyoruz, fakat marti geleceğe giderken geride tozdan-yelden başka hiç bir şey kalmadığını görebiliyoruz. filmin temelini ve senaryosunu sarsan bu hata, filmi tamamen uyduruk ve hiç bi şekilde açıklanmayacak yanlış kurgu dahilinde gösteriyor.
(bkz: robert zemeckis)
kelebek etkisi denilen hadiseyi, kelebek etkisi denilen filmden çok daha iyi anlatan çok sevdiğim en azından yaşıtlarımın çocukluğunu daha renkli bir hale getirmiş, hayal gücümüzü arttırmış keyifli film. birinci ve ikinci bölümün iç içe geçmesi ayrı bi hoştur..
sadece bir saniye için bulunduğu zamandan ayrılır kendisi gelecekte işini bitirdikten sonra geleceğe gittiği zamana geri döner dolayısı ile yok olmamıs olur. dolayısı ile zeki senaryo yazarı hata yapmamıslardır.
(bkz: back to the future)
(bkz: back to the future 2)
(bkz: back to the future 3)
(bkz: looking back at the future)
(bkz: back to the future 2)
(bkz: back to the future 3)
(bkz: looking back at the future)
marty johnny b. goodeu bire bir çalmamıştır. dikkat edilirse sahnede kendini yere attığı sahneden sonra senkron değildir.bu şarkı sırasında marvin telefona koşar.kuzenini arar ve aradığın ritim buydu sanırım diyerek şarkıyı dinletir.kuzeni ise şarkının gerçek bestecisi chuck berry dir.
senaryo yazarı oldukça zekidir, kendini zeki sanan bir sürü izleyicisini uyutması zaten bunun açık kanıtı. uyumakta ısrar edilen, kafam almıyo denilen nokta şu ki; ister 1 saniyeliğine olsun, ister 1 saliseliğine olsun mevcut zamandan/mekandan ayrılındığında herşeyinle ayrılırsın. 1 saniyeliğine de olsa geride hiç bir şey kalmaz ki bedenini senin yerine yaşatsın da zaman atlayıp gittiğin ileriki bir zamanda onunla karşılaşabilesin.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
bir arkadaşım şöyle demişti ,
- abi ben 2.bölümünü seyredemedim , nasıldı ?
- #$½{!+^%?+
- abi ben 2.bölümünü seyredemedim , nasıldı ?
- #$½{!+^%?+
türkçe fan siteysi için:
http://www.bttfturk.com/
http://www.bttfturk.com/
christopher lloydun inanılmaz bir oyunculuk sergilediği filmdir ayrıca.
4 disklik özel dvd seti satışa çıkmış olan film serisi.
marty’nin johnny be goode çaldığı sahnede kullandığı gitar gibson es 345’dir.fakat bu gitar 1958de üretime geçmiştir normalde, filmde ise yıl 1955 dir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?