matematikte bir sayidan digerini eksiltmektir yada pozitif bir sayiyla negatif bir sayiyi toplamakta denebilir. 4 islemden biridir.
çıkarma
bu islemin tersi icin : (bkz: toplama)
(bkz: domuzlar korfezi cikarmasi)
(bkz: cikartmak)
tdk ya gore bir cok anlami olan kelime:
1 .birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak:
"cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı."- ö. seyfettin.
2 .(-i) sonunu getirmek:
"bu para ile ayı çıkarırız."- .
3 .(-i) anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek.
4 .(-i) bulmak, ortaya koymak:
"yalanını çıkarmak. yanlışını çıkarmak."- .
5 .(-i) hatırlamak:
"adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım."- n. cumalı.
6 .döküntülü bir hastalığa tutulmak:
"çiçek çıkarmak."- .
7 .(-i) çok hoşlanmak:
"lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu."- r. h. karay.
8 .(-i, -den) öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek:
"öfkesini benden çıkardı."- .
9 .(-i, -den) sağlamak, elde etmek:
"ekmeğini taştan çıkarmak."- .
10 .(-i, nsz) gibi göstermek, bir davranış yüklemek:
"birini hırsız çıkarmak. suçlu çıkarmak."- .
11 .sindirim yolundan dışarı atmak.
12 .ilgisini keserek uzaklaştırmak.
13 .(-i) giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak:"ihtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti."- s. f. abasıyanık.
14 .(-i) yayımlamak:
"gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı."- o. s. orhon.
15 .(-i) gidermek:
"lekeyi çıkarmak."- .
16 .(nsz) sebep olmak, yol açmak:
"bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı."- r. h. karay.
17 .(nsz) yapmak, üretmek:
"bu terzi çok iş çıkarıyor."- .
18 .(-e, nsz) sunmak:
"konuklara çerez çıkardı."- .
19 .(-e, -i) göstermek:
"sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın."- m. ş. esendal.
20 .(-i, -le) bir şeyi bir örneğe göre yapmak:
"yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan ilhami..."- h. taner.
21 .(nsz) yollamak, göndermek:
"bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti."- .
22 .(nsz) yükü boşaltmak:
"karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik."- r. h. karay.
23 .(nsz) resim yapmak.
24 .(nsz) fotoğraf çektirmek.
25 .(-i), mecaz söylemek:
"bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır."- o. c. kaygılı.
26 .(-i, -den), matematik üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.
1 .birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak:
"cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı."- ö. seyfettin.
2 .(-i) sonunu getirmek:
"bu para ile ayı çıkarırız."- .
3 .(-i) anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek.
4 .(-i) bulmak, ortaya koymak:
"yalanını çıkarmak. yanlışını çıkarmak."- .
5 .(-i) hatırlamak:
"adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım."- n. cumalı.
6 .döküntülü bir hastalığa tutulmak:
"çiçek çıkarmak."- .
7 .(-i) çok hoşlanmak:
"lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu."- r. h. karay.
8 .(-i, -den) öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek:
"öfkesini benden çıkardı."- .
9 .(-i, -den) sağlamak, elde etmek:
"ekmeğini taştan çıkarmak."- .
10 .(-i, nsz) gibi göstermek, bir davranış yüklemek:
"birini hırsız çıkarmak. suçlu çıkarmak."- .
11 .sindirim yolundan dışarı atmak.
12 .ilgisini keserek uzaklaştırmak.
13 .(-i) giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak:"ihtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti."- s. f. abasıyanık.
14 .(-i) yayımlamak:
"gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı."- o. s. orhon.
15 .(-i) gidermek:
"lekeyi çıkarmak."- .
16 .(nsz) sebep olmak, yol açmak:
"bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı."- r. h. karay.
17 .(nsz) yapmak, üretmek:
"bu terzi çok iş çıkarıyor."- .
18 .(-e, nsz) sunmak:
"konuklara çerez çıkardı."- .
19 .(-e, -i) göstermek:
"sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın."- m. ş. esendal.
20 .(-i, -le) bir şeyi bir örneğe göre yapmak:
"yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan ilhami..."- h. taner.
21 .(nsz) yollamak, göndermek:
"bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti."- .
22 .(nsz) yükü boşaltmak:
"karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik."- r. h. karay.
23 .(nsz) resim yapmak.
24 .(nsz) fotoğraf çektirmek.
25 .(-i), mecaz söylemek:
"bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır."- o. c. kaygılı.
26 .(-i, -den), matematik üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?