önergeye göre televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere yer verilemeyecek ve sigarada olduğu gibi alkol görüntüleri de buzlanacak.
behzat ç dizisinde dikkat etmiştim de yuh alkolu de mi buzlandırıyorlar demiştim. fakat sonra dikkat ettim, biraları buzlandırıyorlar fakat rakıyı buzlandırmıyorlardı. önce milli içkimiz olduğundan mı diye düşündüklerini düşünmüştüm. sonra dedim bira ulaşılması daha kolay, içimi daha rahat bir içki belki zaten rakı alamazlar ya da içemezler diye düşünmüştüm, sonra dedim milli içkimiz ayrana benzediği için mi, ya sonra dikkat ettim, şişeden içinde markayı buzluyorlarmış. sonra bu dalgınlılığı mı, ileri görüşlülük, bir 6. his, bir öngörü olarak adlandırmaya başladım. sanki buzlandırınca anlamıyoruz ne içtiklerini. annenin cinnet anı görüntülerini boy boy yayınladılar, adam iki keyif rakısı içecek yayınlamıyorlar, tey allahım, akıl fikir ihsan et.
alkole getirilen ekran yasağı
" akp ’li nurettin canikli’nin verdiği önergeye göre, içki satışı artık 22.00 ile sabah 06.00 arasında perakende olarak yapılamayacak. turizm bölgelerindeki satışlar için de geçerli olacak sınırlamaya göre, bir turist saat 22.00’dan sonra içki almak istese de alamayacak. "
alkol çok kötü bir şeydir. bence içmemeliyiz. hükümetimiz bizi düşündüğü için alkolü yasak etmek istemiştir. çünkü hükümetimiz hep bizi düşünür. sonra alkol tüm kötülüklerin anneannesidir. annesi ise sigaradır. kayınçosu uyuşturucudur. kuzeni ise kumardır. bunlar böyle bir pis aileler çünkü. bunların yanına hiç yaklaşılmaz.
çocuğum olsa alkol içse ona işkence yapardım. yurduna milletine hayırlı evlat olacak o hele bir olmasın, kendini onun için feda edecek ve devlet babamız diyecek. neden devlet babadır biliyor musunuz? ilahi sizi cumalara gidebildiği için elbette!
bu yüzden ne zaman tekelin önünden geçsem camına taş atıyorum. neden mi? şakacılar sizi, tabi ki kötülüğün anneannesini satan bir pezevengi görüyormuşum gibi oluyor da o yüzden. insanları anlayamıyorum. bunu yapıyorum çünkü hala anlamadıysanız inanılmaz bir ahlak örgüsüne sahibim. yurduma milletime hayırlı bir evladım diye yapıyorum. insan bu kadar ahlaklı ve kendini bilen biri olunca yolda alkol tüketen bir genç görünce elbette dövüyor. neden mi? hahaha tabi ki onları düşünüyorum canım benim. ben de serdar ortaç kadar zeki biriyim inanın bana. onun gibi hükümetimiz başa geçince gözüm açıldı, gönül gözüm açıldı, ticari zekam arttı, analitik düşünebildim ve takım çalışmasına yatkın oldum. namaz çıkışlarında eve gelip arkadaşlarla tavaf etmece oynuyoruz ki öneririm.
alkolün bir yudumunun bile insanı öldürebileceğini biliyor musunuz? elbette bilmiyorsunuz. ah işte bizim insanımız nereden bilecek. eğitim şart diyorum ben her yerde. çünkü ne demiştim size? ben alkolün karşısında duran ahlaklı ve eğitimi önemseyen bir gencim. küçükken büyükler içince özeniyorduk tabi iyi bir şey zannediyorduk. bir keresinde bir yudum alayım dedim ve ne oldu tahmin edersiniz? tabi ki kendimden geçtim, küfürler savurdum, insanlara saldırdım. ağzımdan adeta bira köpüğü gibi köpükler çıkıyordu.. neyse ki beni oturduğum banka bağladılar kendime gelene kadar. sonra bu işlerin bir yudumla başladığını fark ettim. ertesi sabah uyandığımda titriyordum, duvarlara kafamla vuruyor, camları çerçeveleri yere indiriyordum. anneme ağlayarak bana bira alması gerektiğini söyledim. yoksa kendime zarar verecektim. hastaneye kaldırıldım. vücudumdaki kalan alkolün adeta şeytan gibi yerleştiğini ve çıkana kadar beynimde kötü düşüncelere sebebiyet verdiğini fark etmişlerdi. dualar okundu, kafama kurşunlar döküldü, yüzüme nineler bir şeyler fısıldayıp üflüyorlardı. nineden daha kötüsü bir de onun yüzüne yüzüne üflemesidir. tabi o zamanlar öyle zannediyordum. şimdi artık onun cennet ırmakları gibi koktuğunu biliyorum. terbiyesizliğin lüzumu yok!
ben bunun yeterli olduğunu zannetmiyorum. ama sonunda gençlerin düşünülmesi beni çok mutlu ediyor. buradan genç dostlarıma sesleniyorum : " alkol içinde yüzersen ölürsün" şaka zannedin siz. 4. murad alkolden öldü 28 yaşında biliyor musunuz? yasak ettiğine bakmayın. bütün içkiler ona kalsın diye yasak etti elbette. sonra bir gün depoda alkolün içinde, içe içe yüzerken vefat etti. biraz bilgi. gençlerimiz tarihlerini bilmiyorlar. bugün dünya kötü bir haldeyse neden zannediyorsunuz? hahaha içkiden tabi çılgın;)
hem yasak etmeden anlamayacaksınız belli. siz ancak çıplaklı diziler/filmler izleyip sonra da alkol tüketin. ancak bunu yapın. resmen sinirleniyorum. bu kadar kendini bilmezlik, bu kadar yaşadığını anlamamazlık, bu kadar.
"kim demiş alkol kötüdür diye ben her şeyimi ayıkken kaybettim" diyen başbakanımızın haliyle düşman olduğu genç dostlarım. öncesinde alkol içmişsin belli. hemen o an kaybetmen gerekmiyor hay allahım ya sanki böyle bir kural var, adamı çıldırtırsınız. o belli bir zamana yayılmıştır tabi ki ne zannediyorsun ki? bu kadar da cahillik pes doğrusu, pes!
alkol kötüdür. zem zem iyidir. azcık edepli ol, adam ol. diyeceklerim bunlar.
hala da anlaşılamadıysa git tövbe et bir an önce kardeşim. lütfen. zor kullanmamak için zor kullanıyorum kendimi.
size bir şiirle veda etmeye karar verdim:
adam 65indeydi, karısı 66, alzheimer
hastası.
adamın ağzı
kanserdi.
geçirdiği ameliyatlar ve gördüğü
ışın tedavileri
çene kemiğini eritince
tel takmışlardı
çenesine.
bir bebeğin altını
değiştirir gibi
her gün
altını değiştirirdi
karısının.
durumundan dolayı
araba süremediği için
hastaneye taksi ile
gider,
konuşmakta zorlandığı için
adresi kağıda yazardı.
son ziyaretine
bir ameliyat daha
gerektiğini söylediler
ona; sol
yanağının ve dilinin
biraz daha temizlenmesi gerekiyordu.
eve döndüğünde
karısının altını değiştirdi,
fırına dondurulmuş hazır yemeklerden
koydu, akşam haberlerini
izledikten sonra
yatak odasına gitti, silahı
aldı, karısının şakağına
dayadı ve ateşledi.
kadın soluna
yığıldı, adam
kanepeye
oturdu,
namluyu ağzına soktu ve
tetiği çekti.
silah sesleri komşuları
harekete geçirmedi.
daha sonra fırında
yanan yemeğin kokusu
geçirdi.
biri geldi, kapıyı
omuzlayarak açtı ve gördü
çok geçmeden
polisler gelip
işe koyuldular, bazı şeyler
buldular:
bakiyesi bir dolar on dört sent olan
bir tasarruf hesabı defteri
sonuca vardılar
intihar.
üç hafta sonra
iki yeni kiracı
taşındı daireye:
ross adında
bir bilgisayar mühendisi ile
bale eğitimi alan
karısı anatana.
yükselme eğiliminde
çiftlerden biri gibi
görünüyorlardi
charles bukowski
alkol çok kötü bir şeydir. bence içmemeliyiz. hükümetimiz bizi düşündüğü için alkolü yasak etmek istemiştir. çünkü hükümetimiz hep bizi düşünür. sonra alkol tüm kötülüklerin anneannesidir. annesi ise sigaradır. kayınçosu uyuşturucudur. kuzeni ise kumardır. bunlar böyle bir pis aileler çünkü. bunların yanına hiç yaklaşılmaz.
çocuğum olsa alkol içse ona işkence yapardım. yurduna milletine hayırlı evlat olacak o hele bir olmasın, kendini onun için feda edecek ve devlet babamız diyecek. neden devlet babadır biliyor musunuz? ilahi sizi cumalara gidebildiği için elbette!
bu yüzden ne zaman tekelin önünden geçsem camına taş atıyorum. neden mi? şakacılar sizi, tabi ki kötülüğün anneannesini satan bir pezevengi görüyormuşum gibi oluyor da o yüzden. insanları anlayamıyorum. bunu yapıyorum çünkü hala anlamadıysanız inanılmaz bir ahlak örgüsüne sahibim. yurduma milletime hayırlı bir evladım diye yapıyorum. insan bu kadar ahlaklı ve kendini bilen biri olunca yolda alkol tüketen bir genç görünce elbette dövüyor. neden mi? hahaha tabi ki onları düşünüyorum canım benim. ben de serdar ortaç kadar zeki biriyim inanın bana. onun gibi hükümetimiz başa geçince gözüm açıldı, gönül gözüm açıldı, ticari zekam arttı, analitik düşünebildim ve takım çalışmasına yatkın oldum. namaz çıkışlarında eve gelip arkadaşlarla tavaf etmece oynuyoruz ki öneririm.
alkolün bir yudumunun bile insanı öldürebileceğini biliyor musunuz? elbette bilmiyorsunuz. ah işte bizim insanımız nereden bilecek. eğitim şart diyorum ben her yerde. çünkü ne demiştim size? ben alkolün karşısında duran ahlaklı ve eğitimi önemseyen bir gencim. küçükken büyükler içince özeniyorduk tabi iyi bir şey zannediyorduk. bir keresinde bir yudum alayım dedim ve ne oldu tahmin edersiniz? tabi ki kendimden geçtim, küfürler savurdum, insanlara saldırdım. ağzımdan adeta bira köpüğü gibi köpükler çıkıyordu.. neyse ki beni oturduğum banka bağladılar kendime gelene kadar. sonra bu işlerin bir yudumla başladığını fark ettim. ertesi sabah uyandığımda titriyordum, duvarlara kafamla vuruyor, camları çerçeveleri yere indiriyordum. anneme ağlayarak bana bira alması gerektiğini söyledim. yoksa kendime zarar verecektim. hastaneye kaldırıldım. vücudumdaki kalan alkolün adeta şeytan gibi yerleştiğini ve çıkana kadar beynimde kötü düşüncelere sebebiyet verdiğini fark etmişlerdi. dualar okundu, kafama kurşunlar döküldü, yüzüme nineler bir şeyler fısıldayıp üflüyorlardı. nineden daha kötüsü bir de onun yüzüne yüzüne üflemesidir. tabi o zamanlar öyle zannediyordum. şimdi artık onun cennet ırmakları gibi koktuğunu biliyorum. terbiyesizliğin lüzumu yok!
ben bunun yeterli olduğunu zannetmiyorum. ama sonunda gençlerin düşünülmesi beni çok mutlu ediyor. buradan genç dostlarıma sesleniyorum : " alkol içinde yüzersen ölürsün" şaka zannedin siz. 4. murad alkolden öldü 28 yaşında biliyor musunuz? yasak ettiğine bakmayın. bütün içkiler ona kalsın diye yasak etti elbette. sonra bir gün depoda alkolün içinde, içe içe yüzerken vefat etti. biraz bilgi. gençlerimiz tarihlerini bilmiyorlar. bugün dünya kötü bir haldeyse neden zannediyorsunuz? hahaha içkiden tabi çılgın;)
hem yasak etmeden anlamayacaksınız belli. siz ancak çıplaklı diziler/filmler izleyip sonra da alkol tüketin. ancak bunu yapın. resmen sinirleniyorum. bu kadar kendini bilmezlik, bu kadar yaşadığını anlamamazlık, bu kadar.
"kim demiş alkol kötüdür diye ben her şeyimi ayıkken kaybettim" diyen başbakanımızın haliyle düşman olduğu genç dostlarım. öncesinde alkol içmişsin belli. hemen o an kaybetmen gerekmiyor hay allahım ya sanki böyle bir kural var, adamı çıldırtırsınız. o belli bir zamana yayılmıştır tabi ki ne zannediyorsun ki? bu kadar da cahillik pes doğrusu, pes!
alkol kötüdür. zem zem iyidir. azcık edepli ol, adam ol. diyeceklerim bunlar.
hala da anlaşılamadıysa git tövbe et bir an önce kardeşim. lütfen. zor kullanmamak için zor kullanıyorum kendimi.
size bir şiirle veda etmeye karar verdim:
adam 65indeydi, karısı 66, alzheimer
hastası.
adamın ağzı
kanserdi.
geçirdiği ameliyatlar ve gördüğü
ışın tedavileri
çene kemiğini eritince
tel takmışlardı
çenesine.
bir bebeğin altını
değiştirir gibi
her gün
altını değiştirirdi
karısının.
durumundan dolayı
araba süremediği için
hastaneye taksi ile
gider,
konuşmakta zorlandığı için
adresi kağıda yazardı.
son ziyaretine
bir ameliyat daha
gerektiğini söylediler
ona; sol
yanağının ve dilinin
biraz daha temizlenmesi gerekiyordu.
eve döndüğünde
karısının altını değiştirdi,
fırına dondurulmuş hazır yemeklerden
koydu, akşam haberlerini
izledikten sonra
yatak odasına gitti, silahı
aldı, karısının şakağına
dayadı ve ateşledi.
kadın soluna
yığıldı, adam
kanepeye
oturdu,
namluyu ağzına soktu ve
tetiği çekti.
silah sesleri komşuları
harekete geçirmedi.
daha sonra fırında
yanan yemeğin kokusu
geçirdi.
biri geldi, kapıyı
omuzlayarak açtı ve gördü
çok geçmeden
polisler gelip
işe koyuldular, bazı şeyler
buldular:
bakiyesi bir dolar on dört sent olan
bir tasarruf hesabı defteri
sonuca vardılar
intihar.
üç hafta sonra
iki yeni kiracı
taşındı daireye:
ross adında
bir bilgisayar mühendisi ile
bale eğitimi alan
karısı anatana.
yükselme eğiliminde
çiftlerden biri gibi
görünüyorlardi
charles bukowski
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?