nutuktan...
efendiler, ali rıza paşa kabinesinin sizlerce de bilinen kuruluş tarzına rağmen, yerinde kalmasının ve elden geldiği kadar desteklenmesinin neden gerekli görüldüğünü birazcık belirtmiştim.
amasyadan sivasa döndükten sonra, heyet-i temsiliye ve orada bulunan öteki arkadaşlarla yaptığımız toplantıda, amasya mülâkatı ve diğer konular üzerinde arkadaşlara uzun uzadıya bilgi verdim. bu toplantıda, heyet-i temsiliyece alınan kararlara ait zabıtların 29 ekim 1919 günü yapılan görüşmeyle ilgili sayfasında aynen kayda geçmiş olan şu kararı tespit ettik:
başta sadrazam ali rıza paşa olmak üzere hepsinin âciz, padişah gözünde bir mevki tutmak isteyen kimseler oldukları, bir kısmının millî mücadelenin yanında bir kısmının da karşısında bulundukları, bununla birlikte, zâtışâhane, ilk fırsatta bunları düşürerek yerine istibdadı sürdürecek bir heyet getirmek isteyeceğinden, millî meclis kurulup da yasama görevine başlayıncaya kadar, heyet-i temsiliyenin bu kabineyi desteklemesinin vatan ve millet için hayırlı bir iş olduğu kabul edildi.
gerçekten de bu kararımızı uyguladık. bunu doğrulayan bir durumu yeri gelmişken bilginize sunayım: istanbuldaki teşkilâtımız, güvenilir kaynaklara dayandığını bildirdiği bazı bilgileri, 31 ekim 1919 tarihinde bize gönderdi. o bilgiler şöyleydi:
«iki günden beri kiraz hamdi paşa, mabeyne gidiyor, iki üç saat huzurda (padişahın yanında) kalıyor ve şu karar alınıyor: mareşal zeki paşa başkanlığında bir kabine kurulacak, hamdi paşa harbiye nâzırı, prens sabahattin bey hariciye nâzırı olacak; tevfik hamdi bey dahiliye, eşref, mahir sait ve daha başkaları öteki nezaretleri alacaklardır.
bunlardan sabahattin ve mahir saite daha teklif yapılmamıştır. zâtışâhâne, ali rıza paşaya, uygun bir zamanda, belki bu günlerde istifa teklif edecektir.
bu konuda daha önce faaliyetinden söz edilen bir blok, bir gizli dernek vardır.» bu bilgiler üzerine, cemal paşaya 2 kasım 1919da, sadrazama hiçbir sebep ve bahane ile mevkiini bırakmamasına kesin olarak ihtiyaç duyulduğunun bildirilmesi, istifa gerçekleştiği takdirde, bütün memleketin istanbul ile kesinlikle ilgisini keseceği bildirildi (belge: 176). rumeli ve
anadoluda bulunan bütün komutanlara da, bu durumla ve cemal paşaya yazılan telgrafla ilgili bilgi verildi. ayrıca, ilişkide bulunulan müdafaa-i hukuk merkez heyetlerinin de durumdan haberdar edilmesi gereği bildirildi (belge: 177).
efendiler, salih paşanın istanbula dönmesi üzerine, 21 ekim tarihli protokolda belirtilmiş bulunan ve önemli olduğuna yaptığım sunuşlar sırasında işaret ettiğim nokta üzerinde, yani meclis-i mebusanın toplanacağı yer hakkında, hükûmetle aramızda tartışma başladı.
hükûmetin cemal paşa vasıtasıyla yazdıkları ile bizim ileri sürdüğümüz görüşler bir defa daha incelenmeye değer inancındayım. bu haberleşmemizin aslını büyük millet meclisinin ilk toplantısına ait zabıtlarda görebileceğiniz için, burada ondan tekrar söz etmeyeceğim.
ancak efendiler, bu konudaki haberleşme ve tartışmalar yalnız istanbul hükûmeti ve cemal paşa ile yapılmakla kalmıyor. bütün memleketin ve özellikle istanbuldaki teşkilâtımızın da bu konu ile ilgili görüşünü almak gerekiyordu. burada, bu noktalar üzerinde bazı bilgiler sunacağım.
devamı için:
(bkz: barış anlaşması na kadar)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?